TİTO'YLA PRENSİPTE ANLAŞTIK

Geçtiğimiz günkü Copy-Paste Asparagas yazısında Türk spor gazeteciliğinin gelişimiyle ilgili birkaç satır yazmıştık. Bu aşağıdaki aslında transfer haberciliğindeki "hikayelerin" geçmişinin nereye kadar gittiği ile alakalı*. Tarih 30 Ekim 1978. Türk basını veriyor haberi gördüğünüz gibi. Fenerbahçe Partizan'ın ünlü sol açığı 19 yaşındaki Cevat Prekazi'yi transfer ediyor. Haberin ayrıntısında Fenerbahçe Genel Sekreteri Yüksel Günay'ın "Cevat'ın babası ile kesin anlaşmaya vardım, 10 gün içinde formayı giyecektir" açıklaması var. Bir tek bu değil, Cevat'ın babasıyla telefon görüşmesi yaptığı söylenen Günay'ın ağzından "Cevat da Türkiye'ye gelmek istiyor, zaten kendisi Türk asıllı" sözlerine de yer verilmiş.

Bir kere baştan şunu belirtelim. Prekazi 1957 doğumlu. Yani o tarihte 19 değil, 21 yaşında. Şimdi burada 2 ihtimal var. Bir, Fenerbahçe Genel Sekreteri ve kulüp Yugoslavya'da o zamanlar uygulanan kuralı bilmiyor. Bu ufak bir ihtimal, zira hadi kulübü geçtim, telefon görüşmesi yapılan babanın veya Cevat'ın kendisinin bu kuralı bilmeme ihtimali sıfır. İki, haber tamamen Mutluhan Suner ekolünden. Yani telefon görüşmesi, Cevat da gelmek istiyor, 10 gün içinde formayı giyer falan hikaye. Peki neden böyle diyoruz? O bahsettiğimiz kural yüzünden. Yugoslavya'da yetmişli yıllarda ve seksenlerin başında futbolcuların 28 yaşından önce yurt dışına çıkması yasaktı. Bu bir devlet politikasıydı. Bu yasaktan çok nadir durumlarda, o da çok aşırıya kaçmamak şartıyla taviz verilirdi. Örneğin Safet Susic'e, FK Sarajevo'da oynarken Paris Saint Germain'e transfer olması için, 28 yaşına gelmeden izin verilmişti ama Susic 27 yaşındaydı zaten. Yani 1 sene sonra yaş şartını dolduracaktı. Prekazi daha 21 yaşında bu tarihte (ya da gazeteye göre 19). İzin verilmesi söz konusu bile değil. Prekazi Türkiye'ye ne zaman geldi? 1985'te. Yani Partizan ve sonrasında Hajduk Split'te de oynamasının ardından 28 yaşında. Peki bunu Cevat'ın babasının ve kendisinin bilmemesi mümkün mü? Değil. Fenerbahçe kulübünün bilmemesi mümkün mü? Çok ufak bir ihtimal (hoş bilmese bile o yıllarda spor servisinde çalışan patronların bilmemesi mümkün mü?). Bizim basının işkembeye başvurup manevraya başvurması mümkün mü? Nerde görülmüş....!!!

*Yazının pasını atan Hasan Utku'ya teşekkürler.