11 Ağustos 2009 Salı
KOPENHAG MIZIKACILARI
Geçtiğimiz sezonun başı. Hakan Şükür'ün Stadyum programındaki ilk akşamı. Sordular Galatasaray'ın Skibbe ile geleceğini, neler olabileceğini, takımın durumunu. Hakan Şükür konuşmasına "Skibbe yeni bir hoca takımı tanımaya çalışıyor" ile başladı, "Adnan Polat bana kontrat önermedi, taraftarlara farklı veda etmek isterdim, geçen sene yerli oyuncular olarak kurduğumuz bir uyum vardı" diye bitirdi. Konunun Skibbe'den oraya nasıl geldiğini anlamamıştım. Hakan Şükür ile ilgili düşüncelerimin tümünü yansıtabildiğim Türk Futbolunun Kırgını yazısında olayın ayrıntıları var. UEFA Kupası'nı kazanan kadronun futbolcularından birisi Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra çıktığı ilk televizyon programında yönetim kurulunu eleştirmekle başladı işe.
Aradan bir sene geçmiş, isimler değişmiş sadece. Hasan Şaş TRT Türk'teydi pazar akşamı. Gaziantepspor maçından girdi o da, lafı bitirdiğinde kendilerinden sonra Florya'da petrol bulunma ihtimalinden, kendisine kaptanlığın neden verilmediğinden bahsediyordu. Onunla ilgili de 1,5 sene önce bir yazı yazmıştık. Futbolculuğunda, kırmızı kart gördüğü bir maç sonrası mikrofonlara çıkıp “bu ülkede Hasan nasıl olsa mimlenmiş, en ufak itirazına kart çıkıyor, bu halde bu ülkede kalmamın anlamı yok Avrupa’ya gideceğim” diyen adamla, olaydan 3 hafta önce “hakemler de insan fazla yükleniyoruz” diyen adamdı Hasan Şaş. O da televizyon kariyerindeki ilk programına yönetim kurulunu eleştirmekle başladı. Bundan bir kaç yıl önce Arif Erdem ve Hakan Ünsal'a UEFA tarafından Şampiyonlar Ligi maçlarını izlemeleri için davet geldiğinde basına "UEFA'nın bu jestine teşekkür ederiz, ama bu davetin kulüpten gelmesini isterdik" şeklindeki görüşleri yansıdı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanan dönemdeki futbolcularının kendilerine mikrofon uzatıldığında ve konu Galatasaray olunca, kendi üzerlerinden Galatasaray'ın vefa anlayışını ve yönetim politikasını eleştirme gibi bir alışkanlıkları var. Ben, benim, benden, bana ile dolu bir dolu cümle....
Şimdi öncelikle şu vefa kavramının evrenselliğine bir bakalım. Dünya futbolunda "30 yaşını geçmiş her oyuncu, o anda oynadığı takımda futbolu bırakana dek forma giyer" şeklinde bir kural varsa benim haberim yok. Bir futbolcu bir takımda çok uzun süre forma giyerse de o takımda kariyerini bitirmesi gibi bir şart da yok. Sami Hyypia 35 yaşında. Liverpool'da 10 yıl boyunca forma giydi. Liverpool kulübü ona "futbolu bırak gel teknik ekibe katıl" dedi. Hyypia kabul etmedi bunu. 35 yaşında transfer yaptı. Bayer Leverkusen'e gitti. Halen aktif futbola devam ediyor. Bir futbolcu bir takımda çok büyük başarılar kazandığı zaman da onu kariyerinin sonuna kadar takımda tutmak gibi bir zorunluluk yok. İsmael Urzaiz Athletic Bilbao için simge bir isimdi. 11 yıl formasını giydi takımın. 2007'de Fernando Llorente Bilbao forvetinde onu gölgede bırakmaya başlayınca Ajax'ın yolunu tuttu 36 yaşında. Keza Hyypia Liverpool'da sadece çok uzun yıllar oynamamış aynı zamanda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu da yaşamıştı. UEFA Kupası'nı kazandıran penaltıyı atan adam Gheorghe Popescu, kariyerinin sonlarında 34 yaşında Galatasaray'dan ayrılıp Lecce'ye gitti. Daha dün bahsettik, Damiano Tommasi gibi, maaşından feragat edebilecek karakterdeki bir adamı Roma, 10 yıllık kariyerden sonra 32 yaşında Levante'ye yolladı. Örnekleri çoğaltmak mümkün, kesiyorum. Sizin de kafanızda aynı çerçevede örnekler oluşmuştur.
