9 Temmuz 2013 Salı

FRANSA'DAKİ KIRMIZI URBALILAR

























30.04.2013 tarihinde Futbol Burada sitesinde yayınlanmıştır.

İngiltere profesyonel futbol liglerini oluşturan ilk 4 ligde geçtiğimiz sezon 52 Fransız futbolcu görev yapıyordu. Newcastle United ara transferde bu konudaki eğilimini ihtisasa çevirince kadrosundaki 9 oyuncu ile bu alanda lider konumuna geldi. Arsene Wenger de zaten yıllardır bilinen vatandaşlarını toplama politikası ile onları 6 oyuncu ile izliyordu ki Arsenal uzun süre kadrosunda en çok Fransız futbolcu bulunduran takım konumundaydı. Manş’ın kuzeybatısına doğru yolculuğa çıkan oyuncu sayısı çok fazla futbol tarihinde ama Normandiye topraklarına doğru ters yönde giden oyuncu sayısı o kadar fazla değil. 2. Dünya Savaşı öncesinde bu trafik daha yoğundu, özellikle 1930’lu yıllarda Fransa topraklarında top koşturan futbolcu sayısı çok fazlaydı. Ancak bu sayıda özellikle 1980’ler sonrasında bir azalma oldu. Biz de futbolun son 30 yılında Fransa’dan geçen İngiliz futbolcuları araştırdık.

Brain Stein: 1980’lerin ilk yarısında, bugün Konferans Ligi’nde olan Luton Town İngiltere 1.Ligi’nde mücadele ediyordu. 6 sene boyunca ülkenin en yüksek futbol platformunda mücadele verdikten ve kulübü adına sayısız gol kaydettikten sonra Fransa’nın Caen takımına transfer oldu. Stein, 1987-88 sezonunun sonunda kontratının bitmesi ile serbest bırakıldı Luton tarafından. Ama ilginç olan, o yıl 31 yaşında olan futbolcunun kulübün tarihinde kazandığı tek üst düzey kupa olan 1988 Lig Kupası’nın finalinde Arsenal’i 3-2 mağlup ettikleri maçta 2 gol atmasıydı ki bunlardan ikincisi 90. dakikada takıma kupayı getiren gol olmuştu. Stein 1,5 yıllık Caen macaersından sonra 6 ay boyunca da 2.lig takımı Anecy’de forma giydikten sonra Luton’a döndü ama takım 2.Lige düştü. O da 35 yaşında Barnet’te forma giyip futbolu bıraktı. Güney Afrika asıllı futbolcu 1984’te İngiltere milli takım formasını da giymişti.

Graham Rix: Luton 1988’de Lig Kupası’nı kazanırken rakip Arsenal’in kadrosundaydı Rix. 1977’de ilk kez forma giydiği takımda özellikle 80’ler öncesi çok önemli bir performans ortaya koyan Rix, George Graham yönetiminde kazanılan şampiyonlukları göremeden takımdan ayrıldı. Buna rağmen 1978-80 yıllarında 3 kez FA Cup finali oynayan takımda final maçlarında hep sahadaydı ve 1979’da kupayı kaldıran oyuculardan biriydi. Londra sonrası rotası aynen Stein gibi Caen takımıydı, zira Caen 80’lerin sonu, 90’ların başında Ligue 1’de önemli işler yapma parolasıyla birçok transfer yapmış ve yabancı oyuncuları Fransa’ya getirmişti. O Caen’de 2,5 yıl kaldı ve son yılının 6 aylık dönemini Le Havre takımında geçirdi. Ada futboluna döndüğünde 35 yaşındaydı ve Dundee’de forma giyerek kariyerini noktaladı. 1980-84 arasında milli takımda da forma giyen Rix 1982 Dünya Kupası’nda İngilizler adına 5 maçta oynamıştı.

