Soyaddan çıkarmışsınızdır mutlaka,
Ajax efsanelerinden Danny Blind'in oğlu. 2010'da olmasa da 2014 Dünya Kupası'nda Hollanda Milli takımının onbiri için şimdiden düşünülüyor. Hollanda 17 yaş altı takımının bir parçasıydı ve bu yıl Antalya'da yapılan Avrupa 17 yaş altı turnuvasında da kadrodaydı. Tabi baba Blind'in bu sezon başı Ajax'ın teknik menajerliğine getirilmesi de onun A takıma geçişini hızlandırdı. Van Basten, Danny'nin de varlığını fırsat bilerek onu bu sezon kadroya almaya başladı. Bu ayın 7'sinde Volendam maçında sonradan oyuna girerek ilk kez forma ile tanıştı. Geçtiğimiz hafta içindeki Slavia Prag maçında ise ilk onbirde sahadaydı. Babası sağlam bir defans oyuncusuydu. O ise orta sahanın ortasında oynuyor. Yani Sneijder ve Van der Vaart'tan 2 kuşak sonra mevkilerini dolduracak adam.
18 yaşında. Ajax onunla cuma günü 5 yıllık sözleşme yeniledi. Şimdilik Real Madrid peşinde değil elbet ama 2 sene sonra ne olacağı belli olmaz. Benim gözlemlediğim henüz üzerinden heyecanını atamamış olması, çıktığı 2 maçta da çabuk oynama stresi ile pas hataları yaptı ve doğal olarak da fizik gücü yetersiz. Ancak her iki eksiğini de çabuk kapatacak yeteneklere sahip. Johann-Jordi Cruijff hanedanının ikinci kısmından çok da üst düzey bir performans alamamıştı dünya futbolu. Bu sefer kumaş daha iyi görünüyor. Bu baba-oğul formülünün bir tanesi de PSV tarafında var biliyorsunuz. PSV efsanelerinden ve şu anda da takım antrenörlerinden
Luc Nilis'in oğlu Arne de babasının kanatları altında PSV altyapısından geliyor.
Son olarak hazır laf Blindlerden açılmışken Hollanda diyarından bir espri ile bitireyim. "Blind" aynen İngilizce olduğu gibi Hollandaca'da da "Kör" demek. Patrick Kluivert 1997'de insanların da ölümüne sebep olan bir zincirleme araba kazasına bulaşmış , bir süre ehliyetine el konulmuş ve kamu hizmeti cezası almıştı. Hollanda'da eğer bir şöför yayaya çarparsa veya çarpmaktan kılpayı kurtulursa aralarında şöyle bir diyalog geçer.
Yaya: "Ben jij Blind? (Kör müsün)
Şöför: Nee, ik ben Kluivert (Hayır Kluivert'ım)
evet çok kötü biliyorum....
2 yorum:
rahmetli ayrton senna'nın bir muhabbeti vardı bir de. yolda aşırı hızlı gidince durduran polis güneş gözlüklü senna'yı tanıyamayınca, "senna mısın birader?" diye soruyor, aldığı cevap da haliyle "evet, senna'yım" oluyor.
Bu espiriyi daha öncede bu blogta okumuştum sanırım. yoksa dejavu mu yaşıyorum.?
Yorum Gönder