12 Ocak 2011 Çarşamba

SOSYAL MEDYANIN DOPİNG ETKİSİ

Kinayeli bir başlık oldu ama daha uygunu gelmedi aklıma. Biliyorsunuz ülkemizde futbol dışı sporlara ilgi, ya bir madalya haberiyle ya da bir doping tespitiyle yükselir. Benimki de benzer oldu. Ntvspor.net'e giren şu haber beni mevzuyu biraz kurcalamaya itti, eh birkaç örnekle de birleşince güzel yazı çıktı ortaya.

Öncesine dönelim. Bu işin başlangıç hikayelerinden birisi Andre Santos'tur aslında. Bir sabah twitter'ına Türkçe olarak yazdığı "Aç Ayı Oynamaz" ortalığı epey sallamıştı. Spor gazetelerine, "Fenerbahçe transfer taksitlerini ödemiyor mu?" diye haber olan tweet'in ardından Santos geri adım atmak durumunda kalmıştı.

Yine geçenlerde bir haber düştü gündeme. İngiltere League Two takımlarından Aldershot'ın golcüsü Marvin Morgan 2-1 kaybedilen Hereford Utd maçından sonra, "Like to thank the fans who booed me off the pitch. Where’s that going to get you! I hope you all die."(Maçta beni yuhalayan taraftarlara teşekkür etmek gerek. Bu size ne kazandıracak? Umarım hepiniz ölürsünüz!) diye bir tweet attı ve hemen ardından transfer listesine koyuldu. Sonra da Marvin apar topar Dagenham&Redbridge'e kiralandı.

Direkt alakalı olmasa da Birmingham'ın golcüsü Cameron Jerome'un başına gelenleri de ekleyelim. Kısa Twitter kariyerinde 410 tweet'iyle 3000'e yakın takipçi topladı 10_CJ. Ama onun da jübilesi gecikmedi. Ben kendisini "Managing Barca on Football Manager. Just signed myself for £6.5m. The fans are disappointed. They haven't even given me a chance."(FM'de Barca'yı aldım. Kendimi de 6,5 m pound'a transfer ettim, taraftarlar mutsuz oldu. Bana bir şans bile vermiyorlar) tweetiyle takip etmeye başladım.

Sonra Newcastle taraftarlarına salladı: "I didn't think it was possible to be more stupid than the Newcastle fans the other week. The Arsenal fans have surpassed them though."(Geçen haftaya kadar, Newcastle taraftarlarından daha aptal olabilmenin mümkün olmayacağını düşünüyordum. Arsenal taraftarları onları geçti.) Hemen sonra da ertesi gün oynacakları Blackpool hakkında şöyle bir tweet attı: "Blackpool tomorrow. We tried to name as many of their players as we could. I got one. McLeish won with six. Hleb refused to play." (Yarın Blackpool. Kaç oyuncularını ezbere sayabileceğimiz oyununu oynadık. Ben bir tane söyleyebildim. McLeish (antrenörleri) 6 taneyle kazandı. Hleb oynamayı reddetti.) Ve Blackburn + Ronaldinho hikayesine yorumu da gecikmedi: "I heard Blackburn made a bid for an overrated forward with gay hair and got excited. Free chicken for life. Was Ronaldinho though. Shame."(Blackburn'un abartılan gay saçlı forvet oyuncusuna teklif yaptığını duydum ve heyecanlandım. Hayat boyu sınırsız tavuk - burada Blackburn'ün Hintli bir tavuk şirketi tarafından satın alınmasına atıf var. Ronaldinho olsa da. Utanç.)

Glen Johnson'a verdiği yanıt da şahaneydi:

GJ - Someone give me a good comedy I can watch tonight !?!?! (Bana bu gece izleyebileceğim iyi bir komedi tavsiye edebilecek var mı?)
CJ - How about Liverpool's half season review, Glen? (Liverpool'un bu sezonki değerlendirmesine ne dersin Glen?)

Ve Jerome'un vedası gecikmedi. CJ, McLeish'in telefonda Jerome'a twitter'a girdi gireli formunun berbat olduğunu söylediğini twitleyip ardından da McLeish'in kendisine verdiği ultimatomu yazıyor:

He said I have to give up twitter or he'll impose a curfew of 8.00pm on me for weekends. I'm so torn. (Dedi ki, Ya Twitter'ı bırakmalısın, ya da haftasonları 20:00'den sonra dışarı çıkma yasağına uyarsın. Çok üzgünüm.) Ve bu uyarının ardından Solihul gecelerinden ve kendisini bekleyen Midlands kadınlarından vazgeçemeyeceğini anlayan CJ, twitter macerasını sonlandırdı.

Twitter ve Premier Lig demişken, Ryan Babel'in de geçtiğimiz haftasonu Howard Webb'e ManU forması giydirilmiş fotoğrafı tweet'lediğini de ekleyelim. FA'in bu sebeple Babel'e ceza vermeyi düşündüğü konuşuluyor!

Son olarak tekrar ülkemize dönelim. En tepede verdiğimiz ntvspor haberinin kaynağına indim. Bilek güreşi ve vücut geliştirme federasyonunda garip işler oluyor anladığım kadarıyla. Ceza alan Hüseyin Toplar, mevcut yönetime muhalif bir sporcu. Facebook profilinde de bunu müteakip defalar belirtmiş zaten. Birkaç kişiyle açtıkları dernek de yönetime muhalif bir görüntü çiziyor. Derneğin açıklamasını şu adreste bulabilirsiniz.

Hüseyin Topkar ise 21 Ağustos - 2 Ekim 2010 tarihlerinde Facebook'ta yazdığı bazı yazılar yüzünden 1,5 yıl hak mahrumiyeti aldı. Yazılar da şöyle aslında:

BU CAMİA BİZİM..BİZ ACININ SABRIN ONURUN TA KENDİSİYİZ.VÜCUTÇUNUN TERİNDEN EMEĞİNDEN ÇALAN ŞEREFSİZDİR ..

DERNEĞİMİZ ..FEDERASYON YÖNETİMİNİN YAPTIĞI TÜM ÜSÜLSÜZLÜKLER HAKKINDA BİZZAT ANKARAYA GİDİP TÜM RESMİ MERCİLERE ŞİKAYET BAŞVURULARINI BELGELERİ İLE YAPMIŞTIR..

Bu kararda bir gariplik olduğu göze çarpıyor kısaca. Konumuzun özüne dönecek olursak, sporcuların sosyal medyayla ilişkilerinin oluşumunda ve sonuçlarında kısa vadede çok acayip şeyler gözlemledik. Bu tanıma sürecinin ilerlemesi ve sporcuların yeni iletişim araçlarına adaptasyonuyla en azından bu garip durumların asgariye ineceğini öngörebiliriz.

Gerçi hala kişisel websitelerini ve röportajları yasaklayan futbol kulüpleri ülkemizde mevcutken, iletişimin bu en saf halinin önüne de duvarlar örüleceğini düşünebiliriz. En azından şu anın tadını çıkaralım. Varsa takip edilmesi gereken ünlüler, önerin beyler!

by tunchay

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok şık bir yazı olmuş, ancak bizde röportajı yapacak basın mensuplarının yüzsüzlüğünü ve terbiyesizliğini göze alınca kulüplerin özel röportajlara izin vermemesi bana tutarlı görünüyor. Belki 10-20 seneye kadar onlar da evrilirse özel röportajlar olabilir.