17 Eylül 2008 Çarşamba

VELİEFENDİ'NİN EFSANELERİ 3/10: YAVUZHAN


















Yavuzhan ile ilgili yazıya, sahibinin, kendisi hakkinda söylediği şu cümleler ile başlayalım: “Yavuzhan öldüğü zaman ben hastalandım..Birkaç gün sürdü rahatsızlığım..Evden biri ölmüş gibi oldu.Herkes çok üzüldü.Sanki evladım öldü.Onun için Foça’daki çiftliğimizde özel bir anıt mezar hazırladık.”

Bu kadar özel bir at mıydı Yavuzhan? Evet, öyleydi. Belki bir çok atın olmadığı kadar özeldi.“Alt tarafı at ulan bu. Ne özelliği olacak?” diyebilecek münasebetsizlere “Yavuzhan, hayata dair bir dersti” diye cevap verebiliriz. 60’dan fazla yarış koştu. Bir kez bile mücadeleden vazgeçtiğine tanık olunmadı. Hayatla ilgili dersleri müşterek bahis üzerinden vermek, makul ve makbul bir örnekleme gibi görünse de, koltuğunun altında dersane klasöruyle kurstan kaçan ve yan yan top oynamaya giderken, ganyanın penceresinden “Bu senin oğlan değil mi lan Yakup?” şeklinde ispiyon edilen çocuğa babasının çektigi “Biraz da şu attan ders al. Bir günden bir güne "Yapamiyorum" demedi” şeklindeki azar, Yavuzhan vakasının kamu efkarı tarafindan görünüşünü bizlere özetler sanırım. Anti parantez, idol olarak kendisine muhtemeli 1.15 olan bir at sunulan çocuğun istikbali de merak konusudur…

Yavuzhan’ın babası “25 Hilalu Zaman 54/75” enteresan bir aygırdır ve belki Yavuzhan olmasa, yavrularının çoğu “Kumcu babas ıabi bu” dedirtebilecek safkanlardır.İlk anda akla gelenler arasında; Osman Hattat’ın sahibi olduğu taşra pistlerinin sürprize koşan uzun mesafe kaçaklarından Asyel,“gelir gelmez (ekseriyetle gelmez ama geldiği zaman bombalar patlar, kuponlar ölür) orasi bilinmez ama her iki kum yarışından birinde koşar” imajındaki Heybetli 4,bilhassa 2000-2001 İzmir sezonunda koştugu açık yarışlarda ezeli rakibi Bayraklı’ya çakmaktan bitap kalan ve ikiliden düşmeyerek yarışseverleri kendisine bağlayan Mağrip, pistlerin gördüğü en inatçı beyaz bayrak-ayna atlardan ve “Kaçarım. Yetişip, geçerler. Bir daha kaçarım. Ben bu işi hep yaparım” iddiasında Nurtay,üzerindeki jokeyin en ufak calışmasında yarışı bırakan ama jokey hiç bir şey yapmadığı takdirde, grubuna uygun her atı silip süpürebilecek nitelikte yetenekli Sih Taha ve (kafadan hatırladığım) son safkan olarak, bir sürü değerli kum atının ötesinde, Ağakaraca gibi Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi piste özel atlarından birinin babası olan Volga 2, Yavuzhan’ın babadan kardeşidirler. Anne tarafından kardeşlerine dair benim hatırlayabildiğim fazla bir at yok. Yalnız bildiğim kadarıyla, yine meşhur çim atlarından, bolca açık koşu galibi Tunca yavrusu Bozdağ'ın annesi Ajda, Yavuzhan’ın ana-baba bir öz be öz kardeşidir. Bir diger vasat üstü diyebileceğimiz öz kardeşi de Al-Işık’tır.

Yavuzhan, yarış hayatı boyunca 66 kez koştu, 42 birincilik, 16 ikincilik,3 üçüncülük,1 dördüncülük alırken, sadece (ikisi son yarışlarında olmak üzere) 4 kez tabela dışında kaldı.

Daha ilk yarışında, 900 metre çim pistte, Tınay Adışen ile maidendan çıktı. Tınay stilinde bir jokey ile ilk kez yarış koşan bir atın maidendan çıkması (o zaman bizim olduğumuz gibi) acemi yarışcıları saşırtabilir ama Yavuzhan’ın jokeye falan çok da takılmadığı ve kendine hitap eden her grubu paramparça edebileceği belgelenmişti bu yarışla. Sonraki yarışlarda, Yavuzhan’ın gücünün yetmeyeceği bir grubun var olmadığı da alenen görülecekti.Yine Tınay’la koştuğu Handikap yarışını, bu kez derecesini geliştirerek kazandı Yavuzhan. Ve bir daha da handikap koşmadı.

