Milli takımın 3 marttaki Honduras maçı için ekranın başına geçiyorsunuz. Televizyonu açıyorsunuz. Maç saatinde Aşk-ı Memnu başlıyor. Maçtan haber yok. Diğer televizyonlara bakıyorsunuz, maçın oynandığı ile ilgili bir haber dahi yok. Acaip olur herhalde. Zaten, o maçın başlama düdüğünden itibaren stadyuma bağlanılmazsa, yayıncı kanalın telefonları susmaz ya o ayrı mesele. Ancak yukarıda bahsettiğimiz olay Çin'de gerçekleşti. Hafta sonunda takımlarının 2010 Doğu Asya Futbol Şampiyonası'nda Japonya ile oynayacağı maç için ekran karşısına geçen Çinli sporseverler bir sürprizle karşılaştılar. Zira Çin'in Spor kanalı (sopcast ve TVU'cular iyi bilir) CCTV-5'de maç saatinde bir yarışma programı vardı. Maç bittiğinde spor haberlerinde bırakın maçın sonucunu, maçın olduğudan beri kimse bahsetmedi. Turnuvadaki diğer maç olan Güney Kore-Hong Kong maçından da haber yoktu. Tam
George Orwell'in 1984 romanı gibi. Sebebi farklı tabii. Bochum mahkemesinin şike davasının dosyasında Çin'de de birçok maç vardı. Bunun üzerine ülkedeki yetkililer olayın üzerine gittiler. Federasyonun asbaşkanları Nan Yong ve Yang Yimin ile eski hakem Zhang Jianqiang gözaltına alındı. Federasyon eski başkanı sorguya çekildi. Ligdeki takımların tümü büyük suçlamalarla karşı karşıya kaldılar. Ocak ayında toplam 16 kulüp yetkilisi ve hakem göz altına alındı.
Çin'de lig mayıs ayında başlayacak ama kimsenin bu şartlarda ne lige nede futbolculara güveni kalmamış durumda. Bu Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'yu da düşündürüyor. Ülkede futbol sporu, şike, kazılan kuyular ve kara para yüzünden kötü örnek olarak görülmeye başlandı ve bu yüzden televizyon yayınları gibi, günümüzde büyük bir gelir kapısı olan kaynaktan vazgeçme uğruna Çin'de bir tepki var. Taraftarların bakışı da pek farklı değil. 90'ların ortasından itibaren başlayan Uzakdoğu'da futbolu canlandırma çabaları, 15 yıl sonra pek parlak bir yere ulaşmış değil. Çin mafyası, işi Kore ve Japonya'ya da bulaştırırsa, Uzakdoğu rüyası çabuk biter.
1 yorum:
Çinliler Kungfu'dan şaşmamalı bence.
Yorum Gönder