24 Ocak 2010 Pazar

INTER: 2 MILAN: 0















Serie A derbilerinin tarihi konusunda uzman olanlar daha iyi bilirler ama herhalde bu kadar paldır küldür başlayan bir Milano Derbisi az görülmüştür. Mourinho, Leonardo'nun tüm taktiğini Ronaldinho'nun ayağından çıkacak paslara ve onun hünerlerine bağlayacağını tahmin ettiğinden 4 kişilik defansın önüne Cambiasso ve Muntari'yi yerleştirdikten sonra kaleci ile beraber 8 kişilik bir kademeli hat oluşturmuştu. Bu hattın önünde Sneijder, onun önünde de Pandev ve Milito vardı. Aslında ilk bakışta bilindik formasyonlara oturtulabilecek bu taktik maçın ilk 15 dakikasında 7-1-2 gibi bir sistemle işlevsellik kazandı, zira Inter bu zaman diliminde orta sahada nerede ise hiç yan pas yapmadı. Milan'ın hünerli ayaklarını durdurmaya konuşlanmış 7 kişilik hat topu ayağına aldığı anda Sneijder'ı görüyor, o da hemen çapraz koşular yaparak defansın arasına giren Pandev ve Milito'yu görmek için yıldırım gibi rakip alana iniyordu. Hatta öyle bir pozisyon var ki Inter'in saldırganlığını çok net belgeliyordu. Sneijder'ın Dida'ya nişanladığı toptan sonra Cambiasso'nun topa vuruşu, defanstan dönen topa bir daha şutu yapıştırması...Bu baskın basanındır taktiğinden 2 tane net pozisyon üretmelerine rağmen gol Milan defansının bireysel hatasından kaynaklandı. Milito, Abbate'den kendisine bir gömlek alsa bu top kadar oturmazdı herhalde. Ignazio Abate, topa hiç dokunmasa, topa kafasıyla biraz daha sert vursa, ya da topu kalesine doğru vurabilse Inter gol pozisyonunun yakalayamayacaktı ama Abate aynı anda, hem topu yumuşattı, hem indirdi hem de kendisini pozisyonun dışına attı. Burada topa hiç dokunmasa top kendi tarafına doğru açılacak Milito ceza sahasının kenarına sıkışarak topu ortalamak zorunda kalacaktı büyük ihtimalle. Golden sonraki 10 dakikada değişen pek bir şey olmadı aslında. Inter orta sahayı yine vızır vızır geçince Gattuso ilk 20 dakikanın hayalet oyuncusu oldu. Milan'ın burada yapması gereken kanatlara inerek ve Beckham'ı kullanarak, Inter'in kendisini gafil avladığı alan olan, sahanın ortasından uzak durması gerekiyordu ama bunu yapmadılar. İmdatlarına Hollandalı gazeteci Hugo Borst'un deyimiyle "çıbanbaşı Sneider" yetişti.

