14 Kasım 2013 Perşembe

TOP 10 SINAV KLİŞESİ


























Sene 1999. Yer Hacettepe Üniversitesi, Beytepe kampüsü..Mikro İktisat sınavı....Gayri Safi Milli Hasıla ile ilgili öyle bir soru var ki soruyu çözene kadar gidip bahsedilen memleketteki bütün vatandaşlara gelirini sorup hesap makinesiyle toplasam daha çabuk sonuca ulaşırım. Deniyorum olmuyor, girmiyor top içeri bir türlü, Fatih Terim'in deyimiyle, "Mikro İktisat'ı bu duruma da başka birisi düşürmüş müdür bilmiyorum"...Baktım ki normal yollardan olmayacak bu iş, kopya çekmenin en bayağı, en aşağılık yöntemi olan öndekinin kağıdına bakma yoluna gittim. Zira dostlar kopya çekmenin de kendi içinde bir tarzı, bir sınıflandırması bir hiyerarşisi vardır. Örneğin oturduğunuz sıraya veya duvara yazma gibi bir stil de vardır ki bu yine öndekinin kağıdını röntgenlemekten iyidir. Bu işin zirvelerinden birisi kağıt değiştirmektir ki büyük bir cesaret, mükemmel bir zamanlama ve adeta araziyle uyum sağlama gibi özelliklere sahip olmanız lazımdır. Zira bir anlık hata, bir anlık gaflet sizi elaleme rezil edebilir. Al Pacino'nun Any Given Sunday'de attığı tiradda bahsettiği o meşhur santimlerin kopya sanatında da büyük önemi vardır. Because that is gonna make the fucking difference between winning and losing...between living and dying!!!!...Söylemesi ayıp bizim hatun Sanat Tarihi lisansına başladı ve sınav ortamını anladıkça anlıyorum ki ülkeden ülkeye değişmeyen evrensel klişeler var...bizim işimiz de sıralamak

1-Cevap anahtarı adam: Sınav bitmiş, haftaların stresi gitmiş, kapıdan dışarı çıkarsınız, daha kapıyı kapatmadan yüzünüze 5 santim yaklaşarak en az 5 kişi bağırır "7'yi kaç yaptın!!!????"...Ebenizin...töbe töbe...Kardeşim bir rahat verin. Ben zaten sınavdan önce ve sınav içerisinde yeteri kadar stres olmuşum, bir de sınav sonrası sonucu duyana kadar bari strese sokmayın. Bu muhabbet sırasında küfürleşmeler, kavgalar olur, iş ana bacıya varır..."8 c olucak c allahın malı c"...."Doğru konuş senin kitabını s....erim heaaaaaa" şeklinde sürüp giden bu hengamede bir de cevaplarının doğruluğundan şüphe götürmeyen çalışkan adam sanki cevap anahtarıymış gibi davranılır ve teselli "Uğur -1 bulmuş oğlum cevabı sen boku yedin" şeklinde Uğur'la aynı sonucu bulmayanlar yerin dibine batırılır. Bu cevap kavgasının en gizemli adamı, tartışan herkesten farklı bir sonuç bulan ve o gizemi ve kendinden emin haliyle  herkesin içine kurt düşüren adamdır...."Erkan kaç buldun ya -1 mi +1 mi abi?"...."Ben 0 buldum beyler 2 taraftaki eksiler birbirini götürüyor, hadi iyi akşamlar"...."senin ağzına sıçam Erkan......"

2-Mübarek gün cuma: Pazartesi sınav var, cuma akşamından çalışayım, cumartesi top oynarım, pazar da tekrar yaptım mı tamamdır....Sen öyle san....Program şöyle gider...."Ya neyse yarın sabah kalkınca erkenden çalışır, pazar da tekrarımı yaparım"....Cumartesi sabahı gelir, "neyse şu leveli bir atlayayım da başlarım", Cumartesi akşamı olmuştur..."Yarın erkenden sıkı çalıştım mı da yeter ya aslında, az konu var"...Pazar sabahı gelir..."Oyunu bitireyim de (hayvan dün 8 level oynamış), başlarım akşama kadar bitiririm"....Ve pazar akşamı...."Geçen sene ne sormuş laaaaaaaaaaaaaaaaan".....Acı olan izleyen ilk pazartesi sınavında tarihin kaçınılmaz olarak tekerrür etmesidir.

3-Çakma alçakgönüllü: Her sınıfta sınavdan çıktıktan sonra felaket tellalı gibi ortalarda dolaşan, sınıftaki herkesi en kötü notu alacağına inandıran, hatta bunu içmeye gitme bahanesi olarak kullanıp gidilen barda içkileri de ısmarlattıran "merak etme kanka yaparsın daha 1 vize 1 de final var" diye de nasihat alan bir denyo vardır. Bu arkadaş bu edebiyatı o kadar çok yapar ki insanlarda sınıfın sonuncusu, alttan 7 ders alan, hayatındaki büyük dalgalanmalar sonucu derslerine konsantre olamayan bir kader kurbanı imajı oluşturur. Sınavların açıklanma sırası gelir. Bazen hoca sorar: "Evladım kaç bekliyosun"....Cevap gelir "Hocam 50 alsam razıyım...."....Hoca gözlüklerin üstünden bakar..."85......"....Bak Turgay abi sana bir şey söyliycem....Söyle canım...Yönetim dese ki...anladınız siz...

