Bundan 8 yıl önce, 8 Mayıs 2002 tarihinde Rotterdam’ın efsane De Kuip Stadyumu’nda UEFA Kupası finali oynanıyor ve maçın sonunda 3-2’lik skorla Borussia Dortmund’u mağlup eden ev sahibi Feyenoord kupaya uzanıyordu. Sahada Pierre van Hooijdonk ve Tomasson’un olduğu, kulübede Bert van Marwijk ve yardımcılık koltuğunda da Mario Been’in oturduğu ekip kulüp tarihinin son büyük başarısını kazandı bu kupayla. Takımın son lig şampiyonluğu en yakın rakiplerine 15 puan fark attıkları 3 sezon önce gelmiş ve bunun üzerine bir UEFA Kupası şampiyonluğu eklenmişti. Hollanda Ligi Eredivisie tarihinde Roda JC ve FC Utrecht ile birlikte 2. lige düşmeyen üçüncü takım olan ve ülkeden çıkmış ilk Avrupa şampiyonu Feyenoord’un geleceği parlak görünüyordu. Ancak 2 hafta önce perşembe gecesi Hollanda Kupası’nda kendi evlerinde oynadıkları Roda JC maçı 10 yıla yakın süredir Hollanda’nın diğer 2 büyüğünün gölgesinde kalmış bir devin dibe vuruşu oldu. Bir ülkenin futbol kültürünü sürükleyen takımlardan birisi nasıl dibe vurur onun kısa hikayesi.
Hollanda futbolunun son 5-6 yıldaki en büyük problemi görünen ve 2005’tePSV’nin oynadığı Şampiyonlar Ligi yarı finalinden sonra Avrupa kupalarında neredeyse hiçbir başarının gelmemesine sebep olan etkenlerden birisi takımları domine eden futbolcuların bir çoğunun Hollanda’dan yurt dışına açılma yaşının gerilemesiydi. Kuijt, Van Persie, Castelen, Kalou ve sonuncusu De Guzman olarak sayılabilecek Feyenoord’un genç yıldızları Avrupa’nın diger takımlarına oldukça genç yaşlarda transfer oldular. Ancak Feyenoord’un Ajax ve PSV’ye göre bir dezavantajı vardı, ne akademisi Ajax’ın kemikleşmiş futbol akademisi kadar seri ve başarılı üretim yapıyordu ne de bu dönemde takımı bir arada tutacak Guus Hiddink gibi bir hocası vardı. 2000-04 yılları arasında görevde kalan Bert van Marwijk’ın ardından bugüne kadar geçen 6 yılda Rotterdamlılar 7 farklı hoca gördüler. Camia 2007-08 sezonunda teknik direktör Bert van Marwijk ile birlikte Jon-Dahl Tomasson’un takıma dönüşünü kutladı. Ancak nasıl daha önce Pierre van Hooijdonk’un dönüşü kötü günlere set çekmediyse, bu ikili de işleri düzeltemedi.. Van Marwijk Hollanda Kupası’nı kazanmasına rağmen milli takımın başına geçtiginde görevi devralan Gertjan Verbeek, önceki 2 sezonda Heerenveen’i ülkenin en iyi işleyen ve en çok gol atan takımlarından birisi haline getirmişti. Ama onun kellesini alan bambaşka bir şey oldu. Takımdaki yaşlı oyuncuların ona karşı aldığı cephe ve 2 nesil arasında köprü kuracak futbolcuların yokluğu sebebiyle aralarında önemli yaş farkı bulunan 2 farklı oyuncu grubu. Verbeek kovuldu ve Feyenoord’u ayağa kaldıracak son çareye başvuruldu. UEFA Kupası’nın kazanılmasi sırasında Van Marwijk’ın yardımcılığını yapan Mario Been. Been göreve geldiğinde basın onu Che’ye benzetmiş ve “kurtarıcı” başlıkları ile vermişti haberi. Ancak 1 hafta önce gelinen yer hiçbir şeyin kurtarılamadığın gösterdi herkese. Takım ligin daha 2 ayı dolmadan şampiyonluk hayallerini sandığa kapatmış, Avrupa Ligi ön eleme turunda Gent’e maglup olarak elenmiş ve Hollanda Kupası’na da yukarıda belirttiğimiz gibi veda etmişti. Yaş ortalaması 22 civarlarında dolaşan ve ilk profesyonel oldukları takımda oynayan futbolcular için bunu kaldırmak çok kolay olmadı.
