20 Temmuz 2010 Salı

TİKİ-TAKA FUTBOL - MADE IN ESPAÑA



















Sabirla kisa kisa paslasararak, saga-sola, 1 ileri-2 geri, öteye-beriye ve tekrar bastan, tekrar bastan ve tekrar bastan oyna, taaaa ki birileri tehlikeli bölgede rizikoya girmeye en nihayetinde cesaret edebilsin!

Futbol dünyasinda "Possession Football" (Topa hakim olma futbolu) diye geciyor. Tiki-Taka diyorlar Ispanyollar oynadiklari bu futbola. Top sürekli kisa paslarla hareket halinde, durmuyor. Riziko cok sevilmiyor, önemli olan topa hakim olmak (possession). Bu anlamda rakip sahanin en ucundan bile geri dönülüp, tekrar eski pas trafigine devam etmek, topu orada herhangi bir riziko sonucu kaybetmekten daha önemli. Top sizde ve bu sekilde savunma pozisyonu alma zorunlulugunu minimize ediyorsunuz. Mac icinde "atak oynama-defans yapma arasindaki mental degisimin sarsintilariyla ve sebebiyet verdigi konsantrasyon yorgunluguyla" ugrasmak zorunda kalmiyorsunuz. Rakip takim bosa kosmaktan yoruluyor, topsuz oynamak zorunda kaldigi icin sinirleniyor, sabirsizlasiyor. Ispanya'nin Almanya ve Hollanda maclari cok güncel örnekler. Miroslav Klose mactan sonra: "Bir önceki mactan degil, bu mac icinde kosmaktan yorulduk. Topu kazanip atak yapmak istedigimizde enerjimiz yoktu, topa bile isinamadik." diyordu. Istatistiklere bakinca Xavi gibi bazi Ispanyol oyuncular o macta en cok kosan futbolcular arasinda. Toplu oyunun icinde pozitif ruh haliyle kosmakla, topsuz oyunun icin pas manyagi olmak arasindaki ruh hali cok farkli tabii. Klose kisaca "Bizi pas manyagi yaptilar" demek istiyor.

Tiki-Taka, Ispanya futbolunun gecmisindeki ve güncelindeki Arjantinli futbolcu ve hocalarin etkilerini inkar etmeden, Johann Cruyff'un Barcelona'ya hoca olmasi ve La Masia'nin temellerini attiktan sonraki sürecte rafine edilip, genellikle ortasahada kisa boylu mükemmel top kontrolü olan oyuncularla sunuluyor ve Ispanya Futbolunun en uc damarlarina kadar isliyor.

Guardiola, Bakero, Messi, Xabi Alonso, Xavi, Iniesta, Fabregas.... (ki kendisinde Ingiltere liginde oynadigindan dolayi dikine oynama, kaleye daha cabuk gitme özelliginin de gelistigini belirtelim. Fabregas'in final macinda aldigi kisa süre icerisinde sürekli kaleye direk-kisa yoldan gitmeyi denemesi ve sürekli golü aramasi, bu anlamda en etkili Ispanyol oyuncu olmasina yetti. Bana göre macta fark yaratan adamdir ayni zamanda.)

Tiki-Taka'nin neyi iyi yapabildigini gördük/görüyoruz.

Tiki-Taka'nin yine gördügüm(n)üz dezavantajlarina degineyim:

