17 Şubat 2009 Salı

LARS RICKEN

























Borussia Dortmund'un 20. yüzyılın sonlarında şaha kalkıp, 21. yüzyılın başlarında uçurumun dibini gördüğü her iki dönemi de yaşadı Lars Ricken. 17 yaşından beri Westfalen'de mesaideydi. 32 yaşında futbol kariyerine nokta koydu. Kulübün tarihinde kazandığı tek Avrupa Şampiyonluğu'nda (1965-66 Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nı bir kenara bırakırsak), 1997'de Münih Olimpiyat Stadı'nda Juventus önünde 3-1 kazanılan zaferin mimarlarındandı. Final maçında oyuna girdikten sadece 16 saniye sonra attığı gol onun bu dalda bir rekoru eline geçirmesini sağladı. Takım son şampiyonluğundan 31 yıl sonra 1994-95 ve 1996-97 sezonlarında arka arkaya ipi göğüslerken Ricken kadroda bulunuyordu. Daha 20 yaşının başlarında elde ettiği dereceler onu Alman futbolunun geleceğinde en fazla şey beklenilen oyunculardan birisi yaptı. 1998-2002 arasında geçirdiği bir dolu sakatlık onun Alman milli takımı kariyerinin çok kısa olmasına sebep oldu. Dortmund 2001-02 sezonunda şampiyonluğu tekrar kazanırken Ricken'in golleriyle dönüşü onun sekteye uğrayan milli takım kariyerini tekrar başlattı. 2002 Dünya Kupası'nda Rudi Völler'in Almanyası'nda kadroda idi ancak oynama fırsatı bulamadı. Kupa sonrası ise hem kendisi hem de takımı için karanlık. Takım mali sorunlarla iflasın eşiğine gelirken Ricken'in de başı sakatlıklarla dertteydi. Bir türlü yirmili yaşların başındaki formuna dönemedi. 2008 Haziran ayında yine takımın eski oyuncularından, şimdiki Dortmund Sportif Direktörü Michael Zorc onun genç takım koordinatörlüğüne getirildiğini açıkladı. Bu sezon Dortmund'un PAF takımı olarak niteleyebileceğimiz Borussia Dotmund II'de mücadele ediyordu. Kariyerinde 300'ün üzerinde maça çıkmış bir oyuncu olarak "hala kendimi oynayabilecek hissediyorum ama 15 yıl sonra artık bir yerde "dur" demek gerekiyor" açıklaması ile futbolu bıraktı. Bir türlü yakasını bırakmayan sakatlıklar sebebiyle 27 yaşında futbolu bırakan Sebastian Deisler ile berbaer bana göre Alman futbolunun en şanssız 2 yeteneğinden birisidir Ricken. Söz konusu sakatlıklar bu iki oyuncuyu kariyerlerinde çok daha üst seviyelere gelecekken erken yaşta sahneden çekilmelerine sebep oldu. Ricken'den geriye de Peruzzi'ye attığı o muhteşem aşırtma golü kaldı.

2 yorum:

varol döken dedi ki...

am r/l/c, budur!

turhanatakan dedi ki...

1995/96 olacak herhalde 2. şampiyonluk:)

yazıyı okurken aklıma takıldı. acaba çok iyi oturmuş, başarıdan başarıya koşan bir takımdaki genç yetenek göze olduğundan daha mı iyi görünüyor diye. malum genç yetenekler hemen herkes tarafından sevilir ve takip edilir. ancak emre belözoğlu için de benzer şeyleri düşünürdüm vaktiyle (yetenekli olduğunu ama abartıldığını). lars ricken'i tabii ki emre kadar izlemedim ama nedense bu tarz oyunculara rastlanıyor: iyi bir takımın içinde ilk onbire yavaştan yerleşip, birkaç sene daha üst düzey top oynayıp sonrasında düşüşe geçenler. gerçi ricken için de sakatlıklar ciddi sorun oldu ama galiba genelde 20sinde böyleyse ilerde nasıl olura kurban gidiyor topçular.