8 Temmuz 2009 Çarşamba

10'UN GÖSTERDİĞİ


















Blog okuyucuları Cassio Lincoln'e olan tavrımı aşağı yukarı biliyorlardır. 10'un Cezası yazısında uzun uzun belirttik görüşlerimizi. Kısaca geçmek gerekirse Brezilyalı'nın HSV Arena'da yaptığı hareketi üzerinden aylar geçmesine rağmen affetmeyen, hala çok büyük bir kusur, saygısızlık ve disiplin suçu (tabi kulüp açısından) olduğunu düşünen bir insanım. O zaman da belirtmiştim, Galatasaray hocasından, yönetiminde Brezilyalı'nın bu yanlış hareketini doğru şekilde yönetemedi ve işler giderek sarpa sardı. Lincoln'ü bir taraftan kendi kişisel doğruları için harcamakla-muhtaç olmak arasında gidip gelen bir hoca ve bir anda ortadan kaybolan bir Adnan Sezgin tablosuyla karşı karşıyaydık. Bu tabloda Lincoln'ün Galatasaray'a yararlı olamayacağı ortadaydı zaten. Olamadı da. Hatta oynadığı maçlarda olmak istemedi. Bugünlerde Cassio Lincoln yine kulübün gündeminde. Başka şekilde tabi. Toplu bir infaz politikası ile. Kaç gündür yazmanın eşiğine dönüp yazmıyordum ama dün gelen haberlerden sonra bir şeyler karalama gereği hissettim. Zira yine Türkiye'deki futbol seyircisinin tipik hezeyanıyla karşı karşıyayız.

Darius Vassell yazısına gitmek lazım ilk önce geçen hafta yazdığımız. Şöyle bir bölüm alalım. "Dünyada dış hatlar gelişle gidiş arasında ev sahipliği yaptığı taraftar sayısı arasında bu kadar fark olan bir ülke var mıdır acaba? Biz genelde karşılamayı severiz, uğurlamayı değil. Darius Vassell'de de böyle oldu elbet. Korkum ülke taraftar profilinin Ankaragücü tarihinin belki de en sansasyonel transferine de kaçırdığı ilk golde oyuncu kötü performans gösterirken takınacağı tavır."

Cassio Lincoln'ü havalimanında 5 bin kişi karşıladı. Hagi'nin 10 numaralı forması verildi. 10 milyon euroya yakın bir para sayıldı toplamda (yazının ana konusu bu değil gelip, yanlış 5 milyon verdik yazacak arkadaşlar için peşinen söyleyeyim). Lincoln'ün ismi daha geldiğinde kulübün üstüne çıkarıldı. Böyle bir adamın kendisini olduğundan daha yukarıda görmemesi mümkün değildi zaten. O yüzden İngiliz basını bir kaç gün önce "İngiltere'de bitmeye yakın bir adam Türkiye'de Pele gibi karşılandı" şeklinde yazı yazdı ya, kim anladıysa tabi. Şaşırdıkları şey şuydu, kariyeri düşüşe geçen, hiçbir zaman bir sezonda 15 gole ulaşamayan bir adam nasıl böyle bir ilgi görür ve binleri havalimaına çeker. Cevap bizim karakterimizde gizli. Ya Everest'in tepesine koyup ya Mariana Çukuru'nun dibine gömmek. Ortamız yok. Olmadığını Lincoln olayında mensubu olduğum camiayla yine gösterdik. Daha 3 ay önce Barış Özbek, Mehmet Topal gibi oyuncular sahada canlarını dişine takarak, tekmeye kafa uzatarak oynarken, teknik direktörüne kafa tutmuş Lincoln, kale arkasında ısınırken Galatasaray taraftarlarından sevgi gösterisi görüyordu. O sahadaki adamlar hiç düşünülmeden. Bugüne geldik.