“Bir yarış kazanan şanslı olabilir. İki yarış kazanan formdadır. Üç yarış kazanan ise artık sürdirektir, kaybedene kadar tek atılır” şeklindeki biraz da mabaddan uydurma altın kaplama kuralı, İmparator Süleyman Akdı’nın idaresinde üst üste koştuğu iki Kısa Vade yarışı da kazanarak, bozdurmadı bu genç safkan.Bir şey daha dikkati çekiyordu bu aşamada. Yavuzhan, rakip ne kadar koşuyorsa o kadar koşuyor, ancak fotofinişe yakın garantiliyordu kazanmayı. Heyecanla bağırıp çağıranlar bile sonuç kestirebiliyorlardı aslında. Yavuzhan bir sekilde kazanacaktı…



















Bu sefer Halis Karataş’la ilk kez koştuğu acık yarışı ikinci bitirdi Yavuzhan. Bu yarıştan sonra koştuğu dört açık yarışta, hepsi de “Deterjan” Akın Özdeniz’le olmak üzere, iki birincilik, iki de ikincilik alarak İzmir’e doğru yola çıktı.

Yavuzhan İzmir’de, iki tanesi Akın, sonuncusu ise Engin Yalçın’la olmak üzere 3 kum yarışını da birincilikle bitirecek ve yarış severlerin gözünde “Olmuş lan bu at” mertebesine yükselerek bir daha yarış hayatının sonuna kadar Açık Yarışlardan başka hiç bir yarışta yer almayacaktı.Hepsi birbirine benzer yarışlarla ve başarılarla geçen sezonların ardindan kendi jenerasyonuyla beraber yaşlanan Yavuzhan, inatçılığından ve zor başa çıkılırlığından fazla bir şey kaybetmiş değildi ama “yaşlılık” inceden inceye kendini belli ediyordu.Mukemmel bir 1996 senesinin ardından, 1997 sezonunun sonlarında koştugu ve birinde tabela dışı kaldığı iki yarış sevenlerini üzdü ve ufaktan "acaba" dedirtti. İtiraf etmek gerekirse, olanca hayranlığıma ragmen, Suleyman Akdı’nın pilotluğu baska atların üzerinde ve bendeniz de bir "imparator" hayranı olduğumdan mütevellit, şiddetle geçilmesini istiyordum. Nitekim ileriki sezonlarda Süleyman Akdı, bunu bol bol yapacak, kendi kariyerine kupalar eklerken, Yavuzhan’ın seyir defterinde birincilik dışındaki haneleri dolduracaktı.

Yeni sezonda genç Ağakaraca, amcasını geçemese de cok zorladı. Bilgin, Nurtay ve diğerleri onu cok yıprattılar. Ancak en büyük darbeleri, Süleyman Akdı’nin bindiği, Armağan Turhan’ın Haberbatur’u, Halis Karataş idaresindeki Yavuzhan’ı defalarca geçerek vurdu. Tevatüre gore, Yavuzhan’ın sol gözü artık iyi görmüyordu. Bunu bilen Suleyman Akdı, durumu kendisine avantaj kılarak, “Yanındaki kadar koşmayı” adet edinmiş olan Yavuzhan’ı hep faka bastırıyordu.Gülerce ekürisinin yeni atı Caş da piyasadaydı artık. Bu Özgün yavrusu, çimde mükemmel bir performans sergiliyordu. Bu senelerde yaşanan ve spikerin bağırmaktan sesinin kısıldığı Caş-Yavuzhan-Sergen-Tamerhan mücadelesi yarışseverlerin unutamayacağı arap yarışlarından biri olacaktı. Velhasıl, Caş gençti. Artık onun zamanıydı.


















Yavuzhan, yarış yaşantısının son senesine işte bu tabloyla girdi. Ama hazin vedasından önce eski bir dostuyla yapacaklari işler, kazanacakları kupalar vardı.1995’de İstanbul kumunda bir üçüncülükle fasıla verilen Süleyman Akdı-Yavuzhan birlikteliği, İzmir’de, tam 4 yıl sonra yeniden başlıyor ve 4 Açık Koşu galibiyetiyle süsleniyordu. Her ne kadar son iki yarışını tabela dışında tamamlasa da Yavuzhan, pistlerde yer aldığı 6 yıl boyunca yaptığı unutulmaz resmi geçidi, ismine yakışır şekilde sonlandırmış oldu.

