Lig sonlarında takımların birbirine yakın puanlarla yer aldığı her sezonun bitişi efsane olmuştur. Bu özellik 2 takımın şampiyonluk veya küme düşme şansıyla son haftaya girdiği sezonlarda nice hikaye çıkarırken sayı arttıkça dramatiklik de artar. Geçtiğimiz hafta 1988-89 İngiltere ile başladığımız serinin ikinci bölümü için Bundesliga'yı zıyaret ediyoruz. İlk bölüm ligin tepesini anlatan bir hikayeydi. Bu sefer ise ligin dibini anlatan bir hikayeye bakacağız. 1998-99 sezonunun dramatik Bundesliga finaline. Bu köşede Bundesliga'yla ilgili başka hikayeler de göreceksiniz, zira her 5 yılda bir bu ligde efsane bir sezon sonu yaşanıyor. Ya dipte, ya da tepede. 1998-99 sezonu, şampiyonun elini kolunu sallaya sallaya sonuca gittiği ama ligin dibinde, dünya futbol tarihinin en heyecan verici hikayelerinden birisinin yaşandığı sezondu, zira son hafta küme düşme mücadelesinde bırakın devreleri veya dakikaları, saniyeler adeta camiaların kaderini belirlemişti.
Ottmar Hitzfeld'in takımı Bayern Munich o sezon Bundesliga'da fırtına gibi esmiş ve Şampiyonlar Ligi'nde o efsane finali oynayacak olan takım Giovanni Elber, Stefan Effenberg, Bixente Lizarazu, Carlsten Jancker, Samuel Kuffour, Mario Basler, Alexander Zickler, Jens Jeremies, Thorsten Fink, Hasan Salihamidzic, Markus Babbel, Ali Daei gibi isimleri kadrosunda bulundurarak herkesi ezip geçmişti. İlk devre bittiğinde en yakın rakipleri BayerLeverkusen'e 6 puan fark atmışlardı. İkinci devrede performanslarında hiç düşme olmaz ve tam 15 puan farkla şampiyon olurlar. DFB Pokal'de de Werder Bremen'e finalde penaltılarla mağlup olurlar. Aslında Manchester United'ın o sezon yaptığı treble onlara da çok yaklaşmıştır ama 1 kupayla yetinirler. Asıl hadise ise alt sıralardadır, zira 29 Mayıs 1999 tarihi, Bundesliga tarihi için çok önemli bir kilometre taşıdır.
Söz konusu gün gelip çattığında, Bundesliga'dan küme düşecek 2 takım çoktan belirlenmiştir. Lig boyunca sadece 4 galibiyet alabilen Borussia Monchengladbach (üstelik lige 3-0'lık Schalke 04 galibiyeti ile başlamışlardır), Toni Polster'li kadrosu ile 21 puanla küme düşer. Bochum ise Klaus Toppmöller yönetiminde ilk yarıyı 18 puanla 14. sırada bitirmesine rağmen ikinci yarı sadece 11 puan alır ve M'Gladbach'a katılır. İlginç olan Toppmöller'in 2.ligi boyladıktan sadece 3 sene sonra Şampiyonlar Liigi finali oynayacak olmasıdır. Ya peki küme düşecek üçüncü takım? İşte dananın kuyruğunun devreye girdiği an da budur.
29 mayıs 1999 günü, Almanya saatiyle 15:30'da takımlar perdeyi kapatmak için sahaya çıktığında, Bundesliga'nın son sıralarındaki o çılgın puan durumu şöyledir.
12 Nürnberg 37 puan / 39-48 gol / -9 13 Stuttgart 36 puan / 40-48 gol / -8 14 Freiburg 36 puan / 34-43 gol / -9 15 Rostock 35 puan / 46-56 gol / -10 ------------------------------------------------------------ 16 Frankfurt 34 puan / 39-53 gol / -14 17 Bochum 29 puan / 38-62 gol / -24 18 Gladbach 21 puan / 41-77 gol / -36
Tam 5 takım alttaki ikiliye katılmamak için büyük çaba harcamaktadır. Dahası 12 ve 15. sıralar arasındaki takımların sadece puanları değil averajları da birbirine yakındır. Aslında bu hikaye dünya futbol tarihinde hiç yer almayacaktır zira, 1 hafta önce Eintracht Frankfurt, Schalke deplasmanına gitmiş ve daha 14. dakikada 2-0 mağlup duruma düşmüştür (Schalke'nin ikinci golünü Hami Mandıralı kaydetmiştir), ancak maçı 3-2 kazanarak umutları son haftaya taşırlar. Dahası takım 29. haftadan sonra geçen 4 haftada toplam 10 puan almıştır ve nisan ayında göreve gelen Jörg Berger bir anda takımı şaha kaldırmıştır. Takım kendi evinde Kaiserslautern'i konuk etmektedir. Kaiserslautern son sezonun şampiyonudur ve Otto Rehhagel'in takımı o sezon da Şampiyonlar Ligi'ni kovalamaktadır. Borussia Dortmund 3 puanla arkalarındadır dolayısıyla Devler Ligi için Kaiserslatuern'e en az 1 puan lazımdır.
