25 Mayıs 2009 Pazartesi
TURA ÇIKANLAR 2008-09 part: III
Wolfsburg dışında 4 önemli futbol ülkesinde daha şampiyonu belli ettik bu hafta. İskoçya, Belçika, İsviçre ve Danimarka'da şampiyonlar belli oldu. Livescore.com sitesine girildiğinde ilk planda görülen ülkelerden şampiyonu belli olmayan tek ülke Fransa kaldı. Onu Le Foot bittiğinde aktaracak zaten. Orada da Bordeux'nun bu saatten sonra şampiyonluğu bırakacağını da pek sanmıyorum. Eric Gerets harika götürdüğü bir sezonu, Marsilya gibi kendi evinde oynadığı maçlarda dahi istikrarı sağlayamamış bir takımın hocası iken yaptığı "ayrılma" açıklaması ile berbat etti. Bununla ilgili en sağlam örnek de bereket hemen karşımızda. Feliz Magath, hemen hemen aynı günlerde sezon sonu takımdan ayrılacağını açıkladı ama tabi onun takımı 2 senedir belli bir iskelet ile oynayan, kendi evinde sezon bittiğinde 16 galibiyet 1 beraberlik gibi mükemmel bir performansa ulaşmış ve harika bir üçlüsü olan Wolfsburg olunca çok fazla sallanmadı.
İskoçya'dan girelim. Glasgow Rangers 3 sezon aradan sonra Celtic'in serisine son vermeyi başardı. Bu lig sadece sadece Footbal Manager oynarken güzel geliyor bana artık. Old Firm derbisini izlerken bile artık zevk almamaya başladım. Şampiyonlukla ilgili bir kaç bilgi verip geçeceğim. 52. şampiyonluğu oldu bu Glasgow Rangers'ın. Celtic 42 şampiyonlukta. Walter Smith'in de Rangers'ın başındaki sekizinci şampiyonluğu. Sonuncusunu 12 yıl önce kazanmıştı. Üçüncü sıradaki Hearts'ın Rangers ile 27 puanlık bir farkı var. Yani İskoçya'da aynı tas aynı hamam.
Belçika. Standard Liege 26 yıl ara verdikten sonra üstüste ikinci şampiyonluğunu kazandı. Anderlecht'i aynı puanda bitirdikleri sezonun ardından oynadıkları finalde 1-1 ve 1-0'lık skorlarla toplamda mağlup edip ipi göğüslediler. Romen (aslen Transilvanya'lı) teknik adam László Bölöni'nin Sporting Lizbon ile 2001-02 sezonunda yaptığı dubleden sonra ilk şampiyonluğu. Standard'ın da ufak bir "magisches dreieck"i var belirtmek lazım. Steven Defour, Axel Witsel ve Milan Jovanovic. Kaleci Sinan Bolat'a da dikkat çekmek lazım. 21 yaşındaki kaleci yurt dışında şampiyonluk yaşayan en genç Türk oyuncularından oldu. Milli takım için güzel bir kazanç olacaktır. Eski Galatasaray'lı Mohammed Sarr'ın da kadroda olduğunu belirtelim. Club Brugge ise 4 yıldır Anderlecht ve Standard Liege'i izliyor.
İsviçre'ye gelelim. 25 yıl bekledikten sonra açılan bir başka kulüp daha var. FC Zurich. Iulian Filipescu 2005-06 sezonunun son haftasında lider Basel deplasmanının 93. dakikasında skoru 2-1'e getirip Zurich'e şampiyonluğu getirdiğinde İsviçre'de yeni bir devri açmış oldu. Takım sonraki 4 yılda 3 kez ipi göğüsledi. Son 6 şampiyonluğun üçü FC Zurich'de üçü FC Basel'de. Grasshoppers 2002-03 sezonundan beri nal topluyor. Eren Derdiyok da büyük ihtimallle Basel'deki son sezonunun geçirdi. Bayer Leverkusen'e doğru yol alacak büyük bir sürpriz olmazsa ve gelecek yıl Stefan Kießling'in partneri olacak.
Danimarka ile kapatalım. FC Copenhagen 2000 yılından bu yana altıncı kez zirveye çıktı ve ligi duble ile kapattı. Kariyerinin sonuna yaklaşırken ülkesine dönen Jesper Grønkjær için güzel bir hediye. İlk şampiyonluğunu 1992-93 yılında elde eden kulüp 16 yıl içinde 7. kez mutlu sona ulaştı. Zaten 1991'de halen Danimarka'da 15 şampiyonlukla en çok şampiyonluk kazanan takım unvanını elinde bulunduran Kjøbenhavns Boldklub ile birleşerek kuruldular. Brondby ise 10 şampiyonlukta.
