30 Ocak 2009 Cuma

KAYSERİ-SİVAS FACİASI





















Tam da ortasında futbol hayatımızın. İzlemekten keyif aldığımız; iyi bir futbol, güzel bir gol için dilendiğimiz, oynayanlarına methiyeler düzdüğümüz, yollarına paralar döktüğümüz, mutlulukları üstlendiğimiz, üzüntülere ortak olduğumuz bir oyun yani; güzel oyun. Hiç bitmesin istenilen maçların, tekrar tekrar izlenen gollerin, zaferlerin sarhoşluklarındaki zamanın bir ömür boyu yadigar kaldığı bir sosyal olgu. Filelerle kavuşmasında mest olduğumuz meşin yuvarlak ise gün geliyor, kötü anılar bırakıyor bizlere. Kaybedilen bir maçtan, görülen kırmızı karttan, ellerden kayıp giden kupadan çok daha kötü anılar. İnsanların canını alabiliyor.Futbolu elbette, güzellikleriyle, verdiği keyifle hatırlamayı tercih ediyoruz; aynen hayatta olduğu gibi. Ama

Dortmund'da meydana gelen ve bir Borussia Dortmund taraftarının ölümüne sebep olan faciadan sonra gündeme tekrar oturan stadyum güvenliği konusunda geçmişimizdeki kötü anıları konuşalım istedik. Bu bugünlerde Türk futbolunun odağındaki takımlardan olan Sivasspor'a da farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacaktır.

1960'lar - Türk futbolunda değişim

1967'de yaşanan Kayseri-Sivas faciasını konuşmadan önce, şartları bu seviyeye getiren gelişmelere kısaca değinmek gerek. 1960'ların ortalarında ikinci ligin kurulması ve Futbol Federasyonu başkanı Orhan Şeref Apak'un şehir şehir gezerek il kulüpleri kurulması yolundaki teşvikleri neticesinde Anadolu'da hemen her şehrin bir takımı oldu. Şimdi geriye dönüp baktığımızda takdirle karşılayabileceğimiz bu hareket, kısa vadede beklenmedik sonuçlara yol açtı. Özellikle gelişmekte olan Türkiye'de rekabet halinde bulunan şehirlerin takımları arasında ummadık sürtüşmeler yaşanmaya başlandı. Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarının her birinin büyük olaylara sahne olduğu hala konuşulan hikayelerdendir. Kayseri ve Sivas arasında da meşum olaydan önce, iki küçük hadise yaşanmıştı. İlk olay 1965 yılında gerçekleşmiş, Sivas Sümerspor ile Kayseri Şekerspor arasında oynanan maçta yaralananlar olmuştu. 1966 yılında da Kayseri Havagücü ile Sivas Sümerspor arasındaki maçta meydana gelen olaylarda 1 kişinin ayağı kırılmış, 20'ye yakın kişi ise muhtelif yerlerinden yaralanmıştı. Türkiye'de futbol gün geçtikçe gelişirken, bu patlamaya hazır olmayan asayiş birimleri olaylar karşısında bocalıyordu.

İki takım kuruluyor

Türkiye şehirlerinin 'takımlaşma' hareketinden Orta Anadolu'nın iki büyük kenti Kayseri ve Sivas'ın da etkilenmemiş olması elbette düşünülemez. 1950'lere ve 60'lara ekonomik patlamasıyla damga vuran Kayseri'de kulüpleşme hareketi 1966'da başladı. 1966 yılı ilkbaharında Erciyes, Sanayispor ve Ortaanadolu kulüplerinin birleşmeleriyle Kayserispor ortaya çıktı. Takım 1966-67 sezonundan itibaren ikinci ligdeki yerini aldı.Diğer yakada ise çalışmalar 1967'de başladı. Mayıs ayında tüm hazırlıklar tamamlandı ve Yiğidolar, Sivasspor adıyla Türk futbolundaki yerlerini aldılar. Sivasspor da 1967-1968 sezonuna tam olarak hazır edilerek, ikinci lige yerleştirildi. Komşu şehirler birbiriyle ilk kez 1967-1968 sezonunda İkinci Lig Beyaz grupta karşılaşacaktır. Bu ilk resmi maç 17 Eylül 1967 tarihinde Kayseri'de oynanacaktır.

Bu genel bilgilerden sonra, o günkü olayların öncesini ve sonrasını zamanın 'Cumhuriyet Gazetesi' kayıtlarından takip ederek sizlere aktardığımızı belirtelim. Olayın kısa vadede gelişimini ve sonuçlarını bu şekilde takip etmenin daha uygun olacağını düşünüyoruz.

