Harf sırasına göre gidiyoruz, bugün sırada Fenerbahçe var. Fenerbahçe'nin transfer hoyratlığı malumunuz, 80'lerin sonu ve 90'ların başını libero arayarak geçirdi Fenerbahçe yöneticileri. 2000'lerde de forvet arıyorlar. Çok klasik söylem de bu transferleri incelediğimizde ortaya çıkıyor: Fenerbahçe taraftarı düz adam sevmez, yıldız alacaksın. İşte tam da bu yüzden takımda aynı anda 4 yabancı forvet ya da 4 orta sahanın ortası oynadığı dönemler olmuş. Ya da aynı anda 3 tane sol ayaklı yabancı takımda oynamış mesela (Balic, Rapaic, Revivo).
Yine de hakkını yemeyelim, Fenerbahçe son 10 sezonda birkaç sezon dışında gayet iyi yabancı transferler yapmış. Toplamda 41 yabancı oynamış, bazılarında ciddi istikrar sağlanmış. Arada kötüleri yok mu? Olmasa Fenerbahçe Fenerbahçe olmaz. Genç yıldız diye getirilip 35'inde çıkanlar, bir oyuncu alana hediye olarak getirilenler, Barcelona'dan alınıp bir haftada gönderilenler listeyi zenginleştiriyor. İyi ama kadroyu kurarken günümüz futboluna uygun bir diziliş oluşturamadık resmen. Fenerbahçe son 1o yılda savunmaya kötü adam almamış dersek yalan söylemiş olmayız. Geçmişinde, Socynzski, Jacolcevicz, Wagenhaus, Ernie Brandts, Tanjga gibi harika (!) savunmacılar bulunduran Fenerbahçe, son 10 yılda turnayı gözünden vuruyor. Mirkovic, Luciano, Lugano, Edu, Carlos gibi isimler genelde işe yarar ve taraftarın sevdiği isimler oldu. Eh hal böyle olunca Fenerbahçe'nin oyun dizilişini 1-5-4 olarak çizmek gerekiyor, bu şekilde de küme düşebilirler zaten sorun yok.
Kaleden başlayalım. Fenerbahçe 3 büyükler arasında kalesinde en az sorun yaşayan takım son 20 senedir. Schumacher'le başlayan dönemin ardından Engin ve Rüştü'nün varlığı, Fenerbahçe'nin 90'ları sorunsuz geçmesini sağladı. Rüştü, hakimiyetini 2003'e kadar da sürdürdü. Sonrasında Rüştü'nün Barcelona macerası, Daum'un Türk kaleci güvensizliği derken, bir anda Alman kaleci
Robert Enke transfer edildi. Kamuoyu baskısı 2 ümit milli kaleci Recep ve Volkan'ın yanındayken, Enke'ye burun kıvırılması normaldi. İyi de arkadaş, daha ilk maçtan adam idam edilir mi? Enke ayağının tozuyla ligin ilk maçında İstanbulspor'un karşısına çıktı, rakibinden 3 tane gol yeyince, Fenerbahçe tarihinin tozlu raflarındaki yerini aldı. Bize de gollerden sonraki o boş bakışları kaldı yadigar. Gittikten sonra Almanya'da kendini tekrar ispat etti de, en azından kariyerini kurtardı.
Savunma için alınan tek adam var, o da bir solbek:
Fabiano Lima Rodriguez. Daum'un ilk dalga Brezilyalılar'ı Luciano ve Nobre iyi çıkınca, sol kanattaki problemi çözmek için de Güney Amerika'ya yönlenildi. Bir önceki yıl gayet de iyi maçlar çıkaran Petkov gönderildi, Fabiano getirildi. Temiz yüzlü bir çocuktu, çalışkan görünüyordu; ama bir türlü dikiş tutturamadı. Devre arasında Anelka transferi gerçekleşince, o feda edildi. Ülkesine döndü. En son Genoa kadrosunda gözüküyor, geçen yılı da Celta Vigo'da kiralık geçirmiş.