15. sıradaki Hansa Rostock küme düşmesi garantilenmiş Bochum deplasmanına gidecektir. Ewald Lienen'in mart ayında kovulmasından sonra görevi devralan ve yıllarca Rostock takımının bünyesinde çalışmış Andreas Zachhuber, Frankfurt'un tökezlemesine ve Bochum'un maçı pek ciddiye almamasına umut bağlamıştır. 13. sıradaki Stuttgart 38 puanlı ve kümede kalmayı garantilemiş, ancak 1981'de lige yükseldiğinden beri en kötü sezonunu geçiren Werder Bremen ile oynayacaktır. Bremen, 9 mayısta Felix Magath'ın (yukarıda) görevden ayrılmasından sonra 2. takımı çalıştıran, kariyeri boyunca o kulüpte forma giymiş Thomas Schaaf isimli 38 yaşında bir hocayı göreve getirmiştir. İlginç olan Magath'ın kellesini alan maçın, 7 mayısta oynanan ve Eintracht Frankfurt'a 2-1 kaybedilen maçı olmasıdır. Schaaf takımı kümede tutmuştur ve sonradan da sezonun yenilmez armadası Bayern Munich'i mağlup ederek kupa şampiyonu yapacaktır. 14. Freiburg ve 12. Nürnberg ise, Nürnberg'in evi Frankenstadion'da karşı karşıya gelecektir. Nürnberg'in başında, eski takımı Fenerbahçe'yle adı sık sık anılan Fridel Rausch, Freiburg'un başıda ise, Bundesliga tarihinin bir takımda ne uzun süre görev yapan hocası Volker Finke vardır. Dolayısıyla, neredeyse hiçbir takımın maçı kolay değildir ve 4 ayrı stadyumda hemen herkesin gözü kulağı diğer stadyumlardadır. Merak etmeyin, yazının sounda bu muhteşem anların vidoesunu bulacaksınız.
Fredi Bobic, maçın henüz 7. dakikasında attığı golle Stuttgart'ı Bremen önünde 1-0 öne geçirir. Böylece takım tehlike bölgesinin üstüne fırlayıp 11. sıraya kadar yükselmiştir. Maçların 29. dakikası oynandığında Freiburg'da oynayan Türk asıllı, Ali Güneş (altta)adında bir genç sahneye çıkar ve takımını 1-0 öne geçirir. Böylece Nürnberg 14. sıraya iner. Hafta başında en rahat takım olarak görünmesine rağmen tehlikeyi hissetmeye başlamıştır. Derken maçın 34. dakikasında Ali Güneş bir kere daha sahneye çıkar. Durum 0-2 olmuştur. Ancak bu skora rağmen Nürnberg kümede kalmaktadır zira Rostock ve Frankfurt maçlarında halen gol haberi yoktur.
Dakika 37. Oliver Neuville, Bochum deplasmanında Hansa Rostock'u 1-0 öne geçirir. Böylece Nürnberg 15. sıraya iner. Artık tehlike ciddi ciddi hissedilmeye başlanmıştır. Devreye girilir. Frankfurt'ta skor hala 0-0'dır. Berger'in takımının Rostock, Stuttgart ve Freiburg'u yakalaması zor görünmektedir ama kendi maçını farklı kazanıp Nürnberg'in mağlubiyetini devam ettirmesini dilemekten başka çareleri yoktur. Zira halen rakipleriyle aralarında 2 puan fark ve 3 gol averajı fark vardır.
İkinci devreler başlar. Bundesliga'daki ilk Çinli oyuncu Yang Chen, Waldstadion'u 47. dakikada ayağa kaldırır. Frankfurt evinde 1-0 öne geçmiştir. Ümitler halen ufak olsa da bir ışık doğmuştur. Ancak yine de yemeden 2 gol daha atmaları ve Nürnberg maçının da 2-0 Freiburg üstünlüğüyle bitmesi gerekmektedir. Bu arada Borussia Dortmund, 53. dakikada Chapuisat'ın golüyle küme düşmüş M'Gladbach deplasmanında öne geçer ve Şampiyonlar Ligi potasına girer. Bütün bu hesaplar içerisinde 69. dakika geldiğinde kartalların ümitleri tükenir. Kaiserslautern'in Danimarkalı oyuncusu Michael Schjønberg beraberlik golünü atar. Takım tekrar Dortmund'u altına almıştır ama daha trajik olanı Frankfurt'un artık 3 gol atması gerektiğidir.
2 dakika sonrası. Dakika 71. Thomas Sobotzik Eintracht Frankfurt'u tekrar öne geçirir.
1 dakika sonrası. Unutulan Bochum - Hansa Rostock maçından gol haberi gelir. Stefan Kuntz Bochum'a beraberliği getirir. Rostock 36 puna inmiş ve o anki skorlarla 37 puanda olan Frankfurt küme düşme hattından kurtulmuştur. Şimdi bomba başka bir takımın elindedir.