4-Yorum sorusu: Öğrencilerin korkulu rüyası. Yıllardır ezberci sistemin kulu kölesi olmuş Türk gençleri için "yorum sorusu", bir nevi Hunger Games'e katılmak gibidir. Ver Sırp Sındığı Savaşı'nın sebeplerini, ver Mohaç Meydan Savaşı'nın sonuçlarını ve Avusturya-Macaristan veliahtının Sırp milliyetçisi Gavrilo tarafından öldürülmesini yazalım. Ama sen gelip "Osmanlıların batılılaşma hareketlerinin gerekli olup olmadığını değerlendiriniz" diye sorarsan herkes önündeki kağıda aval aval bakar. Ben o soruda kafayı sıyırıp Osmanlıda batılılaşma diye Şekerpare filmini senaryosunu yazanı biliyorum....eğer Galata'dan bu illeti söküp atamazsam, apoletleri söker atarım...şimdi bu Hurşit denen iti hepinizin gözü önünde Fizan'a sürüyorum...

5-Verilenler: Limit sorusu sorulmuş, tabii kafa havuz problemlerinden sonra durduğu için fonksiyon, polinom, (bu polinomlar da apayrı bir hadiseydi, Serie A'daki Udinese gibi ters konuydu, zira nice türev sorularını çözen dimağlar polinom sorularında teslim bayrağını çekerdi, zaten "polinom" bana ilaç markası gibi geliyor...yemeklerden sonra 1 tablet Supradyn, 1 tablet Polinom....) limit gibi konular zaten hak getire...Soru şöyle başlıyor...."Limit 0'dan 1'e giderken......"...Bir kere limit niye 0'dan 1'e gidiyor, 0'dan 1'e gitmek ne demek, ben matematikte bir yerden bir yere giden tek şeyin, A şehrinden B şehrine giden araç olduğunu sanıyordum, limit niye yerinde durmuyor...İşte bu sorular içerisinde hocaya can alıcı soru sorulur..."Hocam verilenleri yazsak puan alır mıyız?"...Bir gün bir hoca "ha alırsın oğlum bak burada alırsın, bak bak buraya bak elime" diyecek sonra 3. sayfada okuyacağız...

6-CAS namusumuzdur: Futbolculuğunu hatırlayanlar bilir, Bülent Korkmaz, daha maçın 3. dakikasında rakip korner bayrağının oradaki taça bile itiraz eden bir adamdı. Nitekim sınav dünyasında da aldığı her nota itiraz eden tipler kaçınılmazdır. Bu arkadaşlar genelde elinde kağıtla sınıfı tek tek dolaşır, her sorudan tam puan almış insanlara kağıdını karşılaştırır, bunun sonucunda en az 2 katı puan almasının gerektiği iddiasıyla öğretmen masasına ya da profesörün odasına çıkartma yapardı. Bu tiplerin en önemli özelliği "hayır", "gidiş yolun yanlış", "o soru o formülle çözülmez" gibi cevapları kabul etmemesi ve artık hocanın bıkkınlıktan veya başından savmak istemesinden 5 puanı cebine koyup misyonunu tamamlamış şekilde önündeki sınavlara bakmalarıdır. Tabii bu silahın geri teptiği anlar da vardır. 70 alınan ve itiraza gidilen sınav kağıdının tekrar incelenip 60'a düşürülmesi gibi....

7-Orada Olmayan Adam: Meşhur "sınava gelmeyen adam"...Bir bu adamdaki cesaret, bir de Felix Baumgartner'daki...Ben sınavın stresine 2 hafta önceden giriyorum, alt sınıflardan soruları alıyorum, ders notlarını sıfının en iyi not tutanından alıp fotokopi çektiriyorum, ezberliyorum, yetmiyor akılda kalıcı formül veya tarihleri sıraya yazıyorum, adam sınava gelmiyor lan...Bu nasıl bir rahatlık, bu nasıl bir vurdumduymazlık...Adama tekme tokat giresim geliyor "bu rahatlığın nerden geliyor pezevenk!!!" diye...Hiç mi derslerinde başarılı sevgili isteyen kız arkadaşın yok, hiç mi hedefin yok, bu ne bohemliktir arkadaşım...Bu kadar insana yazık lan, bölüm sonunda benle aynı anda nasıl mezun oluyorsun bari onu anlat, kafayı yiyeceğim

