9 Temmuz 2009 Perşembe

HUNTELAAR VFB STUTTGART'LI GİBİ

Türk basını gibi atayım dedim başlığı. "Huntelaar Aslan Gibi"....Şöyle demişiz 3 Aralık tarihinde, El Cazador'un Bernabeu semalarına uçuşa geçmesiyle. "Real ondan ne kadar yararlanacak göreceğiz. 2 hafta sonra sakatlığının geçmesinden sonra ilk onbirin değişmez oyuncusu olacaktır ama Real'i şu andaki hafif karmaşık durumundan kurtarıp Barca'yı durduruacak güç olacağını hiç zannetmiyorum. O karakterde bir oyuncu değil. Zidane'lı, Figo'lu, Mkalele'li kadronun en ucundaki krema olabilirdi ama pastanın kalıbı olması imkansız, Real'de sezonda 20 gole ulaşması bile çok büyük başarı olur."..Klaas-Jan Huntelaar bu sözümüzü sınayacağımız kadar bile oynayamadı Real Madrid'de. 1 sene önce takımı Hollandalılarla dolduran Real Madrid şimdi hiçbirisini istemiyor. Türk basını onu da ilk önce Galatasaray'a yakıştırdı tabi. Ancak sonra devreye Milan girince kesildi bu asparagaslar. Milan dün transferden vazgeçti, bugün de Stuttgart ile Real Madrid anlaşmaya vardı. Kendisiyle de anlaşacaklardır. Stuttgart'ın ödeyeceği bonservis bedeli 18 milyon euro. Huntelaar Real'e 30 milyon euroya gelmişti.

Mario Gomez'in boşluğunu doldurmaya çalışacak Huntelaar. Markus Babbel'in takımı 26 milyon euroya sattı Gomez'i Bayern Munich'e. Gelen paranın 18'ini Hollandalıya verecekler. Huntelaar, Gomez'in boşluğunu doldurabilecek bir adam mı? İlk sene için kesinlikle hayır. Gomez geçen sezon Bundesliga tarihi etkinlik rekoru kırdı. Huntelaar'ın bu seviyeye ilk sezonunda ulaşması çok zor. Real'de suskun başladı, sonra bir anda üstüste goller atmaya başladı, ardından da yine sezon sonuna kadar sustu. Babbel'in yerinde olsam bir tek ona bel bağlamak yerine Cacau ve Marica'nın yanına bir dördüncü adam daha katmaya çalışırdım. Huntelaar burada da başarısız olursa döneceği yer Amsterdam Arena olur. Belki de bu Hollanda'da başarılı olmaya başlayan her gencin ülkeden kaçmakta bu kadar istekli olmaması için bir ders olur. Unutulmamalı ki Ajax 1995 Avrupa Şampiyonluğu'nu sadık genç oyuncularla kazanmıştı.

6 yorum:

Erdem Karakuş dedi ki...

o kadar sadıktı ki o genç oyuncular bosmanı gören soluğu dışarıda aldı.

Flying Dutchman dedi ki...

@Erdem Karakuş

Ajax'tan son yıllarda ayrılan Sneijder, Van der Vaart Feyenoord'dan ayrılan Van Persie, Drenthe, Kuijt, PSV'den ayrılan Robben'in ayrıldıkları tarihteki yaşlarına bir de o seneki finalde Ajax altyapısından yetişmiş oyuncuların yaşlarına bakarsan ne demek istediğimi ve kimin soluğu erken dışarda aldığını anlayacaksın...

Adsız dedi ki...

Erdem Karakuş'a hak vermek gerek. Bosman kuralının geçerlilik kazanmadığı bir dönemde Ajax'ın akademisinden çıkan gençleri takımda tutması mümkündü. Zira oyuncu ha diyince gidemiyordu, bosman kuralları ile beraber oyuncuların eli güçlendi ve zaten akabinde de bütün takım da dağıldı.

reiziger,bogarde,davids gibi adamlar bosman kuralı geçerliliğe girer girmez transferlerini yaptılar. hatta bu transferler başarılı transferler de değildi.

Davids ve Bogarde Milan'da
Reiziger Barcelona'da gerçekten kötü bir performans ortaya koydu.

Van Gaal dönemindeki hollandalı Barca'nın yaşadığı facia'dan bahsetmiyorum bile.

Davids örneğini Sneijder örneği ile kıyaslayalım

Davids'in takımdan ayrıldığı yaş 23
96 yılında Milan'a geçiyor. 19 maça çıkabiliyor, Juventus ona güvenip alıyor - kariyeri düzlüğe çıkıyor.

Bogarde, Davids'den 1 sene sonra Milan'a geçiyor
bütün sezon 3 maça çıkabiliyor
sonra devre arasında transfer olduğu Barcelona'da 3 sezonda 41
sonra gittiği Chelsea'de 2004'e kadar 11 maça çıkıyor. Kariyerini yok ediyor yani.

