6 Mayıs 2009 Çarşamba

DEVLERİN AŞKI (!)




















Dünkü maçı izleyemedim itiraf edeyim. O sırada Vive la Fête Konseri'nde Els Pynoo ablamızın çığlıklarını dinliyorduk. İki yarı finalden birisini feda edecektim birisi bu oldu. O yüzden maçın hakkında ahkam kesmek yersiz olur ama 10 dakikalık özetten gördüğüm tek şey Cristiano Ronaldo'nun maçı alıp götürdüğü, dünyanın David Beckham ile beraber en çok maaş alan futbolcusunun (belki ondan daha fazla) üçüncü golde yaptığı 80 metrelik koşu bence işin özetidir. Bizde de biliyorsunuz malum "yıldız futbolcu" unvanı bir dolu adam var, hangisi takımlarına geldiklerinden beri 80 metrelik topsuz depar attılar hatırlamıyorum. Dolayısıyla "yıldız futbolcu", "skoru tek başına değiştirecek adam" özellikleri başka şeyleri içeriyor. Neyse bu başka mesele, benim bahsedeceğim şey Arsene Wenger'in maç sonu açıklamasından hareketle 2 teknik adam arasında yıllardır devam eden düellonun önemli bir adımının atılmış olması. "25 yıllık kariyerimdeki en kötü geceydi" diyor Arsene Wenger. Tabi maçın 10. dakikada bitmesinin de bu sözlerinde etkisi büyük. Gibbs ve Almunia'nın 2 fahiş hatası Wenger'in ilk maçtaki tek farklı mağlubiyeti döndürebilme hayallerini de suya düşürdü tabi. Maç sonu Sir Alex destek çıktı meslektaşına. Son 2 senedir araları iyi gidiyor. Ama bu 13 yıl süren karşılıklı bir söz düellosu ve hesaplaşmanın sonunda gelen ve o çekişmenin arkasında yatan saygının bir sonucu. Zira geçmişte bu iki teknik adam basın toplantılarında birbirlerinin ismini bile kullanmıyorlardı.

Yıllardır takip ederim bu 2 adamı. Çok keskin profilleri vardır. Alex Ferguson, maden ocaklarından, İskoç taşrasından gelmiş, bizim basının "İskoç köylüsü" olarak niteleyeceği sözlerini tartmadan damdan düşer gibi ama dürüstçe söyleyen, mahalle maçlarında mağlup olan çocukların ona buna bahane bulması gibi her yenilgiye bir bahane bulabilecek bir ortadirek, Arsene Wenger ise üniversite eğitimi almış, kolejli beyefendi edasında, sözlerini daha tartarak ama satır aralarında mesajlar göndererek kullanan ve sık sık imalı ifadelere başvuran bir Fransız düşünürü. Mourinho bu 2 adamın tam ortasındaydı karakter olarak ve ikisinden de özellikler taşıyordu. O yüzden üçü de Premier Lig'deyken çok hoş didişmeler yaşanıyordu.

2005'te bir hayır kurumu için verilen davette Wenger ve Ferguson beraber sahneye çıktılar ve aralarında Fabio Capello'nun da bulunduğu bir dolu davetliden gelen soruları yanıtladılar. Toplantının sonuna doğru Fergie'ye şöyle bir soru soruldu: "Tabancanızda 2 kurşununuz var. Hangisini vururdunuz? Arsene Wenger mi Victoria Beckham mı?" Sir Alex'in cevabı şöyleydi: "Lütfen 2 kurşun alabilir miyim?"...Bu 2 adamın ne ilk ne de son kapışmasıydı. Wenger adaya ayak bastığından beri bu 2 adamın çekişmesine bir göz atalım.

-Wenger 1996'da Japonya'nın Nagoya Grampus Eight takımından Arsenal'in başına geçtiğinde İngiliz futbolundaki sıkışık takvime ve yemek kültürüne atıf yapıp bu unsurların futbolcu sağlığına zararlı olduğunu dile getirir. Nisan 1997'de şöyle der: "Lig takvimini sırf Manchester United dinlenip her şeyi kazansın diye uzatmak yanlış bir karar"

-Ferguson birkaç gün sonra çıkış yapmakta gecikmez. "Japonya'dan yeni gelen çaylak İngiliz futbolunu tek başına geliştirebileceğini düşünüyor, fikirlerini Japon futbolu için saklasa iyi olur"

-Ferguson 2002'de Manchester United'ın Kuzey Londra'daki rakiplerinden daha iyi bir futbol oynadığını iddia edince cevap verme sırası Fransıza gelir. "Herkes kendi evinde dünyanın en güzel eşinin bulunduğunu sanar"

-Arsene Wenger Premier Lig menajerleri arasında üniversite eğitimi almış ve 5 dil konuşabiliyor olması ile öne çıkan bir adam. Bunun övülmesi üzerine Ferguson'un şöyle bir çıkışı olur. "Altyapıda 15 yaşında Fildişi'li bir oyuncumuz var, o da 5 dil konuşabiliyor. Ben kendi dilimi kasetlerden dinleyerek piyano çalmayı da kitaplardan çalışarak öğrendim. Aslına bakarsanız zor bir şey değil."

