Yazıdan, yemek yeme şeklinden, oturuştan, vücut dilinden karakter tahlili gibi insan psikolojisi üzerine binbir çeşit alternatif branş çıktı meydana. Benim de katkım olsun buna. Dünya üzerindeki insanların karakter tahlillerini bu iki isme göre yapabilirsiniz. Bodiroga’yı izlerken ekranı kıracak gibi olurdum. Bu adam topu eline aldı mı, en sakin adamı bile çileden çıkarabilir. Bir kere hayatta acele etmez. Topu alır, adama arkasını döner, yavaş yavaş onunla potaya yaklaşır. Sonra pozisyon bulursa 1-2 fake atıp havada dönüp bir atış yapar. O basketin olmama ihtimali % 1 bile olsa, pozisyonu hiç zorlamaz, risk diye bir şey bu adamın kitabında yazmaz. Serbest atışların çoğunu sokar, onları da çok uzun bir törenle atar. 2.05 boyu vardır ama smaç yapmışlığını gören yoktur, çünkü garantici oğlu garanticidir. Bırakın maç içinde smaç yapmayı evinin arkasındaki potada bile denediğinden şüpheliyim. Bunlara rağmen bütün eurostar’lara çağırılmıştır. Takım ve milli takım bazında bir sürü Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu vardır. NBA’de oynamamış en iyi oyunculardan biri olarak sayılır bir de. Peh
Conrad McRae başkadır. Hem şov adamıdır hem de iyi basketbolcudur. Nur içinde yatsın, Bodiroga’dan sadece 1 santim uzundur ama panter gibi çeviktir. Uçar, zıplar, bloklar, koşar…Adamı izlerken basketbolu sevesin gelir. Pozisyonları zorlar, yaşama sevinci verir insana. Efes Pilsen’de sonradan oynayacak
Reggie Cross gibi sadece tribünlere oynayıp, basketbolu yerlerde sürünen bir adam değildir. Hem Efes Pilsen’in (Naumoski, Ufuk, Volkan, Conrad, Tamer) hem de Fenerbahçe’nin (Abdoul-Raouf-İbrahim-Marko Milic-Conrad-Zan Tabak) efsane kadrolarında yer almıştır. İyi savunmacıdır, iyi hücumcudur. 29 yaşında göçmüştür bu dünyadan. Çok fazla şampiyonluğu yoktur ama Bodiroga’dan 1000 tane klonlasalar değişmeyeceğim adamdır.
O yüzden dedim ya karakter tahlili yaptıracak iki oyuncudur diye. İnsanın hayat görüşünü bile yansıtır bu iki adamı beğeni dereceleri.
12 yorum:
Çok iyi hatırlıyorum Yalçın Granit defalarca Bodiroga'nın iyi basketçi olmadığı konusunda inat etmişti.Nedeni de şut atış tarzıymış...Bu kadar iyi bir basketçinin böyle salakça bir yorum yapması... acı ama gerçek...
conrad ın ölüm haberini okuyunca hatta ismet badem in o dönem çıkardığu haftalık basket gazetesi fanatik basket conrad ın hayat hikayesini okuyunca gözüm yaşarmıştı resmen..seyretmesi en zevkli basketbolcuydu...kalbindeki delik yüzünden fenerbahçe takımdan ayrılmasına karar verdi risk almamak için...ama conrad risk aldı ve nba yaz kampındayken geçirdiği kalp krizi sonucunda göç etti öbür tarafa...nur içinde yatsın
Bodiroga gitsin İGDAŞ'ta kontrolörlük yapsın..
Mc Rae'nin ilk Stefanel maçında yaptığı yumruk şovu ve Andorra maçındaki reverse alley-oop'unu ölene kadar unutmam..
Bodiroga denince aklıma o sevimsiz ifade ve her maç ulaşılması gereken 18-20 sayı geliyor..
Bodiroga diyince akan sular durur. Dunya uzerinde "Ben size geliyorum" dediginde onu refuze edecek kulup yoktur. Basketbola yetenek anlaminda, Igdas'da en alt kademeden baslayarak herhangi bir ise yakisacak olan da yine bizim kadrodan Hicri Guneri ve Osman Yagcioglu'dur :) Ulan sif Mavi Jeans Ortakoy, kupada Galatasaray ile final oynadi diye butun adamlari transfer edilir mi?
McRae müthiş bi oyuncuydu Fenerbahçe'ye gelmeseydi bile aynı oranda seveceğimi düşünüyorum..
NBA'de bile fark yaratabilecek bir karaktere sahipti ama aramızdan çok erken ayrıldı. Haberi aldığım zamanı çok net hatırlıyorum o zamanlar internet falan da fazla yaygın olmadığı için hastalığından haberim yoktu. Daha sonra Appiah'ın sağlık durumunu öğrendiğimde hissedeceğim gibi, müthiş bir fiziğe sahip olan bu adamın vücudunda bir sorun olduğuna çok şaşırmıştım; hatta öldüğüne inanamamıştım. Nur içinde yat Conrad...
