22 Aralık 2008 Pazartesi

İDDİA-I ULEMA

























Milliyet Taktik eki kapanana dek Hollanda Ligi yazılarını ben hazırlıyordum. Fazla zamanımı almayan ligi yakından takip etmeniz halinde de az çok doğru tahminlere ulaşacağınız bir uğraştı. Kapandı Taktik, Türkiye'yi de vuran mali krizin uzantısı sebeplerle. Ömrüm boyunca iddaa bülteni ile haşır neşir olduğum tek dönem olarak kaldı. Zira bir kere bile hayatımda bayiye gidip kupon yatırmış, hatta öncesinde iddaa bültenini takip etmiş değilim. Blog kadrosu bazen aramızda birleşip 4-5 maç oynuyoruz o kadar. Bir elin parmaklarının sayısını bile geçmez 2 sene boyunca. Onlarda da tamamen eğlence amaçlı yola çıktık. Tutmayınca arkamızı dönüp gittik. Maçlar oynanırken takip etmedik bile. Hatta işin içine İrlanda Ligi, Amerika Ligi gibi ligleri de katıp fantaziye kaçtığımız da oldu. Futbolun üzerinden para kazanılmasını ve bunun ciddiye alınmasını hiçbir zaman sevmedim, sevmeyeceğim de. Çünkü bunun bizi dönüştürdüğü profilden açık söyleyeyim nefret ediyorum.

Özellikle genç kuşakta şu tür söylemleri çok görmeye başladım. "İspanya Ligi'ni hiç sevmiyorum, iddaa'da 2 maçım yattı Valencia yüzünden", "Liverpool'dan nefret ediyorum, lig sonuncusuna mağlup oldular, 58 ganyanımı yediler", "Ajax'tan takım olmaz 2 lira koyup 158 lira alacaktım yaktılar beni". Yanın, kül olun mümkünse. Bu söylemleri gördükçe Türk futbol seyircisinin dönüşümünü hayretle izliyorum. Zaten sahada oynanan futbolu yorumlama konusunda çok derin analizler yapan bir toplum değiliz, zaten ılımlı yorumlar yerine futbolla ilgili herhangi bir olguyu zirveye çıkarmak veya yerin dibine batırmak şeklinde kutbun arasında kalmış bir topluluğuz bir de futbolu cebimizdeki paranın spekülatörü haline getiriyoruz. Yani olabilecek felaketlerin en kötüsü. Dolayısıyla 2 kısıma ayrıldık. Sadece Türkiye Ligi'ne hapsolmuş ve dünya futbolu hakkında hiçbir söylemi olmayan donanımsız bir çoğunluk. Dünya futbolunu takip eden ve bunu da cebindeki parayı artırmak gibi futbolun ruhuna ihanet eden bir aktiviteye harcayan azınlık. Televizyonlar da bu rantın üzerine atladı tabi. Bir dolu bahis programı türedi. Artık bir bahis programı sunucusu "Bolton takım değil, oynadığı maçlaırn hepsi alt bitmiş, bu mu kaliteli takım?" diyor. Yukarıdaki laflardan bir farkı yok işte bunun. Futbol anlayışımız bu sığ, bayağı, afedersiniz kokuşmuş yorumlara sıkıştı. Kendi tecrübemden biliyorum, gazeteye FC Utrecht'in maçı kaybedeceği yönünde tahminde bulunduğum ve gerçekten tahminim tutup FC Utrecht maçı kaybettiğinde zerre kadar sevinemiyordum. Zira benim takımımdı o, mağlubiyetine nasıl sevineyim? Nasıl bu kadar kendi varlığıma, gönül verdiğim futbola ihanet edeyim? Ama üzülerek görüyorum ki bu yola girmiş bir dolu insan var etrafta ve sayıları giderek artıyor.