Galatasaray'ın özelindeki şu ünlü "vefa"ya gelelim. Fatih Terim, Reinhardt Stumpf, Ümit Davala, Bülent Korkmaz, Gheorghe Hagi, Suat Kaya....bu adamların hepsinin ortak bir özelliği var. Kulüp tarihinin en önemli başarılarında yer alan bu adamlar futbolu bıraktıktan sonra kulüp bünyesinde teknik direktör, yardımcı hoca, altyapı hocası gibi görevler aldılar. Bazılarının sonu kötü bitti, bazılarınınki zirveye yerleşti. Ama ortada bir gerçek var, Galatasaray yönetiminin veya camiasının, eski futbolcularına sırt çevirmesi, onları gözardı etmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hatta son 10 yıla bakarsanız Galatasaray İstanbul'un 3 büyük kulübü içinde eski futbolcularını en fazla teknik kadroda, ve altyapı takımlarında birinci adma olarak görevlendirmiş takım.
Gelelim Hasan Şaş özelindeki bir açıklamaya. Şöyle diyor Hasan. "Ben 11 yıl boyunca takımın formasını giydim, kaptanlık vermediler". Bir takımın kaptanı o takımda forma giyen oyuncular içerisinde sadece en kıdemliye değil ağırlıklı olarak liderlik kabiliyeti en yüksek olana verilir. Son 2 sezonun Belçika şampiyonu Standard Liege kaptanı Defour pazubandı koluna taktığında, bırakın kulüpte uzun süre forma giymeyi, 19 yaşındaydı. Oliver Kahn'ın yıllarca kolunda taşıdığı bandın sırf saçları ağırmış olduğundan geldiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Dünya futbolunda bu tür durumlar yok mudur, elbette vardır. Maldini gibi, Baresi gibi, Bergomi gibi...Ama Jamie Carragher'a göre 2 yıl daha genç bir Liverpool'lı olan Steven Gerrard'ın neden Carragher yerine bandı kolunda taşıdığının nedeni başkadır. Kıdem bir futbolcunun, takım kaptanlığı için yegane şart değildir. Bu minvalde, Hasan Şaş'ın derbi öncesi kırmızı kart görmesi sonucu kendi takım taraftarlarının "Hasan bizi gelecek hafta Kadıköy’de 10 kişi kalmaktan kurtardı, atılması iyi oldu" sözlerini iyi analiz etmesi lazımdır.
Tekrar başa dönerek bitirelim. Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanmış ekibinin böyle bir alışkanlığı var yıllardır süren. Amaçlarının Galatasaray'da eksik olan bir şeyleri saptayıp ona çare bulmak olduğuna kusura bakmayın beni inandırmaları çok zor. Bana daha çok bu futbolcuların, sürekli el üstünde tutulmak, sürekli Galatasaray kulübünün üzerinde etkilerinin olması gibi bir istekleri var gibi geliyor. Sürekli "ben" derdindeler. İstikrarlı olarak yaptıkları bir başka şey var ki bu daha da nahoş bir davranış. Bir kulübü aşağılamak için ezeli rakibi övmenin çare olacağını zanneden anlayış. Bu anlayış kusura bakmayın en fazla cühela topluluğu kandıracaktır. Zira ne Fenerbahçe'nin aklı başında taraftarları ne de Galatasaray'lılar Kopenhag'da kazandıkları kupayla bir kulübün tüm etik anlayışını sorgulayacaklarını düşünen bu topluluğa pek prim vermiyor. Yoksa sadece 3 ay önce, söz konusu kupa kazanılırken Glasgow'da olan Tugay Kerimoğlu'nu, formayı bıraktıktan 9 sene sonra onurlandıran kulübü bu şekilde yargılamak çok havada kalacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
23 yorum:
Hasan Sas iki uc program ya iste aramadilar sormadilar bilmemne diye konusur susar gene de Hakan Sukur'un vefa ekseninde yuzyillardir devam eden duzgun Turkce'li aglak konusmalarini gordukce/okudukca tuylerim diken diken oluyo artik. Hakan Sukur'un futbolculugunu, Galatasaray'liligini tartismiyorum da bi susup isine gucune bakmak bu kadar zor mu yahu? Galatasaray'in kadrosu Hakan Sukur, Arif, Umit, Hakan "iyi oynarlarsa kazanabilirler" Unsal, Okan'dan falan olussun o zaman, vefamizla 2. lige duselim.
