29 Haziran 2009 Pazartesi

WIMBLEDON'DA İLK HAFTANIN ARDINDAN




















Tatil boyunca tenis namına gördüğüm tek şey Federer-Söderling Roland Garros finalinin son setiydi. Çok büyük bir işi başardı Federer kazandığı zaferle. Nadal'la finali oynamamasının bu başarıyı gölgelememesi lazım kesinlikle. Kariyerinde hep önünde olduğu rakibine 3 Grand Slam finalinde arka arkaya mağlup olduktan sonra tahtını kaybetmiş bir adam bir kaç ay sonra dünyada 4 Grand Slam'i de kazanmış isimler arasına kendisini sokuyorsa bunun değerini düşürecek yorumlardan kaçınmak gerekir. Bunu yapan son adam olan Andre Agassi, 1992'deki Wimbledon zaferi ile 1999'daki Roland Garros zaferi arasında bir ara (sakatlığın da etkisiyle) 141. sıraya kadar gerilemiş ve kariyeri tepetaklak olmuştu. Federer ise 2003'teki Wimbledon ile 2009'daki Roland Garros zaferi arasında ikinci sıradan aşağıya hiç düşmedi. Dolayısıyla İsviçre'linin hakkını vermek lazım hiç şüphe etmeden. Tabi turnuva başında yaptığım "Nadal şampiyon, ikinciyi tartışalım" yaklaşımının da hatalı olduğu görüldü. Sadece futbol değil, tüm sporlar gibi tenis de sahada oynanıyor, bir kere daha ders olsun hepimize. Bayanlar tarafındaki Kuznetsova şampiyonluğu çeyrek finaldeki Serena Williams maçından sonra sonuna kadar hakedilmiş bir şampiyonluktu. Safina'nın kaybettiği üçüncü final oldu bu. Geçtiğimiz hafta içi bir röportajı var Safina'nın. Serena Williams'ın bir kaç ay önce yaptığı "Grand Slam kazanılmadan 1 numara olunmaz, halen dünyanın 1 numarası aslında benim" açıklamasına isim vermeden "bunlar kıskançlık içeren açıklamalar, dünya sıralamasında sadece 4 turnuvaya değil tüm yıla bakılıyor, tüm yılın sonunda da 1 numara bensem, 1 numarayımdır" şeklinde bir cevap verdi, ama o da bu meselenin sırtında bir yük oluşturduğunu biliyor.

















Wimbledon'da ilk haftanın ardına gelelim. İneklerin matadoru yok biliyorsunuz bu sene. Buradan hareketle Roland Garros'taki gibi "Federer şampiyon, ikinci kim" moduna girebilirdim ama ne yalan söyleyeyim Roland Garros'taki Söderling tokatı aklımın bir köşesinde. Üstelik bu iki isim 3 hafta öncenin finalinin rövanşı için bugün 4. turda karşı karşıya geliyor. İngilizler Tim Henman'la yaşadıklarını bu sefer de Andy Murray ile yaşayacaklar belli ki. Yine gazlıyorlar da gazlıyorlar İskoç'u. Ancak Murray'in inanılmaz savruk bir oyun stili var. Çok iyi oynadığı bir periyodda dahi, kortta bir o yana bir bu yana koşturuluyor, fazla kalpten oynuyor ve bu nedenle de oyun içinde çok fazla iniş çıkış yaşıyor. Murray'in performansını günlük değerlendirmek lazım. Son 16'ya seribaşları dışında 2 tenisçi kaldı. Birisi Lleyton Hewitt. Diğeri İsrail'li Dudi Sela. Sela 20 yıl sonra Wimbledon'da son 16'yı gören ilk İsrail'li oldu. Hewitt 2002'deki Wimbledon zaferinden beri Grand Slam kazanamıyor. Şu tabloda Federer'i zorlayabilecek kim olabilir diye bakıyorum ama kimseyi bulamıyorum. Yine de bugünkü ve yarınki 4. tur maçlarını iyi izlemek lazım.


