Trevor Steven: Everton’ın 80’lerde estirdiği rüzgarın baş kahramanlarındandı Steven. Howard Kendall yönetimindeki takım 1984-87 arasında, üstüste 4 kez kazanılan Charity Shield hariç (1986’da Liverpool’la paylaşılmıştı) 2 kez lig şampiyonu oldu ve 1 FA Cup, 1 de Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nı müzesine götürdü. Bu dönemde şampiyon takımın değişmez sağ kanatta bir istikrar abidesi olan Steven aynı zamanda kazanılan tüm finallerde de sahadaydı. 1986 Dünya Kupası’nda milli takım kadrosundaydı ve 1989’da İngilizlerin Avrupa kupalarındaki cezası sebebiyle Rangers’a transfer oldu. 28 yaşında O. Marseille onu Fransa’ya getirdi. Şehirde şampiyonluk yaşadı Steven ama kulübün içinde bulunduğu mali sorunlar sebebi ile sadece 1 sezonu bitirebildi ve Rangers’a geri satıldı. 5 yıl daha İskoçya’da futbol oynayıp kariyeri bitirdi. Glasgow’da da 7 şampiyonluk kazandı.

Clive Allen: Steven Everton ile 80’lerde parıltılı yıllar geçirirken Clive Allen da Tottenham’da takımına adeta bir gol makinesi olarak katkı yapıyordu. 1986-87 sezonunda 33 golle gol kralı oldu Allen ve tüm kupalarda toplam 49 gol atmıştı. Hem Spor Yazarları Derneği hem de Futbolcular Birliği tarafından yılın oyuncusu seçildi. 1988’de Bordeaux onu kadrosuna kattı. Fransa’da fazla tutunamayan vatandaşlarının arasına katıldı ve 1989 ağustos ayında Manchester City’e transfer oldu. Bordeaux’da 13 gol atarak takımının en golcü ismi olmuştu ama ligi 13.sırada bitirdiler.  Sonraki kariyerinde asla eski günlerine dönemedi Allen. Formunun en tepede olduğu dönemde de milli takımda Lineker gibi bir efsanenin arkasında kalmış ve sadece 5 kez 3 aslanı sırtına geçirip gol kaydına muvaffak olamamıştı. Kariyerini 1995’te Carlisle United’da bitirdi.

Glen Hoddle: Bir Tottenham efsanesidir Hoddle. Tam 12 sene White Hart Lane tribünlerini coşturan adamdı. Hiç lig şampiyonluğu yaşayamadı ama UEFA Kupası ile FA Cup başarılarında onun imzası vardı. Örneğin 1982’de takım FA Cup finalinde QPR ile 1-1 berabere kaldığında maçın tek golü ona aitti. O zamanlar İngilizler tek maç usulü oynanan eleme maçlarında 120 dakika berabere bittiğinde penaltılara geçmiyor, 2.bir maçı oynatıyorlardı ve 5 gün sonra yine Wembley’de oynanan maçta Tottenham 1-0 kazanarak kupayı müzesine getird. Gol yine Glen Hoddle’ındı. 30 yaşında Monaco’ya transfer oldu ve ilk sezonunda Fransa şampiyonluğu yaşadı, ayrıca yılın en iyi yabancı oyuncusu seçildi. 33 yaşında Monaco’dan ayrıldığında 4 sezon boyunca sık sakatlıklarla uğraşsa da Fransa’da kalıcı olmayı başarmıştı. Kariyerinin sonunda Swindon Town ve Chelsea forması giydi ve kramponları astı.

Mark Hateley: Hoddle’ın takım arkadaşı. Onunla aynı yıl Monaco’ya geldi Hateley, ama 30’unda değil 26’sında. Üstelik listemizde Fransa’ya doğrudan değil başka ülkelerden geçerek gelen 2 oyuncudan birisi. 1983-84 sezonunda, 22 yaşındayken 2.lig takımı Portsmouth formasıyla 22 gol attı Hateley ve Milan bonservisine tam 915 bin paund ödedi. 3 yıl kaldı İtalya’da ama Milan’ın Sacchi döneminde şahlanışının öncesine denk gelmişti bu yüzden müzeyi dolduramadılar. O da 26 yaşında, Hoddle’ın yanına uçtu. Hoddle 1987-88 sezonunda yılın yabancısı seçilirken o da 14 gol atmış ve 19 golle kral olan Papin’i izlemişti. Greame Souness onu Rangers’a getirdi ve kariyerinin en parlak dönemini yaşadı. 34 yaşında oradan ayrıldıktan sonra kariyerinin sonunda ada futbolunun düşük kalibreli kulüplerinde oynadı. Milli takım kariyeri kulüp takımları kadar iyi gitmedi zira 1986 ve 1988 turnuvalarında İngilizler hayal kırıklığına uğramışlardı.