Endüstriyel futbol hakkında her fırsatta atıp tutup, onu yerden yere vurup, her fırsatta Türk futbolunun üzerinde dönen kara bulutlardan, şike söylentilerinden, teşvik primlerinden maç satmalardan şikayet edip, bunlardan dert yanıp haftasonu iddaa bayine koşa koşa gitmek ve her hafta sonu banka hesabımın sıfırları artsın diye başka bir takımı desteklemek, futbola o yakınılan şeylerin bulaşmasına en fazla ön ayak olan şeylerden bahis oyunlarını futbol yorumunun merkezine yerleştirmek çok ikiyüzlüce değil mi? Tekrar belirtmek lazım futbol maçları üzerinden yapılan tahminlere para kazanmanın karşısında değilim, bunun sahadaki oyunun yorumlamamızdaki birinci kıstas olmasından fena halde şikayetçiyim. Tabi bir de bunun yarattığı futbol ulemalığı var. İddaa profesörleri, sözüm ona futbol bilginleri. Bundan 5-6 yıl önce Young Boys Bern'i porno film ismi sanacak adam şimdi İsviçre Ligi'ni avucunun içi gibi biliyor ona sorsanız. Ama nasıl biliyor?, "Zurich evinde bu sene hep alt bitiyor", "Grasshoppers deplasmanda kazanamaz son 8 maçını kazanamamış", "Luzern çok ters takım beni çok yatırdı" şeklinde. Gerisi. O takımın tarihi, logosunun hikayesi, taraftarlarının kimliği, kulüp kültürü...Ne gerek var canım? Kuponumu tuttursun da gerisine ne gerek var? Ben ne yapayım AEK Original 21 grubuyla Olympique Marseille Ultralarının aşkını, Santos'un göz altına alınışını...İkisi de hafta sonu içerde 3 gol atsın yeter bana. Geldiğimiz nokta bu, yarattığımız profesörler bunlar. Bunun adı da günümüz futbol yorumculuğu. Bu akımı görünce daha da uzaklaşıyorum bu bahis oyunlarından. Bu tavrımdan da hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Cebini dolduran doldurmaya "Tottenham'dan çifte şansını batırdığı için" nefret eden etmeye devam etsin, ben onları yahudi cemaatiyle ilişkileri, logosundaki Latince ifadesi, Kuzey Londra derbisindeki profili için seveceğim. Böylesi daha futbolca....hatta insanice diyeyim.

12 yorum:

alengir dedi ki...

Kendi evlerinde ki maçta,Diyarbakırspor'un beraberliğine oynayıp,Diyarbakır berabere kalmayıp galip geldiği için stad da kendi takımlarına küfür eden ve olay çıkartan taraftarları hatırladım,yazıyı görünce!

L dedi ki...

yine ülkemizdeki futbol manzaralarıyla ilgili harika bir yazı, eline sağlık abi.

benim bu konuyla ilgili gördüklerimin doruk noktası ise, kardeşimin bir arkadaşının, futboldan zerre anlamamasına rağmen, iddaa'dan 800 milyona varan rakamlar kazanabilmesi. işte bu çocuk, 2 gün sonra "ben futbolu bitirmişim abi, çözdüm olayı" diye ortada dolanacak. vah ki ne vah.

Adsız dedi ki...

enfes yazı. böyle adamlar kalmadı yahu. utanmazlar korosu her gün desibel yükseltirken futbola bağlı kalmak da zorlaşıyor.

aksilaz dedi ki...

tottenham konusunu anlayamadım.yahudilerle ilişkisi var diye sevılırmı yahu :)

Maslow dedi ki...

@aksilaz,

neden sevilmesin, yahudiler insan değil mi ?

Adsız dedi ki...

Türkiye'nin büyük şehirlerinde bile aktif internet kullanımı 1-2 senedir bu kadar yükselişe geçti.5-6 sene önce Young Boys'u tanımak zaten çok mümkün değildi.UEFa ilk ön eleme turunda rakip falan olmamız lazımdı tanımamız için.Bu nedenle insanları hâkir görmemek lazım sevgili Flying. :)

Tabii yazının geneline bakarak bir tek o cümleyi cımbızla çekip aldım gibi düşünme.Yoksa yazının ana fikrine katılmamak elde değil.

Adsız dedi ki...