“Yarış karakteri” meşhur bir tamlamadır bu alemde. Bunu tarif etmek zor olabilirdi ama Yavuzhan’ı görmüş bir insan için bu tabir, fazla izahat gerektirmez.

Ankara’da, İstanbul’da ve İzmir’de koştu. Kazandı.

900’den 2400’e, kum-çim ayırt etmeden her mesafe ve pistte koştu. Kazandı.

Akın Özdeniz’den Engin Yalçın’a, Ertul Cankılıç’tan Halis Karataş’a, Kadir Altınöz’den Süleyman Akdı’ya, Tınay Adışen’e kadar stili birbirinden çok farklı jokeylerle koştu. Kazandı.

Açık Grup 1, Grup 2, Grup 3, bütün kupalara adını yazdırdı.

Belki Yavuzhan, 20’den fazla kez geçildi ancak Yavuzhan’ı geçebilen, onun elinden kupa alabilen bir kaç jenerasyon at (onun yokluğunda daha başarılı olabilecekken) yarışlarda yıprandıkları,üst üste onunla mücadeleye dayanamadıkları için ya sakatlandılar ya da bir formsuzluk döneminden sonra kendilerini toparlayamadılar. Kendi gruplarının değil, bir alt grupların atı oldular. Son senesine kadar her koşusu “Sen beni geçemezsin. Hadi bu yarış geçtin ama sonrasını göremezsin” şeklindeydi şampiyonun.

Velhasıl, bir Yavuzhan geldi, geçti pistlerden. Sahibiyle başladık, antrenörüyle bitirelim. Ne demis M. Çay?

“İlk startında ve taylığında ne kadar kaliteli bir at olduğunu anlamıştık.. Zaman ilerledikçe kendiliğinden görüldü zaten...Her mesafenin rekortmeni oldu.. Ayrıca çok ekonomik koşardı.. Hep yakın ara kazandı.. Rakibi ne koşarsa bir fazlasını koşardı sadece.. Çok yarış kazandık fotoyla.. Yavuzhan ile aynı döneme Akyel,Sih Taha , Hastay gibi birçok kaliteli at denk geldi.. Çoğu Yavuzhan’dan dolayı gerçek gücünü gösteremedi.. En çok Haberbatur direndi bize.. Çünkü o da Yavuzhan’ın performansının düştüğü bir dönemde rakip oldu bize.. Ancak Yavuzhan ile Haberbatur’u yan yana koymak mümkün değil..”

Bir dahaki yazımızda, sıra dısı jokey Ertul Cankılıç ve kazandığı Gazi Koşu’larını konu edeceğiz.


by Canarino

Veliefendi'nin efsaneleri serisi

10 yorum:

Telif Hakkı dedi ki...

burun- boyun - baş

yavuzhan ın geleneksel üçlemesi :)Süper bir attı Yavuzhan, devamlı yanındakine bakarak kontrollü koşması da enteresan bir durumdu yanındaki dursa o da dururdu herhalde :)bir yarışında timurhanın bu duruma sinirlenip de eahhh diye ısırmaya çalışması da enteresan bir kare olarak hep kalacak aklımda.Düşününce de sinir bozucu ha sen elinden geleni yapıyosun yanındaki tırım tırım diye koşuyo devamlı ama hep o önde .. en güzel yarışlarını bohemin kralı ertül le koşmuştur ki ertül de zaten yavuzhanın üzerinde sadece sepetlik yapmıştır:) velhasıl öldüğünde sadece sahibi üzülmedi bizde çok üzüldük.

eline sağlık. :)

a.c. sedef dedi ki...

klavyene kurban olayım abi be.süper yazmışsın.at yarışını hayatında sevmemiş adam bana bile sevdirdin ya şu mereti...

Robaggio dedi ki...

S.Akdı'nın bindiği bir at çok uzun bir aradan sonra Yavuzhan'ı geçmeyi başarmıştı -hangi at olduğunu net hatırlayamıyorum ama Caş olabilir- Malum Yavuzhan yanına at geldi mi otomatik hızlanır, o yüzden Yavuzhan en iç kulvardan koşarken, S.Akdı atını en dış kulvara atmıştı, Yavuzhan'ın atı görmemesini sağlamak istemişti ki böyle bir hamle beklemeyen -yine kim olduğunu hatırlamadığım- Yavuzhan'ın jokeyi de tongaya basmıştı, taktik işe yaradı, atların biri en içte biri en dışta koşarak tamamladılar yarışı, yanlış hatırlamıyorsam da foto-finişle geçilmişti o gün Yavuzhan.
Onu geçmek her babayiğidin harcı değildi yani çok baba attı çook..

