Bizim blogun modasıdır uzun dönemlere ayrılmış seriler. Türk Seyircisini Yıkan Maçlar Serisi misal temmuz 2008'de başladı, hala bitmedi son maddesi var. Sosyolojik araştırma gibi resmen.
Çizgi-roman kahramanları serisi de böyle, hatta o daha beter. Ona da Nisan 2008'de başlamışız. Daha dokuzuncu maddedeyiz. 2011'de bitiririz sanırım, Seyrantepe'nin inşaatı gibi olur, gerçi onun rekorunu kimse geçemez o ayrı dava. Serinin bu kısmında çok gerilere gideceğiz. Benim bile hayal meyal hatırladığım bir çizgi-roman kahramanına. 1976 yılında Tekin Aral'ın önderliğinde piyasaya sürülen ve bana göre, hiçbir zaman Gırgır'ın satış rakamlarını yakalamayı başaramasa da en az onun kadar efsane karakterler yaratan Fırt'ın müthiş öyküsüne de adını veren karakteri Lastik Arif. Hikayenin yazarı Can Barslan, çizeri ise Ergün Gündüz'dür. Bu arada hatırlayanlar olacaktır, Fırt kpağının iç yüzünde, bugünkü arka sayfa güzeline benzer bir yapıda, hafiften erotik bir kadın fotoğrafı olur, bu kadının üzerine derginin karakterleri ya siyasiler çizilerek konuşma balonları çıkartılırdı. Örneğin Samantha Fox'un kalça kısmına elini Samantha'nın kalçasına koymuş bir Turgut Özal çizilir, Özal'ın konuşma balonunda "eller eller eller" şarkısı yazardı. Böyle de ayrıntıları hatırlıyor işte adam. Neyse ben ayrıntısına geçeyim.
Efendim Lastik Arif futbol temalı bir öyküdür. Arif koyu Fenersaray taraftarı bir taraftardır. Çizgi-öyküde 2 ezeli rakibin isimlerinde bir oynama yapılmış ve Fenersaray ve Galatabahçe adındaki iki takım yaratılmıştır. Beşiktaş'a dokunan olmamıştır. Fenersaray'ın renkleri sarı-laciverttir. Arif o kadar koyu bir Fenersaray taraftarıdır ki kendisinde ilginç bir sendrom baş gösterir.
Takım üstüste yenilgiler aldıkça boyu kısalmaya daha doğrusu küçülmeye başlar. Sevgilisi kendisinden ayrılır. Hayatını kavanozda geçirmeye başlar, kendisine büyük gelen atkılarının ortasında oturmaya başlar. Bu sırada Fenersaray yönetimi değişir, yeni başkan büyük bir hamle yapar ve dünyadaki tüm yıldızları Fenersaray'a gelmeye ikna eder. Zico, Sokrates, Schumacher (ne ilginçtir Schumacher daha sonra gerçekten Fenerbahçe'ye gelmiştir), Rummenigge, Breitner, Altobelli gibi isimler Fenersaray'a transfer edilir. Takım bir anda coşar, üstüste maçlar kazanır.
Bu sefer Arif'in boyu takım gol attıkça uzamaktadır, hatta kahvede izlediği bir maç sırasında boyu o kadar uzar ki kahvenin çatısını deler, Fenersaray başarıdan başarıya koştukça Arif hiçbir yere sığmamaktadır. Hikaye böyle sürer gider, maalesef sonunu hatırlamıyorum, üzgünüm.
Hazır lafı geçmişken aynı dergiden çıkma Tarzan, Arap Kadri, Zalak Mahmut, Calamity Jane ve Stereo Seyfi'ye de selam yollayalım.
3 yorum:
Yanlış hatırlamıyorsam 1982 Dünya Kupası dönemiydi yayınlandığı sırada. Boyu okadar uzarki sonunda Fenersaray Basketbol takımında oyuncu olur. Ancak ondan sonrasını bende hatırlamıyorum.
stereo seyfi'yi bulun bana...
ahh muzırlar ahh
fırt fırıfr sayesinde okumayı öğrendim ben
sayfa güzelinin yerinde de bi aralar evrim vardı
Yorum Gönder