SAĞ KANATTAN MÜTEMADİYEN AKANLAR

25 Nisan 2008 günü "Sol Kanattan Mütemadiyen Akanlar" yazısında sol görüşlü oyunculardan bahsettikten sonra "Bir kaç güne kadar sağ görüşlü oyuncularla devam edeceğiz." demişiz. Bir kaç gün geçti işte. Tamam bir kaç günden biraz daha fazla geçmiş olabilir. Biz işimize bakalım. Yeşil sahalarda politik görüşleri sebebiyle sağ kanadın kontenjanına yazılan isimler. Tabi burada genel olarak dünya üzerinde sol cenahta yer alan insanların daha bir ön plana çıkıp göze battığı, sağ cenahtakilerden aşırıya kaçanların ancak üne kavuştuğu göz önüne alınırsa tüm isimleri buraya taşımamızın imkansız olduğu görülecektir.

Paulo Di Canio hakkında çok bahsedecek bir şey olmamalı. Lazio forması ile Roma derbisinde ve Livorno maçında çektiği Nazi selamı hala insanların hafızalarından silinmedi. Maçtan sonra Mussolini'nin torunuve İtalyan politikasının sağ kanadının önemli isimlerinden Alessandra Mussolini Paulo Di Canio'ya bir tebrik mesajı göndermiştir. Di Canio'nun bu olaylardan ve 1 maç oynamama cezası almasından sonra Livorno'lu Cristiano Lucarelli için "o sol yumruğunu havaya kaldırırken ben neden eski Roma'ya ait bir selamla gol sevinci kutlayamıyorum" şeklinde bir açıklaması vardır. Di Canio ayrıca Almanca "Fuhrer" anlamına gelen ve hem Adolf Hitler hem de zamanında "Duce" kelimesi ile Benito Mussolini için kullanılan Latince "DUX" kelimesini kolunda dövme olarak taşımaktadır.

Di Canio'nun kariyerinin sonunda döndüğü Lazio'nun eski oyuncusu Sinisa Mihajlovic de aşırı sağcı damgası yemiş isimlerden. 2000 yılındaki Lazio-Arsenal mücadelesinde Patrick Vieira'ya "black shit" lsözünü sarfettikten sonra aldığı ceza bu özelliğini daha çok öne çıkardı. Mihajlovic sonradan özür dilese de gelen tepkileri azaltamadı. Kendisinin Slobodan Milosevic'le yakın ilişkilerinin olduğu ve Sırbistan'daki soykırım hareketlerini de desteklediği biliniyor. Balkanlardan gelen ve özellikle siyahi ırka olan önyargısını gizlemeyen isimlerden birisi de Bulgar yıldız Hristo Stoitchkov'du. Stoitchkov'un "kendimi siyahlardan daha üstün görüyorum" sözü onun da kara deftere yazılmasına sebep oldu. Eski Arsenal ve Leeds oyuncusu son olarak Aston Villa menajerliği yapan David O'Leary de sağ görüşlü futbolcular arasında. Özellikle kariyerinin başında Leeds United forması giyen Lee Bowyer'ın takım arkadaşı Jonathan Woodgate ile Hintli bir genci dövmesi olayında onlara destek çıkması ve göçmenlere karşı tutunduğu tavır kendisi üzerinde de kara bulutların dolaşmasına yol açmıştı. Bir İrlandalıdan beklenmeyecek bir davranış. Eski Oxford United oyuncusu, Premier Lig'de uzun bir kariyere sahip olan ve şu anda da kariyerini bitiren Ron Atkinson da göçmenlere ve siyahi oyunculara karşı olan tutumu ile bilinen bir isim. 2004 Nisanında İngiliz ITV televizyonunda yorumculuk yaptığı sırada Chelsea kaptanı Marcel Desailly içi kullandığı "kahrolası tembel zenci (nigger)" lafı onu kanalından istifa ettirdi. Bu yetmezmiş gibi aynı yıl içinde Çinli kadınlar için "dünyanın en çirkin kadınları" yorumunda bulundu. O tarihten beri de "ırkçı Ron" damgasını yemiş durumda.




