Chris Waddle:  Neden Hoddle ve Hateley Fransa’da tek şampiyonlukta kaldılar işte cevabı bu adam. Çünkü Chris Waddle Marsilya şehrinde sefasını sürüyordu. Hoddle’ın Tottenham’daki son 2 yılında takım arkadaşıydı. 1989’da bonservisine ödenen 4,5 milyon paund o gün için bir futbolcuya ödenen en yüksek 3. rakamdı. Fransa’da kaldığı 3 yılda 3 şampiyonluk yaşadı ve takım 1991 baharında Kızılyıldız’a Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde kaybederken sahadaydı. 1998’de Marsilya sakinleri arasında kulübün 100 yılını baz alarak yapılan ankette Jean-Pierre Papin’in ardından en sevilen oyuncu seçildi. 32 yaşında Sheffield Wednesday ile İngiltere’ye döndü. 42 yaşında futbolu bırakmadan önce Kuzey İrlanda Premier Ligi’nde 2 sezonluk ilginç bir kariyere de imza attı. Listenin Fransa’da en çok başarı kazanmış İngilizi.

Joe Cole: Olacağı kadar olamamış adamlardan Joe Cole. West Han United akademisinden çıkarsanız mayanız iyi demektir. Onun da hem oradaki hem de sonradan Chelsea’deki kariyerine bakıldığında aslında büyük bir gelecek vaat ettiğini söylemek mümkün. Chelsea’de 3 şampiyonluk yaşadı ve 29’unda Liverpool’a transfer oldu. Hep beklentilerin yüksek olduğu adam dedik ya, Liverpool’a geldiğinde Steven Gerrard onu Messi ile kıyaslamıştı. Ama 1 yıl sonra Fransa şampiyonu Lille onu kiraladı. Aslında saha içinde işler iyi gidiyordu ama Liverpool’ın yeni hocası Brendan Rogers onu geçtiğimiz sezon kadroda görmek istediğini söyleyince evine döndü. Ama Rogers çabuk çark etti, Cole da profesyonel futbola ayak bastığı West Ham ile ocak ayında anlaşma imzaladı.

Joey Barton:  Yeşil sahaların psikopatı Barton Marsilya’daki İngiliz hanedanının son temsilcisi şimdilik. Bu sezonki PSG maçında Zlatan Ibrahimovic’in burnuyla ilgili yaptığı anatomi incelemesiyle gündeme gelmişti. Aslında eylül ayından beri sürekli kadroda kendisine yer buluyordu ama örneğin huylu huyundan vazgeçmez misali, takımının Nancy ile Velodrome’da oynadığı maçta 5 dakika içinde 2 sarı kart görerek oyundan atılmış ve 10 dakika sonra Nancy galibiyet golünü bulmuştu. QPR'a geri döndü ve takımının ilk antrenmanını kaçırarak sezonu namına yakışır şekilde açtı.

David Beckham: 37 yaşında Ligue 1 liderine transfer yapmak kolay değil, ama takım Arap şeyhlerinin sizin de adınız David Beckham olunca inandırıcı oluyor. Dünya futbolunun üzerinden en çok para kazanılan adamlarından olan oyuncu İngiltere’den ayrıldıktan sonra şampiyonlukların kazanıldığı Real Madrid ve Los Angeles Galaxy maceralarını takriben Fransa’da kariyerini sonlandırdı. 5 aylığına imzaladığı kontrattan alacağı paranın tümü hayır işleri için harcandı. Anlayacağınız buram buram bir “futbol sahası dışı” transferiydi, zaten kariyerin sonundaki bir "çilek" olarak kaldı.

Hiç yorum yok: