9 Aralik 2010 tarihinde BirGun gazetesinde yayinlanmistir.
Mircea Lucescu Türkiye’den ayrıldığında, 2 farklı takımda görev yaptığı 4 sezon içerisinde 2 lig şampiyonluğu, 1 lig ikinciliği ve 1’er tane de Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası çeyrek finali görmüştü. Hatta Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkamadığı sezonlarda da son ana kadar bu şansı kovalamış ve son maçlarda havlu atmıştı. Türkiye’de görev yapan yabancı hocaların içerisinde bu kadar kısa zamanda hem yurt içi hem de uluslararası alanda bu derece başarı kazanmış bir hocaya rastlamak gerçekten zordur. Romen hoca Galatasaray’dan ayrıldığında sarı-kırmızılılar şampiyon olmak için 3 sezon beklediler, Beşiktaş ise daha uzun süre sabretmek zorunda kaldı, 6 sezon. Hem Beşiktaş hem Galatasaray taraftarları hala onun dönemindeki gibi, sahaya çıktığında nasıl bir performans göstereceği belli olan, istikrarlı bir takım özlemini çekiyorlar. Her 2 kulüp de daha sonra şampiyonluklar yaşadı ama başarı grafiklerini istikrara yansıtamadıklarından bunu sürekli hale getiremediler. Örneğin Galatasaray Lucescu döneminde Avrupa kupalarında kendi evinde oynadığı üstüste 15 maçı kaybetmemiş ve toplamda sadece 1 mağlubiyet almıştı. Her 2 görevinde de, çekingen ve aşırı muhafazakar takımlar yarattığı sebebiyle eleştirilen, saha kenarında özellikle Galatasaray görevini devraldığı Fatih Terim’le karşılaştırılarak disiplin konularındaki zaafı olduğu iddia edilen Lucescu, örneğin Lincoln probleminde çuvallayan eski kulübünün aksine şu anda 7 Brezilyalı’nın olduğu bir takımı idare ediyor. Karşılaştırıldığı isimle son 10 yıldaki performanslarına bakıldığında ona fena halde haksızlık ettiğimiz ortaya çıkacaktır.
1936 yılında kurulan ve Sovyet Ligi’nde en iyi derecesi ikincilik olan Ukrayna’nın Donetsk kentindeki Shakhtar, 1996 yılında Ukrayna Ligi’nde gelen 10.luk sonrası el değiştirdi. Donetsk merkezli, finans, yatırım, enerji ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren SCM Holding’in sahibi, son yıllarda oranize suç dünyasıyla bağlantıları olduğu öne sürülen, 2010 Forbes dergisine göre, 5.2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 148. insanı olan Rinat Akhmedov kulübü satın aldı. Bu değişikliğin ardından Shakhtar 5 sezon boyunca şampiyon Dynamo Kiev’i takip etti ikinci sırada. 2001-02 sezonunda Nevio Scala yönetiminde şampiyonluğa ulaştılar. Bunu izleyen 2 sezonda gelen ikincilikler izledi ki bunların sonuncusu Beşiktaş’ın bugünkü hocası Bernd Schuster ile kazanılmıştı. Ancak Akhmedov, Dynamo Kiev’in tahtına, uzun vadede de uluslararası başarıya gözünü dikmişti. 2003-04 sezonunun sonunda Mircea Lucescu’nun Beşiktaş’tan kovulmasının ardından Romen hocayla hemen anlaşma sağlandı. 2005 ve 2006’da üstüste 2 şampiyonluk geldi. Böylece Lucescu 2000’ler sonrası, 6 lig sezonunda toplam 4 şampiyonluk elde ederek nasıl şartlara göre kendisini değiştirebilen bir hoca olduğunu göstermişti. Bu 2 şampiyonluk Akhmedov’un ona güveninin artmasını ve hayalini gerçekleştirmek için doğru isim olduğunu düşünmesini de sağladı.
