15 Şubat 2010 Pazartesi

KERAMET İÇLİKTE DEĞİL ADAMDA




















Tamam onca harcadıkları paradan sonra, Real Madrid'in elde kalan Hollandalıların para edenlerini satma politikasını çok eleştirmemek lazım ama Arjen Robben gibi bir oyuncuyu satmak her zaman büyük bir risk taşır. Robben acaip bir oyuncu, formda olduğu zaman Cristiano Ronaldo ile bile kıyaslanabilecek işler yapan bir adam, ama istikrarsız, sık sakatlanıyor. Zaten bugüne kadarki en büyük problemi de buydu. Bayern Munich onun tekrar canlandığı takım oldu. Hafta sonundaki Borussia Dortmund maçında Louis Van Gaal uzun süre sonra Robben'ı ve Ribery'i iki farklı kanata yerleştirdi. Kafasındaki iskeletin son hali diyebiliriz aslında buna. Orta sahada Van Bommel Bayern'deki en iyi sezonunu geçiriyor. Schweinsteiger'le oluşturduğu ikili orta sahada, oyuncu karakteri olarak bir tür Pirlo-Gattuso örneği yaratmış durumda (özellikle 2006 Dünya Kupası'nı baz alırsak). Bayern son 2-3 yılda kendi içinde inanılmaz bir futbol zevki veren ama İspanyol ve İtalyan takımları karşısında pek bir varlık gösteremeyen Alman takımlarını tekrar Avrupa arenasına sokma konusunda öncü olabilir bu sezon. Özellikle de Ribery'nin canı oynamak isterse, zira Robben'ınki fena halde istiyor.

Gri veya kırmızı içlik farketmiyor, çakıyor Groningen'li adam. Hafta sonu Borussia Dortmund'a attığı golle kendisine ait bir rekoru da kırdı Hollandalı. Üstüste 4 lig maçında fileleri havalandırma. Bundan önce forma giydiği FC Groningen, PSV, Chelsea ve Real Madrid kulüplerinde bu başarıyı gösterememişti. Werder Bremen (2-3), FSV Mainz 05 (3-0), VfL Wolfsburg (1-3) ve Dortmund (3-1) maçlarının tümünde gol atmayı başardığı gibi, hafta arasında oynanan Almanya Kupası maçında da Greuther Fürth'e karşı 1 golü var (6-2). Yani aslında buna üstüste 5 maç demek lazım. Toplam 14 maçta da 8 gole ulaşmış oldu. Aynı zamanda göze çarpan bir başka veri, ortalamada bu 14 maçın tümünde skora doğrudan etki yapan adam olmuş olması. 8 golünün yanında 6 da asisti var. 22 maçta 10 gol atan Mario Gomez'in arkasında takımın en çok gol atan ikinci oyuncusu.

Bu arada blogda sürekli övgü yağdırdığımız "Westfalen'li Mourinho" Jurgen Klopp'a da değinmek lazım. Nasıl zamanında övüyorsak, kötü gittiği zaman da dikkat çekelim. Dortmund, son 3 maçta 3 mağubiyet aldı. Sırasıyla Stutgart'a 4-1, Eintracht Frankfurt'a 3-2 ve Bayern'e 3-1 olmak üzere. Kalelerinde gördükleri toplam 10 gol dikkat çekici. Zirvenin 5 puan gerisinde iken 12 puanlık bir fark yediler. Üstelik bu 10 golü yemeden önce takım Bundesliga'nın en az gol yiyen takımlarından birisiydi. Dümeni acilen kırmaları lazım.

2 yorum:

Borges dedi ki...

Robben hakkinda ben sunu demek isterim. Her macini doksan dakika seyretmedim ama Chelsea'den bu yana MAdrid dahil oynadigi zaman ortalamasi her zaman üst seviyedeydi ve fakat Chelsea'de ne kadar oynayabilmis, Madrid de keza.. Tek ama cok buyuk problemi var:Sakatlik.. Bu da yeterince buyuk bir problem.

Dortmund'u biraz sakatliklar yakti gibi. Kuba, Bender ve Kaleci. Stuttgart macinda misal fark yediler ama cok iyi oynadilar. üstelik kaleci sakatligi sonrasi kaleye gecen Ziegler'in yedigi goller yuh yani. isi bitirdi, son dakikalara kadar 2-1 di son anda birden...

Bayern zaten onlarin üzerinde, yapilacak bir sey yok ve Frankfurt ise skibe eheheheh:)) Yok yok orada da kadro eksik idi zidane'li groskroytzlu, barrioslu, valdezli kadro biraz fazla ofansif idi.. Yani bundan sonraki sürec kLopp un takiminin form durumunu belirleyecektir gibi..

L dedi ki...

kenarlarında robben ve ribery olan bir hücum hattı fazlasıyla ürkünç. yani önlerinde kim olduğu bile ikinci planda kalıyor, o derece.
peki bu ikisi ne kadar zaman bir arada oynar? yani zaten ribery hakkında bir şeyler çıkıyor hep.