8 Haziran 2010 Salı
TAVANARASINDAN ÇIKAN TAKTİKLER
Bu köşede daha önce futbolun evrimleşmesi ve 20. yüzyılın başından bugüne geçirdiği değişimlerden bahsettik. Bu değişimler hem saha içi diziliş, hem taktik anlayışı ile oyun felsefesi hem de oyuncu yapılarıyla ilgiliydi. Ulusal takım düzeyinde, uluslararası turnuvalar bu değişimlerdeki keskin dönüşleri temsil ederler genelde. Zira kulüp takımları bazındaki turnuvalar her yıl düzenlenir ve meydana gelen değişimler çok net biçimde göze çarpmazlar. Ama 1930’dan beri 4 yılda bir düzenlenen Dünya Kupası ve ona sonradan katılmış Avrupa şampiyonaları bu keskin virajları oluştururlar. Bu hafta hem geçmişteki örneklere hem de 2010 Dünya Kupası’nın karşımıza çıkaracağı yeni denemelere göz atalım.
2-3-5 ile başladı aslında 20. yüzyıl futbolunun taktikleri. 1900-30 yılları arasında dünya futbolunun merkezini oluşturan Arjantin ve Uruguay takımları, Latin Amerika ekolünün de etkisiyle hücum alanında fazla oyuncunun bulunduğu dizilişleri tercih ettiler çoğunlukla. Bu dizilişin uygulayıcılarından Uruguay önce 1928 Olimpiyat altın madalyasını, sonra da ilk Dünya Kupası’nı da evine götürdü. Ancak, 1934 yılına gelindiğinde İtalyanların futbola karışma zamanıydı. Dünya şampiyonu hoca Vittorio Pozzo’nun dünyaya tanıttığı 2-3-2-3 şeklindeki sistem hem orta sahadaki 3 oyuncuya forvet hattından yardım getiriyor hem de iyi defans yaparak kontrataklarda çok etkili bir takım yaratıyordu. İtalya bu şekilde iki Dünya Kupası’nı evine götürdü. 1954’te Almanların efsane hocası Sepp Herberger orta sahayı kalabalıklaştıran bir dizilişle sahaya çıktı. Bu aslında 20 yıl sonraki dünya kupasında Hollanda icadı Total Futbol’un da temellerini atmış oldu. Sahanın her tarafındaki oyuncuların hemen her mevkide görev yapabildiği ve yardımlaşmanın üst düzeye çıkarıldığı futbol stili bugün hâlâ Hollandalı teknik direktörlerin benimsediği bir taktik.
1982, Enzo Bearzot yönetimindeki İtalya’nın meşhur Catenaccio’yu tekrar canlandırdığı turnuva oldu. Bunu 1988 Avrupa Şampiyonası’nda total futbolun modernize edilmiş halini oynayan Hollanda ile mekanik futbolun temsilcileri Sovyetler Birliği’nin kapışması izledi. 1998 Dünya Kupası’nda Fransızlar, Aime Jacquet yönetiminde adeta bu iki anlayışı birleştirerek yepyeni bir model sundular. Son olarak Euro 2004’te Yunanistan tüm dünyayı etkileyecek ve kontrol etmeyi, temkini, rakibin hatasını kullanmayı ilk amaç olarak gören felsefelerin ve buna paralel olan defans ile orta sahanın kalabalık tutulduğu dizilişlerin peydah olmasına neden oldu.
Gördüğünüz gibi futbol 20. yüzyılın başından beri neredeyse her 10-15 yılda bir köklü değişikliklerin yaşandığı uluslararası turnuvalara sahne oluyor. Yunanistan’ın yarattığı son etki, 2 forvetli dizilişlerin yerini tek forvetli, orta sahanın forvet desteklemesini öngören ve defansı sürekli güvence altında tutan 4-2-3-1, 4-4-1-1, 4-5-1 gibi dizilişleri yarattı. Defans hattındaki rakamı tahtaya 3 olarak yazmak intihar anlamına geliyordu. Ancak Dünya Kupası geride bırakılan bazı taktiklerin tekrar ortaya çıkmasına neden olabilir.