Mircea Lucescu, Shakhtar ile 7. sezonunu geçiriyor. Takım onun döneminde 4 lig şampiyonluğu, 2 Ukrayna Kupası (bu kupaları kazandığı yıllarda duble yapmış oldu), 3 Ukrayna Süper Kupası ve onları Avrupa’da da zirveye oturtan, finalini Kadıköy’de oynadıkları 1 UEFA Kupası kazandı. Özellikle sonuncusu, 2 kez haksız şekilde kovulduğu ülkede kaldırılmış bir kupa olması açısından oldukça anlamlıydı. Bu sezon ligde oldukça avantajlı durumdalar, en yakın rakipleri Dynamo’nun 12 puan önündeler. Bu rahat pozisyonları onların Şampiyonlar Ligi’nde uzun süredir hedefledikleri başarıyı da getirdi ve takım H Grubu’nda Arsenal’in önünde lider, gruptan çıkmayı garantilediler. Lucescu’nun 6 senede oturttuğu istikrar, takımdan ayrılan büyük yıldızların, yokluklarıyla büyük problem oluşmamasını da sağladı. 7 sezon boyunca Brandao, Elano, Aghahowa, Ilsinho, Matuzalem, Tymoshchuk, Chygrynskiy (bu sezon başı takıma döndü), Marica, Lewandowski, Vorobey, gibi isimler takımdan ayrıldılar ama özellikle halen kadroda olan kaptan Srna, Rat, Fernandinho, Jadson, Luiz Adriano, Willian gibi isimlerin yanına özellikle bu yıl ekledikleri Brezilya futbolunun yeni yıldız adaylarından Douglas Costa ile eski Arsenal’li Eduardo, Lucescu’nun kurduğu iskeleti daha güçlendiren isimler oldular. Tüm dünyada problemli oldukları, kadroda sayıları arttıkça kontrol edilmelerinin zor olduğu ve takım için tehlike yarattıkları söylenen Brezilyalılardan, Brezilya asıllı Hırvat Eduardo’yu da sayarsak 7 tane var. Ancak onlar Lucescu’nun yönetiminde sorun yaratmaktan çok takımın temelini oluşturuyorlar ve istikrarlılar. Lucescu bu bilindik tabuyu yıkan çok ender teknik adamlardan ve belki de Avrupa’daki yabancı sınırlamaları göz önüne alınırsa tek isim. Sırf bu yüzden dahi övgüyü hak ediyor.
Donetsk’in kalkışmasını aslında toplu olarak ele almak lazım. Saha içinde bunlar olurken saha dışında kulüp, zaten maddi gücü elinde bulunduran patronunun da desteğiyle daha da büyüdü. Ağustos 2009’da açılan ve Euro 2012’de de kullanılacak olan 51 bin kişilik Donbass Arena, 300 milyon avroya maloldu ama futbol dışında birçok etkinliğe de ev sahipliği yapmasının da getirisi ile kulübe önemli bir maddi kaynak sağlamış durumda.
Bir zamanlar bu ülkenin parlementosuna hakaret ettiği gerekçesi ile ülkeden gönderilmesi isteniyordu Lucescu’nun. Türkiye’den karga tulumba gönderilen adam, geçtiğimiz yıl Donetsk’in Fahri Vatandaşı ilan edildi ve Ukrayna futbolu ile Donetsk kentine yaptığı katkılarda dolayı ödüle layık görüldü. Başarılı olana nasıl yaklaştığımızla ilgili önemli bir gösterge, o Shakhtar kulüp şarkısında olduğu gibi, kulübü Ukrayna’nın parlayan yıldızı yaparken biz son 4 sezondur Avrupa futbolunda yerimizde sayıyoruz. Neden acaba?