Bu konuyla ilgili ne zamandır birşeyler yazmak istiyordum kendi blogumda hatta satır arasında bahsetmiştim. Bu yazı, yazı adabı çerçevesinde daha iyi nasıl yazılır bilmiyorum.
Keşke 2000'den sonra geriye gidişimizde ne kadar büyük pay sahibi olduklarını da dile getirseler. Her kaprislerine katlanan, gittikleri takımlarda forma bulamadıklarında yeniden onları Florya'ya getiren, sorgusuz sualsiz kabul eden yönetime, karşılık beklemeden destekleyen taraftara olan vefaları nerede, ben de bunu merak ediyorum. Hayatlarında sahip oldukları herşeyi bu kulüple kazandıklarını unutup, ağızlarından köpükler saçarak televizyon ekranından toplumu körüklemenin onlara ne getireceğini düşünüyorlar? Bırakmasını bilmek önemlidir.O yüzden Tugay'a, Hagi'ye daha farklı bakacaktır insanlar. Zaten sembol oldukları insanların gönüllerindeki yerlerini kendi kendilerine yok ediyorlar.
Çok güzel ve dozunda bir yazı olmuş. Teşekkürler.
1996-2000 arası başarıların gerçekleşmesi sırasında aşırı motivasyon unsurları da kullanıldı. Dolayısıyla, bir çok futbolcunun başarıyı sağlıksız bir şekilde sahiplenerek sürekli 'haksızlık yapılıyor' kompleksine girmesi doğal bence. Kulübün böyle bir polemiğe giremeyeceğinden de cesaretle bu konuşmalar olacak...
Bu kişilerin bir ortak noktasıda Aziz Yıldırım hakkındaki övücü sözleri. Buna daha çok üzülüyorum ...
tebrikler çok güzel yazmışsın.Haberin olsun bu yazını kopyalayıp bütün arkadaşlarıma göndereceğim.
Hakan Şükür yüzünden TRT izlemez oldum.Bir insan bu kadar mı duygu sömürüsü yapar.Bu takımda oynamak istermişmişmiş.Biz seni bu takımda istemiyoruz.Hep kendisi haklı.Hakan Ünsal keza aynı.B.Korkmaz'a gelince "gel takımın başına geç"deyince vefalı olunmuyor.başarısızlıkta vefasız yönetim...
Ben böyle futbolcu gruplarının oluşmasına karşıyım.Takımda abiler ablalar falan istemiyorum.Sistemli çalışırsan ve taraftarın sana güvenirse hepsi yalan.
Yorumlarda Can!a katılıyorum.HAGİ ve TUGAY'a farklı bakıyoruz.
galatasarayımla gurur duyuyorum.. hiç bir futbolcu galatasaraydan büyük değildir.. taraftar kimi yücelteceğine kendi karar verir.. (bkz. metin oktay).. hasan şaş, hakan ünsal, hakan şükür. hepsi aynı.. avrupaya gidip ağlayarak geri dönenleri de kabullenmedik mi.. ( bkz arif erdem). daha ne yapalım.. beşiktaşta bile oynayıp dönmek isteyenlere kapımızı mı kapattık (bkz. okan buruk ).. hasan şaş , son 2 sezonda kaç maç oynamış toplam, kaç lira para almış.. bunu açıklasın ben ona petrolü nereden çıkaracağını tarif ederim.. bütün futbolcuların değerini, vefasını toplayıp 1 milyonla çarpsanız bir galatasaray etmez.. galatasaray sizi adam etti.. susun artık..
futbolculuğunda çok sevdiğim isimlerin takımdan ayrıldıktan sonra böyle gereksiz muhabbetlere girip bir zamanlar kendileri için bağıran taraftarın gözünden düşme çabalarını anlayamıyorum.
futbol namına 2002'den beri ne katmış hasan şaş bu takıma oturup düşünmek lazım. o dönem avrupa'ya gideceğim diye tutturup, sözleşme imzalamaktan kaçan kendisi değil miydi? beklediği talipler gelmeyince şimdi vefa beklediği kulübüne tıpış tıpış geri dönüp haketmediği paraları kazanmadı mı?
bu futbolcu eskileri ne bekliyor ki galatasaray'dan? kulübün onlara emekli maaşı bağlamalarını mı?
herkesin gelip geçici olduğunu, galatasaray isminin kalıcı olduğunu unutuyorlar sanırım!
hırsızın hiç mi suçu yok? kral a zorla futbolun bıraktırıldığı sezonda, kendisi 11 gol attı nitekim ümit ve nonda da 11 gol attılar. bunun yanında gecen yl devam eden ümit 0 gol, nonda 4 gol attı. hakan ise yasından ötürü kulüpden gönderildi. sunu adım kadar iyi biliyorum ki kral gecen sezon olsa ümit ve nonda dan daha çok gol atardı. daha önemlisi galatasaray 5. olmazdı bundan eminim.