İlk Maç - 17 Eylül 1967

Maç günü 40 otobüs, 20 minibüs ve trenle şehre gelen 5 bin Sivaslı taraftar, sabahın dördünden itibaren şehre yayılarak takımları lehinde tezahüratlara başlar. Günün asayiş kayıtlarına göre bazı Sivaslıların şehirde bulunan geneleve gittiği ve burada çıkan kavgada dördünün yaralandığı belirtiliyor. Ayrıca şehrin asayişini bozan 6 Sivaslı da merkez karakolunda tutuklanr.Bu olayların da etkisiyle polis, stada giren Kayserili ve Sivaslı taraftarlar üzerinde aramalar yapmış fakat kayda değer bir şey bulamamıştır. Maçtan sonra en çok tartışılacak konulardan birisi olacak bu durum emniyetin önemli hatalarından biri olarak gösterilirMaç saat 16:00'da başlar. Stadyumu dolduran 21 bin kişi tezahüratlarla takımlarına destek olurlar. Maçın 20. dakikasına gelindiğinde Kayserispor forveti Küçük Oktay'ın attığı gol olayları tetikler. Hala çok net olmamasına rağmen olayın tanıklarının ifadelerine göre gole sevinen Kayserili çocuklara karşı Sivas tribünlerinden tepki başlar. Sivaslı taraftarların elma paketlerinin altından çıkardıkları taşları çocuklara atması üzerine panik başlamış ve kaçışmaya başlayan çocuklardan ikisi ezilerek ölmüştür.

Bu olayın ne kadar doğru olduğu konusunda elimizde net bir bilgi yok. Ancak öyle anlaşılıyor ki, doğru ya da yanlış, bu söylentinin yayılması üzerine Kayserispor taraftarları taş, sopa, bıçaklarla Sivaslı taraftarların üzerine yürümeye başlar. Bu hareket üzerine de Sivas tribünlerinde başlayan panik büyük bir faciaya yol açacaktır. Binlerce Sivaslının kapılara yüklenmesi ve stat çıkışındaki düzensizlikler 38Sivaslı'nın olay yerinde havasızlık ve sıkışmadan ötürü can vermesine yol açar. 300'ü aşkın kişi de taş, sopa ve bıçaklarla yaralanır.Stadın dışına kendilerini atan Sivaslılar ise etrafa park edilmiş 60 kadar Kayseri plakalı arabanın ve spor salonunun çerçevelerini indirerek toplu halde stadın 5 kilometre uzağına parkedilmiş araçlarına doğru yol alır. Derhal yola çıkan taraftarlar şehrin 50 km dışında durdurdukları Kayseri plakalı araçları ateşe verir. Bu, maç sonrası yaşanacaklara dair önemli bir habercidir.

Olayın hemen sonrası

Ülkede bu kadar büyük çaplı bir olayın hem de bir spor müsabakası yüzünden meydana gelmesi büyük bir telaşla karşılanmıştır. Olayın ertesi günü bütün gazeteler, içeriğin önemli bir kısmını Kayseri'de yaşananlara ayırır. İki şehir arasında etnik mücadele ve sosyal rekabetten de kaynaklanan problemler bulunması olayın üzerine daha önemle gidilmesine yol açar, fakat kısa vadede açıklamaların ne kadar sığ ve yetersiz olduğunu örneklerle görebiliriz.Kayseri Emniyet Müdürü Şerafettin Gökçeören, "Sivaslı taraftarlar 1-0'lık yenilgiyi hazmedemediği için ve maçı tehir etmek maksadıyla bu hadiseyi çıkardı" der.İçişleri Bakanı Faruk Sükan ise, önce bir yazılı açıklamayla olayı takip altına aldıklarını belirtir ve sonrasında Kayseri'ye hareket eder. Bu sırada Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Vedat Ali Özkan, maçta 237 polis, jandarma ve bekçinin görev yaptığını belirtir.Olayın iki yakasından ise durumun vehametini hafifletici açıklamalardan ziyade, birbirlerini suçlayıcı ifadeler gelir. Sivasspor II. Başkanı Güngör Tabak, maçtan önce Sivas Senatörü Rıfat Öçten ile Kayseri valisini uyardıklarını belirterek şunları söyler:"Maça girişte Sivaslıların üzerleri aranmıştır. Böylece Sivaslıların maça taşla girdikleri iddiaları yersizdir. Kayserililer saha içinden ve dışından bizim seyircilerimize taş attılar. Saha dışına çıkmak isteyen Sivaslılar ise ezilmek ve havasızlık suretiyle öldüler."