Galatasaray’da önceki gün başkan Adnan Polat’ın açıklamalarıyla kesin olarak gözden çıkarılan Cassio Lincoln’e, kendisine acilen bir kulüp bulması için ultimatom verildi. Sarı kırmızılı yönetim, disiplinsizlikleriyle sabırları taşıran futbolcunun menajeri Wietmann’a çağrıda bulundu. G.Saray’dan 5 gün süre isteyen ünlü menajer, bu zaman içinde oyuncusuna takım bulamazsa düğmeye basılacak. Buna göre Galatasaray, önümüzdeki hafta FIFA’ya gidecek. Sarı kırmızılılar, sorunlu 10 numarası hakkında biriktirdiği dosyalar ve belgeleri de başvurusunda kullanacak. Belgeler arasında Lincoln’e 10 gün önce kampa katılması için çekilen resmi ihtar, geçtiğimiz sezon devre arasında çalışmalara katılmadığına dair tutulan noter tasdiki ve sorumsuz davranışlarıyla ilgili gazete küpürleri de bulunacak.

Sabırları taşıran mı?....Cassio Lincoln Galatasaray'da geçirdiği yarım yamalak 1,5 sezonun sonunda Hamburg maçında o hareketi yaptığı zaman sabırı taşırmıştı zaten. Olaylar gözlerinin önündeydi Galatasaray kulübünün, görmek istemediler, çünkü Lincoln'e ihtiyaçları vardı. Şimdi yok, Rijkaard-Neeskens ikilisi geldi, transferler yapıldı, o çalkantılı dönem atlatıldı. Lincoln FIFA'ya veriliyor. Daha 3 ay önce denize düştüğü için sarıldığı yılanın başını ezmeye çalışıyor şimdi Galatasaray yönetimi. Bu işi sakince, Lincoln'ü kadrosuna katarak, aynı anda kulüp arayarak değil. Bahane için, Lincoln'ün kampa katılırsa huzuru bozacağı ileri sürülüyor. Bir oyuncunun dahi iyi olan atmosferi bozabileceği korkusu mevcutsa bu disiplini sağlayan adamların yetersizliğinden duyulan kaygıyı ve yukarıda belirttiğimiz karar alıcıların basiretsizliğini gösterir. Bu geçen sezonun ikinci yarısı boyunca Florya'da "bozuk havanın" teneffüs edildiğinin itirafı değil midir aynı zamanda? Bunun tek bir tanımı vardır insan psikolojisinde: Dengesizlik. Lincoln ne 3 ay önceki ölümüne sahip çıkmayı ne de şimdiki infazı hakeden bir adam değildi. Kendisine tanrı muamelesi yapan taraftarlar şimdi aldığı paraları zıkkıma dönüştürmekle meşgul.

Ülke olarak bu ya hep ya hiç mantığı futbol anlayışımızı daha çok köreltecek, Lincoln olayı bunun son örneğidir.

9 yorum:

Fabio Luciano dedi ki...

lincoln'ün gs'ye transferini açılarkenki özhan canaydın'ın halini hatırlıyor olmalısınz.

lin-coln ga-la-ta-sa-ray-da diye bağırıyordu yanılmıyorsam bir gs store açılışında.

o zamanki çok eleştirilen transfer politikası içinde gs yönetimi içinde bulunduğu maddi sıkıntıları göz önüne almadan böyle bir transfer yapmak zorunda hissetmişti kendini.o günlerde sık sık yapılan 10 numara muhabbetleri içinde...

bu işte bana göre taraftarından,yöneticisine kadar tüm gs camiası hatalıdır.nasılki fb ortega konusunda çuvallamışsa bunun da ondan pek bir farkı yok.tek fark bu birlikteliğin yürümeyeceği belli olduğu halde bu kadar uzun sürmesi.kaldı ki ben gs'nin mevcut kadrosu içinde lincoln gibi bir adama ihtiyacı olduğunu da düşünmüyorum.

PENALTY dedi ki...