@volkan
kral'a kim futbolu bıraktırmış? ben ömrü hayatımda, çavuşesku Romanyasını saymazsak bir futbolcuya zorla futbolu bıraktıran bir kulüp ne duydum ne de gördüm. Hakan Şükür istese şu an hala futbol oynuyordu. Sadece Galatasaray'da mı oynamak zorunda futbolu Hakan? Türkiye'de futbolu bıraktığı anda onu alacak bir dolu kulüp vardı. Kendisi istemedi. Kusura bakma Galatasaray Hakan'a futbolu bıraktırdı çok abes kaçıyor ve evet bu konuda hırsızın hiç suçu yok.
Biz zaten burada Hakan Şükür kulüpte olsaydı olmasaydıyı tartışmıyoruz, bence de kalsaydı Nonda'dan daha fazla gol atabilirdi....tabi Baros'un tek forvet oynadığı bir sistemde o nerede olacaktı, o oynasa Baros ne yapacaktı o ayrı dava ya...tartıştığımız şey bu adamların futbolu kendi istekleri ile bıraktıktan sonra geriye dönüp "vefa" kavramıyla kulübü suçlamaları
Hakan Şükür Galatasaray'dan ayrılacağı zaman futbolu memleketinde, futbola başladığı kulüpte bıraksın hem de şehrinin takımına katkısı olsun giderayak diye teklif yapıldı Sakaryaspor tarafından, kabul etmedi.
Ha belki 1.Lig'e düşmek istemedi o kadar kariyerden sonra, belki de Galatasaray'a -çok afedersiniz- bok atarken kendisiydi vefasız olan memleketine karşı.
Şimdi Sakarya 2.Lig'de, Hakan da televizyonlarda. Herkes birbirine verip veriştiriyor. Yapmasınlar bunu...
Kaldı ki sorun para da değil. Hakan zaten sadece Sakarya'da yaptığı yatırımlarla (lüks siteler, otel vs.) dünyanın parasını kazanıyor. Akıllı adam, ya da Sermet Şükür akıllıdır bilemem, kazandığını Gayrimenkul'e yatırdı... Hani şuna bağlayacağım, yoksa özel hayatı, serveti beni ırgalamaz... Sorun para değil, Hakan'ın kişisel kaprisleriydi. Ucuza oynayacak bir Hakan Şükür'ü Galatasaray'ın istemeyeceğini hiç sanmıyorum.
çok güzel yazı olmuş.
Konuya farklı bir bakış getirmek istiyorum, her ne kadar gs li değilsem de naçizane bir iki yorum yapmak istiyorum.
Konu vefaysa burada yazan herkes haklı bence de bu futbolculara yeteri kadar vefa gösterilmiştir ama...Bu adamlar Gs içerisinden tasfiye ediliyor problem buradan başlıyor...
Bir kere bunları salt oyunculuklarıyla değerlendirmek safdillik olur, bu adamlar Uefa kupasıyla taçlanan bir ekolun en önde gelen temsilcileri, aslında şu anki durumları o zaman ki futbollarınin da bir yansıması, yenilgiye tahammülleri yok hep kazanmak istiyorlar, hep reis olmak istiyorlar, olamadıkları zaman çirkinleşebileceklerini de gösteriyorlar, ayrıyeten sadece kendileri dışlanmakla kalmıyor onları başarıya ulaştıran tarzlarında kulüpten tasfiye ediliyor artık milliyetçi-muhafazakar çizgileriyle motivasyona, hırsa, mücadeleye dayalı Gs tarzı değişiyor bu değişimin başarısı bir yerde onlarınkinin kaybı demek olacak ve bu onlara dokunuyor...
Benim fikrime gelirsek ne yazık ki bu derbide kazanan taraf Şükürler olacak gibi, önünde sonunda Gs o tarza dönüş yapacak ama bunun zamanlaması nasıl olur bilmiyorum.