Diğer taraftan Kayserili yöneticiler de maç sırasında Sivaslı seyircilerin Kayserili taraftarları taşa tuttuklarını iddia eder. Bu davranışlar üzerine Kayserili taraftarların da harekete geçmek zorunda kaldıklarını eklerler. Bu arada Kayseri'ye gelen Sivas valisi de açıklamalarıyla olaylara tuz biber ekmiştir: "Ölülerimizi almaya geldik. Sivaslılar ölülerini bekliyor. Ölülerimizi almadan gitmeyeceğiz."Maçtan sonra belki de en samimi açıklama ise maçın o ana kadarki tek golünü atan Oktay Aktan'dan gelmiştir:"Keşke ayağım kırılsaydı da gol atmasaydım. Dün gece uyuyamadım. Gözlerimin önüne tribünlerdeki insanların hali gelince ağlamadan edemedim. Keşke yenilseydik de bu olaylar çıkmasaydı."















Sivas'ta yaşananlar

İki şehir arasındaki rekabetin etkisiyle başlayıp futbol sahasında en kanlı sonucunu veren bu mücadele, maçtan sonra sokaklarda yankılarını sürdürmüştür. Stadyumda 40 kişinin öldüğü haberi, her yere kısa sürede yayılmış ve özellikte Sivas'ta yaşananlar da en az maçta yaşananlar kadar bu olayın içine girmiştir. Maçtan hemen sonra Sivas'ta Kayserililer'e karşı herhangi bir taşkınlık gösterilmemesi için önlemler alınır. Özellikle Sivas'a 10 kilometre uzaklıktaki Kayseri köprüsü ile ildeki Kayserililere ait dükkan ve binaların önünde jandarma ve polis görevlileri tutulur. Fakat önlemler yetersiz kalır. Olayın akşam saatlerinde duyulması üzerine halk sokaklara dökülmüş ve Kayseri istikametinden gelen araçlardan maça giden 5 bin Sivaslı'nın akıbetini öğrenmeye çalışır. Halk geceyi vilayetin önü ve Kayseri yolu üzerinde geçirir. Ölü sayısı hakkındaki birbirini tutmaz ifadeler ise halkı iyiden iyiye çileden çıkarır.

Sabah saatlerinden itibaren Sivas'ta oturan Kayserililer'e karşı galeyan başlar. 10'dan fazla dükkan talan edilir ve ateşe verilir. Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan ve bir Kayserili'nin işletmekte olduğu Büyük Belediye Oteli'nin yatak ve karyolaları da caddeye atılıp yakılır. Olayı etraftaki onbinlerce Sivaslı izler, halkın tepkisinden çekinen emniyet mensupları olaylara müdahale edemez. Sivaslılar itfaiyenin müdahalesine de engel olur ve ancak bütün her şey yakılıp yıkıldıktan sonra emniyet görevlileri tedbir alabilir. Olaylar sırasında tanınmış avukatlardan Ali Yeke, halkı teskin edici bir konuşma yapmak istese de halkın hücumuna uğrayarak yaralanır ve halkın elinden güçlükle kurtarılır. Tahrip olayları sırasında ölen ve yaralanan olmasa da, birçok Kayserili Sivas'tan kaçar ve şehirdeki birçok işyeri kapalı kalır. Olaydan sadece iş yerleri etkilenmez. Şehir merkezinde başlayan olaylar şehrin içlerine yayılır ve Kayserililer'e ait 3 ev ile 2 genelevin eşyaları dışarı çıkarılıp ateşe verilir.