Hollanda milli takım kampında sürekli hadise çıkaran, özel hayatıyla da birçok kişinin tepkisini çeken Sneijder, üstelik sahanın en kritik görevine sahip adamlardan biri iken oyundan atıldı. Pozisyon tartışılacaktır elbet. Lucio'nun sarı kart gördüğü pozisyonda hakemin Lucio aleyhine verdiği kararı doğru buldum, belki sarı kart tartışılabilir. Tabii Sneijder orada neden olaya dahil oldu onun açıklaması yok. Tipik bir sorumsuzluk örneği. İsim Sneijder olunca çok şaşırmadım elbet. Biz, hakemin kararını alkışla protesto eden oyuncuların sarı kart gördüğü pozisyonları tartışıyoruz 2 senedir. Hakem Gianluca Rocchi "Bravo" lafına eşlik eden alkışa kırmızıyı çaktı. Ortalık ayağa kalktıktan sonra da günah çıkarma seansı başladı. Türk, İtalyan, İngiliz farketmiyor işte, insan psikolojisi bu. Onbinlerce seyirci, bir dolu futbolcu ve teknik kadro size yüklenip, şüpheli bir karardan dolayı sorumlu tutuyorsa, mağdur tarafın gönlünü almaya çalışıyorsunuz. Sneijder'ın atılmasından 2 dakika sonra gelen ve faul bile verilmesi ağır olan pozisyonda Favalli'nin gördüğü sarı kart bunun sonucu. Ve tabii Ronaldinho ile Maicon'un pozisyonu. Benim görüşüm kararın penaltı olması gerektiği yönünde. Zira Maicon'un elleri olması gerektiğinden daha fazla havada, açık haldeydi ve daha da önemlisi, Ronaldinho'yu kaleciyle karşı karşıya bırakacak bir pozisyonu önledi. Sneijder'ın atılmasından sonra tabii Inter'in o 7 kişilik önlem hattı ile hücumdaki 2 oyuncusunun bağlantısı da yokolmuş oldu ve Inter'in özellikle son 15 dakikadaki planı 7-0-2'ye döndü. Muntari, Pandev ve Milito'ya yaklaşmaya çalıştığı her akını kırmızı siyahlı oyuncuların ayağına teslim edince hücumu devre sonuna kadar unuttular.















İkinci yarıda erken hesabı kesme sırası Milan'daydı. Ama onlar, Inter'in aksine, sayısal üstünlüğü de arkalarına alıp rakip alana yerleşerek yaptılar bunu. Leonardo akıllıca bir hareketle forveti kalabalıklaştırmak yerine hemen arkasına Seedorf'u da ekleyerek sahada Borriello'ya servis yapan, topu istediği yere atabilen oyuncu sayısını 3'e çıkardı. Zaten kendi sahasına gömülen Inter'in ceza sahası içinde istediği kalabalığı yaratmak yerine, çevresini kuşatmayı seçti. İlk yarıda yapmadıklarını yaptılar bu dilimde. Topu Beckham'a indirdiler. O da öldürücü bir dolu orta kesti ceza sahasına. Inter ancak 60'tan sonra rakip sahaya çıkabildi. Çıkmalarıyla da Pandev-Milito ikilisnin ürettiği nefis pozisyon geldi ama direğe takıldılar. 1 dakika sonra Favalli neredeyse faul bile yapmadığı iki pozisyonda 2 sarı kart görüp oyundan atılacaktı. Ama bu Milan'ın çilesini bitirmedi tabii. Lazio başkanı Lotito acaba dün akşam Pandev'e bakıp "istediği parayı verip kadro dışı bırakmak yerine suyuna mı gitseydik" diye kaç kere düşünmüştür bilmiyorum. Makedonyalı, oyundan çıktığında Milito'yu gol pozisyonuna soktuğu 2 nefis pas ve 1 harika frikik bıraktı. Üstelik sonraki 10 dakikayı da Milan kroki pozisyonda geçirdi ve neredeyse hiçbir şey yapmadılar. Leonardo da bu 10 dakikayı kenarda izleyince koptular oyundan. Borriello her geçen dakika Lucio'nun karşısında erirken o bölgeye de taze bir adam sokamadı. İtalya'ya gittiğinden beri yediği spagettilerden 4 kilo alan Huntelaar oyuna girdiğinde iş işten geçmişti zaten.

