6 Mayıs 2009 Çarşamba

AMACIMIZ DEPLASMANDAN PUANSIZ DÖNMEK

Hep diyorum ya futbolun içinden çıkan hikayeleri başka yerde bulmanız mümkün değil diye. Yeşil çimlerin sosyoloji bilimiyle kesiştiği her noktadan enfes anektodlar çıkıyor. Örneğin Barbados Geçilmez hikayesinde anlattığımız olay bir efsane niteliğindedir bana göre. Aşağıda anlatacağım da bunlardan birisi. The Guardian'ın zaman zaman katkı yaptığımız The Knowledge bölümüne selam gönderelim tekrar. Birkaç sezon önce Türkiye 1.Ligi'nde küme düşme hattındaki takımların ligin son 5-6 haftasında diğer tüm takımlara oranla daha başarılı olmaları hatta bazı takımların sezon boyu alamadıkları galibiyeti son haftalarda aldıkları, bazılarının da 4-5 maçlık galibiyet serilerine girdiği görülmüştü ki bu hadise bazı kulüplerin üzerine şüphelerin doğmasına yol açmıştı. Klasik söylemdir küme düşmeme mücadelesinde. "Her maç final". Doğrudur her maça kazanmak için çıkılır. Çıkılır da bazen bu meşin yuvarlak ve bizi kendine bağlayan futbol bize öyle oyunlar oynar ki futbolun o en temel lafı olan "kimse sahaya kaybetmeye çıkmaz" lafını da bize yedirir. İçine şikenin karıştığı maçtan bahsetmiyorum. Doğrudan kaybetmenin kaybeden takıma başarı açısından getirisi olduğu bir maçtan bahsedeceğim. Şöyle sorayım geçmeden. "Küme düşmemek için ligin son haftasında oynayacağı maçı kaybetmesi gereken bir takım var" desem ne düşünürsünüz. Siz düşünedurun ben olayı anlatmaya geçeyim.

1995 yılı, Kuzey İrlanda Ligi. 1990 öncesinde 14 takımla oynanan lige o yılda 2 takım daha katılır ve sayı 16'ya çıkar. Bunun üzerine 1994 yılına gelindiğinde federasyon bir karar alır ve Kuzey İrlanda Ligi gibi üst düzey olmayan bir ligin 16 takımla oynanmasının ligin kalitesine zarar verdiğini düşünerek radikal bir uygulamayı hayata geçirir. 1994-95 sezonunun sonunda lig İrlanda Premier Ligi ve İrlanda 1. Ligi olarak ikiye ayrılacaktır. Her 2 ligde 8 takım bulunacaktır ve takımlar son 2 sezonda bulundukları pozisyonun ortalaması alınarak sıralanacak (topladıkları puan değil lig sıralaması burayadikkat) ilk 8 sıradaki takımlar Premier Lig'e son 8 sıradaki takımlar ise 1. Lig'e katılacaktır. Sezon başlar. Ligin son haftasında, 29 Nisan 1995'te dünya futbol tarihine geçecek bir durum meydana gelir. Bangor City Premier Lig'e katılabilmek yani an itibarı ile oynadığı üst kademede kalmak için Ards FC maçını kaybetmek zorundadır. Nasıl mı? Bu bölümde biraz rahatlayıp kafanızı boşaltın.

Son haftaya girilirken Coleraine ve Bangor City son 2 sezonun ortalamalarında 8. sıradadır. İçinde bulunulan sezonda da Coleraine 6., Bangor City 11.dir. Coleraine kendi evinde Ballymena United'ı konuk ederken, Bangor City de Ards FC deplasmanına çıkar. Ligin son haftasında iki sezon ortalamasında 8. sırada kalan takım Premier Lig'de kalacaktır. Her iki takım da sıralama toplamlarında eşittir. Bangor City (5-11), Coleraine (10-6)*. Bangor'un yükselmesi üstündeki Distillery'nin kaybedip kendilerinin kazanmasına bağlıdır ama bir ihtimal daha vardır. Son maçta oynadıkları Ards Coleraine'in 1 puan gerisindedir. Eğer Ards'a mağlup olurlarsa, Coleraine'in kendi maçını kazanamaması halinde Ards Coleraine'in üstüne çıkacaktır ve Coleraine 7. liğe düşecek en yakın rakibinin 9 puan önünde olan Bangor mağlup olmasına rağmen yerini koruyarak toplamda 16 puana 17 puan gibi bir üstünlükle Premier Lig'de kalacaktır. Bangor hem Ards'a deplasmanda mağlup olmak zorunda hem de Coleraine'in maçı kazanmamasına dua etmek zorundadır. Maç başlar Ards 1-0 öne geçer ve devre biter. Coleraine maçı 0-0'dır. Her şey Bangor'luların istediği gibidir. İkinci yarıda Bangor City'li oyuncular rakip kaleye gitmezler bile, aralarında top dolaştırırlar. Bir gol daha yerler ve 2-0 mağlup olurlar. İşin kendilerine düşen tarafı gerçekleşmiştir. Maç öncesi Coleraine'in 1 puan gerisindeki Ards aldığı galibiyetle 4. sıraya fırlamıştır. Artık Coleraine'in 7. sıradan yukarıya tırmanması için mutlaka kazanması lazımdır. Ama gol atamazlar, maç 0-0 biter, 7. sırada kalırlar ve Bangor City Ards FC'ye mağlup olduğu için ligde kalır.