8-1-0 olsun bizim olsun: İtiraf edeyim ben sınav kağıtları konusunda sınıf rekorunu zorlayan bir adamdım. Tabii bölüm lisede Türkçe-Matematik, üniversitede Kamu Yönetimi olunca sayıdan çok söz kullanıyorsunuz. Yaz babam yaz. Çok sınavı arkalı önlü 3 kağıt vererek bitirmişimdir. Ama kardeşim sen de gelip "başkanlık sistemini anlatınız?" diye soru sorarsan ben 3 sayfa sadece Abraham Lincoln'ü yazarım, hatta elimde olsa küçük bir kutucuk açar Daniel-Day Lewis'e övgü düzerim (gerçi o zamanlar filmden 15 sene önceydi). Ben böyleyken aynı soruya bir kağıdın ön yüzünün yarısı, arka yüzünün de 4'te 3'ünü yazıp verip çıkan tipler vardı ki beni asıl can evimden vuran sınavdan benim 76 alırken, bu arkadaşın da 75 almasıydı. Bu adamlar bir nevi Mircea Lucescu'nun askerleriydi. Öğrencilik hayatım boyunca bu arkadaşlara akıl sır erdiremedim, ya babaları bizim profesörlere her ay metrelik kumaş getiriyordu, ya da bu tipler sınav kağıdına zipli dosya ekleme yolunu bulmuştu...3. bir şık olamaz

9-The Reader: "Hande'nin ders notu en iyisiymiş beyler"..."Yok Nilüfer'in notlar daha iyi, önemli yerlerin altı çizilmiş"..."Ciddi mi lan iyi onları da alalım"..."Derya'nınkiler de var bende, o şema yapmış"... "Şema ha, al onları da al o zaman"...(Derya Anadolu Selçuklu dönemindeki kervansaraylar hakkında nasıl şema yaptı, manyak mıdır nedir o ayrı). Ders notu böyle bir şeydir arkadaşlar, Indiana Jones'un Son Macera'da İsa'nın kadehini araması gibi en iyi nota ulaşılarak ölümsüzlük elde edilmeye çalışılır. Aynen o filmdeki gibi kadehe giden yolda bir dolu tuzak vardır ki bunların en önemlisi fotokopi sırasıdır. Buradan çıkıldığında asıl sorun notları birleştirip bir "best of" çalışması yapmak ve optimum bilgiyle sınava gitmektir...Tabii bu gelenek nesilden nesile geçer, tek gerçek değişmez....Notu alınan insanoğlu asla bir erkek olmaz...."beyler Cem'in notları da iyiymiş"...."hasktir lan......"

10-Spekülasyon adamı: Benim her klişe serimde bu adam var. Çünkü hayatın her alanında bu adam var. Askerlikte var, iş yerinde var, tatilde var, trafikte var e tabii öğrencilik hayatında, özelinde de sınavlarda da var..Ben sıralıyorum, gerisini siz getirin...."Beyler sınav çoktan seçmeliymiş", "Beyler Hobbs'tan hiç soru çıkmayacakmış", "Lan hoca çan eğrisi yapıcak diyolar", "2 vize 1 final değil, 1 vize 1 final olucakmış", "hoca herkesi geçiriyomuş beyler", "oğlum profesörler yaz okuluna bıraktıkları öğrenciler için rektörlükten komisyon alıyorlarmış hoca en az 10 kişiyi bırakıcakmış" (sanki Fox Mulder eşşoğlueşek teoriye bak), "hoca sınavları üst sınıflara okutuyomuş beyleeeer", "hoca her 5 alana yıldızlı 5 veriyomuş lan" (ilkokul pack)....

5 yorum:

selaminko dedi ki...

7-Orada Olmayan Adam

bu boku üniversitede birkaçkez yemiş bir insan evladı olarak hemen psikolojiyi söyleyeyim. ulan derslere girmedim zaten sınav için kitabın yüzüne bakmadım. niye erkenden gidip strese gireyim. bari yarınki derse çalışayım da o dersten geçeyim.

selaminko dedi ki...

"Notu alınan insanoğlu asla bir erkek olmaz"
bu söz öbeği makine ve elektrik mühendisliği bölümleri için pek geçerli değildir maalesef :)

Dobrowski dedi ki...

hahahah efsane postlar arasına girer bu çok iyi olmuş

varol döken dedi ki...

7 numara olarak girdiğim okulun 4. senesinde alttan 23 dersle kaldım. 3 senede azimle bir bir temizledim. lakin iktisat-2 mümkün değil ben girdiğimde adam smith vardı, sınav vakti yatırım fonu ortaklıklarına kadar gelmişler. dur şunun hocasını bulayım dedim sordurdum meğer iktisata transfer olmuş hoca, asistandı zamanında gittim doçent diye arıyorum veysel bilmemne ama her veysel hoca'yı arıyorum diye sorduğum bir garip bakıyor. hiç mi iletişimci görmediniz lan diye birine dalacakken sen dekan veysel bey'i mi arıyorsunuz kardeş diye görevli yanaşınca dank etti. adam ben dersine girmediğimden beri dekan olmuş. ama mesleğimiz iletişim çok şükür, allem ettik kallem ettik 600 sayfalık sınav konusunu 60 sayfaya indirttik, sınavdan da 60 alıp geçtik. hey gidi be daçmın yine nostaljiyi kastırdın gözyaşını döktürttün...

Flying Dutchman dedi ki...

Veysel hoca bu hafta dergiye yazsın !!!