Iceriye dalma konusunda kendisine cok güvenen, özel biri (Messi) olmadigi zaman az riziko esittir az gol pozisyonu oluyor. Tiki-Taka tek tarafli ve cok tekdüze oldugu icin, iki tarafli mac beklentisi icinde olanlar buhranlara girebiliyorlar. Topa bu denli hakim olma her ne kadar Ispanya kupayi almis olsa bile mac kazanma garantisini beraberinde getirmiyor. Macin kirilma anlarinda sansli olmak gerekiyor. Ispanya-Isvicre ve Ispanya-Hollanda maclari arasindaki tek fark Robben'in karsi karsiya kalip golü yapamamasiyla, Isvicreli Gelson Fernandes'in sansinin da yaver gitmesiyle golü yapmasi. Birinde skorun Ispanya'nin aleyhinde ve digeri lehinde olmasi haricinde aynisinin tipkisi iki mac izledik. Takim olarak kale önünde o kadar etkisiz kaldi ki Ispanya maclari lehine dönüstürdükten sonra bile isi bitirecek son vurusu bir türlü gerceklestiremediler. Kale önüne gelmek ezberin bozulmasi gibi bir etki yaratti genelde Ispanyol futbolcularda.

Bu sebeplerden dolayi Ispanya'nin Tiki-Taka'sini/possession futbolunu cok begenenlerinden yaninda bu futboldan sıkılanlarin sayisi da hic az degil.

Ispanya'nin oynadigi neden Total Futbol degil?
Cünkü Total futbol artik oynanmiyor. Cünkü futbol romantikleri her güzel-her pas oyununu buna ilintilerken, 70'lerin Ajax'i ve Hollanda Milli Takimi'ndan sonra Total Futbol'un ütopya'ya dönüstügünü ve modern futbol gerceklerini göremiyorlar. Total'in kelime anlami olarak futbolla ilintilenmesi zaten "topyekün/total atak ve topyekün/total defans yapmadan, kenar adamlarinin sürekli aktif alan genisletmelerin"den gelir. Ve her güzel futbol "Total Futbol"la sınırlı degildir.

Total futbol sadece paslasma üzerine degil, bos alan yaratma, atak yapma, risk alma, hizli tempoyla pozisyon degistirme, pozisyon kaydirmalar üzerine gelistirilmis futbol mantalitesidir. Formasyon degil, mentalitedir Total Futbol. Bütün futbolcularin bir sonraki aksiyonda pozisyon alabilmeleri ve bu sekilde gol sansi yaratabilmeleri icin, diger takim arkadaslarinin hareketlerini ve toplu ve topsuz niyetlerini bilebilme/tahmin edebilme üzerine kurulmus bir futbol mantalitesi. Kendi icinde barindirdigi o mantaliteye ait riskler bir yana...

Rakip futbolcular bikincaya kadar pas yapma, topa sürekli hakim olma, gol atma isini şansa ve Villa'ya, gol yememe isini de yine şansa ve Casillas'a birakma mentalitesi degil Total Futbol.

Bu sadece Tiki-Taka...

by meinkissen

14 yorum:

Adsız dedi ki...

Harika, çok seviyeli, bilgi ve mantık dolu bir yazı olmuş.Umarım, her İspanyol-Hollanda başarısını total futbola bağlayanlar bu yazıyı okurlar...

msaries dedi ki...

Güzel ve bilgilendirici bir yazı, teşekkürler.

Pan Monroe dedi ki...

Tiki Taka sadece bir deyim aslında. Bir metod değil. Total Futbol'sa "öldü" demeden önce, ne olduğunu daha iyi analiz etmek gerek.

Bu konuda en çok düşülen hata; bir çok oyuncunun maç üzerinde farklı pozisyonlarda oynamasını referans almak. Halbuki o durumun özünde topsuz oyunda uzmanlaşma ve üçgen oluşturma mantığı vardır. 30 sene içinde varolan hücum varyasyonları ve pozisyon zenginliği elbetteki değişir, ve lakin bu durum değişmez. Siz organize bir orta saha düzeninde bu paslaşmayı zaten yapamazsınız. Mutlaka serbest bir form hakim olmalı. Tek fark şu; Total futbol artık bir "ana başlık" olmaktan çıktı. Sizin genel bir oyun karakteriniz vardır, ve o karakterin altında bu total futbol zihniyetinden mutlaka faydalanırsınız. Bugün bunu Ferguson da yapıyor. Bu çok yönlü ve pozisyonlu mantık olmasa, örneğin bir 10 sene önceki United takımında Park forma bulamazdı.

Bugün varolan defansif koşullara baktığımızda, her üst düzey takım için zorunluluktur bu serbest orta alan- forvet bağlantısı. Bu da total futbolun getirisidir. Lakin İspanya dersek şayet; İspanya diye birşey yok, Barcelona var. "Hayır ille de İspanya var" demek bana göre marjinal bir söylem. Barcelona ve La Masia da, Total futbol denen şeyin evrimidir. Diyalektik bu beyler.

İsim dedi ki...

İspanya'nın oynadığına total futbol demek doğru değildir katılırım ancak tiki-taka'ya indirgeyip 'Gol atma isini şansa ve Villa'ya, gol yememe isini de yine şansa ve Casillas'a birakma mentalitesi' ile açıklamak beyin tembelliğidir.
Bu kadar zahmet edip uzun uzun yazmaya ne gerek vardı,Casillas tuttu Villa attı İspanya'da şampiyon oldu bu sıkıcı futbolla diyevirseydiniz.
Bu iş gider ama böyle,Taffarel tutar Romario atar Brezilya şampiyon olur,Zoff tutar Rossi atar İtalya şampiyon olur.
Aaa ne güzel oldu bu?
Şimdi farkettim.
Futbol gerçekten basit bir oyunmuş.
Teşekkürler.

Batistuta35 dedi ki...

Nedense bu aşırı yana geriye paslaşma yüzünden ne ispanya ne de barcelonayı sevemiyorum,zevk alamıyorum futbollarından.

mute dedi ki...

Kullanilan resmi cozemedim.

Adsız dedi ki...

tartışılması, karsi argümanlar sunulması bile sacma geliyor, total futbol diye bir sey kalmadı gercekten...Bu arada Xavi İniesta olmasın görürüz tiki taka'nın boyunu :)

Adam dedi ki...

Gayet güzel giden bir yazı acayip bir sonuca bağlanmış.
İspanya ne gol atma, ne de yeme işini şansa bağlamıyor bu futbolla. Maç maç sayın bakalım kaç pozisyon üremişler ve buna karşılık kaç tehlike yaşamışlar. Rakiplerin bu durumda maç kazanmaları piyango olurdu. Ki bu kadar şans faktörü her maç için geçerlidir. Bazen ortasahadan öylesine vurduğunun gol olması gibi.
Dikkat edilirse ispanya çoğu golleri 60'dan sonra buldu. Yani bu "SIKICI" futbolla rakibi kepaze edip konsantrasyonunu iyice düşürdükten sonra. Şansdan bahsedeceksek eğer, bu şansı kendileri yaratıyorlar diyebiliriz.

Adsız dedi ki...

bu yaziya cok güldüm gercekten...
evet futbol basit oynandiginda basari getirir ama böyle basit yorumlama cabasiyla da asla anlasilamaz. Yaziyi yazan arkadas La Masia'dan bihaber. Cruyf'un kontrolünde olan bu okul onun futbol felsefesini verir gelen futbolcu adaylarina. Bu felsefenin adi üzerine fazla takilmamak lazim. Cruyf'un bu futbol felsefesini sentezlemesinde Rinus Michels'den feyiz aldigini söyler ve dolayisiyla bundan dolayi buna total futbol denir. Bu "Total Futbol" ismine cok takilmamak gerek. Evet Türkiye'de özellikle Rijkaard'in GS'ye gelisiyle birlikte bu tartismalari modavari sekilde gündeme getirenler bana da komik geliyor, ama dünya futbol literatürü ve pratiginde yeri vardir de facto. Ve güncelligini ve etkisini yitirmemistir.
Konuya geri dönersek, Rijkaard'in da zamaninda uygulattigi, Guardiola' nin da simdi FC Barcelona'da uyguladigi bu futbol felsefesi bundan ayri birsey degildir. Bu saydigim isimlerin buraya gelmesi tesadüf degildir zaten. Barcelona'yi iyi taniyanlar futbol kararlarinda Cruyf'un ne kadar etken birisi oldugunu bilirler zaten. Hadi bunlari kabul etmedik diyelim ama Ispanya milli takim oyunculari bile bu gercegi dile getirmekte. Örnegin,Hollanda finalinden evvel Iniesta ve Xavi'de bu minvalde aciklama yapmislardi. Evet rakibimiz Hollanda, ama biz onlarin öne cikardigi kisilerin futbol felsefeleri ile büyüdük ve yetistirildik. Hem Barca hem Ispanya bu ekolü suanda oynuyor demislerdi, Rijkaard ve Cruyf ile ilgili ne düsündükleri hakkinda gelen bir soru üstüne.

