Futbolun besleyicilikten ziyade alışverişe döndüğü günümüz dünyasında, lakabı en ilginç takımlardan birisi
West Ham: Futbol Akademisi. Belki dünyadaki pek çok futbol meraklısı, onlar hakkında Tevez-Mascherano transferinden sonra bir şeyler duymaya başladılar, ama West Ham’in özellikle İngiliz futbolundaki önemi daha eskilere dayanıyor. Yazının konusu pek West Ham tarihine girmek değil, Futbol Akademisinin verimliliğinin özellikle 90′ların sonundaki kadroya etkisine kısaca değinmek. Öncelikle şunu söyleyelim, West Ham’e gönül vermek için kupalarla pek alakanızın olmaması gerekli. Ülkenin köklü takımlarından biri olarak bilinse de, West Ham’in müzesinde en yenisi 1980′de olmak üzere övünülebilecek 4 tane kupa bulunuyor. 1964, 1975, 1980 de FA Cup’ı kazanan Hammers, 1965′te de Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmıştı. Kulübün tarihini başka bir sefere bırakalım, biz akademiye yollanalım.
Futbol Akademisi deyimi ilk olarak 1960′larda, Hammers altyapısından çıkan üç isim; Bobby Moore, Geoff Hurst ve Martin Peters milli takım için önemli maçlar çıkarmaya başladığında kullanıldı. 1966 dünya kupasında takımın önemli üç ismi olan bu takımın çocukları için, stadın yanındaki küçük semt meydanında bir de anıt bulunmaktadır.
Sonraki dönemde de ligde oynayan önemli oyuncuları yetiştiren akademi, özellikle 90′ların sonunda patlama yaşadı. Kulübün en önemli gelir kaynağı haline gelen akademiden yetişen oyuncuları saymaya başladığımızda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacak.
İlk olarak 1995′te Rio Ferdinand ve Frank Lampard’ın kadroda belirmesiyle atılımın ilk meyveleri görülmeye başlandı. İkili kısa sürede takımın değişmezi oldu ve büyük takımların transfer listelerine girdi. Rio Ferdinand, 2000′de İngiltere’nin en pahalı defans oyuncusu namıyla Leeds’e gitti: 18 milyon pound. 2002′de de fiyatını neredeyse ikiye katlayıp 30 milyona Manchester’a gitti. Ferdinand’ın senelerdi milli takımın değişmezi olduğunu hatırlatmamıza gerek var mı?
Frank Lampard ise bir yıl sonra 2001′de, tatsız bir hikayeyle Chelsea’ye transfer oldu. Ama giderken takıma 11.5 milyon pound kazandırdı. Lampard’ın da Chelsea performansı hakkında fazla konuşmaya gerek olduğunu düşünmüyoruz.
Şimdi söyleyeceğimiz oyuncu ise, belki de akademinin en heyecan uyandırıcı isimlerinden birisi: Joe Cole. Özellikle Championship Manager’cıların yakından tanıdığı Cole, beklenen sıçramayı bir türlü yapamadı. 17 yaşında oynamaya başlayan Joe Cole, beklenenden daha düşük bir ücretle 7 milyon pound’a Chelsea’ye gitti. Mourinho döneminde futbolunu oldukça geliştiren Cole, şu aralar beklenen düzeye daha yaklaşmış görünüyor.
Yine aynı dönemin orta saha elemanlarından Michael Carrick, 2000′den sonra takımda düzenli oynamaya başladı. Ancak onun da uzun süreli sakatlık yaşadığı 2002-2003′te takımın küme düşmesi futbolunu olumsuz etkiledi. Yine de takımı bırakmayan Carrick, takım 2003-2004′te Premier’e dönemeyince transferini istedi ve 2.75 milyon pound’a başka bir Londra takımı Tottenham’a transfer oldu. Belki de West Ham’in en çok zarar ettiği transferlerden birisi de bu oldu. Tottenham 2006′da Carrick’i 18 milyon pound’a yakın bir ücretle Manchester United’a sattı.
İlk dönem yıldızlarının birer birer ayrılmasının ardından yeni yıldızların çıkışı da gecikmedi. Bunların en parlağı da Defoe idi. Defoe 17 yaşındayken Charlton’dan alınıp akademiye dahil edildi. O da 2003 yılında 7 milyon pound’a Tottenham’a transfer oldu. Yine 2002′de oynamaya başlayan Glen Johnson da birinci yılının ardından 6 milyon pound’a Chelsea’ye satıldı.
Wikipedia’daki bilgilere göre Sol Campbell ve John Terry de West Ham’de oynamasalar da kariyerlerinin bir dönemlerinde okula uğramışlar.
Bu gençlerin yanına bir de o dönemde takımda olan starları ekleyelim ve West Ham’in nasıl müthiş bir jenerasyondan sonuç anlamında hiç faydalanamadığını söyleyelim. 1997 ile West Ham’in küme düştüğü 2002-2003 sezonuna kadar şu isimler geçti kadrodan: Trevor Sinclair, Stan Lazaridis, Steve Lomas, Eyal Berkovic(1999′da 7 milyon pound’a Celtic’e gitti), John Hartson, Shaka Hislop, Paolo Di Canio (bir West Ham efsanesi), Igor Stimac, Marc Vivien Foe(2000′de 6 milyon pound’a Lyon’a gitti), Paulo Wanchope(2000′de 3.650.000 pound’a ManCity’ye gitti), Frederic Kanoute(2003′te 4 milyon pound+Etherington karşılığı Tottenham’a gitti. 2005′te 6 milyon avroya Sevilla’ya gitti), Rigobert Song, Davor Suker, David James(2004′te 2 milyon pound’a ManCity’ye gitti), Tomas Repka, Edouard Cisse, Lee Bowyer… Bunlar sadece o dönemde gerçekten formda olan isimler. Bu isimler yanında takımda Ian Wright, Les Ferdinand, Nigel Winterburn, Stuart Pearce gibi efsane isimler de son demlerini yaşadılar.
Sonuç olarak haydi bu isimlerden
bir de onbir çıkaralım, şimdi bu onbir Premier League’de oynasa ne yapar onu da kafamızdaki sanal maçlarla belirleyelim:
David James (Shaka Hislop)
Glen Johnson - Rio Ferdinand - Igor Stimac - Tomas Repka (Rigobert Song, Anton Ferdinand)
Joe Cole - Frank Lampard - Michael Carrick (Marc Vivien Foe, Edouard Cisse, Eyal Berkovic, Lee Bowyer)
Frederik Kanoute - Jermain Defoe - Paolo Di Canio (Davor Suker, Paulo Wanchope, John Hartson)
Not: Fotoğrafların hepsi bizzat kendi elimizle çekilmiştir. Londra’ya gidip de akademiye uğramamak olmazdı.
by tunchay
1 yorum:
ellerine sağlık, çok güzel bir yazı... West ham altyapısından yetişipte, beklenen sıçramayı benim adıma yapamayan oyuncu Defoe'dir. Kesinlikle daha iyi yerlerde olması gerekiyordu.
WestHam Utd uzun yıllar gücünü altyapısından almıştı, ancak kulübe Tevez'i ve Mascherano yu getiren İskandinav sermayesi o dönemde takımın -geleneklerinden gelen- kimyasını bozmuştu sanki. İskandinav sermayesi, West Ham'ın arkasından çekildi mi? bilmiyorum, ancak takımın yine eski kültürüne dönmesi gerekiyor. Son zamanlarda akademiden yetişen en parlak oyuncu Anton Ferdinand'ın da bu bakış açısı yüzünden takımda tutulması, daha doğru olurdu sanki...
Yorum Gönder