7 Temmuz 2010 Çarşamba

BİRİ BANA ANLATSIN vol.6: HINCAL ULUÇ VE SIMON KUPER







Simon Kuper ve Stefan Szymanski’nin birlikte yazdığı Futbolun Şifreleri isimli bir kitabı okuyorum bu ara. (İthaki yayınları) Kitabın başında Türkçe baskıya ek olarak Kerem Akbaş’ın Simon Kuper’le yaptığı güzel bir söyleşi eklenmiş. Rijkaard ile ilgili bir soruya Kuper’in verdiği cevaptan bir alıntı ;

Barcelona’dayken bazı önemli kupaları kazandı ama Barcelona o zaman iyi ve zengin bir takımdı. Yani belki ben gitsem ya da başka bir teknik direktör de gitse o takımla o kupaları kazanırdı.”

Neredeyse birebir bu satırları söyleyen Hıncal Uluç’u bunak yaptık da, bu Simon Kuper’i ne yapacağız şimdi?

by Gorky

14 yorum:

Sosyal_FB dedi ki...

Hemen gelsin, NTV Spor'da başlasın. O yeni program muazzam.

Anoz dedi ki...

Simon Kuper Soccernomics kitabin yazari degilmi? Benim bildigime göre futbolun esas istatistiksel ve economics dedigimis (ekonomik anlamda degil, daha cok insan arasi iliskileri ekonomik teorilerle anlatmaya calismak) yönden bakiyor. Ama NTV ye iyi gelir, hincalin yanina... :D

Pan Monroe dedi ki...

:) arada şöyle bir fark var, alıntının tamamını açtığımızda;Kuper zaten temelde birkaç istisna dışında teknik direktörlerin çok da büyük katkılarının olmadığını düşünen bir yorumcu. Yine bu minvalde, Rijkaard'ın futbolu çok iyi bilen, çok iyi bir diplomat olduğundan bahsediyor. Hıncal Uluç'sa "Rijkaard futbolu bilmiyor" diyor. Tepki görmesinin sebebi bu.Birini eleştirmekle "yoksaymak" arasında fark vardır. Federer'i de çok kişi eleştiriyor ama, "tenisçi değil" demiyorlar :) Ben Hıncal Uluç'a da hiçbirzaman bunak demedim, herkesin hür iradesidir. Ama bence bir alıntı ortaya koyarken detayları iyi farketmek gerekir.

BT dedi ki...

Gitsin biraz Phil Ball'dan ders alsın. Simon Kuper'e Hollanda yine gıcık yapmış. 2003 yılındaki Barça kadrosuna bakan saçmaladığını görür.

Maslow dedi ki...

teknik direktörlük bu kadar kolay bir iş değil. simon kuper gitse cacık olmazdı o sene barca'dan

Flying Dutchman dedi ki...

Ben başka bir yere takıldım. Kerem Akbaş'ı okuyunca bir an lan bu Kanal 6'daki cengaver abimiz değil miydi diye düşündüm ama meğer o Kerim Akbaş'mış..

http://www.youtube.com/watch?v=jbCXGVNVFLw

Gorky dedi ki...

@ Pan Monroe

Alıntının devamındaki sözler doğru ancak buradan da şöyle bir sonuç çıkarıyorum ben. Rijkaard futbolu iyi bilen bir futbol adamı ama Barcelona'daki başarı o olmasaydı da herkesin yapabileceği sıradan bir başarı. Asıl yok saymak bu değil mi?

Hıncal'ın "bu adam hoca değil" ya da A.Çakar'ın "çaycı kadar faydası yok" çıkışı içeriği ve üslubu düzgün olmasa da daha samimi geliyor bana. En azından adam oynattığı futbolu ya da sonucu beğenmeyip kendi üslubunca eleştirisini yapıyor.

Jrep dedi ki...

Rijkaard konusunda Simon Kuper'in de şüphesi olması içimi rahatlattı doğrusu...Football against the enemy kitabını okumayanlara tavsiye ederim

Sade dedi ki...

nabız tutmak, ses getirmek vb. şeklinde açıklanabilecek olaylardır. Karşı pencerede yaşayanlar ve yaşananlar hayranlık uyandırken aynı zamanda da çok basit görülür.
Ancak kolaylığı içine girildiğinde anlaşılır. Ve içine girildiğinde bu kez karşı pencere hayalleri süslemeye başlar. Psikolojik durumlardır.

Pan Monroe dedi ki...