Yani sonuc olarak 90 yillarin Barcelonasi (Cruyf'un hocaligini yapdigi) ne bugünkü Barcelona'dan ne de bugünkü Ispanya'dan farkli oynuyordu. 90 yillarin Barcelonasini hatirlayanlar o takimin nasil isabetli ayaga pas yapdigini hatirlarlar.

Yani Tiki-Taka bahane Cruyf sahane...

Adsız dedi ki...

Trabzonspor da oynasın bu tiki taka futbolunu. Severler böyle şeyleri :)

Junior dedi ki...

Aslında çok güzel başlayan bir yazı bence ama sonlara doğru birden seyir değiştiriyor :) "Total futbol sadece paslasma üzerine degil.." diye başlayan, medya tabiriyle "talihsiz" paragrafın aslında Barcelona ve İspanya'nın futbolunu aşağı yukarı özetlemesi bir yana, bu güzel futbolu "Casillas gol yemesin Villa da atsın"'a bağlamak yazıktır günahtır. Özellikle Barcelona'nın maçlarına daha bir dikkatli bakmak gerek diye düşünüyorum. Bu seneki Barcelona - Arsenal maçları ile geçen seneki Chelsea- Barcelona ve bu seneki Inter - Barcelona eşleşmesi karşılaştırılırsa, zevksizliğin ve yana pas olayının bokunun çıkmasının daha çok karşı takımın tarzına bağlı olduğu anlaşılabilir.

Bir de şunu anlayamıyorum. Bir futbolsever pek tabii herhangi bir Serie A maçını Barcelona, İspanya ya da Arsenal maçına tercih edebilir. Fiziki mücadeleyi daha çok seviyordur, kemik sesi gelsin istiyordur, düşük ama fırladı mı da tam fırlayan tempoyu, gerginliği vs. seviyordur, anlarım, sonuna kadar da saygı duyarım. Süper mi süper ligimizin yerlerde sürünen temposunu, itirazları, kavgaları vs. sevebilir, o zaman Barcelona ve İspanya'yı sıkıcı bulur, onu da anlarım. Ama herkesin her fırsatta hasretini dile getirdiği o meşhur Total Futbol'a methiyeler dizip de, o akımın bugünkü en başarılı temsilcilerine ufak ayar çabalarına anlam veremiyorum, vermeyeceğim de.

Naçizane görüşlerimdir, saygıda kusur ettiyem affola.

meinkissen dedi ki...

Ispanya bir kere Total futbol'un sadece en basarili degil, herhangi bir temsilcisi degil.

Barcelona, Ispanya'dan cok cok daha farkli bir yapida oynuyor. Formasyon farkli, mentalite farkli. Barcelona Xavi'yle Iniesta'nin arkasina ayriyeten iki tane bekci koymuyor Busguets ve Alonso gibi. O takim sahaya ve kanatlara daha cok yayiliyor, nispeten kaleye daha cabuk gitme tercih ediliyor Barcelona'da... Messi'nin varligi da tabii cok cok ekstra bir oyun yapiyor Barcelona'yi. Messi'siz görsellik acisindan asagiya cekecektir Barcelona'yi muhtemelen.