Olabildiğince anlaşılır aktarmaya çalıştım. Şuradan 1994-95, şuradan da 1993-94 puan durumlarına baktığınızda biraz daha yardımcı olacaktır size. 1994-95 puan durumunda satır sonundaki parantezler iki sezonun ortalama derecesi. İlk parantezlerde 1993-94 sezonundaki derece ve toplanan puan, ikinci parantezlerde de iki sezonun toplam derecesi ve toplanan puanlar yer alıyor.

Not: Kafası allak bullak olanların sorusunu yorumlarda alabilirim. Benim de tam idrak etmem 5 dakikayı aldı söyleyeyim

*düzeltme için Rıza Yaşar'a çok teşekkürler

6 yorum:

rıza yaşar dedi ki...

Sevgili Dutchman,

kafalar şurada karışıyor olabilir: Puan durumuna bakınca farkettim. Lig bitiminde Coleraine 7. sırada ancak yazmış olduğun gibi ligin son haftasına 7. sırada girmemişler. Son hafta Ards, Bangor'u yenerek puanını 50 yapmış ve 4. sıraya çıkmış Ancak son hafta öncesinde Ards'ın 47 puanı varken Coleraine'nin 48 puanı var. (son haftaki sonuçlara göre Ards'dan 3 puan Coleraine'den 1 puan silmiş olursak son haftaya girilirken Coleraine Ards'ın önünde demektir. Lig bitiminde Coleraine'den sonra 44 puanla ligi bitiren Linfield, bir önceki hafta Colerainenin üstünde yer alamayacağına göre, son Haftaya Coleraine en kötü ihtimalle 6. sırada girmiş demektir.) Bu durumda son haftaya girmeden önce her iki takımın ortalaması 16 olması gerekir. Sen ise son haftaya Bangorun avantajlı girdiğini belirtmişsin. Oysa bu sonuçlara göre Bangor son hafta avantajı eline geçirmiş.

Flying Dutchman dedi ki...

@rıza yaşar

valla helal olsun, düzeltelim
hatta aynı yanlışı yapan the guardian'a da yollayalım bu hadiseyi :)

rıza yaşar dedi ki...

Rica ederim,

Asıl ben teşekkür ederim bu tarz ilginç futbol olaylarını bloga taşıdığın için.

Devamını her daim bekliyoruz :)

oyvindyr dedi ki...

Sanırım bunda biraz da federasyonun dangozluğunun etkisi olsa gerek. Takımların sıralamalarının ortalamasını alacaklarına son 2 sezonda aldıkları puanların ortalamasını alıp ona göre bir sıralama yapsalarmış böyle olmayacakmış.

Fart Maul dedi ki...

@dutchman
Şu an mesainin son saatleri ve baskı balatayı sıyırmış bir zihinle idrak etmem mümkün olmadı..Gece güzel bir uyku çekip sabah tekrar okuyacağım..Anlamazsam TUBITAK işyerime çok yakın oraya giderim..

Muratonovic dedi ki...

Geçen haftaki Beşiktaş-Fener maçını düşünelim..

Bu maçın ligin son haftası (veya sondan bir hafta önce de olur) oynandığını varsayalım.. Ve diyelim son haftaya girerken Sivas Beşiktaş’ın önünde lider olsun, Trabzonspor’da Beşiktaş’ın 2 puan gerisinde.. Ve yine diyelim Türkiye kupası finalini de Beşiktaş almış olsun.. (Bu yazdıklarım olması çok zor şeyler diğil..)

Şimdi gelelim maça.. Durumu anladınız sanırım.. Fenerbahçe yenerse Beşiktaş üçüncü oluyor ve kupa’dan dolayı UEFA’ya gidiyor, Fenerbahçe’de seneye Avrupa kupalarına katılamıyor.. Ama Fenerbahçe yenilse Beşiktaş Şampiyonlar Ligine gideceği için Fenerbahçe kupa finalisti kontenjanından UEFA’ya gidebilecek.. Yani Fenerbahçe’nin UEFA’ya katılması için yenilmesi gerekecekti..

Ne olurdu acaba böyle bi durumda ??

Öte yandan Fenerbahçe, Beşiktaş’ı yendiği için UEFA kupasına katılamama durumu aslında hala var.. Trabzonspor’un Beşiktaş’ı geçmesine bakar, çok düşük bi ihtimalde değil hani..