MEMLEKETİN BİRİNDE KÖLENİN BİRİ

Zamanında insan iştahlılar şeklinde bir yazımız vardı blogda. Yani sakatlık, formsuzluk ya da benzer sebeplerle takımlarının formasını uzun süre giyemeyen futbolcuların, aldıkları ücreti haketmedikleri gerekçesi ile ondan feragat etmeleri üzerine bir kaç örnek vermiştik. Damiano Tommasi bu minvalde akla gelen ilk isim. 2004 yılı yaz aylarında Stoke City ile Roma'nın oynadığı hazırlık maçında dizinden ağır şekilde sakatlanan Tommasi 15 ay boyunca futboldan uzak kalmış, 2005-06 sezonu kontrat görüşmelerinde, 1 sene boyunca takıma veremediği hizmetin karşılığında, aylık 1.500 eurodan bir kontrat imzalamıştı. 2004 yılında Mauricio Taricco West Ham'a transfer olduktan sonra çıktığı ilk maçta çapraz bağlarını kopunca, bizzat kulüpten kontratının feshini istedi ve "Bu kulübe önemli işler yapmaya geldim, ama sakat olarak geçirdiğim bir dönem onlara yük olmak istemiyorum" şeklinde gerekçesini belirtti. İlgili yazıda benzer örnekleri görebilirsiniz. Şahit olduğumuz son olaylardan birisi geçtiğimiz hafta Trabzon'da yaşandı. Geçtiğimiz sezon evinde, arabasına yürürken anlık bir denge kaybı sonucu sol elinin parmaklarını kıran Karadeniz ekibinin kalecisi Tolga Zengin'in, takımının formasını giyemediği 2 aylık dönemdeki ücretinden feragat ettiği haberleri basına yansıdı. Az sonra anlatacağımız şey öncesi bizde olan, sevindiren davranışları atlamayalım dedik. Tabi Trabzonspor'un bu jeste, jestle karşılık vermeyip ücreti yine de kendisine ödememesi de ayrı bir hadise ya, o tarafın ayrıntısını bilmiyoruz, belki Tolga'nın ciddi bir ısrarı söz konusudur.

Son haber Arjantin'den. Futbolunun son deminde Güney Amerika'nın zirvesine çıkan, Libertadores şampiyonu Juan Sebastian Veron'dan. Veron yeni sezonda alacağı ücretten, geçen yıla oranla % 40 oranında feragat edeceğini ve bu paranın, Estudiantes takımının genç takımlarına harcanmak için ayrılacağını açıkladı. "Bu ekonomik kriz ortamında, paranın kulübü geleceğe taşıyacak çocuklara gitmesinin daha önemli olduğunu düşündüm" diyor Arjantin'li. Ben bunu biraz da kariyerinin sonunda çıktığı zirvenin huşusuna bağlıyorum. Nirvana'ya ulaşmış adamın rahatlaması gibi. Ne olursa olsun çift taraflı bir övgüyü hakediyor. Hem kriz ortamında kulübü rahatlatacak bir davranış olması hem de tasarruf edilecek miktarın kullanılacağı yer açısından. Maalesef bu tür davranışlara dünya futbolunda ender rastlanıyor artık. 100 milyon euroluk adam Cristiano Ronaldo'nun "ben bir köleyim" dediği futbol dünyasında bu adamlara ne demek lazım bilmiyorum. Aziz mi?...