Ispanya'ya gelince... Isvicre, Portekiz, Paraguay, Almanya ve Hollanda maclarini seyredebildim.. Bu maclarin toplaminda ilk gol gelene kadar oyun icerisinde hazirlanilmis toplamda 5-6 gol pozisyonu yok. Riziko yok. Riziko baglaminda bir tek Hollanda macinda skor 0-0'ken oyuna Pedro'nun yerine giren Navas'in aksiyonlari var.. Ve yine oyuna girdikten sonra Fabregas'in..

Bu kalite, bu su anda dünyada her takima baskin gelen teknik üstünlükten su pozisyon, riziko fakirliginin cikmasi hayal kirikligidir..

Ispanya Paraguay macinda, az da olsa Almanya macinda ve de özellikle Hollanda macinda isi bu derecede sansa birakmamaliydi.

Tiki-Taka (pas futbolu, topa hakimiyet futbolu) can sIkIciydi.

Total futbol ise bambaska.. Ispanya'nin futboluyla ilintilenmesi zaten cok iska..

Ispanya'nin oynadigi oyunun hangi total futbol prensiplerine uydugunu, 70 total futbolunun neresine güncelleme cekildigini, farkliliklarin da nasil total futbolla ilgili güncellemeler oldugunu, "Total Futbol'u ve gelisimlerle güncellenmis oldugu ezberin" altini oyarak yazmanizi bekliyorum, ki üretken tartismaya girebileyim..

Total futbol neymis? Nasil gelisim göstermis? Dünyada 70 öncesi ve sonrasi baska takimlar hic pas, hic ücgen, hic atak futbol oynamamislar mi?

Junior dedi ki...

Pozisyon eksikliğinin bir önceki yorumumda söylediğim gibi karşı takıma da bağlı olduğunu düşünüyorum. Geçen sene Chelsea'nin Barcelona'yı hangi taktikle az kalsın durduracağını gören takımlar, bu sene benzer çözümleri nispeten daha çok uyguladılar Barcelona'ya karşı. Benim hatırladığım, 2-1'lik Atletico Madrid yenilgisi dışında hiçbir takım Barcelona'yı "normal" oynayarak durduramadı. Ama başarılı defans kurgularıyla durdurmayı başardılar, Rubin Kazan bile başardı, Inter de bu sayede kupayı aldı (2. maçta daha ziyade).

Bunun etkilerinin 2010 Dünya Kupası'na ne kadar yansıdığını hatırlarsak, özellikle grup maçlarında bol bol gördüğümüz "ulan ne sıkıcı kupa" yorumlarının sebebini daha iyi anlarız.

Bu kupadaki ilk maçını hatırlayalım İspanya'nın, İsviçre'nin 1-0 kazandığı. İsviçre iyi kapandı, İspanya bastırdı, 0-0 olmasına rağmen İspanya baskıyı artırdı ve meşhur dillere pelesenk rizikoyu aldılar. Sonucunda da saçma sapan bir boşluk vererek golü yediler. Sonra zaten İsviçre kalesini abluka altına aldılar, derken Nou Camp'taki Barcelona - Inter maçının tekrarı başladı. 10 kişi topun arkasında, hiçbir boşluk vermeden bitirdiler maçı. Zar zor pozisyon bulabildi İspanya, ki yanlış hatırlamıyorsam en neti de Xabi Alonso'nun uzaktan bulduğu ve direkte patlayan bir şuttu.

