8 Ocak 2012 Pazar

GUARDIOLA'DAN GALİBİYET DALYASI

Hocalığı hala tartışılıyor Guardiola'nınki son derece normal. O göreve gelmeden önce de Avrupa'nın en iyi 5 kadrosundan birisi olarak anılan ve sadece 2 sezon önce Frank Rijkaard yönetiminde Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş bir takımı almıştı. 3 grupta toplayabiliriz görüşleri. Birincisi "yeni bir takıma gidip başarılı olmadan ona iyi hoca demem" diyenler ki bu grubun Jose Mourinho hayranlarını da alt küme olarak barındırması sürpriz değil. "İyi teknik adam ama yine de büyük bir hoca olduğunu kariyerinin ilerleyen dönemlerinde görürüz" diyenler (ki ben bu gruptayım) ve kendisini şimdiden Mourinho ve Sir Alex'le aynı kefeye koyanlar. Bir kere kabul edelim, Gary Lineker Almanlara ithafen futbolun kolay bir oyun olduğunu söylemiştir ama kariyerinde hiçbir zaman teknik adamlık yapmayan efsane bunu futbolculuğunda söylemiştir. Jupp Derwall "Futbol Asla Basit Bir Oyun Değildir" isimli otobiyografi başlığını uzun teknik adamlık dönemlerinden sonra atmıştır. Bu zor oyunu kolaylaştıran bir adamdır Guardiola. Sırf elindeki materyali fazla kurcalamaması benim için takdir edilesidir. Bazıları onun içinCruijff'un mirasını yemekle suçluyor ama biz dünya tarihinde mirası batıran çok teknik adam gördük.

2009 yılında kazandığı Şampiyonlar Ligi finalinden sonra onun için "bazen futbolda doğru oyuncuları doğru yerde oynatmak bile size başarıyı getirebilir" diye yazmış ve Katalan'ın hakkını vermiştim. Bu, Barcelona'da onun sayesinde çok kolay olduğu için belki göze çarpmıyor. Ama örneğin aynı İspanya 2 uluslararası kupayı aynı rahatlıkta kazanamadı ve Barcelona'nın altın çocuğu henüz milli takımda İspanya'daki performansının yarısına dahi yaklaşmadı, özellikle de 2010 Dünya Kupası ve 2011 Copa America'da. Dolayısıyla Guardiola'nın bir şeyi iyi yapıyor olması, o işin değerini azaltmıyor veya olağan hale getirmiyor. Örneğin Rijkaard bu çizgiyi 2 sene sürdürmüş, üçüncüsünde tahtı Real'e devretmişti. Guardiola 3 senede 2 kez Avrupa'nın zirvesine çıktı ve dördüncü senede de Real'den iyi olduğunu bizzat El Clasico'da kanıtladı. Mourinho'nun "La liga benim için Şampiyonlar Ligi'nden daha önemli" demesi boşuna değil. Aynı Mourinho, Inter ile 2010 yılında Şampiyonlar Ligi finaline giderken "Porto ile 1 tane kazanmıştım, 1 tane dah kazanırsam fena olmaz" diyordu, çünkü zaten Serie A'yı fethetmişti. Ama Real Madrid'de lig şampiyonu olamazsa, her gittiği ligde şampiyon olan hoca unvanını bırakacak ve bunu hiç mi hiç istemiyor.

Bu akşam Barcelona'nın başında 100. lig galibiyetini arayacak Pep. 130 lig maçına çıktı. 99 galibiyet 22 beraberlik ve 9 mağlubiyet gibi harika bir performansı var. 100 galibiyet barajını geçen Barcelona tarihinde 2 adam var. Johan Cruijff (155) ve Frank Rijkaard (112). Girişteki resmin altında, Barcelona'nın bugüne kadar kazandığı lig maçlarının, rakibe attığı fark açısından sınıflandırması var. Tam 4 kez 6 ve daha üstü farkla kazandılar. 2008'de Real Valladolid'e, 2009'da Malaga'ya karşı 6-0, 2010'da Almeria deplasmanında, 2011'de Osasuna ile kendi evlerinde 8-0.

Hiç yorum yok: