İsrail ve Filistin arasındaki siyasi gelişmeler 2008'in son günlerinde tekrar dünyanın gündemindeydi. Hala da gündeminde. Çok uzun süredir bu iki ülke siyasi ve askeri alanda 2 kutupta yer alıyorlar ve arkasında önemli müttefikleri, medya denetimini konusunda uzman olan ABD'deki lobi faaliyetlerini ve 1945'te "soykırıma uğramış ülke" sıfatının yarattığı sempatiyi alan İsrail ile İsrail'in yaptığı düzenli saldırıların (bizim de gördüğümüz gibi) bir çok masum vatandaşını öldürdüğünü ileri sürerken HAMAS vasıtası ile aynı yola başvurmaktan çekinmeyen Filistin dünya tarihinin çıkmaz sokaklarından birindeler. Uzun süre de çıkış yolunu bulacakları yok. İşin futbol tarafına bakmak ise bizim işimiz.
İsrail futbolu hakkında az çok bilgimiz var. Menajerlik oyunlarında "bıktım bu Hapoel ve Maccabi'den ben Beitar Jerusalem veya SC Irony Aschdod" takımını seçeceğim diyorsanız İsrail futbolunu özümsemişsiniz demektir. Bu Maccabi ve Hapoel düşkünlüğünün sebebini de dün açıkladık. Ya peki diğer taraf. Filistin futbolu. Filistin'de Filistin Futbol Federasyonu'nun yönettiği 2 adet futbol ligi bulunuyor. Birincisi West Bank Premier League. Bu ligde toplam 22 takım bulunuyor ve en fazla tanınanları Al-Ittihad, Shabab Al-Khaleel, Hilal Al-Makdesi ve Kudüs yakınlarındaki Sur Baher. Diğer ligin adı Gaza (Gazze) Strip League ve burada da sekizer takımdan oluşan 2 grup bulunuyor. Tabi bu takımların hiçbirisinin uluslararası turnuvalarda başarısı olmadığı gibi lig hala profesyonel statüye kavuşturulmaya çalışılıyor. Hal böyle olunca Filistin Milli Takımı'nın durumu da pek iç açıcı değil. Ancak 2002'den sonra Dünya Kupası elemelerine katıldılar. Takımda oynayan oyuncular Suudi Arabistan, Yemen, Mısır, Lübnan, Kanada ve Şili gibi ülkelerde top koşturuyor. Son ülkeye dikkat ettiniz mi? Şili. Evet, Filistin futbolunun dünya üzerindeki en başarılı yansıması Şili'de. Başkent Santiago'nun takımı Club Deportivo Palestino.
Hikayenin başlangıcı için 17. ve 18. yüzyıla gitmek gerek. Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistinli ailelerin bir kısmını Şili'ye göndermesi ve bu yolculuğun 2 yüzyıl boyunca sürmesi ile 2 toplum arasında bir yakınlaşma başlıyor. Şili'ye 20. yüzyılın başında da yoğun bir Filistinli akını gerçekleşir. Bunların büyük çoğunluğu ülkeye Osmanlı pasaportları ile geldikleri için Türklerin Arap olarak algılanmalarına da yol açmışlardır. Şili'nin önemli özelliklerinden biri, bulundukları ülkelerde sorun yaşayan insanlar için iyi bir sığınma mekânı olması aslında. Bir dönem Nazi zulmünden kaçan Almanları, sonrasında ise yeni durumdan endişe eden Nazi Almanlarını ağırlayan bir ülke. Bir dönem ise İngiltere'den kaçan tren soyguncularını bile kabul eden bir ülke.
Filistin burada bugün bile büyükelçilik düzeyinde temsil ediliyor. İşte bu akın sırasında 1920 yılında Şili'deki bir grup Filistinli Club Deportivo Palestino'yu kuruyor. 1948'de de profesyonel statü kazanıyorlar. 4 sene sonra da Şili Premier Ligi'nde mücadele etmeye başlıyorlar. 3 sene sonra, 1955'te Şili şampiyonu oluyorlar. İkinci şaMpiyonlukları ve yükselişleri 70'lerin sonlarında oluyor. 1978'de gelen şampiyonluk ve 1976, 1978 ve 1979'da Libertadores Kupası'nda boy göstermeleri. Bu dönemde takımın formasını giyen Şili tarihinin en iyi futbolcusu olarak kabul edilen Elias Figueroa kulüpte sembol haline gelmiş bir isim. 2002 yılından beri Filistin Futbol Federasyonu ile karşılıklı ilişki içindeler ve bu yolla bazı Filistin'li oyuncular takım bünyesinde forma giyiyor. Roberto Kettlun, Edgardo Abdallah ve halen takımın formasını giyen Roberto Bishara bu oyunculardan bazıları. Genç takımlarda da aralarında Filistinli gençlerin bulunduğu 200 kadar futbolcu yetişiyor. Takımın yönetiminde de Filistin asıllı isimler var. Başkan Salvador Said, kardeşi Gonzalo Said ve Juan Esteban Musalem bunlardan bazıları. Bu sezon şampiyonluk için finale kaldılar ama şampiyonluğu finalde Colo Colo'ya 2 maç sonunda mağlup olarak kaptırdılar. Kulüp 2004 yılında aldığı kararla halka açılma ve 12.000 kişilik Estadio Municipal de La Cisterna'yı yenileme çalışmalarına başladı. Bu gelir getiren projeler yoluyla Filistin halkına da yardım yapmayı hedefliyorlar.