Şehirdeki güvenlik yetersiz kalınca, önce çevre illerden destek alınır. Malatya, Tokat ve Erzincan'dan gelen birlikler yardımcı olur. Bunun yanında Sivas Tugayından da yardım istenir ve asker de olaylara müdahale eder. Ancak Emniyet Müdürü'nün olayla ilgili açıklaması dikkat çekicidir: "Nümayişe katılanlar arasında ilkokul önlüklü çocukların da bulunması görevimizi güçleştirmektedir." Sivas'ta elebaşı oldukları iddiasıyla 11 kişi tutuklanır. Bu arada Sivas'a gelen İçişleri Bakanı Faruk Sükan'ın önce Kayseri'ye gitmesi halkın tepkisini çeker. Sükan bu konuda halkı yatıştırıcı konuşmalarda bulunur. Ayrıca olaylara sebebiyet veren en önemli etkenin stat kapısının içeriye doğru açılması olduğunu açıklar. Sivas'taki bu olayların ardından Kayseri'de de güvenlik önlemleri arttırılmış ve Kayseri-Sivas girişleri kapatılmıştır. Kayseri-Sivas arasında otobüs hatlarının çalışmasına izin verilmez. O dönemlerde önemli kavramlardan birisi olan toplum polisleri şehirlere getirilir. Güvenlik güçlerinin sayısını arttırmak için Polis Koleji öğrencileri de yaralıların yatmakta olduğu Kayseri Devlet hastanesi ve SSK önüne yerleştirilir. Bu arada Kayseri'de olaylara sebebiyet veren 26 kişi tutuklanır. Bu kişilerden 8'inin Sivaslı, 18'inin ise Kayserili olduğu belirtilir.

Sorumlular aranıyor

Olaylardan sonra ise herkes bir sorumlu bulmak için arayışa geçer. İki şehrin yöneticileri birbirini suçlar. Zaten ülkedeki siyasi istikrarsızlıklar ve çatışmalar, zemini daha yumuşak hale getirmiştir. İstanbul'dan getirilen 3 kişilik Adli Tıp Heyeti ise ölüm sebeplerini inceler. Yapılan inceleme sonucu 38 kişinin sıkışma ve ezilme (Asfiks) sonucu hayatını kaybettiği belirtilir. Ölen diğer iki kişinin ise kalp rahatsızlıklarının olduğu tespit edilir. Ayrıca otopsi sonucunda ölülerin hiçbirinde bıçak ve kurşun yaralarına rastlanmadığı, birkaç kişide taş izi görüldüğü ancak bunların da ölüme sebebiyet verebilecek büyüklükte olmadığı açıklanır. Sivas'taki cenaze töreni de gövde gösterisine dönüşür. Uçakla Sivas'a nakledilen cenazeler, hastaneden topluca kaldırılmak istenir, ancak cenaze sahiplerinin ısrarı üzerine ailelere teslim edilir. 34 Yiğido'nun cenazesi binlerce Sivaslı'nın önünde bayrağa sarılmış şekilde kaldırılır ve özel olarak hazırlanan mezarlığa defnedilir. Cenaze töreni sessiz geçer. Diğer 3 cenaze ise köylerine gönderilir. Bu arada suçlayıcı açıklamalar bitmez. Sivas senatörü Rıfat Öçten, olaylardan Kayseri yöneticilerini sorumlu tutar. Öçten yaptığı açıklamada Kayseri Vali'sinin olayların bitmek üzere olduğu sırada Kayseri'ye geldiğini belirtir. Öte yandan Ankara'daki Sivas Yardımlaşma ve Kültür Derneği, Kayseri Yüksek Tahsil Gençliği Derneği, İstanbul'daki Sivas Yüksek Tahsil Cemiyeti yaptıkları açıklamalarda halkı barışa davet edip, tahriklere kapılmaması yolunda hemşerilerini sağduyuya çağırır.
























Yöneticiler görevden alınıyor

Olaylardan sonra başlayan tahkikatlar kısa sürede bazı yöneticilerin değişmesine yol açar. Kayseri Valisi Nazım Üner, Kayseri Emniyet Müdürü Şerafettin Gökçeören ve Sivas Emniyet Müdürü Nihat Ertürk görevden alınır. Ayrıca bu isimlerin yardımcıları da azledilir ve yerlerine derhal başka isimler atanır. Görevden alınan yöneticilere bilgi doğrudan İçişleri Bakanı Faruk Sükan tarafından verilir. Yöneticiler evlerinden özel araçlarla alınarak, koruma altında Ankara'ya getirilir.

