16 Mart 2009 Pazartesi

THEY "HAD" FOUR PLAYERS


Cuma akşamı Rıdvan Dilmen % 100 Futbol'da son yıllarda Fenerbahçe kadrosundan gönderilen "savaşçı" oyuncuların, kendileriyle beraber takımdaki baş kaldıran ruhu da götürdüklerine dikkat çekti ve Tuncay Şanlı ile Marco Aurelio örneklerini verdi. Bu listeye Pierre Van Hooijdonk da dahil edilebilir. Bu seneki örnek de Lugano, yine Dilmen'in belirttiği gibi Fenerbahçe Diego Lugano dışındaki tüm oyuncuları ile sözleşme yeniledi ama sahada kafasından kan sızarken hala ceza sahası içinde çırpınan Uruguay'lı ile yenilemedi. Lugano geçen haftaki yazıda belirttiğimiz gibi Fenerbahçe'nin en iyisiydi. İlginç şekilde kendi kalesini inanılmaz savunuyor ve arta kalan zamanlarda da rakip kaleyi yokluyor. Kariyerinin sezonluk gol rekorunu egale etti ve geçmeye uğraşıyor. Üstelik unutulmaması gereken bir nokta var. Bunu sezonun bitmesine 2 ay kala sözleşmesini yenilememiş ve bazılarına göre başka bir kulüple (Lazio olduğu söyleniyor) çoktan anlaşmış bir adam yapıyor. Eğer söylentiler doğruysa Lugano'nun profesyonellik açısından da verdiği çok önemli bir ders var. Tabi bu aynı zamanda sarı lacivertlilerin ne kadar büyük bir kayba uğrayacağının da göstergesi.

Hafta sonu Middlesborough kendi evinde Portsmouth önündeydi. 1-1 berabere kaldılar ve küme düşme hattından yine çıkamadılar. Daha bir kaç hafta önce kulüp yönetiminden "sessiz olun gol atamıyoruz" türünde bir mektup alan Boro tribünleri isyan bayrağını açtı tabi. Bütün futbolcuları yuhalayıp Tuncay Şanlı'ya ithafen "we've got only one player" (sadece bir oyuncumuz var) diyerek sahada mücadele eden tek adam olan Tuncay'a jest yapmışlar. Maç sonu bizim babacan Gareth "maçlar takım halinde kaybedilir ve kazanılır, Tuncay'ın performansını beğenmelerini anlıyorum ama bu diğer oyuncularımızın moralini bozuyor" şeklinde açıklama yaptı. Biz kendimizle ilgili olan dersi alıp çıkalım işten. Tuncay Şanlı yukarıda belirtilen oyuncu grubunun bir adamıydı. Sadece 2 sene sürdü bir İngiliz takımının tribünlerinden top yekün destek görmesi için. Hem de kendisi dışında tüm takım protesto edilirken. M'boro'da kalırsa 1-2 sene içinde yolu kaptanlık olur söyleyeyim. Ama daha büyük bir kulübe yol alacakmış gibi görünüyor. Kadıköy'deki "isyankarların" bir bir yokolmasından rahatsız olanlara duyurulur.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Tuncay'ın gidişinden sonra en çok güldüğüm ve sinirlendiğim yorum: "Gitti de Fener'den büyük takıma mı gitti" olmuştur. Öeh.

Ser dedi ki...

cubuklu formayi hakeden, kiymetini bilen adamlarin giymesi en buyuk dilegimiz (tuncay, aurelio, lugano vs.). bu adamlari elden kacirmamak daha da onemli..

cavs dedi ki...

ümit özat'ta eklenebilir o oyunculara bence.

Olympian dedi ki...

bu adamlarin elden kacmasi yonetim hatasidir ama aurelio nun formanin kiymetini bilen bir adam oldugunu dusunmuyorum. betis ten 2,75 milyon euro luk teklifi duyunca "kariyer hedeflerim var" diyerek gitti 31 yasindaki adam. beter olsun bence, kume dussun.

varol döken dedi ki...

@olympian
5 senede kaçırılan belki 5 maç. adam formanın kıymetini daha nasıl bilsin?

çalıştığın bir şirket var mı bilmiyorum ama düşün, sabah 8de geliyorsun, akşama kadar çalışıyorsun, öyle kolpadan da değil bayağı verimli, iş yükünü sırtlıyorsun, hatta diğer yavaş arkadaşlarına yardımcı oluyorsun, hiç şikayet etmiyorsun, efendisin, terbiyelisin, işe dışardan sorun getirmiyorsun, kaytarmıyorsun, izin hastalık bahane etmiyorsun...

sonra zam ayı geliyor, bir zamanlar rakip şirkette çalışmış, azıcık göz boyamış bir zıpçıktı senin 2 katın para alıyor...

şimdi yap kariyer hedefi!!!

İsmail Şayan dedi ki...

Appiah'ı da bu ekibe eklemek gerek. Gerçi Appiah'ın ayrılışında olaylar çok farklı gelişti ama O da bu tarz bir oyuncuydu, kayıtlara geçsin istedim. Hatta Nobre de.

Adsız dedi ki...

kusura bakmayın ama(ben den önceki yorumlara yönelik)
adam burda cesaretin

ve inancın sembolu olmuş..belki vergileri düşsek daha az paraya oralara gitmiş..ve ingiltere gibi bir yerde..tüm takımı ıslıklayan insanların cesur yüreği olmuş..
tuncay, evet tugay'dan sonra ki en esaslı kahramınmsıın..

futbol nedir benim için derseniz;
http://adektlimited.blogspot.com/2009/02/vivienne-westwood-manu-chao-malcom-mc.html

lyotard dedi ki...

@varol döken
çok yerinde bir benzetme olmuş üstadım!
sadece "zıpçıktı" biraz hafif kalmış.

Adsız dedi ki...

rüştü-ümit özat-luciano-lugano-serkan balcı-anelka-aurelio-appiah-tuncay-nobre-van hooijdonk

volkan demirel-gökhan gönül-edu-lugano-carlos-deivid-emre-selçuk-uğur-alex-guiza

alperensaylar dedi ki...

kesinlikle hala hazmedemediğim olaylardan biridir, aurelio'ya o 3 milyon verilmeyip emre'ye 3.5 verilmesi bir de üstüne emre'ye ümit özat'ın formasının verilmesi. bir de alakasız olacak ama bu takımda kazım'ın, ali bilgin'in ve burak'ın oynaması var ama dağılmasın konu.