Futbolun uzakları yakın etmesinin bir başka örneği daha. 20.000 kilometrelik uzaklık bir anda meşin yuvarlağın çevresi kadar küçülebiliyor.
İngiltere'den Türkiye'ye arabayla yolculuk
-
“Hayatımda yediğim en iyi dondurmaydı” dedi Ozan. Ömrünün henüz 5 yıl 6
ayının geride kaldığını düşününce çok iddialı bir açıklama gibi
gelmeyebilir. Ama...
4 yıl önce
6 yorum:
birde mustafa kocabey li, oktay derelioğlu lu u17 dünya kupasında, abd de oynayan filistin asıllı çocuk vardı. bize karşı oynamıştı. maçı 6-0 mı ne kaybetmiştik. 3 ten fazlasını onun attığını hatırlıyorum. kendisi 190 civarında, iri yarı biriydı ve bizim defans çocuklarını resmen ezmişti. adını hatırlamıyorum elbette.
: ) çok hoşuma gitti bu yazı, çünkü erasmus'ta tanıştığım ve enternasyonel manadaki ruh ikizim olan şilili nicolas bana paso bu takımdan bahsediyordu. youtube'de çok eğlenceli videoları var, şu anda işyerinde olduğum için link atamıyorum ama eve gidince göndercem. çok az taraftarı var bu takımın ve maça gelenler ellerinde müzik aletleriyle falan geliyorlar. pa-les-ti-no gibi dünyanın en sade sloganını bağırıyorlar. bi videoda polis pankart asan birini engelliyordu, milletin görüş açısını engellediği için yasakmış : ) geçenlerde çocukla konuşurken, o palestino dediğim takım finalde kaybetti geçen sene dediydi hatta haha, kontrol etmeden yazıyorum direk aklıma geldiği için. PA-LES-TI-NO !
psişik güçlere inanır mısınız bilmem. ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim; dün cm01-02 nin 2020 li yıllarında galatasaray ile oynarken şili' den bir transfer yaptım. 28 yaşında ama keşfedilmemiş bir gol makinası. ve tahmin ettiğiniz gibi takımı da "palestino" ydu. bu takımı ilk defa dün akşam duyup, acaba filistin' le ne gibi bir ilişkisi var demiştim kendi kendime. ve 24 saat olmadan cevabı karşımda :)
"İsrail'in yaptığı düzenli saldırıların (bizim de gördüğümüz gibi) bir çok masum vatandaşını öldürdüğünü ileri sürerken HAMAS vasıtası ile aynı yola başvurmaktan çekinmeyen Filistin"
Yukaridaki sozler ve benzerleri bu blogda cok geciyor. Sunu unutmamak lazim ki Israil 1000 zulum yapiyorsa Filistin 1 yapiyor. Savas ortaminda dengesiz hareket edebilenler her zaman olabilecegi icin o kadar dusuk bir oran/kisi/grup icin Filistinlilerin(Hamas dahil) suclanmasi COK BUYUK haksizliktir.
Belki burasi cok yeri degil ama defalarca yapilan tekrara da bir duzeltme gerekir diye dusunuyorum...
konuyla alakası yok belkı ama fılıstın ıle brezılya arasında da yakın bır ılsıkı var galıba?
@ Karamurat
bu son derece doğaldır zira İsrail bir devlet Filistin'inki ise bir bağımsızlık hareketidir. Gerilla taktiği ile çeşitli eylemlerin yapılması son derece doğaldır zira bir tarafın elinde uluslararası onaydan geçmiş imha silahları varken diğeri kişisel eylemlere dayanmaktadır.
Kaldı ki bu işte benim için sayı önemli değil, karpuz değilki bunlar, insan, isterse o oran 1000/1 değil 1.000.000/1 olsun, burada önemli olan niyet ve olaya yaklaşımdır.
Yorum Gönder