12 Şubat 2009 Perşembe

TÜRKİYE'DE SPORDA IRKÇILIK


Dün akşam, Beyoğlu Karakedi'de "Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi"nin düzenlediği "Türkiye'de Sporda Irkçılık" konulu bir panel vardı. Konuşmacı olarak İbrahim Altınsay ve Bağış Erten'in katıldığı sohbette dinleyici sayısı 15-20 kişi arasında kaldı. Olsun bu da bir şey.

Şimdi konuya neresinden girsek? Özellikle tribundergideki başlığı görünce bir yerinden girmek zorunluluğu gösteriyor kendini. Hadi o klasik söylemle başlayalım. "Ne ırkçılığı kardeşim, zenciler bizim kardeşimiz. Muz falan atmayız biz, siyah beyaz kardeştir ayıranlar kalleştir!" Oldu canım öyledir tabi muhakkak.

Dün esas olarak buna benzer konular konuşuldu. Sivasspor maçında Galatasaray taraftarının tavırları, Elazığ tribününde "Ermeni Malatya" tezahüratı ve sonrasında Elazığspor yönetiminin özür dilemesi gibi. Yani işin milletler tarafına girip, analiz yapmaya kalkarsak, iş pek güzel sonuçlanacağa benzemiyor. Milliyetçilikle ince bir çizgiyle ayrılan ırkçılığın örneklerini gözönüne sürerek bu işi yapmak gerekli, ama bunu gerçekten her tarafın anlayabilmesi için zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. "Kürtçe klip çekeceğim, bunu yayınlayacak yürekli bir kanal arıyorum" diyen şarkıcıyı linç etmeye çalışan ülke, 10 sene geçtikten sonra Kürtçe televizyon kanalı açabiliyor. Güzel şeyler bunlar, değişmekteyiz ve bunun belirginleşmeye başlayan ırkçılığın da önünü keseceğini düşünüyoruz. Umarım öyle olur.

Benim bu panele giderken kafamda olan ise işin "başka" tarafıydı. Tüm bu ayrımcılığın öbür tarafında, Türkiye'de tribünlerin esas ihtiyacı olan şeye, tek ses, tek talep, tek yumruk kısmına yani. En başından başlayalım. Evsahibi takım taraftarları, deplasman takım tribününde polis operasyona girişmişken, el kol işaretleri eşliğinde "oooh ohh" çektiği müddetçe bu konuda bir adım bile yol katedemeyeceğimiz kesin. Ya da tribünden çıkışta, rakip taraftarın en az 30 dakika bekletilmesi zorunluluğuna, birlikte karşı çıkılmadığı sürece kuralları değiştiremeyeceğimizi anlamalıyız. Göztepe-Karşıyaka maçına örneğin, Karşıyaka taraftarı getirilmeyerek çözüm bulunmaya çalışılıyorsa, Göztepe seyircilerinin de maçı protesto etmesinden daha anlamlı bir tepki olabilir mi? Fenerbahçe stadında pankart açılmasını protesto etmek için her taraftar cebinde A3 kağıdına hazırladığı ve katlayıp cebinde içeri soktuğu bir yazıyı, bir harfi getirse; ya da hadi daha kolayı, bayrak assa, şal bağlasa; çok çok daha anlamlı olmaz mı? Pahalı diye tribüne giremeyen öğrenciler için bir organizasyon düzenlese tribünler, her kodaman taraftar, bir liseliyi okul elbiseleriyle soksa içeriye.

Biliyorsunuz bunları, fazla uzatmaya gerek yok. Aynı evin içinde doğup büyüyen iki kardeşin birisi Fenerbahçeli öbürü Galatasaraylı olabiliyor. Bunların babası Beşiktaşlı olup iyice soyut takılanları bile vardır muhakkak. Yani her ne kadar dilinizle bunu kabul etmeseniz de rakip takımın taraftarı olabilmek için öyle karakterinizin farklı, bünyenizin şaşırmış, aklınızın kıt olmasına falan gerek yok. O kritik anlardaki önemli geçişler bu yönde yürütmüş sizi, düşmanım dediğiniz adamı da öbür yönde. Aslına bakarsanız sıkıntılarınız ortak, o da deplasmanda tuvalete girdiğinde işeyecek pisuvar bulamıyor, onun da deplasman otobüsünün camları taşlanıyor, o da bazen bu geç dışarı çıkarmalar yüzünden eve giden son otobüsü kaçırıp parkta yatıyor.