1936 yılında kurulan ve Sovyet Ligi’nde en iyi derecesi ikincilik olan Ukrayna’nın Donetsk kentindeki Shakhtar, 1996 yılında Ukrayna Ligi’nde gelen 10.luk sonrası el değiştirdi. Donetsk merkezli, finans, yatırım, enerji ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren SCM Holding’in sahibi, son yıllarda oranize suç dünyasıyla bağlantıları olduğu öne sürülen, 2010 Forbes dergisine göre, 5.2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 148. insanı olan Rinat Akhmedov kulübü satın aldı. Bu değişikliğin ardından Shakhtar 5 sezon boyunca şampiyon Dynamo Kiev’i takip etti ikinci sırada. 2001-02 sezonunda Nevio Scala yönetiminde şampiyonluğa ulaştılar. Bunu izleyen 2 sezonda gelen ikincilikler izledi ki bunların sonuncusu Beşiktaş’ın bugünkü hocası Bernd Schuster ile kazanılmıştı. Ancak Akhmedov, Dynamo Kiev’in tahtına, uzun vadede de uluslararası başarıya gözünü dikmişti. 2003-04 sezonunun sonunda Mircea Lucescu’nun Beşiktaş’tan kovulmasının ardından Romen hocayla hemen anlaşma sağlandı. 2005 ve 2006’da üstüste 2 şampiyonluk geldi. Böylece Lucescu 2000’ler sonrası, 6 lig sezonunda toplam 4 şampiyonluk elde ederek nasıl şartlara göre kendisini değiştirebilen bir hoca olduğunu göstermişti. Bu 2 şampiyonluk Akhmedov’un ona güveninin artmasını ve hayalini gerçekleştirmek için doğru isim olduğunu düşünmesini de sağladı.
Mircea Lucescu, Shakhtar ile 7. sezonunu geçiriyor. Takım onun döneminde 4 lig şampiyonluğu, 2 Ukrayna Kupası (bu kupaları kazandığı yıllarda duble yapmış oldu), 3 Ukrayna Süper Kupası ve onları Avrupa’da da zirveye oturtan, finalini Kadıköy’de oynadıkları 1 UEFA Kupası kazandı. Özellikle sonuncusu, 2 kez haksız şekilde kovulduğu ülkede kaldırılmış bir kupa olması açısından oldukça anlamlıydı. Bu sezon ligde oldukça avantajlı durumdalar, en yakın rakipleri Dynamo’nun 12 puan önündeler. Bu rahat pozisyonları onların Şampiyonlar Ligi’nde uzun süredir hedefledikleri başarıyı da getirdi ve takım H Grubu’nda Arsenal’in önünde lider, gruptan çıkmayı garantilediler. Lucescu’nun 6 senede oturttuğu istikrar, takımdan ayrılan büyük yıldızların, yokluklarıyla büyük problem oluşmamasını da sağladı. 7 sezon boyunca Brandao, Elano, Aghahowa, Ilsinho, Matuzalem, Tymoshchuk, Chygrynskiy (bu sezon başı takıma döndü), Marica, Lewandowski, Vorobey, gibi isimler takımdan ayrıldılar ama özellikle halen kadroda olan kaptan Srna, Rat, Fernandinho, Jadson, Luiz Adriano, Willian gibi isimlerin yanına özellikle bu yıl ekledikleri Brezilya futbolunun yeni yıldız adaylarından Douglas Costa ile eski Arsenal’li Eduardo, Lucescu’nun kurduğu iskeleti daha güçlendiren isimler oldular. Tüm dünyada problemli oldukları, kadroda sayıları arttıkça kontrol edilmelerinin zor olduğu ve takım için tehlike yarattıkları söylenen Brezilyalılardan, Brezilya asıllı Hırvat Eduardo’yu da sayarsak 7 tane var. Ancak onlar Lucescu’nun yönetiminde sorun yaratmaktan çok takımın temelini oluşturuyorlar ve istikrarlılar. Lucescu bu bilindik tabuyu yıkan çok ender teknik adamlardan ve belki de Avrupa’daki yabancı sınırlamaları göz önüne alınırsa tek isim. Sırf bu yüzden dahi övgüyü hak ediyor.
Donetsk’in kalkışmasını aslında toplu olarak ele almak lazım. Saha içinde bunlar olurken saha dışında kulüp, zaten maddi gücü elinde bulunduran patronunun da desteğiyle daha da büyüdü. Ağustos 2009’da açılan ve Euro 2012’de de kullanılacak olan 51 bin kişilik Donbass Arena, 300 milyon avroya maloldu ama futbol dışında birçok etkinliğe de ev sahipliği yapmasının da getirisi ile kulübe önemli bir maddi kaynak sağlamış durumda.
