27 Nisan 2009 Pazartesi

CRAZY GANG DÖNÜŞ YOLUNDA



















Hikayeyi anlatalı çok oldu. Mart 2007'de Hayatım Futbol için karalamışız satırları. Sonra da Ekim 2007'de bloga taşıdık. Futbolun içerdiği en ilginç hikayelerden birisini, bir taraftar grubunun futbolun patronlarına tepki olarak, amatör kaygılarla kalkıştıkları işin hikayesini okumak için buradan buyurun. AFC Wimbledon taraftarları sadece çok zorlu bir yola girmediler 2002 yılında, aynı zamanda bu alandaki ilk örneklerden birisine imza attıular. Onların açtığı bu yoldan FC Manchester United ve AFC Liverpool gibi takımlar da geldiler. Hatırlatmak maksadı ile şöyle bir değinelim.

Wimbledon, 1986 yılına kadar İngiltere'de konferans ligi ve ikinci lig arasında asansör takım hüviyeti kazandı. Öyle ki, kulübün 1979-1984 yılları arasında lig değiştirmediği bir sezon olmadı. Bu iniş çıkış dönemi 1986'da kulübün birinci lige yükselmesiyle son buldu. 1988 yılı ise kulübün 100'üncü yılı arifesinde gelen bir zirve gibiydi. Kulüp FA Cup finalinde Liverpool'u 1-0 mağlup ederek dünyanın en prestijli federasyon kupasını havaya kaldırdı. İngiliz futbolunun ünlü spikeri John Motson'ın deyimiyle Çılgın Çete, Kültürlü Kulüp'ü mağlup etmişti. 1991 yılında belki de 14 yıl sonra zarar verecek bir zehir Wimbledon kulübünün içine sızdı. Kulüp başkanı Hammam, taraftarların baskısına rağmen takımın evini Plough Lane'den Selhurst Park'a taşıdı. Kulüp 1992 yılında çıkış grafiğini sürdürdü ve Premier Lig'e yükseldi. Aynı yıl İngiltere futbolunun önemli isimlerinden Joe Kinnear, takımın başına menajer olarak atandı ve kulüp, Kinnear önderliğinde sonraki üç sezon boyunca Premiere Lig'in ilk 10 sırasından aşağı düşmedi. Özellikle 1996-1997 sezonu, FC Wimbledon tarihinin gelmiş geçmiş en iyi sezonu oldu. Ligi sekizinci sırada bitiren takım, hem lig kupasında hem de federasyon kupasında yarı finale kadar yükseldi. Bu başarıda büyük pay sahibi olanlar ise Jamaikalı rüya ikili Marcus Gayle ve Robbie Earl, orta saha oyuncusu Oyvind Leonhardesen ve tabii ki tam bir 'Crazy Gang' üyesi olan Vinnie Jones'du. Galli futbolcu saha içindeki her türlü çılgınlıklarına rağmen, ada futbolunun en iyi defans oyuncularından bir tanesiydi.




















1999 yılının sonbaharında takımı tarihinin rüya sezonlarına taşıyan Kinnear bir kalp krizi geçirdi ve ve teknik direktörlüğü bıraktı. Aslında 1997 yılından sonraki iki sezon Wimbledon için pek de iyi geçmemiş ve kulüp küme düşmekten son anda kurtulmuştu. Buna rağmen önce Kinnear'ın gidişi, ardından kulübün balıkçılık sektöründen kazandığı servetle Norveç'in 15'inci en zengin adamı olarak tanınan Kjell Inge Roke isimli işadamına satılması ve bunun sonucunda da hemşeri kontenjanından Norveç eski milli takım teknik direktörü Egil Olsen'in kulübeye getirilmesi sonun başlangıcı oldu. Kulübün çöküşü öyle hızlı başladı ki, Wimbledon hemen o sezon (1999-2000) ikinci lige düştü. Olsen daha ligin bitmesi beklenmeden kovulmuştu. Sonraki iki sezon boyunca kulüp yükselme play-off'unu kılpayı kaçırdı ve fatura Olsen'in yerine gelen Terry Burton'a kesildi.