Yok, bu ülkede tepki göstermek zor bunun da farkındayım. Doğalgazı mecbur tutup, her eve binbir baskıyla bağlatıp yüzde 70 zammı da çakıveriyorlar bir gecede. Biz de sokağa inip bağırıp çağırıp hakkımızı arayacağımıza soba kuruyoruz evlerimize. Evet bu ayrı mesele, Joe Reis kahvede incelesin Türk'ün bu hallerini, biz şimdi tarihin derinliklerine inmeyelim. Şunu diyorum, buna bile ses çıkarmazken, yukarıda hayalini kurduklarım belki yakın gelmeyecek size. Ama tribünden çıkar birliktelikler, tek seslilikler. Öyle bir gençlik üretildi ki, birlikte özgürce ses çıkarabildikleri tek yer tribün kaldı. Sokağa indiğinde solcu, filistin dediğinde dinci, kardeşlik dediğinde bölücü olabiliyor bir şeyler yapmaya çalışanlar. Ama işte tribünde bizi ortak tutan şey takım sevgisi. Normal hayatta birlikte su içmeyeceğiniz adamlarla omuzomuza yapıyorsunuz fütursuzca. Ortak dertlere karşı da ses çıkarmak bu kadar zor olmamalı yahu.

Geldiğimiz yer şu: Ayrımcılığa karşı koymalıyız varlığımızın bir sonucu olarak. Aynı havayı soluyoruz, aynı fırından ekmek alıp, aynı televizyon kanalındaki diziyi seyrediyoruz ve aynı toprağın altına yatacağız günün birinde. Hakkımızı adaletimizi aramak için birbirimize destek olmak işimize gelmez mi?

Öyle bir yazdık ki, yeni internet yasasıyla "halkı isyana teşvik" suçuyla içeri de alırlar bizi. Neyse siz anladınız beni. Daha fazla uzatmayalım, aslolan futboldur, aslolanı korumak için de birbirimize kol kanat gerelim derim ve çekilirim..

by tunchay

11 yorum:

Ömer dedi ki...

Kolay ise dur desinler bakalim milliyetcilige. Milliyetcilik ile Irkciligi ayni kefeye koyanlar degil 1, 1000 panel yapsalar bir arpa boyu ilerleyemezler. Isimden kaybediyorlar zaten.

Frapppedaki dedi ki...

Seneler once Revivo Go Home pankartinin ertesindeki tartismalari da hatirladim.`Irkcilik yok milliyetcilik bunlar olsa olsa` sigligindan bir siyrilabilsek belki yillar evvel bu ulkeden kacar gibi giden Campbell`i da hatirlariz. A pardon bunlar munferitti. Biz siyahlari severiz takiliyoduk sadece adamcagiza. Hem Mehmet olunmaz Mehmet dogulur derim ve ben de cekilirim.

Eline saglik Tuncay.

Unknown dedi ki...

Dur De ' nin sitesinde bu panelle ilgili duyuru gor(e)medim. Bilseydim kesin gelirdim. Kac gundur, ibrahim Altınsayın ırkcılık hakkında yazdıgı yazıdan sonra gormek ve konusmak istiyordum. Keske haberim olsaydı. daha baska var mı yakınlarda?

Unknown dedi ki...

hem turkiyede olsa olsa milliyetci duyguları kabaran insanlar vardır, kesinkle ırkcılık yapmazlar. tek sucları sevmek...

Sosyal_FB dedi ki...

Irkcilik her yerde var.

"Bizim burada yok" diyen insanlar; (ekseriyetle olmasa da "bir kisim" seklinde) siyah beyaz Turk filmlerindeki Sadri Alisik yareni soforu, -cik'li filmlerin citlembik karakterini ve Sut Kardesler'in Yasemin'ini aklina getiren naif dusunen kisilerdir. Dunyanin degistigi, oyle safliklarin kalmadiginin ya ayirdinda degillerdir ya da bu "ayird"a varmak istemezler.

Ekseriyet nedir peki? Kendinden baska bir sey dusunmeyen, karsisindaki asagilamak gerektigini hissettigi zaman bunu, aklina gelen her argumanla yapanlardir. Bu adamlarin da milliyetcilik gibi icerisinde teorik anlamda pozitif unsurlar barindiran kavramlarla isi olmaz zaten. Pratigi kendine gore egip, buker, kafatasci bir sekil verir boyle tipler.