Özellikle hakan şükür ve hasan şaş tarafından satır aralarında "vefasız" olarak nitelenen bu takım değil mi 1.5 senedir hiçbir verim alamadığı halde Linderoth'un sözleşmesini askıya almayan? Elbette sözleşme gereği bu parayı ödemek yükümlülük ancak Beşiktaş'ın Delgado sakatlandığı gibi sözleşmeyi askıya alma çabalarına ne demeli? Galatasaray futbolculuk döneminde Linderoth'a gösterdiği vefayı Hakan'dan Hasan'dan mı esirgeyecek?
Bir Galatasary'lı olarak bunca senedir desteklediğim bu adamların bunu yapmasını kabul etmek zor geliyor ama galiba para bazılarını bozuyor! Hagi ve Tugay'ı örnek alamayacak kadar egoları olmasaydı keşke!
Eline sağlık FD, harika bir yazı olmuş.
2008 deki sampiyonluk hasan-hakanin abiligiyle kazanilmistir iddiasi iyi guzel ama ya bu donemlerde kaybedilen sampiyonluklar. 2001 de emre ve okanin saglik icin spor yapmamaya karar vermelerinin bir nedeni de o sirada interdeki hakan sukur degilmiydi, hakan-okan-emrenin bedelsiz gidisi bugunku rakamlarla en az 20 milyon euro kaybettirmistir. Ya da 2002 dunya kupasindan sonra 2-3 sene tahammul edip katki alamadigimiz oyuncu hasan sas degilmiydi. Bu oyuncular taraftar uzerinden yonetimi ezmeye calisiyorlar, ama galatasarayin kurumsal kimligi bunu yapmalarina musade etmiyor.
Hakan Ünsal dün kovulmuş. Sanıyorum Bülent gidince floryadan haber alamıyor diye kovdu NTV, gerçekden yorumculuk yapmak yerine GS taraftarının gönüllerindeki yerleri böyle kaybetmeye devam edeceklerse Hasanda kovulsun bir zahmet.
Sende beter ol Hakan bay olumsuzluk abidesi, kankalarını koruyacaksın diye klup ne yapsa kötü...
Hepsi Galatasaray yönetiminin ne kadar haklı olduğunu kanıtlıyorlar. Demek ki bu adamlar hak etmiyormuş.
@ semiheren
Galatasaray'ın yabancı kontenjanı da Beşiktaş gibi dolu olsa Linderoth'a ne kadar vefa gösteriliyor görürdük.
Bir GS'li olarak Hakan Ünsal'a, Hakan Şükür'e kızmak bir yere kadar haklı olabilir, ama onlara kızarken GS yönetimini yüceltip BJK'yı yermek yanlış.
Şu anda üç büyük kulübün de başında tarihlerindeki en "kötü" yönetim var. Kötüyü beceriksizlik olarak algılamayın, iyi insan/kötü insan ayrımındaki kötü olarak söylüyorum --yoksa sadece beceriksizlik olsa BJK yönetimi zaten rakipsiz.
Aziz Yıldırım, Adnan Polat, Yıldırım Demirören gibi insanların yakın arkadaşınız olmasını ister miydiniz misal? Arkadaşım olsa sokakta görsem selam vermemek için yolumu değiştirirdim, bu derece art niyetli, pis insanlar bunlar. Özhan Canaydın, Süleyman Seba vs. gibi kallaviler yok artık, olmalarına da başta kendi camiaları izin vermiyor zaten, "bu adam bu iş için fazla iyi" denilip tasfiye ediliyor bir şekilde.
O yüzden "onlar kötü ama biz cidden, valla çok iyiyiz" tartışması haksız bence.
Ben Hasan Sas'in da, Hakan Sukur'unde soylediklerinde yalan, yanlis hicbirsey gormuyorum. Hasan'in 11 sene icinde hic kaptan yapilmamasinin sebebi belli, Bulent ve Hakan'in donemine denk geldi. Ergun de kaptan yapilmadi. İkisi de elbet pazubandi defalarca taktilar. (Hasan gecen sene 2.kaptandi) Zaten sitemin yeri yorum programi degil, bu dinleyicilerine haksizlik, ben bunu eleştiririm; ama kendini bulacaktir birkac hafta icinde ve yorumlari ile hepimizi kirip gecirecektir.