Kısa vadede sorumlular tespit edildi ve olayın üstünün örtülmesi için gereken ne varsa yapıldı. Olayın zaten bozuk bir siyasi zemin üzerinde cereyan etmesi çözümsüzlüğün sebeplerinden birisiydi. Ülkede bu olayın statların yapısı yüzünden olduğuna dair hiçbir tartışma yaşanmadı. Yapılardan ziyade yöneticilerin basiretsizliğine bağlanan olaylar neticesinde yöneticiler görevden alındı. Ancak onlar da kısa zaman sonra başka bölgelerde göreve başladılar. Sivas ve Kayseri arasındaki rekabetin üstü bir süre daha örtülemedi. 1980'lere kadar süreçte, iki halk çeşitli sebeplerle karşı karşıya geldi. Bunun futbol üzerinden olmaması için iki takım yıllarca aynı gruba düşürülmedi. Kayserispor ve Sivasspor sonraki 5 ay boyunca maçlarını rakiplerinin sahasında oynadılar. O sezonun ikinci maçı Ankara'da oynandı. Ülkenin İkinci Lig'e henüz hazır olmadığı konuşuldu, liglerin tatil edilmesi üzerine talepler yapıldı. Hala ısrarla kimse stadyumların giriş çıkış güvensizliklerini, iç düzensizlikleri gündeme getirmedi.İki takım 23 yıl boyunca karşı karşıya getirilmedi. 43'e varan ölü sayısının üstünün bu şekilde örtüleceği düşünüldü. 9 Aralık 1990 tarihinde ise barışma vakti geldi. 23 yıl aradan sonra Türkiye 3. Ligi 4. Grup'ta karşılaştı iki takım. Maç Sivas 4 Eylül Stadı'nda oynandı. Bol bol barış mesajı verilen bu maçla iki takım arasındaki buzlar eritildi ve bundan sonraki yıllarda da her şey yine 'sadece' futbol ekseninde dönmeye devam etti. Şimdi iki takım da Türkcell Süper Lig'de karşılaşıyorlar ve herkes bu olayların ne kadar uzağında olduğumuzun farkında.

Türkiye bundan ne kadar ders aldı? Şu anda aynı olayın yaşanmamasına kesin diyebiliyor muyuz? Hangi stadyumumuz böyle bir infialde kolay boşaltılabilecek durumda? Bazı stadyumlarda maç sırasında dışarıya çıkmak için bile açık kapı bulunamadığı halleri görüyoruz. Ülkenin en modern stadı olarak adlandırılan Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda maçtan sonra bile dışarıya sıkışık bir şekilde çıkıldığına şahidiz. Olayları ortaya dökmekti sadece amacımız, felaket telalığı peşinde değiliz, fakat naçizane bir emniyet çağrısı yapmayı da borç biliyoruz.


















KANLI GOL

Kırılsaydı ayağım, atmazdım golü
Mahşere döndü stadın yolu
Ölenler 40 kişi yaralı dolu
Olur mu Allah'ım böyle olur mu?
Bir golün yüzünden adam ölür mü?
Maça gidem dedim yuvam bozuldu

Sıkıntıdan ciğerlerim ezildi
Duyan ahbaplarım yola dizildi
Olur mu Allah'ım böyle olur mu
Bir golün yüzünden adam ölür mü?

Sivas'ın yolları dökülür gider
Cenazeler yola dizilir gider
Nicelerin evi yıkılır gider

(Söz-Müzik: Y.Tunç Okuyan: Rıza Aslandoğan Tunç Plak TP-44)


by tunchay

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Kucuklugumde Kayseri'de yasarken ortada bulunan nefrete anlam veremezdim, sonralardan ogrenmistik sebeplerini. Bir keresinde dolmusta Kayseri yerlisi yasli bir teyze stadta inecegim diyememisti de Sivaslilari oldurdugumuz yerde inecegim gibi birseyler sacmalamisti. Sivas'taki olaylar sirasinda da evinin ve isyerinin yakilmasindan korkan Sivaslilarin camlarina nufus cuzdanlarini astiklari anlatilirdi. Neresinden bakarsaniz bakin savunulacak bir yani olmayan bir utanc sayfasi.

ziggytheking dedi ki...

Stadlar ve yeterlilikleri konusunda yerinde ve güzel bir çağrı olmuş. Aslında Kayseri-Sivasspor maçının yarın olmasının yanı sıra bu üzücü olayın meydana geldiği Kayseri Atatürk Stadı'nın geçtiğimiz günlerde yıkılmış olması da manidar.

muzoz dedi ki...

bir kayserili olarak büyük üzüntü duydugum bir olaydır bizler o zaman daha yoktuk bu dunyada ama kayseri-sivas soğukluğunu her zaman hissettim bu kadar detaylı bi arastırma içinde elinize sağlık diyorum

T-G dedi ki...

Yıllar önce olmuş bir olay bilip bilmeden ilginç şekilde yazılmış. Yazı kopuk kopuk ve sağdan soldan duyma bilgilerden oluşan farklı yazıların birleştirilmesiyle oluşmuş. Bir spor mücadelesinde bir anda gerginlikler, infialler ortaya çıkıp büyük olaylar olabilmektedir. O nedenle maçta yaşanan olayları başka yerlere bağlamaya gerek yoktur.