Wimbledon taraftarları birinci ligden süper lige yükselme hayallerini canlı tutmaya çalışırken, kulüp yönetimi İngiliz futbol tarihinin, kendi futbol kültürüne en aykırı kararlarından birini aldı; Wimbledon kulübünün taşınması... Maçlara yeteri kadar seyircinin çekilemediğini ve bu nedenle diğer Londra kulüplerinden maddi açıdan geri kaldıklarını gerekçe gösteren yöneticiler, kulübü Dublin, Belfast veya Cardiff gibi şehirlere taşımanın yollarını aramaya başladılar. Ancak İngiliz futbolunun kökeninde yer alan ve tüm dünyada bu kadar saygı görmesinin sebebi olan yerel kulüp mantığını ve yerel halkın kendi yaşadığı şehrin kulübünü desteklemesi felsefesini yerle bir ediyordu. Sonuçta yöneticiler güneybatı Londra'da bulunan Milton Keynes yöresinde karar kıldılar. Bu, kulübün o anki yerleşiminin 70 mil uzağına gitmek anlamına geliyordu. Tabii ki bu karar taraftarların büyük protestosuyla karşılaştı. 28 Mayıs 2002 tarihinde İngiliz Futbol Federasyonu'nun Mil-ton Keynes bölgesine diğer İngiliz kulüplerinin yerleşebileceğini açıklamasıyla birlikte, aynı ay içinde Wimbledon'lı taraftarlarca AFC Wimbledon (Association Football Club Wimbledon) kulübü kuruldu. Kulübün uygulamalarını protesto eden taraftarlar, Selhurst Park tribünlerine gitmemeye başladılar. Durum böyle olunca kulüp, 20 milyon poundluk bir borç yükünü karşılamak ve bunun sonucunda yapılan finansal soruşturmadan kurtulabilmek için yıldız futbolcularını satmaya başladı. 2002-2003 sezonu, kulübün Selhurst Park'taki son yılı oldu ve sezonun tamamlanmasıyla beraber kulüp yeni evine yeni adıyla taşındı: 'Milton Keynes Dons'.

Milton Keynes bunları yaparken 2002 Mayıs'ta kurulan AFC Wimbledon ise kısa sürede önemli işlere imza attı. Kulübü kuran taraftarlar, arkalarına Wimbledon Bağımsız Taraftarlar Birliği'nin de desteğini alarak 2002'nin haziran ayında örneğine az rastlanan bir futbolcu seçme projesi düzenledi. Bunun üzerine seçilen futbolcularla kurulan yeni takım 10 Temmuz'da Gander Green Lane Stadı'nda 4 bin 500 kişi önünde Sutton United ile bir hazırlık maçı yaptı. 4 bin 500 kişi bir sezon öncesi maçı için oldukça büyük bir rakamdı. Ama vefa ve aidiyet Wimbledon taraftarlarının bu amatör harekete büyük ilgi göstermesine yol açtı. Kulüp hisselerinin % 75'ini 'Dons Trust' adındaki bir yerel organizasyona sattı ve bunun karşılığında da maçlarını oynayacakları Fans' Stadium'un (evet her şeyiyle tribünün içinden çıkmış bu kulübün stadının adı da tribünden geliyor: Taraftarların Stadyumu) kira parasını elde etti. Bugün Dons Trust, Kingstonian FC'nin Fans Stadium'unu borçlarından dolayı sattığı Rajesh Kosla'dan 3 milyon pound karşılığında almaya çalışıyor.




















İşte yıllar önce yazdığımız hikayenin bir bölümünü buraya da taşıdığımız, taraftarların kurduğu AFC Wimbledon kurulduktan sonraki 7 sene içinde 4 lig atlayarak İngiliz futbolunun beşinci kademesi olan Konferans Ligi'ne yükseldi. Önce kurulduktan 2 sene sonra oynadıkları İngiliz futbolunun dokuzuncu kademesi Combined Counties League'de namağlup şampiyon olarak Isthmian League Division One'a yükseldiler. Burada sadece bir sezon kaldılar ve ilk denemelerinde Isthmian League Premier Division'a yükseldiler. Burada üstüste 3 sezon yükselme play-off'una kaldıktan sonra 2007-08 sezonunu üçüncü sırada bitirip play-off finalinde Staines Town'u 2-1 mağlup edip Konferans Güney Ligi'ne yükseldiler. Geçtiğimiz cumartesi günü de kendi evleri, 4.722 kişilik Kingsmeadow Stadyumu'nda St. Albans City'i 3-0 mağlup ederek Blue Square South League'i (Konferans Güney Ligi) şampiyon olarak bitirmeyi garantilediler ve Konferans Ligi'ne yükseldiler. Yani İngiliz futbolunun beşinci kademesi. STadyum 4.722 kişilik dedik, sizce cumartesi günü stadyumda kaç kişi vardı? 4.722. Tek bir koltuk bile boş kalmadı. Büyük patronlara tepki olarak kurulan kulüpler içindeki en büyük başarıya imza atmış durumda kulüp. Takımın başında 2007 yılından itibaren bulunan, tüm kariyerini alt lig takımlarında futbol oynayarak ve hocalık yaparak geçirmiş olan Terry Brown takım 2 senede 2 yükselme yaşattı. İngilizlerin "Non-League" dediği sistemin en yüksek derecesinde oynayacaklar. Bir yükselme daha onları flaşların önüne yerleştirecek.
