Kapatmadan bir not düşelim. Geçen hafta ele aldığımız Dan Petrescu'nun takımı FC Unirea Urziceni, ligin bitimine 2 hafta kala liderliği ele geçirdi. Koltuğu, zirvedeki Dinamo Bükreş'i 1-0 mağlup ederek devraldılar. Tarihlerindeki ilk şampiyonluk artık daha yakın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Sevgili Dutchman,
sana bir hususta katılamayacağım.
Şöyle ki: Fransada Bordeaux bu saatten sonra bırakmaz demişsin. Eğer son hafta Caen ve St Etienne dışında herhangi bir takımla oynayacak olsalardı sana hak verirdim. Ancak rakipleri Caen, ki rakiplerine 1 puan dahi yetmiyor. Son hafta öncesi Caen ve St Etienne'nin 37'şer puanı var. Üstlerinde yer alan sochaux ve le mans'nın 39'ar puanı var. Bu durumda st. etinne ve caen'den birisi galip gelemedikleri takdirde diğer takımların ne yaptığından bağımsız düşecekler. Caen'in St. Etienn'e göre +13'lük bir averaj üstünlüğü var. Bu demek oluyor ki Caen maçını kazandığı takdirde ligde kalmayı garantileyecek. Eğer tam tersi olsaydı yani St. Etienne'in averajı daha iyi olsaydı haklı olabilirdin. Zira St. Etienne'in erken bulacağı gol ya da goller caen'in motivasyonunu bozup Bordeaux'u şampiyon yapabilirdi. Ancak herşey Caen'in elinde olduğu için Bordeaux henüz o kadar da yakın değil şampiyonluğa. Ki sen de bilirsin ki Fransa deplasmanları diğer liglerin deplasmanlarına göre çok daha zorludur. Caen de iyi bir iç saha takımı. Ve bana öyle geliyor ki şampiyon Marsilya olacak. Zaten bu haftaki Nancy maçında Marsilya'lı oyuncuların galibiyet gollerindeki aşırı sevinçleri buna işaret bence. Onlar da bu durumun farkında.
Diğer bahsetmek istediğim konu Standart Liege ve sinan bolat. Sanıyorum o ligde son haftayı takip etmedin. Son haftada daha önce yazmış olduğun üzere Liege Gent ile Anderlecht de Genk ile deplasmanda karşılaştı. Her iki takım da aynı puanda ve galibiyet sayısında idi (belçikada ligi aynı puanda bitiren takımların sıralamada yerleri için galibiyet sayısına bakılıyor, o da aynı ise play off oynanıyor). Anderlecht Genk'i 2-0 gibi rahat bir skorla yenerken Liege de Gent önünde 90. dakikaya 1-0 önde girmişti. Derken 90+1'de Gent penaltı kazandı. Eğer penaltıyı gole çevirirlerse Anderlecht şampiyon olacaktı. Ancak Sinan Bolat kendi soluna gelen vuruşu çok güzel bir şekilde çıkararak galibiyeti getirdi ve Liege'in Anderlecht ile play off oynamasını sağladı. Play off sonucu malumumuz. İlgili penaltı dakikalarını youtube'dan izleyebilirsin. Tüm liege'li oyuncular ve teknik direktör penaltı kurtarılınca öyle bir sevindiler ki görülmeye değer.
@rıza yaşar
Fransa Ligi konusunda haklı olabilirsin, bekleyip göreceğiz.
Sinan'ın kurtardığı penaltıdan haberim var tabi ki, yazıda bahsetmedim sadece, dün de sahada Türk bayrağıyla tur atıyordu. Milli takım karar alıcıları görür mü bilemiyorum. Gerçi genç takımlarda oynadı. 2012 için iyi bir kalecimiz olabilir. Malum 2010 hayal oldu ufaktan.
Ben bu İskoçya'daki hegemondayı bir türlü anlayamıyorum. Bu 2 takım ile lig arasında bu kadar mı fark var ? Her sene 3.ye 20+ puan farklar falan, bari diğer takımlar aralarında anlaşsınlar da bi şampiyon çıkarsınlar aralarında, o takımın maçlarına paso yatsınlar biz de şu İskoçya liginde başka bir şampiyon gördük diye şaşıralım :)
Bir de Gent-Standard maçında Genk taraftarı teknik ekibi futbolcusu kaçan penaltıya neden bu kadar üzüldüler, maçı beraberliğe getirmek için neden bu kadar kastılar bunu da anlamadım :) Bu 2 takım arasında husumet mi var ? Zira Gent çıkabileceği yere çıkmış konumunu garantilemiş, penaltıdan sonra sanarsın şampiyonluk kaçtı :)
Yorum Gönder