Futbolcunun havaalanlarında onbinlerce insan tarafından karşılnamsıyla ilgili fikirlerine katılamkla birlikte, özellikle basının Lincoln özelindeki linç kampanyası ve bunun sonuçlarını diğer bloglardaki yorumlarımda yazmıştım geçen sezon. İstedikleri şey oldu neticede. Maçta topu sektirdi diye linç edilmeye çalışılmasıyla başlayan ve daha sonra hamburg maçında verdiği o muhteşem pas kaleciyle karşıkarşıya pozisyonda Nonda tarafından dışarı atılınca dönen oynunda, oyundan alınmaması gerekirken alınan ve buna isyan ederek teknik direktöre gider yapan ve gelişen süreçte iyi yönetilemeyen bir kriz sonrası ki bu kriz Galatasaray'ın şampiyonluğuna mal oldu, devam eden linç kampanyasının sonucu buraya kadar gelmiştir. Kesinlikle dediğin gibi bu 3 aylık süreçte ne taraftarın tamamı, ne hoce, ne de yönetim Lincoln'e ölümüne sahip çıkmamıştır. İlk yarı boyunca müthiş bir performans gösteren (Benfica, Özellikle Herta Berlin, 2 Ankara deplasmanı, Beşiktaş derbisi ilk aklıma gelenler) bir oyuncu ve bu süreç sonucunda 2. yarı değişen hoca, yönetilemeyen basit bir kriz, kaçan kupa ve şampiyonluk ile UEFA. Trabzonda yedek bekletilen sonra çık Fener maçını al denilen bir Lincoln'e kim nasıl ölümüne sahip çıkmış anlamakta zorluk çekiyorum. Eğer kastettiğiniz taraftarsa ben bu sezon Samiyendeki tüm maçları ve bir kısım deplasman maçını canlı olarak seyreden birisi olarak tam anlamıyla böyle bir sahiplenme de görmedim.
Tabi şimdi bu saatten sonra Lincoln bu takıma bişey verebilir mi bilemiyorum (ki başkanın direk ağzından söylenen bir daha olmayacağı) ama biz taraftarlar bir futbol ustasını verdiği pasları, yönlendirdiği hücümları,attığı çalımları izleme zevkini kaybettik. Sonunda başardılar. Şimdi seneye burada Milan Baros neden bu sezon bu kadar kötü performans gösterdi kısmını tartışıyor olacağız. Öyle ya biz ustayı Baros pasörünü kaybetti.
Yolun açık olsun Lincoln.

Sade dedi ki...

* Süper bir yıldız almaya hangi TSL takımın imkanı var?

- Yok... Varsa da gelmek ister mi?

* Eee... O zaman yıldızcıkları, yıldızları sönmeye başlamışları, populeritesini yitirmiş futbolcuları transfer ederek taraftarların "yıldız da yıldız isterim" isteğini karşılamaya çalışmak mı suç?

- Adı az duyulmuş takım oyuncuları mı yoksa yıldızcıkları mı transfer etmek mi başkanlık koltuğunda oturabilmeyi sağlar?

* Taraftarlar; "Yıldız oyuncu transferi"ne o kadar kilitlenmiş durumdalar ki alt yapı, mali durum, store alış-verişeri umurlarında da değil!

Bu giderek kendi içinde bir soru ve farklı cevabı olabilecek bir soru cevaba dönüşebilir. Ama bence taraftar denilen grubun ingiliz taraftar hayranlığı ile kalmayarak ingiliz taraftarların (olumlu) yaptıklarını yapmayı akıl etmesi gerekir. Etsin ki doğru tepki verebilsin, doğru tepki verebildiğimizde Türkiye çok daha güzel bir memleket olacak!

(ki bence Türkiye'de taraftar falan olabilen sadece belli bir azınlık var gerisi "takım tutucular" olarak tanımlayabileyeceğimiz; bolca konuşan, spekülasyon oluşturan, beğenmeyen, yıkan, çözüm üretemeyen, maça gitmeyen, her galibiyetle sevinen, her mağlubiyetle tuttuğu takıma küfreden,... (liste uzar gider) garip bir gruptur "takım tutucular".)

julien sorel dedi ki...

