23 Aralık 2008 Salı

ZIKKIM GİBİ BLOG


Aslında çok uzun süredir aklıma olan bir hadiseydi de bugün bir arkadaşın dürtmesi ile artık dile getireyim dedim. Nasıl 21. yüzyılın yarattığı yeni insan tipleri varsa bir de aynı dönemin yarattığı "yorumlama ekolleri" var. Ben bu ekollerden izlediği, dinlediği, gördüğü bir sanat eserini illa bir yemekle, abur cuburla veya sıcaklıkla bağdaştıran kitleden bıktığımı söylemem lazım. Böyle anlatınca anlaşılmıyor tabi ki pek. Örneğin, Once veya Before Sunrise filmini izleyip şöyle bir yorumları turluyorsunuz etrafta. Varan 1: "Sımsıcacık, cumartesi öğlen battaniye altında sıcak bir sütün yanında yenen, cikolatalı kurabiye tadında bir film", onu geçiyorum "ağızda hoş bir tat bırakan sütlü tatlı" gibi". Af buyur? Sımsıcak süt, çikolata ve sütlü tatlı mı? Film yahu bu, Yörelerimiz Yemeklerimiz programı mı? Genelde de bu benzetmelerin hepsi tatlı ve kurabiye cinsinden oluyor. Bu benzetmelerin rejimde olan ve söz konusu abur cuburları yemeye özlem duyan karşı cins bir güruh tarafından yaratıldığını düşünmekteyim. Genelde de nerede bir naif, soft film var onun için yapılıyor bu yorumlar. Pembe sevgi kelebeği yorumları. Bu manada kimsenin çıkıp Irreversible veya Oldboy için Pilav üstü yarı pişmiş nohut gibi zor bir film veya, 1,5 acılı adana gibi oturan bir film dediğini duymadım. Hep bir Kızıltoprak-Caddebostan arası havası yorumlarda. Zira Ümraniye çocuğunun yorumu "filmi de üzerine izleyince 1,5 iskender üstüne künefe tadını da aldım anadın mı..." şeklinde oluyor. Tabi odak noktadan kopmayalım. Yemekle bağdaştırma. Zamanında Amelie filmi için "hani fırında sütlaçın üzerindeki yanmış tabaka olur da kaşığı vurarak içine girip yemeye başlarsınız ya, işte öyle kazdıkça güzellikler çıkaran film" şeklinde bir yorum görmüştüm. Burada çok açık ki filmde kafede Matthieu Kassovitz'in kahve içtiği sahnede kopmuş bir hamile arkadaşımız var. Niye filmi aşermene alet ediyorsun? Tamam teşbih güzel şeydir, "hata da olmaz" denir ama nedir bu bulutların üstünde uçuran filmleri bol nişastalı tatlılara benzetme isteği anlamıyorum.

Bir de arkadaşının en kokona haliyle çıktığı resmini görüp "çok şeker çıkmışsınız, başka resim yok mu?" diye yazıp, böylece başka kokona resimleri ekleterek kendisini güzel hissettirme delisi olan güruhun yorumlama ekolü var ki onu başka bir postta anlatırız. Bu yemek postunu atmak zorundaydım, rahatsızlık için özür dileriz.

10 yorum:

varol döken dedi ki...

tatlı ekşi soslu tavuk tadında bir post olmuş:)

varol döken dedi ki...

okurken bak balabanlara, vay ümit usta şişkoluğundaki zavallı yorumcular, o tatlının kaşığı var ya diye hain hain gülümsüyorsun ama tatlı kaşığının sapı onlara, kepçe kaşığının sapı bana!

magnolia (tom cruise) filmi için bir felsefe dergisine çaylı şekerli bir yorum yazmıştım da sonra kendimi bu eşsiz benzetmem için pek bir kutlamıştım...

ver kepçeyi flying dutchman, ver kepçeyi:)

miracsaral dedi ki...

Yazdıklarına sonsuz bağlılıkla katılıyorum ve aynı bağlamda mı bilemiyorum ama bir de tanıdığı herkese "aşkım" diyen kızlar da misal...

Adsız dedi ki...

http://en.wikipedia.org/wiki/Synesthesia

Sanırım bu, yazıda eleştirilen yorumların gerekçesini açıklayabilir.

L dedi ki...

@hiçkimse:

abi, onun daha kapsamlısı var, biliyorsundur, 5 dk önce tanıdığı adama "canım" diyen kız.

ayrıca da, eline sağlık abi;yine.

İLKER dedi ki...

Dutchman sonuna kadar katılıyorum.
bu hayatı hep sorunsuz gören gerçeklikten uzak insani yorumlara.
neden soyle demezler "lost highway" diye bir film seyrettim ama bi bok anlamadım.Neden itiraf etmezler de tavuk göğsü yada keşkül havalarına girarlar.Hepsi sahicilikten uzak insanlar bunlar.

Handan dedi ki...

aynı tipler beğendikleri yazılar için şöyle yorumlar yaparlar;
- yüreğine sağlık
- yüreğinle kal
- yüreğinden öptüm

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

şef; es köse lö fiğens dö lö üsi?

CaRtMaNtR dedi ki...

Kötü bir film içinde hani hasta olduğunuzda içtiğiniz iğrenç tadı olan öksürük şurupları var ya onun gibi bir tad bırakıyor ağızda diye bir tanımlama yapana büyük saygı duyacağım.

PVH dedi ki...

Bu banal kaliplar yenilen yemeklerle sinirli degil. Yemekli ornek verince daha entel oldugunu dusunuyorlar gerci ama sorun cok daha ciddi. Ornek vereyim

"Insanin icini isitan, samimi, sabah alinan kafa selami gibi bir film"

Insanin icini isitan film? Filmlere bu yorumlari yazan birisini gorunce anlayin ki kafa pek basmiyor. Zeka sorunu degil, sanat eserini anlayacak, yorumlayacak bir bilgi birikimi, algisi, tecrubesi yok.

"Bu film hakkinda bir sey yazmak gereksiz olur, simsicacik, mukemmel bir film" yazan gorurseniz anlayin ki filmin puanlari imdb'de yuksek, eksisozlukte filme ovguler yagdirilmis, bu cakma karakter de yandan giriyor muhabbete. Gidin fight club, wall-e, dark knight yorumlarini okuyun, ne dedigimi anlarsiniz.

-Daha once boyle cizgi roman filmi cekilmedi, tek kelimeyle mukemmel, etkileyici, joker'in oyunculugu kusursuz, bu en iyi joker olmus.

- Ha siktir.