Bir bahis yorumcusu olarak şunu söyleyebilirim; futbolu ve yazmayı sevdiğim için bu işten para kazanmayı seçtim. Hiç bir takımı kendi çıkarlarıma alet etmiyorum. Hiç bir takıma kin gütmeyi de öğütlemiyorum.

Türkiye'de en iyi futbol analizlerini yapanlar gerçek bahis yorumcularıdır. İddaa eklerinde bu yorumcuları göremezsiniz ya da çok nadirdir. Çünkü iddaa adlı tekel kurumunun hitap ettiği kitle ile bahisçilere hitap eden kitle çok farklıdır.

Dutchman serzenişinde haklı, herşeyde olduğu gibi bu işi de baştan savma yapan bir sürü ulema var ortada. Kendi isimlerini de kendileri koyuyorlar:)

Ama için rahat olsun ki, ne yaptığını bilen, futbolu seven, futbolu seven insanları soğutmayan yorumcular da var içimizde.

Bir de Dutchman'in, "bahis oynamıyorum buna rağmen bahis tahmini verdim" itirafına ek olarak şunu belirteyim; *tipster'ler kendi oynamadıkları maçlara kimsenin para yatırmasını istemezler. Hariçten gazel okuyan insanlar değillerdir bi bakıma.

*tipster: Bahis tahminleri veren kişi.

AB..

L dedi ki...

az önce bu yazı ntvspor'daki spor servisi isimli programda gösterildi. mehmet demirkol sanırım bloglarla bayağı ilgilenmekte. biz f.dutchman okurunun da hoşuna gitti tabii böyle bir programda buradaki bir yazının takdir görmesi. o tayfa genelde haberiz çünkü böyle mekanlardan.

Flying Dutchman dedi ki...

@Salih Özkıroyf (bu nasıl isimdir ayrıca tartışırız :)) )

Nasıl gösterildi biraz ayrıntı verir misin?

L dedi ki...

(abi ismi karıştırma şimdi, gırgır işte:))

ya programın içeriği medyadaki haberleri yorumlanması şeklinde filan, okumuşsundur belki bir yerlerde. öyle devam ederlerken, m.demirkol da "bir de bloglardaki güzel yazılar var vs." diye araya girdi, daha önceden bakıp okuyup hazırla(t)mış sanırım, sonra yazıdan bi kısmı ekrana yansıttılar ve okudular, adresi koymuşlar yukarı filan. öyleydi.
sonra bi blogdan daha bi yazıyı okudular. "alplesness" tı sanırım

volkanbk3 dedi ki...

geçenlerde bir iddaa bayideydim
spartak moskova son iki dakkada nijmegene yenilmişti ya uefa'da çok çarpıcı bi yorum geldi kulağıma
"ligi biten takıma oynanır mı hiç arkadaşım sen de hiç mi akıl yok!"
güldüm...
bknz. 2005 UEFA Şampiyonu ligi biten CSKA Moskova
bknz. son UEFA Şampiyonu ligi biten Zenit st. Petersburg...
türk seyircisinin futbol bilgi düzeyi işte...

Unknown dedi ki...

kesinlikle katılıyorum. bahis yüzünden maçlardan zevk alamaz oldum. Kendi takımımın (artık öyle de sayılmaz gerçi, nedenini yazacağım) maçlarına bile bakmaya tahammülüm yok, çünkü herhangi bir getirisi olmayacak. aynı saat diliminde başka bir maç varsa ona bakmalıyım ya da "tatil" şu sigara, kahve/çay, stres zararlılarına bir ara vereyim! diyorum. tuttugum bir takım yok sayılır artık. "geleneksel" düşmanlıklar umrumda değil, ben fb'yi bana çok kaybettiridği için sevmiyorum. iddaa ne ki, tam sömürü hele.. kesinlikle oynamayın.

bahis kötü müdür? değildir, çok zevklidir ama.. işte yukarıda yazmış olduğum mevzubahis de yan etkileri. karar sizin.

iddaa olur tek maça yatarsınız, yurtdışı bürolardan oynarsınız son dkde yatarsınız. "zevk" için olacaksa oynayın ama ciddi bir birikim zor. ciddi bir birikim için iyi bir sermayeniz olmalı. sonra da müthiş bir şansınız.