Bir zamanlar bu ülkenin parlementosuna hakaret ettiği gerekçesi ile ülkeden gönderilmesi isteniyordu Lucescu’nun. Türkiye’den karga tulumba gönderilen adam, geçtiğimiz yıl Donetsk’in Fahri Vatandaşı ilan edildi ve Ukrayna futbolu ile Donetsk kentine yaptığı katkılarda dolayı ödüle layık görüldü. Başarılı olana nasıl yaklaştığımızla ilgili önemli bir gösterge, o Shakhtar kulüp şarkısında olduğu gibi, kulübü Ukrayna’nın parlayan yıldızı yaparken biz son 4 sezondur Avrupa futbolunda yerimizde sayıyoruz. Neden acaba?
8 yorum:
Biz burada kendi içimizde cebelleşirken Lucescu orada neredeyse Maslov ve Lobanovsky'nin ardından yeni bir ekol yaratıyor.
http://totalball.blogspot.com/2010/12/lucenin-yolu.html
Shakhtar'ın son 3 hocasının BJK'de de çalışmış olması ve Scala ile Lucescu'nun BJK'den kovulup soluğu Shakhtar'da almaları futbolu çok iyi bildiğimizi gösteriyor.
Nevio Scala (2002)
Bernd Schuster (2003–04)
Mircea Lucescu (2004–)
J. Löw, V. Del Bosque, E. Gerets, vs...
Flying Dutchman'in köşesinde ve blogunda Lucescu ve Shaktar'dan övgüyle bahsetmesi Kulüp yönetiminde tedirginlik yarattı.:)
Bence Lucescu'nun bugünkü başarısının en büyük nedeni başarılı olduğunda insanların ondan tatmin olması ve bu tatminkarlığa burun kıvıracak boynunda fular olan yaşlı, kel bir gazetecinin çıkıp her Ukrayna televizyonlarında onunla ilgili "Rumen Çingenesi" yakıştırması yapmaması.Onun Steaua Bucuresti ile olan başarılarının Çavuşesko'ya bağlayan çok bilmiş entel bir bilirkişinin olmaması bence büyük bir faktördür.
Evet bu kimseyi beyenmeyen huysuz ihtiyarın Ukrayna'da yaşamaması belki de Lucescu'nun en büyük şansı.Yoksa Lucescu Shaktar Donetsk ile her yıl CL'de final oynasa o malum ihtiyar yine beğenmezdi onu.
Bana en ilginç gelen nokta ise '3 büyükler'den birinin teknik direktör değişikliği gündeme geldiğinde ortaya atılan ilk ismin Lucescu olması. Adam UEFA kupası almış, şampiyonlar ligi grubunu lider bitirmiş takımını bırakacak da buraya gelecek, güleyim bari :)
Iste futbolu sevmek icin bir guzel sebep daha... hayata dair her seyi daha ufak olcekte ve daha anlasilabilir sekilde gozler onune seriyor...
Biz cilgin Turkler istikrar, disiplin, sabir, takim calismasi gibi kavramlari hice sayarcasina kendi hayal dunyamizda yasayip giderken elalem bunlari harmanlayip ne guzel isler yapiyor. eminim ki ukrayna ulke olarak da bize fark aticaktir yakinda... iyi uykular Turkiye...
@Ferhat
Lucescu, Steaua'da ne top oynadı, ne de Steaua'yı çalıştırdı. Dinamo-Rapid ikilisine sadık kalmış Romanya'da..
@ Her Yol Roma
Düzeltme için teşekkürler.Ben Lucescu'nun Hagi ile olan ilişkisini Romanya'da Steaua'da başladığını sanıyordum.Hatta 85-86 sezonu avrupa kupasını kazanan kadronun teknik direktörü olduğunu sanıyordum.Sanırım yanılmamın nedeni araştırma yapmamam.Hagi ile sadece İtalya'da Brescia'da beraber çalışmışlar.Şimdi araştırınca gördüm.Bir de onun öncesinde milli takımda.
Tekrar yanıldığımı gösterdiğin için teşekkürler.
Yorum Gönder