2 Nisan 2009 Perşembe

ST. JAMES' PARK'TA SON 8


Dün bahsettik efsane St James' Park'a döndü. Yazıda bugün için zaman zaman diğer takımlara yaptığımız gibi Newcastle ile ilgili bir analiz yapacağımızı söylemiştik. Kuzey İngiltere takımı 2001-02 sezonunda elde ettiği dördüncülükten sonra izleyen iki sene üçüncülük ve beşincilik koltuğuna oturarak 2 Şampiyonlar Lig ve 1 UEFA Kupası vizesi elde etti. Bu dönemde takımın başında Sir Bobby Robson bulunuyordu. 2004 yılı Ağustos ayında Robson başkan Freddy Shepherd ile yaşadığı uzun süreli sorunlar ve lige yapılan kötü başlangıç sonrası kapının önüne koyuldu. Bu karar Newcastle açısından da bir dönüm noktası oldu. İzleyen dört sezonda elde ettikleri en iyi derece yedincilik oldu. Sırasıyla 14., 7., 13. ve 12. sıraları aldılar. 2004-06 sezonunda görev yapan Greame Souness siyah beyazlıları zirveye oynayan bir kulüpten orta sıralara takılmış ve reazlet futbol oynayan bir kulüp haline getirdi. Souness'ın ardından görevi devaralan Glenn Roeder 2007 yılında Shepherd'ın kulübü Mike Ashley'e satması sonucu görevden alındı. O günden bu yana 2 yıldaki dördüncü teknik adamı Alan Shearer. Sırasıyla Sam Allardyce, Kevin Keegan ve Joe Kinnear'dan sonra göreve geldi. Kinnear zaten her hafta yenilenen bir kontratla göreve devam ediyordu. Shearer 8 hafta kala Newcastle'ı dipten kurtarmak için göreve geldi. Dün söylediğimiz gibi son çare olarak kulübün son 10 yıldaki en efsane ismine sarılmış durumda Ashley. Çıkarsa tam çıkarlar, batarsa tam batarlar. Çünkü bu dakikadan sonra sarılacak dal da kalmadı. İngiliz basınındaki 10 makaleden 9'unda "Shearer takımı küme düşmekten kurtaramasa bile bu işin sorumluluğu ona ait değildir, ama kurtarırsa harika bir işi başarmış olur" yazıyor. Yani daha göreve gelir gelmez "kaybedeceği bir şey yok" modunda ada basını. Fatura yine Ashley'in kumarına kesilecek. Hazır durum böyleyken Shearer'ın düzeltmesi gereken sorunlara bir bakalım.

Michael Owen Meselesi: Milli takıma çağrılmama meselesi, kontrat imzalama görüşmelerini sezon sonuna bırakması derken İngiliz oyuncunun kafası inanılmaz karışık durumda. 10 Ocak tarihinden beri gol atamıyor. Bu süreçte 10 maç oynandı. 22 Aralık'ta Owen kontrat yenileme görüşmelerini sezon sonuna bıraktığını ve Ocak transfer döneminde hiçbir kulüple görüşmeyeceğini belirtti. Ancak spekülasyonların ardı arkası kesilmedi tabi. 3 ay sonra kontratı bitecek bir oyuncu durumunda Owen ve bu süreç onu rakipler için bir tehdit olmaktan çıkardı. Alan Shearer'ın bu problemi birinci planda çözmesi gerekiyor, çünkü içeride oynayacağı Fulham, Porstmouth ve Middlesbrough maçlarında ona çok ihtiyacı olarak.

Orta Saha İstikrarı: Son 7 maçta Newcastle orta sahasında tam 8 farklı oyuncu yer aldı. Nicky Butt, Damien Duff, Geremi, Alan Smith, Ryan Taylor, Jonas Gutierrez, Peter Lovenkrands ve Kevin Nolan. 2 hafta üstüste aynı orta saha adamlarıyla sahaya çıktığı sadece 1 maç vardı Kinnear'ın. Dolayısıyla da oyuncular bir türlü kurguyu oturtamadılar. Oturtamayınca da hafta sonu Arsenal maçında görüldüğü üzere rakip pas trafiğini artırınca korki vaziyette sonlarına razı oldular. Tabi böyle bir orta saha hücum oyuncularının da kendilerine alışıp ona göre pozisyon almaları ya da fırsat kollamalarına set çekiyor. Michael Owen'ın golsüz döneminin bu orta saha rotasyonu çılgınlığına denk gelmesi de bir diğer ilginç gösterge.

Kaledeki boşluk: Shay Given, sezon başı Brad Friedel'in Blackburn Rovers'a yaptığını, Manchester City yolunu tutarak Newcastle United'a yaptı. Bu 2 takımdan birisinin 17. diğerinin 18. olması tesadüf müdür? Bence değil. Steve Harper 16 sene Given'ı antrenmanlarda çalıştırdıktan sonra kaleyi devraldı. Bir adama 34 yaşında iken Given'dan boşalan tahtı devrederseniz işinizi de Tanrı'ya bırakmışsınız demektir. Nasıl Friedel Birmingham yolunu tuttuğunda hersene takımına kazandırdığı 10-12 puanlık torbayı da alıp götürdüyse Given da benzer bir rakamdan Newcastle'ı mahrum edecektir. Tabi Shearer Harper, Forster ve Söderberg üçlüsü ile sezonu bitirmek zorunda. Artık bu işe bir çare bulmak içni gelecek yılı bekleyecek.

Mike Ashley-Derek Llambias: Alan Shearer ve Kevin Keegan'ı İngiliz futbolundaki ağırlıkları bakımından teraziya koysak hangisi yukarı çıkar şüpheliyim. Aralarında çok da fark yok. Her ikisi de taraftarlarca inanılaz sevilen 2 adam. Bu 2 adamı başkan Ashley ve ve direktör Llambias harcamaktan eçkinmediler. Keegan'ın istifasının saha içindeki çekişmelerden çok otorite çatışması sonucu olduğu biliniyor. Keegan teknik adamlık konusunda tecrübesi olan bir adamdı. Shearer'ın ise ilk denemesi olacak. Tecrübeli Keegan'ı deviren ikili bu işin çömezi Shearer'ı harcamakta tereddüt ederler mi? Hiç sanmıyorum. Neyse ki "Keegan'dan sonra bir efsaneyi daha harcarsak 50.000 taraftarı karşımıza alırız" korkusu da olacaktır. Shearer'ın da elinde de böyle bir koz var.

1 yorum:

Sade dedi ki...

En önemli maç sanırım Tuncay'ın takımı ile olacak o maça kadar kazanmaları gerekenleri kazanabilirlerse, ligde kalma maçı olur. http://www.thespoiler.co.uk/index.php/newcastle-relegation-predictor adresinden kalıp kalmayacağının tahmin hesabı yapılabilir.Bana göre, 40 puanla bence düştüler.

Ligede kalmaları için, En az 42 puan toplamaları gerekiyor. Chelsea, Liverpool, Tottenham ve Middlesbough maçlarından alacağı puanlar çok mühim.

Ayrıca, A.Shearer, Sadece 8 maç için takımın başına geçtiğini gelecek yılla ilgili bir planının olmadıgını söylüyordu. Ama bence ligde kalırlarsa gider, düşerlerse kalır (Ters mantık:))