@Gorky

Ama yukarda asıl belirttiğim şey şu, Simon Kuper bunu pekala Capello'nun Milan'ı için de söylüyor zaten. Hani burda Rijkaard'ın özel olarak kritik edilmesinden çok, bir genelleme üzerinden resmedilme durumu mevcut bana göre. "İyi takımı herkes çalıştırır" Ben bu fikrine zaten katılmıyorum, ama adamın bunu ortaya koyuş şekli kendisini bir şekilde kalifiye kılıyor. Ben Kuper'e oldum olası çok da ilgi duymam.

Samimiyet konusuysa; Ahmet Çakar falan güzel bir insandır çok kızılsa da. Ve fakat zaten o adamların yaptığı şey futbol yorumculuğu değil ki, olmayan içerikten 3 saatlik bir şov hazırlamak ki bu konuda da başarılılar, muadilleri pek çoktur İngiltere ya da Fransa'da. Tek fark bazı konularda ırkçılığa varan bir patavatsızlıkları var. Ama hadi ona da "samimiyet" diyelim.

Futbol zaten kağıt üzerinde çok soyut duran birşey. Tüm diğer spor dallarından çok daha fazla. Bir adamın kıçına çarpan topla kariyeriniz değişir. O yüzden "kesin kanı" olarak sunulan bu tarz iddialı yorumların ciddiye alınacak bir tarafının olduğunu düşünmüyorum. Görüştür deyip geçmek en hayırlısı. Tabi bu da benim fikrim.

Del Piero dedi ki...

Simon Kuper de olsa resmen saçmalamış. Ayrıca hınç-al uluç, cümle içinde kullanılmaya bile değmez, cümleyi bile çirkinleştirir. Bugün de Messi'ye sallamış, Allah'ım yarabbim bunlar ne yiyor ne içiyor böyle...

mirmak dedi ki...

Madem öyle, ne diye teknik adamlık diye bir pozisyon var futbolda? Misal Aziz Yıldırım kursun iyi bir kadro kendisi oynatsın ne gerek var Daum'a, Kocaman'a? Laporta, hadi o olmadı, sıradan bir Barça taraftarı geçseydi takımın başına Rijkaard yerine...

Bu kadar kolay mı acaba bu işler?

Konunun sadece Rijkaard özelinde, ona sallama tadında olmasından değil, memur hoca gibi tamlamaların kanıksanmasına doğru ilerleyen durumun absurdlük seviyesini çoktan aştığını düşünüyorum.

Simon Kuper'in düşüncesini pek benimsemesem de, kaliteli oyuncuların ama daha çok birbirlerini tamamlayacak ve oynanacak sisteme uyacak futbolcuların biraraya gelmesiyle başarının geleceği konusunda herhalde çok kişi benimle hemfikirdir. Ancak ne kadar sebzeniz, etiniz, baharatınız olsa da yemeğin lezzetini aşçı belirler.

Aşçının etkisini şiddetle inkar eden bir Hıncal Uluç-Simon Kuper bileşkesi varsa, o zaman yazarlığa da gerek yoktur. En kaliteli cümleleri bulup biraraya getirince güzel bir kitap olur nasıl olsa. Bu yüzden ne Simon Kuper'e ne de Flying Dutchman'e ihtiyacımız kalır.

Konu absürd, yukarıdaki alıntı cümle ise daha da kötüdür.

Unknown dedi ki...

X'i bugün Rijkaard'ın yerine koysak Hıncal Uluç'un söylediklerinin değişeceğini iddia edemeyiz. Buna ne kadar "üslup" denir onu da bilmiyorum.
Müsadenizle biraz esinlenelim üstadtan: " Türkiye'nin en büyük gazetelerinden birinin hala en kıymetli köşelerinden birini nasıl işgal ediyor anlamış değilim. Yazdıkları ile başta gazete yönetimini sonra tüm gazete okurlarını aptal yerine koyuyor. Ve gazetenin başındaki Y buna seyirci kalıyor. İnanılır gibi değil. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesinde gazetecilik yapsın aç kalır. Bunu da bunca yıllık tecrübemle söylüyorum."
O kadar da zor değilmiş :)

Çetin Cem dedi ki...

büyük yazış. belki kuper orada mübalağa yapmıştır ama her türlü yazış bir yorum.

bu dünya kupasında maradona arjantin'i şampiyon yapsa da "bu takımı herkes şampiyon yapabilirdi" diye eleştirilecekti. görün işte, demek ki herkes şampiyon yapamıyor.

teknik direktörlük gereğinden fazla hafife alınıyor, bu "ben de yapardım, ederdim" muhabbetlerden çok sıkıldım.