18 Ağustos 2009 Salı

PREZENTABL HOCA ARANIYOR

























Blogda uzun süredir, önümüzdeki 25 yıl içinde, futbolun içinden gelmemiş, herhangi bir teknik direktörlük kursnu bitirmemiş insanların, bir futbol takımının başına teknik adam olarak atandığını görürsek çok fazla şaşırmamamız gerektiğini dile getirdik. Özellikle bu iş futbol takımlarını, birkaç ortakla beraber (bazen bir kaç yüz) satın alıp internet üzerinden yönetmeye varınca alametler iyice ortaya çıkmaya başladı. Yakındır yani bu tür haberleri duymamız. Bir örnek daha geldi uzaklardan. Mikronezya adalarından.

Öncelikle Mikronezya'nın yerini belirleyelim. Dünya gündemine gelişi Fransa'nın Büyük Okyanus'ta yaptığı nükleer denemelerdir aslında. Mikronezya açıklarında denemeler yapan Fransız hükümeti bir çok sivil toplum örgütünden büyük tepkiler almıştı. Papua Yeni Gine'nin kuzeyinde 4 eyalete ayrılmış takım adalardan oluşan bir devlet. Meclisinde 14 senatör var. Bağımsızlığını ilan edişi 1986. Ulusal futbol takımının kurulduğu tarih 1985. Adayı ziyaret eden bir Gana'lı heyet tanıştırmış futbolu insanlarla. O günden beri oynadıkları hiç bir maçı kazanamamışlar. Aldıkları mağlubiyetler arasında 17-0, 18-0, 10-0 gibi skorlar mevcut. Beyzbol ve basketbol ülkenin bir numaralı sporu aslında. Milli takım futbolcuları, antrenmanlara evlerinden yalın ayakla geliyorlar ve antrenman bittiğinde aynı şekilde geri dönüyorlar. Bu tabloyu görüntülere dökmek için Londra'dan iki gönüllü, spor yazarı Paul Watson ve sinema öğrencisi Matthew Konrad 2007 Aralık ayında adaya ayak basmışlar. Her ikisi de 25 yaşında olan ekibin amacı bir belgesel çekmekmiş ülke futbolu hakkında. Ama aldıkları teklif ülke milli takımını çalıştırmak olmuş. 17 Eylül'de adaya ayak basıp takımla beraber çalışmalara başlayacaklar.





















Mikronezya FIFA ülkeler sıralamasında son sırada ve 25 yıldır tek bir maç bile kazanamamış. Watson ve Konrad ilk olarak ülkeye bir galibiyet hediye etmek amacında olduğunu söylemişler. İlk ziyaretlerinde Norwich City, Tottenham Hotspur ve Yeovil Town gibi takımlardan sportif ekipman yardımı almışlar ama çıplak ayakla futbol oynamaya alışmış oyuncular ayakkabı giymeye pek yanaşmıyorlarmış. Henüz Dünya Kupası elemelerinde mücadele etme hakkı olmayan ülkenin futbolla belki de ilk kez dünya gündemine gelişi bu. İki isme ne kadar maaş verecekler, servis, sodexho dahil mi bilemiyorum.

Tabi ülkeye belgesel çekmeye giden iki ismin hocalık teklifi alması işin bir başka yönü. Acaba diyorum blog yazılarını bastırıp Okyanusya'daki adalardan birisine gidip federasyonu kapısını çalsam mı? Tonga olur, Tahiti olur, Northern Mariana olur, Turks and Caicos Islands olur (hem isim torpilimiz de var), Guam olur...yeter ki bir yerden başlayalım. Bugün Guam, yarın Nottingham öbür gün Birmingham....

4 yorum:

varol döken dedi ki...

önce sen gel blogidmanyurdunu çalıştır!

Flying Dutchman dedi ki...

o takım bunlardan kötüdür be :)

yılların Wagenhaus tipi defansını forvete koyarsanız böyle olur...Neymiş 2 gol atmış peh peh...o golleri Hıncal da atar....

bugün Mikronezya'ya gitse orda bile kıyıya 100 metre yaklaştırmazlar...

Tuncay Yavuz dedi ki...

geçen yıl mikronezya'nın da içinde bulundugu 4 ülkeden teklif aldım, cocuklarımın egitimi icin reddettim.

duçmen, fenerbahce'nin galatasaray'i surklase ettigi ve senin de sahada yoklari oynadigin macin videosu var elimde biliyorsun. bitiririm olm, futbol hayatını bitiririm, yazi yazamazsın!

varol döken dedi ki...

bence futbol oynamayan futbol yazısı yazmamalı!

bu konuyu bloglarda tartışalım, futbol oynamamış adamlar futbol blogları yazabilir mi yazamaz mı?

mankenden şarkıcı olur mu?

daçmından muhasebeci olur mu?

çamurdan insan olur mu?

bu soruların cevaplarını istiyorum!