24 Şubat 2009 Salı

IL VECCHIO MAESTRO



Daha önce futbolun siyasetle ilişkisini gösteren bir çok hikaye anlattık. Bunlardan en önemlisi belki de dünyanın en kahraman futbolcularını anlatan Dinamo Kiev'in hikayesiydi bana göre. Bu da bir kahramanlık hikayesi ama Kiev'inkinden farklı olarak sonu güzel biten bir hikaye. 1938 Dünya Kupası'ndan.

İtalya 1938 kupası için Fransa'ya son turnuva 1934'ün şampiyonu olarak geliyor. Son şampiyon unvanını elinde bulunduran taktik dehası hoca Vittorio Pozzo 1890'larda ortaya çıkan ve 1920'lerde Avusturya'nın zirveye çıkardığı, 1930'da Uruguay ve Arjantinîn uyguladığı 2-3-5 şeklindeki piramit sistemini, futbolun değişen koşullarını göz önünde bulundrarak "metodo" denilen "2-3-2-3" şeklindeki sisteme dönüştürüyor. Böylece hem orta sahadaki 3 oyuncuya forvet hattından yardım getiriyor hem de iyi defans yaparak kontraataklarda çok etkili bir takım yaratıyor (bu taktiklere bakıldığında o zamanlara futbolda önemli olanın defans yapmaktan ziyade rakip kalenin ağlarını sarsmak olduğunu anlıyoruz). Pozzo bu şekilde finale kadar geliyor. Finalden önce İtalyanın diktatörü Benito Mussolini, teknik direktör Pozzo'ya bir telgraf çekiyor. Telgrafta "Vincere o morire" yazıyor. Yani "kazanın ya da ölün". Tabi bu gerçek anlamında bir tehdit değil, İtalya'da Mussolini'nin kendi yönetiminde insnaları cesaretlendirmek için kullandığı bir slogandan geliyor. İtalyanlar Macaristan'ı finalde 4-2 mağlup ediyorlar. Maç sonrası Macaristan kalecisi Antal Szabó "4 gol yedim ama hiç olmazsa onların hayatını kurtardım" diyor. Pozzo da böylece çağın ilk taktik dehalarından birisi oluyor ve "Il Vecchio Maestro" (Yaşlı maestro) unvanını perçinliyor.



Bu kupayla ilgili bir başka ilginç not, FIFA'nın o zamanki ikinci başkanı İtalyan Dr. Ottorino Barassi'nin dünya kupasını 2. Dünya Savaşı boyunca, işgalcilerin eline geçmemesi için yatağının altında bir ayakkabı kutusunda sakladığıdır.

2 yorum:

varol döken dedi ki...

hürriyet'in muhteşem bir fifa 90 kitapçığı vardı, orada şahane hikayeler vardı... mesela 60 dünya kupasında şilili rojas gol atınca kamyoncu rojas ın kalp krizi geçirdiği, sonra 66'daki dünya kupasını parkta bulan köpek, bizim kuramızı çeken franco'yu sokaktan bulup getirmeleri gibi...

ya bugün istek günümdeyim hiç de sevmem dutchman ama arada böyle bir dünya kupalarındaki ilginç olaylar serisi yapsan... çünkü hepimiz biliyoruz ki hiçbir şey bir dünya kupasından daha heyecanlı olamaz!

Pads dedi ki...

2-3-5'i, WM'yi gördükçe futbolun geleceğinden iyice şüphe duymaya başlıyorum. şimdiden 4-6-0 taktiği ortaya çıktı. Acaba ileride ne olacak, 9 kişi savunma yapıp, hücumu tek bir hızlı oyuncuya mı bırakacak teknik direktörler? 9 kişi de dantel gibi dizilir valla ceza sahasına. Akşam FM'de denemeli.