Aslinda masa üstünde görülen hadiseden çok işin arka planındaki gerçeklere de bakmak lazım. Feyenoord camiasındaki hemen herkes bugüne kadar tekrar ayağa kalkabilme ihtimali için gerekli olan umudu artık kaybetmiş durumda. Öyle ki Ajax’ın ve dünya futbolunun efsane ismi Johan Cruijff takımının bugünkü halinden sürekli şikayet ederken Feyenoord küçülmeyi kabullenmiş bir dev izlenimi veriyor. Leroy Fer “artık ‘hayat devam ediyor’ cümlesini kuracak motivasyonu bile bulamıyoruz”diyor. Kurtarıcı Mario Been’in kredisinin bitmek üzere olacağı tartışılıyor ve devre arasında bu durumu düzeltmek için kendisine verilen rakam 2.5 milyon euro olacak. Taraftarlar son 3 sezondur başlangıçtan kısa süre sonra kulüp binasının önune gidip mevcut durumdan şikayet etmekten bıkmış durumdalar. Takımlarının son şampiyonluktan beri elde ettiği en iyi lig derecesi üçüncülüktü. 2 hafta önce Ajax’a kendi evlerinde 2-1 mağlup oldukları maçta yıllar sonra ilk kez De Kuip tribünlerinin bir bölümü boş kaldı ve derbi 7 bin boş koltuğa sahne oldu.
Peki çözüm. Feyenoord’un bu durumdan kurtulması için yabancı ve farklı felsefeye sahip bir hocanın göreve gelmesi etkili olabilir. Takımın Hollanda dışından son hocası, 1989-91 yılları arasında görev yapan Gunter Bengtsson’du. Her ne kadar Hollanda, futbolcu olduğu kadar hoca yetiştirme konusunda da üst düzey bir ülke olsa da bu gidişin önüne farklı kültürden gelmiş bir teknik adam geçebilir. Feyenoord’un bir başka sorunu Arsenal’in birkaç yıldır yaşadığı, kadrosunda bulundurduğu genç oyuncuların henüz içlerinden bir lider çıkaramayarak, özellikle ligin 2. sınıf takımlarına karşı mağlup duruma düşülen anlarda maçı çevirecek hamleleri yapamayacak durumda olmaları. Yönetim bu zaafların hepsini Rotterdam Limanı’nda inşa edilecek 60.000 kişilik yeni stadyumla aşmayı planlıyor. Ancak bunun temeli sağlam olmayan bir binanın üzerine yeni boya yaptırmaktan öteye geçmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Bildiğiniz gibi Galatasaray da, 2 senedir kötü giden takımdaki birçok problemin üstesinden Aslantepe’nin açılışı ile geleceğini düşünüyor ama futbol sahasında işler böyle yürümüyor.
1974 Dünya Kupası’nda final oynayan Hollanda ulusal takımı kadrosunda 7 Feyenoordlu bulunuyordu. 2010 yılında aynı başarıyı gösteren takımın kadrosunda ise sadece 1 Feyenoordlu bulunuyordu, o da kupa sonrası futbolu bırakan Giovanni van Bronckhorst’tu. Feyenoord’un Hollanda futbolundaki rolünün nereden nereye geldiğini gösteren bu gerçek, bir süre daha Rotterdam halkının her anlamda rekabette oldukları Amsterdamlılar karşısında ezilmesine sebep olacak.
6 yorum:
psv'nin oynadığı yarı finaldi sanki. 3-3'lük milan maçıyla elenmişlerdi.
Bu yazıyı yazarken Feyenoord - Galatasaray benzerliği aklınıza geldi mi?
Altyapı - Stadyum - UEFA sonrası sendrom benzerlikleri var..
"2005’tePSV’nin oynadığı Şampiyonlar Ligi finalinden sonra"
bu cümlede hata olabilir mi ?
2005teki final İstanbuldaki Liverpool - Milan
psv 2005'te şampiyonlar ligi finali mi oynadı? "çeyrek" kelimesi eksik kalmış sanki orda..
Abi PSV 2005'te final değil yarı final oynadı.
düzeltildi
yine kuyruğa girmişsiniz ha :))
Yorum Gönder