Hakan'in gecen tepki ceken ve birkac ay sonra yerli oyuncularin parasi odenmezse iyi olmaz temali konusmasi da cok dogru ve aci gerceklere dayaniyor. Galatasaray taraftari bunlari duymaktan niye dertleniyor anlamiyorum. Yoneticilerin ilkesizce yaptigi seyler dile getirilince, neden kraldan cok kralci bir tutuma giriliyor. Yandas medya gibi saksakcilik mi yapsin butun Galatasaraylilar, ozgun dusunceleri olmasin mi? Papagan gibi ayni seyleri mi soylesinler ? (@Dutchman sana degil buradaki yorumlara bu son soylediklerim)
Lincoln o gun elektrik kesikti evinde utu yapilamadi diye antrenmana gelmezken butun parasini tikir tikir aldigi halde Sivas'a Konya'ya buza gitmekten kaciyorsa, bu sahalarda futbol hayatini riske eden Ugur'un cok daha az ücreti ödenmiyorsa; bu Hakan söylese de söylemese de huzursuzluk sebebidir. Ok Galatasaray futbolcularinin benmerkezci bir kirginligi var, ve yorumlarinda bunlari one cikarmalari dogru degil(Bülent Tulun vs. de var) ama yalan soylemedikten sonra kendi bakis acilarindan eksikleri, yanlislari soylemelerinin hicbir sakincasi yok, tam tersi Galatasaray'a yakisan budur. Hasan'in kaptanlikla ilgili ukdesi olabilir ama bunun sebebini goremiyorsa bile soylenince anlayacaktir. Ben futbolcularimin bu konusmalarini takdir ediyorum; Selcuk Yula gibi papaganlik horozluk yapmalarindan 10 kat iyidir.
Takim icin isler kotu giderse neler soyleyeceklerini merak ediyorum; ve hakemlerin gariplikleri ile ilgili Galatasaray'a zarar vermeden konusabilecekler mi diye bekliyorum.
Yazı güzel ama başlığı muhteşem. tebrikler Fırat
@kozniku
olay kraldan cok kralci olmak degil kulube zarar verebilecek acimasizca ve cogu zaman da yersiz elestiriler yapilmasi. medyada bir vefasiz galatasaray imajidir gidiyor zaten ama bu memlekette futbolcularin ne zaman nerde birakmalari gerektigini bilmemeleriyle basliyor zaten hersey, hakan sukur'un artik yasinin gectigini kabullenmeyip devam etmek istemesi de en guzel ornegi. hagi'nin futbolu biraktiginda nasil oynadigini hicbir galatasarayliya hatirlatmaya gerek yok sanirim.
Bu "vefa" olayini dusunuyorum ama sanirim bu beklentiye sahip ya da destekleyen biri beklentisini izah etmeden herhangi bir sey anlayamacagim.
Ayrica bir takimin yonetimi en iyi oynayacagina "inandigi" teknik kadroyu, oyuncuyu getirir, oynamayacagini "dusundugu" oyuncuyu da gonderir. Bana bu basit sebep disindaki tum burada olan olmayan yorumlar insanlarin inanmayi, konusmayi cok sevdigi komplo teorileri gibi geliyor.
Zaten futbolcu en kallavi rakibe geçtiği zaman profesyonellik yapmış oluyor, takım onu kadroda düşünmediği zaman vefasızlık kisvesine bürünülüyor...
Selamlar,
Yorum yazacaktim ama o kadar uzadi ki bir post oldu. Postta buradan alinti oldugu icin link verme ihtiyaci duydum.
http://amerikadeplasmani.blogspot.com/2009/08/hasan-sas-ve-tugay-kerimoglu-sizden.html
Olayda bence tamamen haklı tamamen haksız iki taraf oldugunu düsünmüyorum.Misal bülent korkmaz galatasaraydan böyle ayrılmak istemezdi ama onun da gidip gençlerbirliği yardımcı antrenörü iken gs ye atılan bir gole sarmas dolas digerleriyle sevinmesi cok da sık bir hareket degildi.
Hakan Sükür e baktıgımız zaman,adamın galatasaraylılıgını tartısacak degiliz bence,del piero nun,totti nin,raul un ilerideki dönemlerde takımlarından nasıl ayrılacagını gördügümüz zaman,hakan sükür ünkiyle karsılastırmayı unutmayalım lütfen.O ne zaman istese o zaman ayrılmalıydı bence.
hasan sas sen sus :)
Yorum Gönder