Kapatırken Mourinho ile "teknik adamlara ayrılan bölge" hakkında bir şeyler söyleyeyim. Inter maçlarında o çizgiyi bir 2 metre daha geriye çekmeleri lazım, zira ben maç boyunca Mourinho'nun o alanın içinde olduğunu hiç hatırlamıyorum. Herhalde malum çizgiyi saha kenarına kadar çekseler, o da yetmeyip bizzat kanat akınlarını yönlendirebilir. Zaten maçın sonunda hocalık kesmedi, Capo olmaya da soyundu. Birde şu Javier Zanetti'nin topla rakip alanı harmanlamasını benim torunum da görür herhalde. Maçın adamı hanesine de Pandev'i yazmak mümkün rahatlıkla. Muntari'nin de ikinci yarıda sahayı parsellediğini belirtmeden geçmeyelim. Bir de kalende Julio Cesar gibi bir adam olunca daha güvenli oynuyorsun tabii. Son notum da şudur. Bu blogdan eleştiriyoruz, yeri geliyor övgüler de yapıyoruz, genelde çok da dalga geçiyoruz ama Sabri Sarıoğlu'nun, dünyanın en büyük takımlarından olan Milan'da kendi mevkisinde oynayan Ignazio Abate'den ne eksiği vardır, ya da şöyle diyeyim, Abate'nin ne üstünlüğü vardır, anlatmak isteyen buyursun.

Inter, halen Serie A'nın kralı, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Maç öncesi koreografi için de buradan buyurun.

12 yorum:

Adam dedi ki...

Sinir oldum Milan'ın sünepe oyununa ve Inter'in Çanakkale geçilmezine. Morinho hocalığı bırakıp amigoluk yapsın artık.

Adsız dedi ki...

leonardo'nun tecrübesizliğine veriyorum bu yenilgiyi ben.inter gole kadar öyle aman aman bir şey yapmadı zaten dediğiniz gibi abate'nin en kötü ihtimali gerçekleştirmesi var gol pozisyonunda.

seedorf yerine huntelaar-inzaghi ikilisinden birini alsaydı oyuna farklı bir skor görebilirdik. boriello'dan başka gol bölgesine koşu yapıp defansı rahatsız edecek bir oyuncu yoktu. beckham-pirlo-ronaldinho'nun yanına bir de seedorf'u almaya gerek yoktu sanki yeterince pasör vardı ama boriello çok yalnız kaldı. inter'in bir stoperi boriello ile uğraşırken diğeri hep rahattı ve gözü toptaydı. kapanmış rakibi hele mourinho'nun takımıysa böyle açamazsınız.

öte yandan inanılmaz bir pandev vardı bugün lazio derdine yansın.

Erdem Karakuş dedi ki...

Bugün Abate yerine sağ beke Sabri'yi, Antonini yerine sol açığa Caner'i koysan, Milan sağlı sollu parçalardı Inter'i.

Sabri ile dalga geçen güruha alıştık zaten. Sabri üzerinden espri yapmaya çalışan, tek mizah kaynağı Sabri olan, Sabri olmasa espri yapamayacak bir dolu insan. Adam ne zaman bir espri yapacak olsa içine mutlaka Sabri'yi sokmaya çalışıyor, kapasitesi o kadar çünkü.

Sabri çeviklik, hız, kondisyon ve çok yönlülük açısından ciddi anlamda çok kaliteli bir oyuncu. Kontratı bitse bonservisini eline alsa, elit takımlar dediğimiz takımlardan birine gitmese bile bir alt kademedeki takımlardan birine (misal Everton) gidebilir.

Atilla Nesipoğlu dedi ki...

hakemin kararının doğru olduğu için alkışlıyor orda Sneijder maçı ikinci kez izlerken son derece açık mimiklerinden. Sarı karttan sonra ise çirkefleşti sanırım. İtalyan televizyonu herşeyi kaçırdığı icin pozisyona aklı selim yorum yapmak zor. Son dakikada verdiği penaltı ile vermediği arasında ne fark var anlamadım. Favalli'nin yaptığı faul bile değilmiydi. Belki bir kez daha görürsen fikrini değiştirirsin

Taç çizgisinde ağzında tükürüklerle üstüne koşan Boriello2nun yanaklarını okşaması Sneijder'in günağı Hollandalı olması mı dedirtti bana.