-"O adam". Arsene Wenger'in bir kaç yıl önceki bir basın toplantısında Sir Alex'in ismini özellikle kullanmamak için seçtiği yol.

-"Eğer istiyorsa İngiliz futbolundaki tüm problemlerin sorumluluğunu üstüme almaya hazırım". Wenger, Ferguson'un Arsenal'deki İngiliz oyuncuların sayısının azlığı sebebiyle yaptığı yoruma cevap veriyor.

-2004 yılındaki bir maçtan önce Alex Ferguson Arsenal'li oyuncuların bir önceki sezon oynanan son maçta Arsenal'li oyuncuların sert oyunundan yakınır ve "Bu sporda gördüğüm en kötü tabloydu ve işin içinden ceza almadan sıyrıldılar" der. (They got off scot-free*)Wenger "bizi duvara dizip kurşuna dizseydiniz bari" diye cevap verir.

-Ve meşhur "Pizzagate". Ekim 2004'teki Manchester United-Arsenal maçında, Arsenal 49 maçlık yenilmezlik unvanını 2-0'lık sonuçla Old Trafford'da bırakır. United tartışmalı bir penaltıyla 1-0 öne geçmiştir. Maç sonu Wenger koridorda Van Nistelrooy'a "hilekar" diye hitap eder. Hollandalı bunu gidip United soyunma odasına yetiştirir. Ferguson soluğu Arsenal soyunma odasının kapısında alır. Wenger ile konuşurken içeriden fırlatılan bir pizza dilimi Ferguson'un gömleğini bulur. Fergie basın toplantısına çıkmadan önce gömleğini değitirmek zorunda kalır.

*Getting off scot-free: Bir suç işlemesine rağmen işin içinden ceza almadan kurtulan kişi için kullanılır.

7 yorum:

Borges dedi ki...

Misal Lincoln'un Hamburg macinda golde attigi depar iyi bir örnektir, Arshavin'in Arsenal macinda yaptigi depar Ronaldo'dan bile iyiydi, Ribery'nin yaklasik her macta yaptigi ayni sekilde. Messi'nin bunu bir de ayaginda top ile yaklasik her macta yapmasi keza.


Yildiz futbolcu yerlerde sürünüp oyunun her iki yönü geyigi düsüncesine esir edilmezse daha bu kosulardan fazlasini gerceklestirecektir ama ülkemizde biraz zor bu artik.. ribery-Ronaldo-Messi-Arshavin'e denk düsen yildizlari Carrick-Pirlo-Lampard-Gerrard ile kiyaslama absürdlügü bir son bulsun, bak ne kosular daha gerceklesir..

Dün Ronaldo nun oldugu gibi, Arshavin'in liverpool macinda yaptigi gibi sadece gerekli yerde pres yapmanin disinda asli görevinin skora katki yapmak oldugunu anlamali insanlar.. Ama görüyorum ki bu cok zor degil cokca zaman hem pasta yiyeyim hem bitmesin derdindeler..

Dün HItzfeld'in o muhtesem finalsonrasi yasadiklarina göz atiyordum, basin toplantisi sonrasi otobüsü bosverip yürüyerek ordan uzaklasirken fergusonun arkasindan kosturdugunu görmüs,ona dogru gitmis ve iki karsi karsiya geldiginde Ferguson sadece "sorry" demis.. Böyle de bir adamdir ferguson.. Ve her ikisini de severim cok ben.. Wenger,Ferguson.. Güzel adamlardir.

caven dedi ki...

bu maçta da Ferguson'un 60 ile 65. dakikalar arası 3 oyuncu değişikliği yapması bana sanki Wenger'i küçük düşürme amaçlıymış gibi geldi.Yani bu dakikadan sonra sakatlıkta,kırmızı kartta olsa(nitekim oldu)kaleci de atılsa bu maç bitmiştir demek gibi.Ya da bu adamların çekişmesi beni paranoyak yaptı.

Çetin Cem dedi ki...

"tabancadaki kurşun" esprisinde ufak bir hata inceden fıkranın punchline'ını erken anlatıp espriyi bozan adam tandansı yakalamış :P geçen seferki arshavin hatasını da düşününce bu hatalar sadece arsenal'e mi denk geliyor tesadüf müdür bilemedim :P

hata avcısı gibi göründüm ama bizimki latife :)

mcdonell dedi ki...

@dutchman
vive le fete konseri ile ilgili bir post atsan çok güzel olur aslında. metalci bünyeye biraz ters olmasına rağmen cok güzel müzik yapıyorlar.

Flying Dutchman dedi ki...

@mcdonell

eli kulağında :)

Protanopia dedi ki...

Van Persie'nin penaltısı blogda da değinilen garanti penaltı taktiğinin hayata geçmiş haliydi.

masa bekleyen cocuk dedi ki...

o değil de maç sonu soyunma odasında pizza nın ne işi var çok merak ettim hem de yenildikleri bir maçtan sonra ? :)

aydınlat bizi daçmen