Garip bir tutumu var günümüz futbolunun. 15-16 yaşlarındaki çocukların "yetenekli" sıfatını kazanmaları ancak ve ancak çok genç yaşlarda altyapıda attıkları gollerle veya maç sırasında çalım attıkları adam sayısıyla oluyor. Halbuki artık günümüz futbolu 1982'nin Brezilyasını kaldıracak yapıda değil. Bu çocukları sırf geçtikleri adam sayısıyla orantılı olarak övdükten sonra alıp en önemli mevkisi defansif orta saha oyuncusu haline gelmiş olan futbolun içine atıyoruz ve ondan sonra da "beklediği patlamayı yapamadı" diyoruz. Yahu tamam da ne bekliyorduk ki, 16 yaş altı takımında yaptığı gibi her maç 2-3 gol atıp, atak başına 4 adam geçmesini mi? Her yeteneğe "Maradona'nın veliahtı" yakıştırmasını yapmaktan vazgeçelim. Bu oyuncular özel oyunculardı ve kendi zamanlarında oynanan futbolun içinde efsane niteliği kazanmışlardı. Günümüzün yeteneklerine bu adamların yükünü vermek büyük bir haksızlık, çünkü onlar bambaşka bir futbol anlayışının hüküm sürdüğü bir dünyada futbol oynuyorlar. Meşhur "Pele, Maradona günümüzde futbol oynasaydı, bu kadar iyi oyuncu olabilir miydi?" lafının arkasında da bu var. Bunu söyleyenlerin şöyle bir dayanağı var tabi, günümüzde futbolun artık taktik disiplinin birinci planda olduğu bir spor haline gelmesi, defansif kurguların öneminin giderek artması sonucu boş alanların azalması ve bireysel olarak da fizikli, defansif yönü kuvvetli oyuncuların sayısının artması. Tamam da şu unutuluyor. Maradona denen adam bugün yaşasaydı, kendi futbolunu da yine bu sistemin içinde geliştirecekti, 1960'da doğmuş bir adamla, 1985'te doğmuş bir adamın futbol anlayışının ve oyun karakterinin aynı olmasını bekleyemezsiniz. 1960'da doğan çocuk mahallede futbol oynarken "Ben Pele'yim" diyordu. 1990'da doğan çocuk ise futbol oynarken "Ben Roy Keane'im". Perspektifler çok değişti, dolayısıyla bugünün futbolunda çok etkisiz kalacağını düşündüğümüz adamlar da elbette futbollarını günümüze adapte etmeyi başaracaklardı.
Zinedine Zidane denen adamın Maradona'dan daha geride bir futbolcu olduğunu hiç düşünmedim. Sadece oynadıkları dönem farklıydı ve değişen anlayış onların daha az sansasyonel hareketler yapan oyuncular olmasına sebep olmuştu. Kısacası futbol ve onunla beraber futbolcu evrimleşmişti.
Neyse bu uzun girişin sebebi Real Madrid'in B takımı, İspanya'nın 3. seviyesinde mücadele eden Real Madrid Castilla ile Pazar günü Aguilas karşısına çıkan
Alípio Duarte Brandao. Castilla'nın tarihinde forma giyen en genç oyuncu oldu 87. dakikada oyuna girdiğinde. Henüz 16 yaşında ve "Yeni Ronaldo" damgasını yemişti bile. Ama şimdinin Cristiano Ronaldo'su değil bugünlerde kilo eritmeyle uğraşan Ronaldo Nazario de Lima'nın yeni versiyonu olarak. Ancak zaman geçtikçe hem mevkisi, hem de futbol karakteri açısından Cristiano'ya daha fazla benzemeye başladı. Zaten aynı menajerle çalışıyor ve kendisine Portekizli'yi örnek alıyor. Kasım ayında Real bünyesine katıldığında kendi yaşının en yetenekli oyuncusu unvanına sahipti. Onun için İspanyol kulübü eski kulübü Portekiz temsilcisi Rio Ave'ye 2 milyon euro ödedi. İlk önce Real Madrid C takımıyla ABD 20 yaş altı milli takımıyla oynanan ve 5-3 kazanılan bir maça çıktı, 2 gol attı. Bu performans onu anında B takımına yani şu an forma giydiği Real Madrid Castilla'ya yükseltti. Şubat 2009'da A takımla oynanan hazırlık maçında 1 gol daha attı ve son olarak başta belirttiğimiz gibi pazar günü B takımıyla ilk resmi maçına çıktı. Teknik direktör Julen Lopetegui gelecek sezon Bernabeu çimlerine basacağına kesin gözüyle bakıyor. Real Madrid'in Portekizli defans oyuncusu Pepe de onun yaşında bu derece yeteneğe sahip hiçbir oyuncuyu görmediğini söylüyor. Forvet arkasında hücuma dönük orta saha oyuncusu olarak görev yapıyor. 1-2 sene içinde adını çok daha sık duymaya başlayacağız.
5 yorum:
bir tane velet daha vardı hollandalı, brezilyalı hani, jose carlos vela mıydı neydi, ben hayatımda onun videosu kadar süperini izlememiştim...
sahi ne oldu o çocuğa?
Güzel bir bakış açısı olmuş.
Hız hariç oyuncuların fiziksel durumları, koordinasyonları, dayanıklılıkları, tempoları filan sonradan geliştirilebilir özellikler.
Messi örneğinde olduğu gibi, ufacık hatta hasta bir adam bile doğru bir programla ne hale gelebiliyor.
Sen daha iyi bilirsin Uçan Hollandalı. Ajax'ın altyapısı da buna yöneliktir misal. TIPS denilen bir sistemle, öncelikli özellik olarak karakter ve hızı alarak oyuncu yetiştiriyorlar yıllardır.
Fakat saf bir yetenek olmadan bu özelliklerle ancak sprinter yetiştirirsiniz.
Alipio gibi çelimsiz ama yetenekli adamlar her zaman el üstünde olacaktır o yüzden.
Bu arada bu oyuncunun Brezilya'dayken kapıştığı ve Deco'dan daha iyi potansiyel görülen Luis Gustavo diye bir çocuk var. Ezeli rakip Barcelona'da kendisi. Yarı Portekiz - yarı Breizlyalı. Babası da eski ve Brezilya'nın kalburüstü takımların oynamış bir forvet.
@varol döken
jean carlos chera o çocuk. ben de merak ediyorum cidden ne oldu diye. o çocukta gerçekten bir farklılık vardı.
Carlos Vela Aresenal de oynayan var bi tane,Chera yı ise hiç duymadım valla :)
@asaylar
eyvallah çok teşekkür ederim...
linki aşağıda, açıkçası ben bugüne kadar böylesini izlemedim!
http://www.youtube.com/watch?v=JoDH7glzudE
Yorum Gönder