Conrad McRae zamanında en sevdiğim oyuncuların başında gelirdi.Zaten basketbolu seven birinin böyle atletik,göze hoş gelen hareketler yapan, yürekten oynayan birini sevmemesi mümkün değil.
Fakat Dejan Bodiroga basketbolun profesörüydü.Ben bu kadar oyuna etki eden bir oyuncu hatırlamıyorum.Larry Bird için söylenen bir söz vardır.he can't jump, he can't run, he is not fast but he is the best. NBA de Larry Bird neyse Avrupada da Bodiroga odur.Seyretmekten müthiş keyif alırdım.Bence oyunuyla tüm basketbol severlere örnek olabilecek büyük bir oyuncuydu.
bodiroga tam bir winner'dı ve biraz haksızlık edilmiş ona bence.
mcrae ile buyudugum için onun yeri ayrı.. bu şehrın salonlarından gecmiş bır oyuncunun yerı muhakkak daha ayrı ben de.. ama efsane sozu bıraz degıtırnek ıstıyorum bu konu hakkında
mcrae maç kazandırır, bodiroga şampiyonluk...
bodiroga fenaydı abi, az mı aldı elimizden şampiyonlukları... ama ne severim ne sevmem diyebilirim...
ben kimi severdim bilir misin uçan hollandalı, ben henry turner'ı severdim, neden, severdim de ondan (tanju çolak tarzı açıklama yapmak:)
tam da bodiroga hakkında bir yazı yazacaktım gerek kalmamış. şöyle bir şey var; dejan boyuna ve fiziğine rağmen gerektiği zaman 1 numara bile oynayabilen muhteşem bir oyuncuydu.
ayrıca fundamental dediğimiz olay, bu insanın vücudunda resmen yaşam bulmuştu. tipik bir yugoslav. şayet maç 2 sayı geride ve son saniyeyse maçı uzatmaya götürmez, direkt üçlük atar. lider bir oyuncu. bunun yanında koca bir göte sahiptir. en fazla 20 cm zıplayabilirdi ki bence bu yüzden smaç yapamıyordu:D
ayrıca dandik bir şut stiline sahip olduğundan nba'de çok rahat tokatlanırdı. bir de nba için çok yavaş bir oyuncu.oyun tarzı da uymaz. kimse bodiroga'ya "al hacı 24 saniye elinde sektir" diye top vermez. gidecek ve bankta oturacaktı. bunu da hayatta yapmaz.
conrad içinse 90lı yıllarda ülkemizde basketbolla tanışan her insanın sevdiği insandır demek istiyorum. adını görünce üzüldüm yine.
basketbol sadece sayı, asist rebound vs.. gibi bir takım istatistiklerden oluşmaz. bodiroga bu oyunu istatistik, skor ve kupa için oynayan bir oyuncuydu. dutchman'a teşekkürlerimi iletiyorum. duygularıma tercüman olduğu için. yazıyı okurken bodiroga'yı izlediğim maçlardaki ettiğim küfürler aklıma geldi.
basketbolu şov, estetik, güzelliklerle dolu bir oyun olduğu için seviyorum. bu oyuna estetik, heyecan katan her oyuncuyu severim. conrad da onlardan biriydi.
ben bodiroga'yı ibrahim kutluay ile de özdeşleştirim. ibrahim turnikeye giremez, sol elini kullanamaz, sıçrayamaz, garip ve saçma bir driplingi vardır. top hakimiyeti zayfıftır. yaptığı tek şey şut atmaktır. ama aynen bodiroga gibi büyük basketçi sınıfına dahildir.
harun erdenay'ın vediği zevkin onda birini vermemiştir.
bodirağayı en özel kılan şey, kendisinden hiç feyz alınamayacak derecede büyük başka bi oyuncu yok. jordan bile uymaz buna! mj'in her şeyini örnek alıp, yarısını yaptığınızda bile nba'de yıldız olabilirsiniz. ama dejan'daki hantallık, saçma şut stili, yavaşlık?? hangi birini örnek alıcan? ama işte buadam bu haliyle bile, hepimizin şok beğendiği hem çabuk hem size'lı arjantin'in elinden world cup'ı alıvermedi mi? (o finaldeki hakem geyiini es geçiyorum)
demem o ki; bu adamdaki zeka ve vizyon bizim hido'da olsaydı, şuan nba salonlarından birinin tavan döşemesinde forması için yerini ayırtmıştı.
o armut kafasıyla fade-away kitabının tc baskısını çıkartan henry turner'ı hatırlatan arkadaşın da gözlerinden öpmek isterim. vay anasınıyaa, hala gelmedi la öyle adam şu lige
Yorum Gönder