3 dakika sonrası. Bochum bir daha çakar. Peter Peschel bitime 15 dakika kala Bochum'u 2-1 öne geçirmiş ve Rostockluları çaresiz duruma sokmuştur. Frankfurt kenti rahatlar.
Dakika 78. Victor Agali Rostock'a beraberliği getirir. 2-2. Her şey 5-6 dakika içinde olup bitmiştir ama heyecan giderek yükselmektedir. Maçların bitimine artık 10 dakika kalmıştır. Frankfurt hala Hansa'nın üstünde 15. sıradadır.
Dakika 80. Marco Gebhardt Frankfurt'un 3. golünü, muhteşem bir soloyla kaydeder. Takım o an potanın dışına çıkmıştır ama öte yandan Nürnberg'e yaklaşmaktadır. Artık arada sadece 1 gol fark kalmıştır. Stuttgart maçı halen 1-0 ev sahibinin üstünlüğüyle sürmektedir ve onlar neredeyse kümede kalmış gibidir.
Dakika 83. Bernd Schneider. 4-1! Frankfurt, Nürnberg'i çok edici biçimde altına alır.Averajları eşitlenmiştir ama Frankfurt daha fazla gol attığı için 14. sıraya fırlar. Nürnberg 15.liğe iner ve maçı 2-2 devam eden Rostock'tan sadece 1 puan yukarıdadır. Dua etme sırası onlardadır.
Dakika 84. Sadece 60 saniye sonra, oyuna sonradan giren Slawomir Majak, Hansa Rostock'u tekrar öne geçirir. 2-3!. Akıllara bile gelmeyecek olmuş, haftaya tehlike hattının en üstünde giren Nürnberg, 16. sıraya inmiştir. Frankenstadion sessizliğe bürünür. Bu arada Rostock 38 puana fırlayıp, Frankfurt'u geçer ve iş yine kırmızı siyahlılarla Nürnberg'in çekişmesine kalmıştır.
Dakika 85. Frankenstadion yıkılır. Marek Nikl Nürnberg'n golünü atar ve fark 1'e iner. 1-2. Takım hala mağluptur ama taraftarlar bayram havasındadır zira bu gol onları aynı puanda oldukları Frankfurt'un üstüne çıkarır. Sadece 1 gol farkıyla. Waldstadion'da ise onca heyecan fırtınası sonucu gelinen yer, yine maçlar başlamadan önceki sıradır.
Dakika 89. Futbol ilahları, o günün tarihe geçeceğini yazmıştır bir kere. Norveçli Jan Åge Fjørtoft, kariyerinin belki de en önemli golünü atar. Eintracht Frankfurt 5-1 öne geçmiştir. Yine küme düşme hattından çıkarlar. Artık kulaklar Nürnberg'in stadyumunda, kabusun ikinci perdesinin hiç açılmaması için dua edilmektedir.
Dakika 90. Marek Nikl, Nürnberg'i kümede tutmak için 30 metreden füzeyi çakar, Richard Golz uzanır, top direkten döner, açılır ve o sırada tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklenmiş Nürnberg'in defans oyuncusu Frank Baumann'ın önüne düşer. Baumann yavaşça plase yapar ama Golz bir daha uzanarak topu kurtarır. Rausch'ün yüzlerce saç teli o pozisyon sırasında beyazlar (altta).
Maçlar sona erer...58 bin Frankfurt taraftarı Waldstadion'u bayram yerine çevirir. Bir mucize gerçekleşmiştir. Takımları 37 puanla 15. sıraya yükselmiş, haftaya küme düşme tehlike hattının en üstünde, 12. sırada giren Nürnberg ise tepetaklak olarak 16. sıraya inmiştir. Onların da puanı 37'dir ve hatta 2 takımında averajı -10'dur ama Frankfurt, Nürnberg'in 40 golüne karşılık 44 gol atmıştır ve kümede kalır. Bu tarih, Bundesliga tarihindeki en büyük kümede kalma savaşı olarak bilinir.
Jörg Berger bu mucizeye rağmen sezon sonrası görevi bırakır. İroniktir ki, Frankfurt'un deplasmanda 2-1 mağlup ederek kellesini aldığı Felix Magath, bizzat Frankfurt'un yeni hocası olur. Stefan Kuntz kariyerine noktayı koyar. O golü kaçıran Baumann, Werder Bremen'in yolunu tutar ve 10 sezon boyunca kulübün formasını giyer. Nürnberg'i kümeye yollayan gollerin sahibi Ali Güneş, 1 sezon daha Freiburg'da forma giyip Fenerbahçe'nin yolunu tutar. Jan Åge Fjørtoft (altta), 2 sezon daha Almanya'da kalıp Stabæk ve Lilleström'de oynayarak kariyeri bitirir. O günkü Bochum-Hansa Rostock maçının hakemi Markus Merk yıllar sonra Türkiye'nin yolunu tutar. Friedel Rausch, Türkiye'ye dönmez ve bugün 71 yaşında Almanya'da hayatını sürdürmektedir.
..ve yazının içinde söylediğimiz gibi, bu efsane haftanın görüntüleri aşağıdan izlenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder