Altay'ın peşinde takibine devam eden Sercan Akan'ın yazılarına devam ediyoruz. Sercan bu hafta Manisa deplasmanındaydı.
Maçtan iki gün önce Ankara'dan bir arkadaşla konuşuyoruz.14 Şubat'ta maça gideceğimi söylüyorum.Ahlar vahlar ile alay eden bir cevap vermesini beklerken "o da senin sevgililer günün" diyor.Açıkçası hayatımın hiçbir döneminde futbolu bir numaraya koymadığımı düşünüyorum ama yine de dediği mantıklı geliyor.İşin felsefi ve psikolojik boyutuna inmeden "Kant ve Freud da Türkiye'de doğsa Altay'ı tutardı" diyerek konuyu kapatıyorum.Hele ki Freud çubuklu formanın çubuklarıyla ilgili.. Neyse konuyu dağıtmayalım.
Manisa oturduğumuz yere çok yakın olmasına rağmen Alsancak'a gidip dernekteki abilerin kiraladığı minibüse atlıyoruz.Onların deplasman anılarını dinleyerek yolu bitiriyoruz.Stadın önündeki köftecide maç saatini bekledikten sonra şiddetli yağmurun başlamasıyla beraber biz de kale arkası tribününe giriyoruz. Bizim taraftarlar yağmura rağmen kendilerine ayrılan yeri dolduruyorlar fakat Manisa taraftarı maça ilgi göstermiyor.
Manisa oldukça küçük bir şehir ve futbolla pek ilgili değiller. Fakat böylesine kaliteli bir kadronun 500 kişiye maç oynaması gerçekten üzücü ve düşündürücü.Biz babamla "adamların takım çok iyi" muhabbeti yaparken Manisalıların yaptığı tezahüratı duyuyorum.Kulaklarıma inanamayıp sağa sola sorunca gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum.Altay'ın lakabı olan "büyük" sıfatına atfen "Küçük Altay" şeklinde bağırıyor Manisa taraftarı.Bizim tribün bu büyük sıfatıyla ilgili çok küfür duymuştur ama böylesine bir tezahüratı hiç beklemediklerinden önce afallıyorlar.Sonra da esprili bir cevap veriyorlar.
Bu sırada takımlar sahaya çıkıyor fakat hakem oyunu başlatmıyor.Herkes niye oynamıyoruz acaba diye düşünürken hakem bizim tribüne doğru dönüp e hadi ama işareti yapıyor.O anda bizim amigolardan birinde jeton düşüyor ve burjuva İzmir'in takımlarının Manisa maçlarında söylemesi farz olan 'köylüler çapa'ya tezahüratı yapılıyor.Ben köylüyü milletin efendisi olarak gördüğümden bu tezahürata katılmıyorum ama maç başlayacağı için de memnun oluyorum.
Maçın başlarında karşılıklı goller kaçırılıyor.Kesinlikle okunamayan skorboard 36. dakikayı gösterdiğinde sol kanattan gelişen bir Manisaspor atağında ters kademeye giren sağ bekimiz rakip oyuncuyu ceza sahasında düşürüp penaltıya sebep oluyor ve aynı zamanda kırmızı kart görerek oyuna adeta damgasını vuruyor.Fakat kaleci Gökhan penaltıyı kurtarıyor ve fark olur denilen maçta takıma ve taraftara umut veriyor.Daha sonraki dakikalarda defansa çekilen Altay karşısında pozisyon bulamayan Manisa skoru değiştiremiyor
Futbolcular soyunma odasına giderek biz de sırılsıklam olmuş biçimde tribünün alt tarafına sığınıyoruz.Geleneklerimizden vazgeçmeyelim ve devre arasında staddan bahsedelim.Manisaspor'un stadı yaklaşık 5000 kişilik.Kapalı, açık ve iki kale arkası tribünden oluşan stadda misafir takıma 'Gediz' adlı kale arkasının bir kısmı tahsis ediliyor.Misafir takımın tribününden teller sebebiyle yakın kale, mesafe sebebiyle uzak kale görünemezken Spil manzarası göz kamaştırıyor.
Devre arasında duran yağmur ikinci yarıyla beraber tekrar başlıyor.Bir yandan zatürreden ölür müyüm? sorusuna yanıt ararken diğer yandan "oğlum sevgililer günü anca bu kadar güzel olabilirdi.Daha da belanı mı istiyorsun?" diyorum.O sırada bizim takım sahada klasik tabirle "Çanakkale Geçilmez"i oynuyor.Fakat Manisa'da da pek heyecan yok.Pozisyon yaratamıyorlar.Son dakikalara yaklaşırken bir korner kazanıyoruz.Tireli Henry'nin açtığı ortaya Brezilyalı Tiago kısacık boyuna rağmen kafayı vurup topu yan iç ağlara gönderiyor.Attığı golle bizi sevindirmekle kalmayıp, takla atarken düşerek güldürüyor da.
Kalan dakikalar Manisa'ya gol getirmeyince sevgililer günü hediyemizi alıp staddan mutlu ayrılıyoruz.Bloga yazdığım yazılardaki beraberlik zincirinin kırılması beni ayrıca mutlu ediyor.
Not: Yazı çok uzadı.Bu sebepten haftaya "Büyük Altay"ı ve genç kaleci Gökhan'ın hikayesini anlatacağım.
Takımının Peşinde
Takımının Peşinde
11 yorum:
hakemin kale arkasi tribune isaret ederek tezahurat baslatmasi olayi ciddi mi?
@oceangoing
espri tabi :) bu tezahüratın maçın başlaması için gerekli bir ritüel haline gelecek kadar çok yapıldığını anlatmak istedim
bir de kafkafi izlemeni tavsiye ederim. gercek tarftarik ruhu.. cok hostur. tribunler, internet bloglari falan zengindir... goztepe de keza oyledir. bu 2 takimi tutan taraftarlar gelecege umutla bakmamiza neden oluyor... bu arada en buyuk kafkaf
Sercancım güzel bir yazı dizisi oluşturmuşsun. Tabir-i caizse "severek izliyoruz" modundayız. Yalnız anlamadığım şey Kartal stadı hadi ufak 5.000 kişilik falan dedin de göz var nizam var manisa stadı için nasıl yaklaşık 5.000 kişilik diyorsun hiç anlamadım...
Not: Tff resmi web sitesine göre manisa 19 mayıs stadının kapasitesi 10.025 kişi.
kafkafla gözgöz var da altay taraftari yok mu bloglarda saniyorsunuz siz efendiler!
sercan kardesim, orduspor maçında görüşelim istersen yazdiklarini acaip takip ediyorum. bayilircasina okuyorum. açık tribunde sol taraftayiz, duvar tarafinda.. dutchman die bagir 35. dakikada direk bakiyorum sana.. ahaha şekil yaptik..
Flying dutchman elini attığı yeri kurutur Sercan birader, şu adam iyi der bir bakmışsın iki hafta sonra kovulmuş. Beraberlikleri fdötçmın'a bağlıyorum ben . Önceki haftalar bakıp bakıp üzülüyordum Altay'a. Bu hafta galip gelmişsiniz, kutlarım.
@ adsız
ben altay-ksk maçlarından önceki karşıyaka maçlarına gidiyorum taraftarın nabzını tutmak için :)
göztepeli arkadaşlarımla göztepe maçlarına da gitmişliğim vardır.iki takımın taraftarı da çok sayıda ve çok ateşli fakat tarzları bana uzak :)
@ahmetufuk
yanlış bilgilendirme için kusura bakmayın.açıkçası stadlar hakkında yazı yazarken ne birinci lig'in resmi sitesine ne de tff'ye bakıyorum.manisa stadını da hesaplama yöntemim 750*2*4=6000 yaklaşık 5000 demiştim.kötü yanılmışım :) bir hata da olsa yaptığım işe ilgi gösterip araştırmanız beni mutlu etti.
@ joe abi
teşekkür ederim kutlama için.ben de maçkolikten brighton maçlarını takip ediyorum.flying dutchman demişti uğursuz mu geldik diye ama bilmiyorum artık :)
Sercan kardeşim uzun zamandır bu blogu takip edenlerdenim. Kimseyle direk muhabbet etmemiş olsamda arkadaş ortamında gibi hissediyorum kendimi. Bu yüzden kapasite ile ilgili ufak bir düzeltme yaptım, affına sığınarak... Acayip bir şekilde statlara ilgim var. Bundan dolayı kapasite olayına takıldım.
Ha birde sakaryaspor taraftarı olarak Altay maçı deplasmanı anımda var alsancakta onu da paylaşmak isterim :) Yazılarının ve başarılarının devamını diliyorum ...
@sercan
altaylı olmaya doğru hızla ilerliyoruz ama biraz takımını öv, geçmişinden bahset, varol'u anlat bize... bu kadar objektif olma bak ondan sonra meydan kafkaflar ile gözgözler'e kalıyor:)
@ahmetufuk
af ne kelime.bundan sonra da herhangi bir yanlışlığı düzeltmeni beklerim.sakaryaspor maçı izmir'de olacağı için o maçla ilgili yazı yazmayabilirim.istediğin bir yazımın altına anını paylaşabilirsin.hem herkes okumuş olur.
@ varol döken
maçların izmir'de olduğu haftalar şanver ile ilgili bir yazı yazmayı istiyordum.sizin için varol'u da eklerim tabi.varol şanver'den de ünlüdür aslında.araya da 'büyük' lakabının hikayesi gibi, 1964 yılı Türkiye Kupası finali gibi enteresan olayları sıkıştırabilirim.flying dutchman de uygun görürse bunları yazmak benim için büyük zevk olur.
@sercan
hocam şanveri anlatma. ne zaman o ismi duysam tüylerim diken diken oluyor, günüm iyi geçmiyor:))
Yorum Gönder