Reiziger örneği biraz Davids'e benziyor. Milan'da 10 maça çıkabilen Reiziger Barca'da 7 yıl forma giyiyor 173 maça çıkıyor
ama ne bir Thuram - ne bir Cafu etkisi yaratıyor.

96'daki kadrodan bu üç isim dışında Kanu ve Overmars Arsenal'e De Boer kardeşler ve Kluivert Barcelona'ya Seedorf Inter'e Finidi Betis'e iş işten geçtikten sonra da Van der Sar Juve'ye Litmanen yanılmıyorsam yine Barcelona'ya geçti.

Adsız dedi ki...

Bu oyunculardan kaçı Ajax'ta kolektif olarak ulaştıkları performansa yaklaşabildi ki? Burada eleştirinin temelini beraber oynamanın avantajlarını kullanan genç oyuncuların kendi performanslarını yukarı taşımaları ve bütünden ayrıldığında parçaların toplamının bütün kadar edememesini oluşturuyorsa, size sonuna kadar hak veriyorum.

Ancak bu oyuncuların sadakatinden söz etmek mümkün değil, bosman öncesi dönemdeki oyucnunun kariyerini kulüplerin eline bırakan bir sistemin içinde bu oyuncuların transfer yapması onların inisiyatifinde değildi. Oyuncular değerini bulduğunda ise zaten kulüp onları satıyordu. (Bergkamp ve Winter gibi)
Hatta bazı durumlarda oyuncunun değerini bulması söz konusu bile değildi çünkü değeri kulüp belirliyordu. ( Rus ve Ukraynalı oyuncular iyi bir örnektir sanıyorum bu duruma )

Ama yazdıklarınızdan anladığım bu dönemde takımdaki oyuncuların kulüplerinde yeteri kadar pişmesi bu tutumun da kariyerlerini olumlu yönde etkilediği ki, eldeki verilerle bunu söylemek bence mümkün değil.

Sneijder'li Van der Vaart lı Ajax hiç bir zaman o 90 ların ikinci yarısındaki dominant Ajax'ın ışığını veremedi. O takımdan ayrılan Van der Meyde'nin Heitinga'nın yaptıkları da ortada.

Ortada bence bu oyuncuların yanlış kariyer seçimlerinden ziyade (Van der Meyde'yi ayırabiliriz belki) Hollanda futbolunun yaşadığı bir jenerasyon sıkıntısı yatmaktadır. Ne Kujit bir Kluivert'tır ne Babel bir Overmars'tır ne de Sneijder bir Davids'tir. Bu oyuncuların hiçbiri de bir Gullit bir Riijkaard bir Bergkamp bir Van Basten bir Cruyff değiller, olacaklarını da sanmıyorum.

Huntelaar, yetenekli bir oyuncudur elbette, ancak onun potansiyelini neye bakarak ölçüyoruz? Hollanda liginde forvetlerin ortaya koydukları performanslar ortada, kısa sürede bir Eredivisie efsanesine dönüşen bir Afonso Alves'in Boro ile küme düşmesi de gözümüzün önünde.

Sneijder ve Van der Vaart kendi jenerasyonlarının en değerli oyuncularındandır, ancak bu oyuncuların 26 yaşına kadar Ajax'ta kalmış olmaları halinde kıyaslamak durumunda olduğumuz diğer jenerasyonların performansına ulaşacaklarını iddia etmek bence biraz fazla olur.

Son söyleceğim de 95-96 finallerini oynayan jenerasyon her ne kadar şaşalı olsa da bu jenerasyondan hiçbir oyuncu bireysel olarak bir Gullit, Van Basten, Rijkaard, Cruyff etkisi yaratmadı. Avrupa'nın elit oyuncuları oldular, ama Avrupa futbolunu domine edemediler. Belki bu da konuyu değerlendirmemizde bir ipucu olabilir.

not: Konuyu Ajax özelinde ele almaya çalıştım, ancak Van Bommel, Oojier, Boulahrouz geç gittiler de ne oldu?

Öte yandan verdiğiniz örneği güçlendirecek bir Jaap Stam var önümüzde. Konu elbette ki siyah-beyaz olarak değerlendirilemeyecektir, itirazımı bir katkı denemesi olarak görün lütfen.

iyi olun öyle kalın

Flying Dutchman dedi ki...

@nedegilefendim

Elbette katkı olarak alıyorum, sözlerinizi, katıldığım yerler de var, örneğin Ajax'ın son 5 yılda eskisi kadar, daha yakın zamanlı yıldızların yeteneklerini geliştirecek Avrupa'da rekabetçi bir takım olmadığı gibi. Ama o biraz tavuk-yumurta hikayesi gibi. Yani oyuncuların erken ayrılmasında da bu rekabetçi ve yarışmacı yapının azalmasının etkisi var.

Keşke bunları düz bir yazı şeklinde alsak da yayınlayabilsek, değerli fikirler bunlar.

Adsız dedi ki...

tabii ki.
ancak biraz vaktimi alabilir, türkiye'ye taze döndüm malumunuz programım oldukça yoğun.