Sadece Sabri'ye değinmişsin ama Milan savunma hattında Türkiye Liginde süre alan her oyuncumuz oynar. Diğerlerine haksızlık yapmayalım.

Unknown dedi ki...

serie a nin krali olmasi artik bir sey ifade etmez interliler icin benc. sampiyonlar ligine ozlem dinmedikce. rakipsiz olduklari ztn 3-4 senedir ortada. milanin ve juventusun umutlari bir baska bahara kaldi. juve'ye olan saygim da adidir yoksa parma bile daha ii futbol oynuyor onlardan. yanlis transfer politikalari yanlis hoca secimi( barcelonaya ozendiler) berbat futboluna ragmen hala ilk 6 da olmalari isminin buyuklugundendir...

Adsız dedi ki...

abate fena değildi. sabrinin ondan çok eksiği vardır kanımca.. sabri galatasaray forması giyiyorsa bu onun şansıdır artık şu adamı yüceltmeyin ya bi sezon efendi oldu diye. goller hep sağdan sağdan geliyor..

onur dedi ki...

ben de şöyle söyleyeyim. Abate'yi gs'ye, Sabri'yi Milan'a koyalım. 2.maçlarında sözleşmeleri fesh edilir. Onları farklı kılan altyapısından yetiştikleri klüplerine gösterdikleri sevgiyi enerjiye dönüştürebilmeleri.

non of your business dedi ki...

daha fazla isteyen inter'di,netekim kazanan da inter oldu.hem de maç içindeki en kilit adamlarından biri yaklaşık 2 saat sahada yokken yaptı bunu.bu milan'ın beceriksizliğinden ziyade bir morinho zaferidir.morinho italya'ya bir gömlek fazla geliyor.zaten ingiltere'ye geri dönmek istediğini de söylüyor her fırsatta.127 maçlık lig maçlarında kendi evinde yenilmeme istatiği de inanılmaz bir rekor gerçekten.
inter'in ligde rakibi yok ama ŞL'de şampiyonluk için daha çok ekmek yemeleri lazım.

Adsız dedi ki...

mouri,nho'nun nasıl hoca olduğunu Chelsea'ye karşı göreceğiz. Milan gibi kötü savunması tek kişiye bağlı hücumları yok.Mourinho'da karşısında sünepe Leonardo'yu bulunca mahalle kabadayısı edasında ona bir parça fırça çekecek üzerine gidecek adam aranoyor. Belki iyi antrenör olabilşir ma anbevnce ahlak ve ömütevazilik konusunda çok ama çok geri

SuMMaNuS dedi ki...

Sabri'yi hiç çıplak gözle izlemedim ama Abate'yi izledim. Öncelikle bu adam sağ bek olarak eksik bir oyuncu, daha kademe yapmasını bilmiyor, zaten daha çok sağ açık gibi oynatılıyordu Beckham takıma katılmadan önce. Kesinlikle Milan formasını haketmeyen bir oyuncu. Sabri'nin Abate'den tek artısının savunma tarafının biraz daha fazla oluşu, o da genelde sağ bek oynatıldığından zamanla oluştuğunu düşünüyorum. Yoksa Sabri'nin Milan'da ya da iddia edildiği gibi biraz daha alt tabaka bir takım olan Everton düzeyinde takımlarda forma giyebilecek kapasitesi olduğunu düşünmüyorum.

Adsız dedi ki...

Sabri'nin Abate den daha kalıtelı bı oyuncu oldugunu gormek ıcın cok engin bi futbol bilgisi gerekmiyo gercekten..Genclestirme Milan a sarttı ama bu anlamda değil ben çok bi ışık göremiyorum Milan ın genclerınde

Adsız dedi ki...

Yanlıs hatırlamıyosam gecen sezonun ilk 3 macından birinde(Sami Yen'de oynanan maclardan) Milan'dan resmi bir ekip Sabri'yi izlemeye gelmişti..