Adsız dedi ki...

Bir iki düzeltme ve ekleme yapmak istiyorum:
1.Yavuzhan'ın kardeşleri arasına Hakanhan,Eğrice(ki özürlü bir attı) ve anadan kardeş olarak Karben'i de eklemek lazım.
2.Caş,Özgün değil Albatur yavrusu

Adsız dedi ki...

Koşturan'ın da güzel bir hikayesi var bence...

Yarış yaşamına başlar başlamaz çıktığı bütün yarışları kazandı.Daha sonra kaybettiği ilk yarış olan,Grand Ekinoks'un müthiş sprint koyup aynada kazandığı yarışta resmen kendisini geçen ata baktı ve...

O zaman gittiğim ganyan bayisine takılan Suat isminde kafadan çatlak bir adam vardı.Yarış bittikten sonra; "Koşturan'a çok üzüldüm bir daha yarış kazanamaz o at" dedi.Nedenini sorunca "Bazı atlar bu dünyaya şampiyon olarak gelir,geçildiğini gördükten sonra toparlayamaz kendini" dedi.

O zaman "hadi len!" dedik ama ne yazık ki dediği çıktı.


Yav peçeteye istek yazıp yollayan adamlar gibi olacağız ama Trapper-Velociraptor-Medya'nın karakolda biten efsane bir yarışı var onuda bekliyoruz. :)

peralta dedi ki...

Eskiden sanki daha kaliteliydi arap atlarımız. Özgünhan pistten çekildikten sonra kalite oldukça düştü. Yenilerden Kafkaslı var, fakat nispeten kolay bir jenerasyon yakaladı.

İlerleyen dönemde Ayabakan'ın ve taylığında henüz geçilmeyen Turbo'nun efsane olmasını bekliyorum.

Ertül Cankılıç yazını da merakla bekliyorum abi. Özellikle de Bartrobel yarışını. 2006'da yine bir dişi tay ile, Annosh ile büyük favori Karataş'lı Hızelbeyi'ni deviriyordu neredeyse. Bambaşka bir jokey gerçekten.

Bu arada "gadee", 2000 yılının en unutulmaz yarışları olan, Trapper-Medya-Velociraptor kapışması ve detayları için nacizane bkz vericem.

http://pivotsantrfor.blogspot.com/2008/09/efsane-yarlar-2000-yl-ismet-inn-kousu.html

http://pivotsantrfor.blogspot.com/2008/09/efsane-yarlar-2000-yl-celal-bayar-kousu.html

defansın sigortası dedi ki...

mirhat ta çok kalite bir attı ama onun orjininde ingilizlik var deniyordu ayrıca yavuzhan la ikisi hiç yarış koşmadı bunun nedeni nedir ve de mirhatla ilgili yazı dizisi olucakmı acaba?

Adsız dedi ki...

YAŞIM 26 . 1998-2002 YE KADAR KÜÇÜK YAŞIMDA OYNADIM ATYARIŞINI SAYISIZ PARALAR KAZANDIM ÖZELLİKLE TABELADAN YAKLAŞIK 7 YILDIR OYNAMIYORUM NERDEYSE UNUTTUM BİLE YAVUZHAN DİYİNCE AKAN SULAR DURURDU GAZİ KOŞUSUNU HİÇ UNUTAMIYORUM.NE SAFKANLAR VARDI BE RAMADAN ASYEL CAPRICE TAMERHAN CAÇ SIH TAHA MAGRİP İNANIN BUNLARI YAZARKEN TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLUYO BU DUYGUYU ÇOK İYİ BİLİYORUM ÇOCUKLUGUM BU ATLARLA GEÇTİ

Adsız dedi ki...

88 doğumlu olmama rağmen 8-9 yaşında at yarışı oynamama neden olan h.sonlarında babamı kandırıp veliefendiye gittigim günler.Çocukluk kahramanımsın Yavuzhan hayla Tjk nin takviminden kestigim resmini saklıyorum.Toprağın bol olsun şampiyon...

Unknown dedi ki...

S.akdi sıh taha ile geciyor. Yavuzhanin jokeyi karataş. At son anda görüp hızlanıyor ama nafile.