@penalty

adam hakkında linç kampanyası düzenlendiği kısmına tamamen katılıyorum. ancak; linç kampanyasının bu derece şiddetlenmesinde olayları etkin yönetmek yerine izlemeyi tercih eden yönetimin de payı var tabii.

basını ise lincoln başka takıma transfer olduktan sonra seyret sen şimdi. lincoln bi alman takımına giderse bulurlar devre arasında sonra manşet:

"bana sahip çıkılmadı, verilen sözler tutulmadı, galatasaray taraftarına aşıktım, türk oyuncular beni aralarına almadı, yönetim de gönderdi."

sonra "yorum taraftarın" der kenara çekilirler. sen seyret şimdi o fanatik, vatan denen müsvetteleri.

asıl mariana çukuru bizim spor basını bence. para-güç ilişkilerinin bu kadar rezilce döndüğü, bu kadar iş bilmez adamın biraraya toplandığı, eleştirmekten başka elinden hiç bir şey gelmeyen, dünyadan bihaber mahluklar...

Yasin dedi ki...

lincoln, ailton, marcelinho...
ne çok benziyorlar. Barış'ın www.alisamiyen.net'te çok güzel ifrat/tefrit başlıklı yazısı vardı, başka bir konuda, bu güzel yazıya da başlık olabilirmiş.
futbolcu karşılama, imza törenleri endüstriyel futbolun "tool"ları arasında da, endüstriyel futbolu lanetleyip taraftar geçinen arkadaşların bunlarla ne işi var onu anlamıyorum. Lincoln değil Messi gelse ne yazar, önce formayı ıslatacak, coşacak sonra kopacağız. Sanırsınız ki mezardan Metin Oktay geldi... Sonra yazdığın gibi; giderken adam değilsin. Halbuki dalga geçtiğimiz Lukunku gibi adamların veya hiç beğenmediğim Meira'nın, Marek'in Iliç'in, Inamoto'nun vs. iyi kötü bu formaya hizmeti olmuştur, uğurlanma imkanı olmasa da bir gün rakipte denk falan gelseler alkışı hak ederler.
ama ah bu transfer fetişizmi, ben taraftar olarak iğreniyorum.

QuaresmA dedi ki...

lincoln 1 suçluysa, yönetim ve bülent korkmaz 5 suçluydu.

- lincoln şu anda taraftarın önüne atılmış durumda.
- bülent korkmaz bitti.
- yönetim ise bu 2'sini harcayarak kendini kurtardı.

taraftar ?
hem suçlu hem güçsüz.

aşkın dedi ki...

Burası Türkiye, ayrıca Osmanlı'nın mirasçısı.Bu topraklarda (Nihat Genç) oyun çoktur.
Renkdaşlar yazıyor ya bloglarda (RTE)
''G.Saray Fener'den farklıdır'' diye,
haklılar.Ortega'nın başını yiyenleri kısa sürede öğrendik, Lincoln'ün olayını biraz gecikmeli öğreneceğiz.
Şimdi ne oldu, adam intihar etti oldu, göz göre göre kampa gelmemiş.
Hem de sabıkası (!) varken, hem de yeni hoca gelmişken, hem de o hoca Rijkaard iken.Buna şüphe duymadan inanmam bekleniyor.Diyorum ki:
- Canım bi dakka!

sunshine dedi ki...

Şimdiye kadar takip etmeme rağmen ilk defa yazmak istedim.Tebrik ederim aynı şeyleri düşünüyor olmak çok güzel.
Hala yazıyı anlamamaya çalışanlarda zaten bahsettiğimiz taraftarlar.
"Daha 3 ay önce Barış Özbek, Mehmet Topal gibi oyuncular sahada canlarını dişine takarak, tekmeye kafa uzatarak oynarken, teknik direktörüne kafa tutmuş Lincoln, kale arkasında ısınırken Galatasaray taraftarlarından sevgi gösterisi görüyordu. O sahadaki adamlar hiç düşünülmeden."
Bence yazının ana fikri budur.Ömrünü galatasaraya adamış bir bülent korkmazı lincolnden küçük gördükya dahada bişey beklemiyorum galatasaray taraftarından.

aşkın dedi ki...

Barış, Mehmet Topal karşılarında düşmanca bir tavır görmediler.
Ayrıca bizlere Barış ve Mehmet Topal yetecekse benim için hava hoş, o halde artık bilmemnerede final hedefi duyulmasın kimseden.