Bayanlarda iş çim korta ve Wimbledon'a gelince tahminim hep aynıdır. Ana tablo sağolsun yine bir aile pikniği olacak böyle giderse Wimbledon'da. Baba Williams fotoğraf makinesini şarj ediyordur yine. Son 9 yılda Wimbledon finalinde sadece 1 kez Williams soyadı skorbord'da yoktu. O da 2006'daki Mauresmo-Henin finalinde. Serena'nın final yolundaki en büyük rakibi Dementieva olur yarı finalde. Üst tarafta ise olası bir Venüs-Dinara yarı finali bizi bekliyor. Ana Ivanovic de o tarafta. Sırp 2008'deki Roland Garros zaferinden beri hiçbir Grand Slam'de 4. turdan yukarı çıkamadı. Bugün bunu değiştirmek için Venus karşısına çıkacak. Güzel bir maç olmasını bekliyorum ama Ivanovic'in kazanması büyük sürpriz olur benim açımdan. Caroline Wozniacki de kariyerinde ilk kez bir Grand Slam çeyrek finali görmek için korta çıkacak. Bayanlarda görüntü Serena-Venus finaline koyarsa Safina'nın taş koyacağı. Tabi bu ikili finalde karşılaşırsa yukarıdaki düellonun çim korta yansıması fena olur biliyorum. Şunu da biliyorum ki Serena bu tür maçlarda hafiften "Duvar Ahmet" moduna giriyor ve "belalı Bronx zencisi" havasına bürünüyor. Bu nedenle seyirciden ırkçı saldırı almışlığı da var, Sharapova'dan göğsüne top yemişliği de, Henin'a bir maç sırasında sinirlenip "bitch" demişliği de. Aynısını Safina'ya yaparsa Rus-Amerikan rekabetinden fena bir maç çıkabilir ortaya. Tabi bunların hepsi varsayım. Cumartesi gününe kadar köprünün altından çok su akacak.

Bu arada Wimbledon'da merkez kortun üstünün kapanması üzerine bir garip olduğumu hatırlatayım. Bu yıla dek yağmur nedeniyle maçların sarkmadığı bir yıl yoktu hatta erkekler finalinin pazartesi gününe kaymışlığı da vardı. Şimdi pazar tatili veriyorlar...

6 yorum:

rıza yaşar dedi ki...

Dutchman,

erkeklerde seribaşı olmayan bir isim daha var: Juan Carlos Ferrero.

Bir de ilk haftasonundaki pazar gününün tatil olması bu seneye özgü bir durum değil, her sana ilk paar günü çimlerin bakımı nedeniyle turnuvaya bir gün ara verilir.

TD-erkut dedi ki...

Firat'cim, pazar tatili geleneksel Wimbildin'da biliyosun. Maclar sarkmis, sarkmamis, taviz vermiyorlar.. Ilk pazar bos kaliyor hep..

Murray icin söyledikleri düne kadar gecerliydi ama cok iyi bi turnuva oynuyor su ana kadar. Servisleri cok düzelmis, cok cok az basit hata yapiyor. Nadal'in sag ellisi.. Defans, sürekli topu karsiya gecirip, pasif oyunu tercih ediyor, backhand slice'lariyla... Elbette kuranin sansli tarafinda Murray, bi Karlovic bile o tarafta olsa titrerdi. Geberik Roddick'le falan olmaz bu is.. Belki Berdych zorlar oyunuyla onu.

Kurada Federer Amcam'in tarafi saatli bomba.. Valla Söderling bugün bi baska sakat is cikartabilir.

Elbette gönül Roger'yla.

Sosyal_FB dedi ki...

Niye Jankoviç lafı geçmiyor bu yazıda? :)) Jankoviç racon kesmiyordu, kafa kesiyordu. Alayına gidiyordu. Bir numaraydı. Öyle böyle değildi. Manas Destanı bir, Jankoviç Destanı ikiydi. Dünya güzeliydi. Ulan bu sonuncusu yine midemi bulandırdı :)))

varol döken dedi ki...

euhhehehehe, eline sağlık canarino, ben konunun da aranızdaki şahane atışmanın da tarafı olmadığım için ses edemiyordum ama için için bekliyordum şu yorumu:)

biz ezelden ebede monica seles'ci, boris becker'ciyiz ayrı...

Flying Dutchman dedi ki...

jankovic elenmiş gitmiş arkadaşım, nedir bu yarayı kaşıma merakınız....
ayıptır

hiç olmazsa sizin hingisiniz gibi 2 turnuva kaybedince ben bırakıyorum diyip eroine sarmıyor....

konuşturmayın

Sosyal_FB dedi ki...

Bu kadar yetenekli (?) ve tapılası (Bkz. Eski yazılar) bir tenisçinin neden bir türlü başarılı olamadığını ve niçin Grand Slam'lerde sürekli vasat tenisçiler tarafından tokatlandığını merak ediyor ve bilimsel olarak irdeliyor olamaz mıyız kardeşim? :))

Araya Hingis'i sıkıştırmayalım. Hem ayrıca sıkıştırsak bile; bu JJ denen şahıs, topuğu olamaz Martina'nın. Ben demiyorum, istatistikler diyor.

24 turnuvada 1 tane birincilik yok. Esas ayıp o lan :)