Bizim ulkemizde sadece birey anlaminda degil, kulup anlaminda da buna rastlamak kolay.

Bir iki sene evvel, yabanci yuzuculer icin "Turklugu parayla satin alacagimiza..." diye pankart acanlar, kendi mazilerindeki Cinli'yi unutmuslardi mesela. Sonrasi pissss.

Hep nalinci keseri, hep...

canoğlan dedi ki...

@ ömer

birileri milliyetçiliğe dur demek istiyor, sana ne oluyor? düşüncelere hoşgörüsüzlüğün sanal tribün cemaatindeki neferisin valla. "kolaysa dur desinler" :) şaka gibi.

varol döken dedi ki...

@tunchay
daha önümdeki adamı koltuğa oturtamıyorum, bir birlik eksenine nasıl oturtacağım?

içimizdekine karşı çıkamıyoruz ne yazık ki, içimizdeki de diyor ki dışındakini yaşatma!!!

laptü dedi ki...

@varol
Koltuğa oturtamamak güzel olan değil mi zaten? Bu birlik eksenini özgürlük koltuğuna oturtmak en güzeli olmaz mı? Hepimiz varız. İçimizdekilerle varız hem de, bastırılmalara, susturulmalara,zıplatılmalara, kürfetilmelere rağmen biziz oradaki. Ama farkında değiliz biz olduğumuzun. Statta ayakta maç izleyemediğim, sokakta avazım çıktığı kadar bağıramadığım, sınıfta seslice konuşamadığım, bu kelimeden önce virgül kullanmak zorunda olduğum, evdne çıkmadan aynaya bakmak zorunda olduğum sürece de farkına varamayacağım. Zaten bir içgüdü olan birlikte var olma arzusunun gerçekleşebilme ihtimalini bile düşünemeyeceğim. Çünkü orada var olan ben olmayacağım. Var olan omuriliğimin kontrolündeki bedenim olacak yalnızca. Ama ne yalnızca...

GK dedi ki...

"Türk Sporu" diye girip milliyetçiliğin spora verdiği zararlardan dem vurulursa çocuğumu keserim.Türk Sporu için bi inceleme yapılacaksa bunu yine Türk Sporunu başkalaştırmaya,birilerine benzetmeye çalışmadan yapmak lazımgelir.Mesela "Türk Sporunda Irkçılık" diye girip İtalya'daki İspanya'daki ırkçı olaylardan ülkemizdeki olaylara benzetişim yaparak yada Livorno'dan St.Pauli'den bahsederek bunu yapacaklarsa hiç kalkışmasınlar.

Ayrıca paneli düzenlemedeki amacın da bir klübe ve onun taraftalarına yönelik olduğu çok bariz.Zira konuşmacı 2 şahsın biri Beşiktaş diğeri Fenerbahçe taraftarı.Hal böyle olunca bütün eleştiriler,taşlamalar doğrudan tek camiaya yönelmiş oluyor.E hani Türk sporu?

"Yahudi bu olum müslüman kardeşlerimizi öldürüyorlar" demek ile "X takımlı bu olum ırkçı bunlar" demek arasında ne fark var? Çağır oraya bir de Galatasaray tandanslı yazar çizer.

Ha birde olayın sportif boyutundan ziyade ideolojik boyutu ile ilgilenen arkadaşlar direkt olarak "biz tribünde milli unsurlar görmek istemiyoruz,rahatsız oluyoruz,che resimleri olsun,orak çekik olsun bunları istiyoruz biz" diyin sizi anlayalım.Sizin derdiniz türk sporunda ırkçılık değil,birbirimizi kandırmayalım.

Adsız dedi ki...

Daha şehir milliyetçiliğini bile aşamadığımız bir ülkede "ırkçılık yoktur zenciler de bizim kardeşimiz." demek olsa olsa kendimizi kandırmaktır.

Çetin Cem dedi ki...

ben de oradaydım hocam ya, keşke bilseydim, iki laflamak isterdim.

ben de şöyle bir şeyler karaladım toplantıdan sonra, ilgilenene:

http://www.hurriyet.com.tr/english/sports/10982344.asp?gid=261