Bir takım için en fazla 7 maçta sona eren, uluslararası boyutta dünyanın en büyük kupasına böyle bir yenilgi ile başlıyorsanız bazı dersler çıkarmanız lazım tabi. Sonraki maçlarda İspanya baskının ve açılmanın dozunu azalttı, daha çok yana oynamaya ve biraz daha garantici olmaya başladı. Bu da seyir zevki olarak sıkıcılığa yol açmış olabilir bazıları için, katılıyorum. Ancak bu derece kapanmayan Almanya'yla oynadığı maçı sıkıcı olarak nitelemek bence mantıksızdır. O maçta bile nispeten daha çok pozisyon ve yüksek tempo olmasına rağmen, iş savunmaya gelince gerektiği üzere çok güzel katılaşan ve kapanan iki takım da çok fazla pozisyon vermedi. Dünya Kupası yarı finalinde de 0-0 giden maçta ne kadar risk alınmalıdır? Ya da 0-0 giden maçta, Almanya sol açığı Podolski'nin, İspanya sağ beki Ramos'u Almanya kalesinin önünde altıpasta güç bela bir müdahaleyle durdurmasının sizin adınıza hiç mi riziko, pozisyon, Total Futbol, ıvır zıvır değeri yok?

Finale zaten hiç değinmiyorum bile, Inter'in savunmasına karşı değilim ancak Hollanda'nın bu maçta insanlık sınırlarını aşan müdahale ve çirkefliklerine hiç girmeyeyim, sadece karşıyım diyip geçeyim. Bir de 30 senedir oluşturup korudukları bir çok futbolseverin gönlündeki tahtlarını bir maçta bu kadar sarsmalarına çok üzüldüm diyeyim. Neyse konudan saptım herhalde, demem o ki, karşı takımın da bu durumda fazlasıyla etkisi var.

Total Futbol'un günümüzde ütopya olduğuna ve oynanmadığına katılıyorum ben de zaten, ancak bu mantaliteden en çok ders çıkaran ve en çok yönünü sahaya koyan klüp takımının Barcelona, ülke takımının da İspanya olduğunu söylüyorum. Karşınızda topun arkasına geçmiş canla başla savunan 10 oyuncuya karşı, atıyorum 74'teki kadar atak yapmak, boş alan yaratmak ne kadar mümkündür? Bu turnuvada en çok bunu gördük, çünkü her takımın maç kazanacak kadro ve yeteneği yok ancak aşağı yukarı her takımda en az bir tane sert ve sağlam stoper ve elinde işe yarayabilecek defans kurgusu olan hocalar vardı. Bu durumla ilk maçtaki İsviçre mağlubiyetini birleştirince ben şahsen anlayabiliyorum İspanya'nın Euro 2008'deki ve grup maçlarındaki futbolunu ve risk miktarını değiştirmesini. Risk almak diyorsunuz, risk almayan takım, verdiğiniz örneklerde Fernandes'e o pozisyonu verir miydi? Ya da Robben'e o pozisyonu verir miydi? Hem de 2 tane, hem de dünya kupası finalinde!?

Bol miktarda "bence" "düşünüyorum" demeye çalıştım yazıda, adı üstünde yorum, size göre tepeden tırnağa yanlış da olabilir. Ama en azından "gol atma isini şansa ve Villa'ya, gol yememe isini de yine şansa ve Casillas'a birakma mentalitesi" olmadığından eminim İspanya'nın mantalitesinin!

yurdum insanı dedi ki...

28 yaşındayım. futbolu bilinçli olarak izlemeye başladığımdan beri barcelona'nın ve 2010 eleme gruplarına kadar olan hollanda'nın oturmuş oyun stillerinin hayranıyım. sanırım 80 doğumlu jenerasyonda benim gibi düşünen-hisseden futbolseverlerin sayısı da bir hayli çok. haliyle yaş itibariyle 70 lerdeki gerçek total futbolun temsilcisi ve mucidi hollanda'yı canlı olarak izleyemedik. daha önce yine bloga eklenmişti 5 er 10 ar dakikalık kesitler ama asla maçı, felsefeyi ve rotasyonları genel olarak özümseyemedik.

şimdi, hem pasa ve atağa dayalı pozitif futbol ile total futbolun ayrımını yapabilmek hem de o efsanevi dizilişi analiz edebilmek adına 74, 76 ve 78 hollanda milli takımlarının maçlarının tamamını upload etme gibi bir amme hizmeti olamaz mı? bu işi yaparsa fd blog yapar. tartışmalar da sağlam bir düzleme oturur.