Burada Zvonimir Boban için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Boban Yugoslavya'nın parçalanması sırasında 1990 Mayısında Red Star Belgrad ve Dinamo Zagreb arasında oynanan maçta Belgrad'lı bir polise Zagreb'li taraftarlara şiddet kullandığı için saha içinde saldırmış bir isim. Hırvatistan'da mili kahraman ilan edildi bu hreketten sonra. Dolayısıyla milliyetçi bir ideolojiye baş kaldırdığı söylenebilir. Ancak Boban daha sonra (doğal olarak) Hırvatistan'ın ultra-milliyetçi sağ görüşlü partisi HDZ'nin bünyesinde yer almış ve partinin bazı organizasyonlarında yer almıştır. Dolayısıyla başkaldırı ve anarşizm kimi zaman hangi taraftan baktığınıza göre değişik anlamlar kazanabiliyor.

Milan'ın Liberyalı golcüsü George Weah bu yönde düşünceleri ile değil eylemleri ile de harekete geçenlerden. Weah aslında tam bir radikal görüş sahibi değildi. Ülkesinin başkanlık seçimlerinde aday olduğu kampanyada, listesini 1980-90 yılları arasında Liberya'nın darbeci diktatörü olan Samuel Doe yönetiminden bir çok isimle doldurunca bir çok eleştiri aldı. Ancak Weah Birleşmiş Milletler, dünya barışı ve Afrika halkının büyük güç odakları karşısında korunması gerektiği ile ilgil ibirçok girişimde bulunmuştur.

Gianluigi Buffon'un hikayesi de ilginç tabi. 2000 yılında Parma forması giyerken giymek istediği forma 88 numarayı taşımak istedi. Bu aynı zamanda Alman alfabesinin sekizinci harfi olan "H" ve HH şelindeki "Heil Hitler"e bir göndermeydi ve Neo-Nazi ideolojisinin önemli bir sembolüydü. İsteği İtalya'da yaşayan yahudilerden büyük tepki gördü. Buffon siyasi görüşü ile ilgili bazı iddiaları yalanladı ancak daha önce üzerine giydiği ve Mussolini yönetiminin önemli sloganlarından olan "Boia chi molla" (Korkaklara ölüm) ve "Credere, Obbedire, Combattere" (inan, itaat et, dövüş) ifadelerinin yazılı olduğu t-shirtler, 2002 dünya kupasına götürdüğü bavulundaki tek kitabın Nazi Almanyasını anlatan (3rd Reich) bir kitap olması onun üzerindeki söylentileri hiçbir zaman bitirmedi. Buffon son yıllarda bu söylentileden uzaklaşmış gibi görünüyor. Bu rolü bugünlerde Buffon'dan devralan isim ise bir başka kaleci Christian Abbiati. Abbiati geçtiğimiz günlerde "faşizm ve vatanseverlik gibi öğretilere ilgi duyuyorum, dinime bağlıyım ve bunu belirtmekten çekinmiyorum, Hitler'in yaptıklarını savunmuyorum ancak ancak insanlara güvenlik getirdiği de kesin" türünde açıklamalar yaptı. İtalya'da bir sonraki durağının Lazio olacağı yönünde esprili yorumlar yapıldı bile.

Tabi daha ılımlı olanlar da var. Kevin Keegan gibi. Keegan sıkı bir Margaret Thatcher hayranı. Demir leydinin icraatlerini her zaman takdir ettiğini belirten Keegan aşırı olmasa da ortanın sağında yer alan bir isim. Jamaika asıllı İngiliz oyuncu John Barnes da uzun süreden beri Muhafazakar Parti ile yakın ilişki içerisinde. Onun da ılımlı sağcılardan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Frank Lampard da aynı şekilde. Muhafazakar Parti'nin şu ndaki lideri David Cameron ile yakın ilişkileri olan Lampard "oldum olası kendimi muhafakazar olarak bilirim" şeklinde görüş belirtmişti. Lampard'ın önümüzdeki İngiliz seçimlerinde Cameron'ı desteklediği de biliniyor. Eski İskoç kaleci Andy Goram da Belfast'ta merkezi bulunan Kuzey İrlandalı milliyetçilerin bir üyesi ve gruplar sıkı ilişkileri mevcut.

Tabi yorumlara gelenleri de bu listeye eklemek lazım. Sıra blog okuyucularında.