Kulüpte bu gelişmeler yaşanırken, The Dons Trust elinde bulundurduğu % 75 hissenin bir bölümünü Kingsmeadow Stadyumu'nu satın almak için elden çıkardı, ayrıca Barclay's Banks'ten de yukarıda belirttiğimiz, Rajesh Kosla'ya olan borcu eritmek adına yüksek faizli bir miktar kredi alındı. Takımın şu anda yukarıda belirttiğimiz, Şu anda bu borçtan 300.000 pound civarında bir rakam kalmış durumda. Üstüste gelen iyi sonuçlar ve gidişin bu borcu tamamen eritmeye yardımcı olacağı düşünülüyor.

Kulüp 2009-10 kombine bilet fiyatlarını piyasaya sürdü. 25 pound. Daha çarpıcı olan bu fiyatın 7 sene önce kulüp kurulduğu zamanki rakamla aynı olması. İngiltere dokuzuncu liginde mücadele eden bir kulübün kombine bilet basmasına mı yoksa fiyatın 7 sene boyunca sabit kalmasına mı şaşırayım seçemedim.

AFC Wimbledon'la ilgili verilebilecek bir güzel haber de Football Manager 2010 oyununda AFC Wimbledon'a rastlayacak olmamız. Ancak bunu güzel haber yapan, kulübün resmi sponsorunun FM ve daha önceki CM serisini de hazırlayan Sports Interactive firmasının olması. Oyunu satın alacak oyunculra şimdiden hatırlatmamız, AFC Wimbledon'a hafiften kıyak geçilecektir. Bir takım sürpriz yumurtalar da olabilir.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

joe abi oraları iyi bildiği için yaklaşık bir ay önce usta bu milton ile wimbledon olayı nedir diye mail atmıştım. O da buna yakın bir olayı yazmıştı mailde. ama tabi bu sigames olayını ilk kez sizde duyuyorum. çok güzel bir yazı. en azından yıllardır debelenen izmir takımları böyle makro kredilerle önlerini açabilirler. en azından tğrkiyeden birilerinin ingiltereye gidip birinci, ikinci liglerdeki takımların iktisadi yapılanmasını incelemelidir. ben buna gönüllüyüm :) gideyim brightonı incelerim joe abininde bir çayını içerim :) sahi joe abi nerede flying dutchman?

utku dedi ki...

acaba bu Combined Counties League Division One sonuncusu Chobham takımının paf takımının yedek kalecisi futboldan geleceğini kazanma hayalleri kuruyor mudur? :)

Tribal Enfexion dedi ki...

bildiğim kadarıyla sigames 2 sezondur afc wimbledon'un forma reklamvereni ve sponsoru.

ve 2008 yılından beri bu takım oyunda var. hatta fm 2009'da yeni başladığım wrexham kariyerimde gördüğüm kadarıyla blue square premiere'e yükseldiler ilk senelerinin sonunda.

Şu anda işte olduğumdan ekran görüntüsü gönderemiyorum ama akşama onu da hallederim.

Adsız dedi ki...

Yazı için çok teşekkürler ilk olarak.Çok ayrıntılı ve güzel bir yazı olmuş.(biraz geç rastladım ama)

Fm sayesinde büyük bir sevgiyle bağlandığım futbol klübü.İnternet sitelerini,taraftar bloglarını kısacası internet ortamındaki tüm bilgilerini inceledim.İngiltere'deki futbol kültürünün ne kadar gelişmiş olduğunu da anlamış oldum bir kez daha.Kadınlar,çocuklar,yaşlılar tamamen taraftar üzerine kurulmuşbir düzen.Böyle olması da klübe sempatim oluşmasında en önemşli etken.

Umarım Manager oyunumda geldiğim noktalara ulaşırlar.Football managerle ortaklaşa çalışırlarsa ilerde oyundaki Wonderkidleri takımımda görmek çok zevkli olacak:)