9 Ocak 2009 Cuma

ARSENAL'DE YILIN TRANSFERİ
















Geçtiğimiz ay yazdığımız CEO yazısında Premier Lig kulüplerinde başkan ile teknik direktör arasında yer alan "CEO, Genel Direktör, Menajer, Teknik Direktör gibi makam isimleri ile anılan tampon kurumları ele almıştık. Bunun sonucunda da sadece 5 kulüpte aktif, söz sahibi olarak çalışan isimlerin varlığına dolayısıyla olmazsa olmaz, başarıya giden yolda mutlaka kulüpte yer alması gereken bir mevki olmadığına ulaşmıştık. Hatta Celtic hocası Gordon Strachan'a kulak vermiştik. Strachan ""saygısızlık etmek istemem ama, bu mevki başkanın kulüpte ne olup bittiğini öğrenmek için yarattığı bir mevki gibi geliyor" diyordu bu isimler için.

O listenin başında şöyle diyorduk. "Arsenal'de böyle bir adam yok. Arsene Wenger halen tek adam ancak ilginç şekilde oraya bir ismi atamak istiyor. Takımın eski defans oyuncusu ve şu anda kulüpte scout olarak görev yapan Gilles Grimandi en büyük aday". Fransız, tüm transfer politikası ve oyuncu yönetimi ile ilgilenmek için kendisine destek olacak bir isim arıyordu. Zira genç oyuncuların bir arada tutulması, William Gallas olayı, takımdaki oyuncuların Arsenal'in kupasız geçirilen sezonlardan sonra takımdan ayrılmak istemeleri gibi bir çok sorunun üstüste gelmesi üzerine bir "ikinci akıl" lazımdı yanına. Arsene Wenger önce Celtic'in CEO'su Peter Lawwell'e teklif götürdü ancak red cevabını aldı. Sonunda aranan isim bulundu. ABD Ligi'nde daha önce önemli görevler üstlenmiş olan Ivan Gazidis Arsenal FC'nin CEO'su artık. İngiliz basını Arsenal'in bu sezonki en büyük transferi olduğunu söylüyorlar onun için. Son yıllarda atılım yapan ABD Ligi'ndeki tüm kontrat hareketlerini yöneten isim olan Gazidis, David Beckham'ın Los Angeles Galaxy'e 5 yıl için attığı 128 milyon poundluk imzanın da mimarıydı. Wenger özellikle Mathieu Flamini'nin geçtiğimiz yıl takımdan bedelsiz olarak ayrılması ve Theo Walcott'un kontratının bitimine 18 ay kala hala yenileme teklifi almamış olmasından duyduğu rahatsızlığın bu kararı almasını hızlandırdığını söylüyor. Tabi böyle bir durum var İngiltere futbolunda. Takımlar sözleşmesi bitecek oyuncuları Türkiye'deki gibi sezon sonu veya 6 ay önce değil 1,5-2 sene önce bağlıyorlar. O açıdan Galatasaray'ın bu seneki yenileme çalışmasının önemli bir adım olduğunu söylemek lazım.

Gazidis Güney Afrika doğumlu, İngiltere'de mesleki eğitimini almış bir avukat. Yani işin hukuki kısmındaki uyumsuzluklara da mahal vermeyecek bir adam. Arsenal'in takımı bir arada tutacak ve oyunculara "tepenizde bir otorite var" mesajını verecek ismi olabilir.

1 yorum:

playmaker dedi ki...

Hani insanın tuttuğu takımda -hatta ülke futbolu olarak da genellesek yeridir- görmek istediği organizasyon ne ise Arsenal'de görüyorsunuz.
Scouting'se scouting; kurumsallık sa kurumsallık; devamlılık-istikrarsa, devamlılık-istikrar...
daha saymakla bitmeyecek bir sürü kriter...
benim anlamadığım bunu uygulayabilecek klüpler var Türkiye'de...
Batıya açılan pencere olarak klasikleşmiş tanımın klüp yönetimine de hakim olduğu Galatasaray... veya 10 senelik farkedilir gelişimi ve ekonomik gücü ile Fenerbahçe...
Beşiktaş'lılar alınmasın ama Süleyman Seba'nın klüpten tasfiyesi ile çaptan düştüklerini sanırım kendileri de kabul edeceklerdir...
En azından transfer politikalarında bir mesnet olsa: alınacak 8 yabancıyı belli bir politikayla alsalar...
Olamaz mı:
2 tanesi kulübün reklamını yapacak, forma satışlarını hızlandıracak, dünya transfer piyasalarında sizden bahsettirecek transfer (Hagi, Taffarel, Popescu, R.Carlos gibi). Yaşlı da olsalar takıma katkıları büyük olabiliyor;
3 veya 4 tanesi takımın yükünü taşıyacak ama mümkünse ilk büyük takım tecrübelerinde fail etmiş yeni şans arayan ve satışı halinde para kazanılabilecek transfer (Carew, Appiah, Anelka -ki Anelka bu anlamda birinci kategoriye de hizmet etmiştir- gibi); geri kalan kontenjana ise ümit vadeden ve de az da olsa scouting gerektirecek transferler...
Bu yabancı transferlerin yanına uygun bir yerli kadro oluşturmak geçen zaman ile yetişecek, gelişecek yerli oyuncuların ilk tercih olduğu noktalarda yabancı oyuncu portföyünü öngörülen plan çerçevesinde yenilemek.
Bir anlamadığımda oyuncu satmaktan korkan takımlarımız.
Servet'i Lincoln'ü satamayan Galatasaray, yıldızlarını bedava kaybeden Fenerbahçe...