10 Ekim 2010 Pazar

MÜZİKTEN FİLME - 4: BALKAN MÜZİĞİ VE ELVEDA RUMELİ


Yıllardır anlamaya çalışırım neden Türk Halk Müziği’nde daha çok anonimler ya da Aşık Veysel’ler, Karacoğlan’lar popülerdir, her türkücü dönüp dolaşıp bu klasiklerden ekmek yer diye. Sebebini bilmem namümkün, konu alanım değil. Ancak arada derede de olsa güzel ve yeni işler çıkıyor. İşte bu kısmı beni heyecanlandırıyor.

Yıllar geçmesine rağmen etkisini yitirmediğini fark ettiğim bu albümü  yazmak farz oldu.

Elveda Rumeli diye bir dizi oynadı birkaç yıl önce, sanırım 3 sezon kadar. Dizinin yapımcıları ya da senaristleri (hangisi emin değilim) reddedse de, Damdaki Kemancı müzikalini izlemiş herkes bu dizinin temel taşlarının bu müzikalin senaryosundan oluştuğunu hemencecik anlar. Üzerine eklenenlerse Osmanlı Tarihi’nden bir kuple. Açıkçası üzerine eklenenlerde senaryo anlamında pek bir pırıltı görememiştim. Ancak ağırlığı Makedonyalı oyunculardan oluşan ve Türkiye’den de Erdal Özyağcılar, Şebnem Sönmez gibi şahane oyuncuları barındıran dizi samimi aile tablosu ve Anadolu’da artık sadece izlerini görebildiğimiz dostluk, misafirperverlik gibi bu toprakların insanının en güzel yönleriyle kendini izletiyordu. Berrak Tüzünataç’ın bence eşsiz delikanlı-kadın-Makedonyalı kızçe oyunculuğu da bonusuydu dizinin. Oyunculuk eğitimi olmayan bu manken kılıklı şugar insanın Makedonya kökenli olduğu için mi onların lehçesini bu kadar iyi konuşabildiğini hep merak etmişimdir. Zira en iyi oyunculara bile taş çıkartıyordu.

Dizinin bıraktığı iz sanırım Balkan Türkçe’sinin sevimliliği, oyunculuklar ama en çok da soundtracki oldu.
Kemal Sahir Gürel, Erdal Güney, Hüseyin Yıldız, Ayşe Önder, İrşad Aydın isimlerini görüyoruz soundtrack kapağında grup olarak. Bunlar dışında -sesine ve yorumuna hayran olduğum- Yasemin Göksu’dan Mustafa   Nuhut’a çok sayıda isim var. Aynı isimlerin başka dizilerde de besteci, yorumcu vs. olarak rastlamak mümkün. Şükür ki dizi sektöründe de olsa Türkiye’de de soundtrack denen kavramın önemi fark edildi de popüler dışı şahane besteler ortaya çıkmaya başladı. Senaryoyu yansıtmak zorunda olmasından mıdır bilmem, film müzikleri bir şekilde çok kaliteli ve alışılmışın dışında oluyor. Sınırları zorluyor ve bu sayede müzikseverleri bambaşka diyarlara sürükleyebiliyor.

 Albümün geneline Balkan ezgileri hakim olmakla birlikte Anadolu’dan da esintiler hissediliyor. Tüm albümde en sevdiğim Bozdoğan  , epik türküleri seven biri olarak uzun yıllardır yüreğimin çarpmasına sebep olmuş ender türkülerdendir. “off, memleket, sevdana yürek gerek”… Erdal Güney’in müthiş sesi ve arkadan güzel güzel, kahramanca tınlayan erkek korosunun “mmmm”ları, kaç kaçlık olduğunu bilemediğim aksak Anadolu ritmlerinin davulla çalınıyor olmasından dertli dertli çalan zurnaya (sanırım) leziz bir türkü ortaya çıkıyor.

Metin Bingöl’ün Sevinç adlı bestesinde Muammer Ketencioğlu’nun leziz akordeonu eşlik ederken Aynur Cihan adlı kim olduğunu bulamadığım bestecinin Sarı Esintiler ve Sıcak Bakışlar  adlı enstrümantallerine, Jarnana  adlı anonim halk türküsüne kadar tümüyle eşsiz ve eskimeyecek bir albüm.

Balkan müziği sevenlere ve hatta sevmeyenlere bile şiddetle tavsiye edilir.

Not: Youtube açamayanlar şarkıların isimleri ile http://jingleslist.com/ adresinden de dinleyebilir.

By gAnd

1 yorum:

Burak Eren dedi ki...

Elveda Rumeli, efsane diziydi.