4-4-2 deyince akla ilk gelen ve bu dizilişi markalaştırmış ülkelerden olan İngiltere teknik direktörü Fabio Capello ulusal takım kadrosundaki Gareth Barry’nin sakatlanması ile kariyerinde hiç denemediği 3-5-2 dizilişini uygulayabileceğini açıkladı. Buna göre Ashley Cole ve Glen Johson, bu sistemin en kritik bölgesi olan, sol ve sağ kanat orta saha/bek oyuncuları olacaklar. İngilizler bu taktiği en son 4 yıl önce Steve McClaren döneminde oynamış ve 2-0 mağlup olmuşlardı.
Öte yandan Kuzey Kore ve Şili, 3-3-3-1 gibi bir dizilişle sahaya çıkmayı planlıyor. Bu dizilişin modern futboldaki son örneğini bu sezon Louis van Gaal, Bayern Münih ile 1 maçta uygulamış, Hamburg’a karşı sahadan 1-0 mağlup ayrılmıştı. Ancak Almanlar 1972 Avrupa ve 1974 Dünya Şampiyonluğu’nu bu dizilişle kazandılar. Koreliler son 2 yılın en çok aşama kaydeden takımlarından birisi oldular. Şili de Dünya Kupası'na gelmeyi başardı. Ancak belirtelim, Şili hocası Marcelo Bielsa 2002 Dünya Kupası’nda Arjantin’in başındaydı ve bu dizilişle güçlü kadrosuna rağmen gruptan bile çıkamamıştı.
Bunun dışında sadece saha içi dizilişlerin değil, mevkilerin alışılmış doğrularının da değişeceği bir kupa görebiliriz. Futbolun icadından beri kanat oyuncularının, bulundukları kanatla aynı ayaklarını kullanmaları istenirdi. Yani sol kanatta oynayan bir oyuncu sol, sağ kanatta yer alan bir oyuncu ise sağ ayağını kullanıyorsa efektif olabilirdi. Çünkü önüne doğru atılan toplara koşup gelişine ve çoğu sahayı sınırlayan çizgiye varmadan topu ortaya çevirebilirdi. Ama son birkaç yılda bu doğrular sorgulanmaya başladı. Örneğin sağ kanatta oynayan sol ayaklı bir oyuncu çizgiye inmek yerine ceza sahasının köşesine doğru katedip sol ayakla topu kaleye doğru kesebiliyor. Böylece kalecinin topa çıkabilme olasılığı azaldığı gibi kafayla yapılacak bir müdahale sonuca gidebiliyor ve hatta top kaleye doğru kesildiği için kimseye değmese bile kaleciye zor anlar yaşatabiliyor. Ancak geleneksel stile göre top aut çizgisinin dibinden, dışarıya doğru kesiliyor ve top herhangi bir kafa vuruşu gelmediğinde ceza sahasının dışında doğru hareketleniyordu. Takımlar ters ayaklı oyunculara korner ve frikik attırma taktiğinin oyun içinde de uygulanabileceğini gördüler. Bunu en efektif kullananlardan birisi Bayern Münih oldu. Arjen Robben, bu sezon, sol ayaklı bir oyuncu olarak sağ kanatta oynadı ve içeri katettiği birçok pozisyonda takımına sayısız gol ve asist kazandırdı.
Dünya futbolunda felsefe, önce defansı sağlama almayı ve rakibin hatasını düşünen ekolde sıkışmış durumda. Teknik adamlar bu taktik içinde farklı dizilişlerle öne çıkmayı hedefliyorlar. Dünya Kupası yepyeni bir devrime daha sahne olabilir.
27 Mayıs 2010 tarihinde BirGün gazetesinde yayınlanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Capello 2000/01 sezonunda Roma'yi butun yil 3-4-1-2 oynatarak sampiyon yapti.
Antonini
Zebina, Samuel, Zago
Cafu, Tommasi, Zanetti(Emerson), Candela
Totti
Batistuta, Delvecchio(Montella)
daum tuncayı solda oynatmıştı
merak ediyorum dunya kupası boyunca en çok gol hangi sistemde olmuş ?
turkish plan dedıgın aslında meksika için yapılmıs bı esprı degıl mı? ama turkıyeyede ıyı uymu s solemek lazım
turkish plan harika olmuş.
bu turkish plan bomba olmuş:) Acaba kendi blogumda ve facebook'ta kullanmak için izin isteyebilirmiyim?
Yorum Gönder