Gelelim orta sahaya. Bu bölgeyi pre-Aurelio ve post-Aurelio olarak iki döneme ayırmak gerek. Fenerbahçe tribünleri Johnson'ı sadece savaşıyor diye severdi mesela, orta sahada topa basmayan oyuncunun idamı o kadar kolaydır ki. Denizli'nin Şampiyonlar Ligi performansı felaket olunca, önce onun kafası kesildi, sonra da orta sahaya savaşan ön libero avına çıkıldı. İşte 2000'lerin kaset felaketi burada başlar. Ömer Kaner ve Özcan Kızıltan
Vicente Simao'yu birkaç maç izler ve çok beğenir. Kasetleri Lorant'a yollarlar, o da beğenince transfer gerçekleşir. Simao geldiğinde 34 yaşındadır, futbolcudan çok, futbolcu babasına benzemektedir. O dönemde Milliyet'te çıkan tanıtım yazısından bir pasaj verelim de ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın:
Simao kimdir? Fenerbahçeliler’in sambacısı Reginaldo Vicente Simao 23.10.1968 doğumlu. 1.82 boyunda ve 78 kilodaki Simao, orta sahadaki savaşçı kimliğiyle tanınıyor.Gelelim Aurelio sonrası döneme. Burada şimdilik iki oyuncu gördük, üçüncüyü de bu yıl test ediyoruz. Birincisi Aurelio varken, Appiah'ın yerine gelmişti aslında:
Claudio Maldonado. Brezilya'nın en iyi futbolcusu olarak lanse edilen Şilili, artistik saçlarıyla dikkat çekiyordu. Devre arasında Zico ve Alex'in yoğun çabalarıyla alınan oyuncu, önceleri vasatı aşamadı. Dikkat çeken özelliği etliye sütlüye karışmaması, topu alır almaz vermesi, pek top kapmamasıydı. Düşündük ki, takımı rahatlatacak, Alex'e, Deivid'e boş alan yaratacak, nefis paslar verecek. Olmadı, veremedi. Takkenin düşüp kelin göründüğü yer 2007-2008 sezonunun en kritik maçı Galatasaray-Fenerbahçe derbisi oldu. Mağlubiyetin günah keçisi Maldonado oldu, o günden sonra da yüzü hiç gülmedi. Sezon sonu gönderilmeyip bir yıl daha kadroda tutuldu, ama Aragones de onu çabuk sildi. Bir maçta 44. dakikada oyundan çıkarıldıktan sonra, ortalarda gözükmedi. Parasını alıp sezonu tamamladı ve serbest kaldı. Geçen yıl akıllarda kalan tek hatırası saçlarını kestirmesi oldu.
Ve
Josico. Fenerbahçe'nin son 10 yıldaki transferlerine nispeten iyi diyebiliyoruz, ama geçen yılı bundan ayrı tutmak gerek. Aurelio'nun gidişinden sonra Senna beklenirken transferin son günü Villareal'den başka birisi geldi, 33 yaşındaki Josico. Aurelio ve Appiah'ı kaybeden, Maldonado'dan verim alamayan Fenerbahçe orta sahasına hareket getirmesi umuluyordu, umulan olmadı. Orta saha yine Selçuk ve Deniz'e kaldı. Aragones onun için her ne kadar çabalasa da 14 maçta forma giyebildi, iz bırakamadan silindi gitti. Futbolunun son demlerini ülkesinde geçirecek.
Ofansif orta sahalara geçelim. Birincisi yine Brezilya ekolünden genç yetenek olarak transfer edilen de Souzagillerden
Mateus. Zico'nun gelişiyle umutlanmıştı Fenerbahçe taraftarları, oralardan gençleri de getirirler diye. Önce pahalı güney amerikalılar geldi: Lugano, Edu, Deivid gibi. Sonra da Mateus geldi işte. Sağ kanatta oynayabilen genç oyuncu ilk yıl Bursa'ya kiralandı. Birkaç maç haricinde pek parladığı da söylenemez. Bir sonraki sezon öncesi kampta , parlar gibi oldu ama yabancı kontenjanı yüzünden yine kadroya giremedi. Ankaraspor'a gitti, orda da oynayamadı. Baktılar burada tutunamıyor önce Coritiba'ya sonra Fortaleza'ya kiraladılar. Bu sezon kendisinden pek ses çıkmadı, eh yaşı da epey ilerledi aslında 22 bitti, 23'e girdi. Gençliği de yetenekliliği de eskiyor, Fenerbahçe'ye hala faydası yok. Kontratı 2011'e kadar sürüyordu en son, fesholmadı bildiğim kadarıyla.
Sırada gelişiyle Türk futbol tarihinin en büyük transferlerinden birisi, gidişiyle bir yılan hikayesi; büyük futbolcu, korkak tavuk, efsane adam:
Ariel Ortega! Gelir mi gelmez mi, dünya kupasından çıkıp İstanbul'a mı gelecek, Almeyda'yı da getirecek mi, kaç numarayı giyecek Revivo n'olacak derken, Ortega geldi, 3-4 ay gezindi ve gitti. Gelişi olay oldu, havaalanında boğulma tehlikesi atlattı. Önce Lorant ona taktı, en önemli maçlarda hazır değil diye oynatmadı, oynadığı zaman döktürdü, Samandıra'da kafayı yedi. Sahada Ceyhun'la kavga etti. Efsane 6-0 maçında gol attı, sonra taban girip kırmızı yedi. Fenerbahçe'de 14 maça çıktı 5 gol attı. Sonra bir gün ülkesine kaçtı, bir daha da Atatürk Havalimanı'nın dış hatlar gelişine uğramadı. Bir buçuk sene futbol oynayamadı, sonra özel lisanslarla falan çıktı tekrar sahaya. Buruk bir tat bıraktı ağızlarda, başka şartlarda başka zamanda gelse n'olurdu en çok onu merak ediyor Fenerbahçe taraftarı, ama o dönemden akılda bıraktıklarıyla bu kadroda yerini aldı.
Gelelim hücum hattına. Burda alternatifi bol Fenerbahçe'nin. Zaman sıralamasıyla gidelim en iyisi. İlk olarak
Yaw Preko. Samuel Johnson'ın bonusu olarak geldi, Celal Doğan'ın kazığı olarak bilindi. Rıdvan'ın onu çok istediği de söylendi. Gaziantep'e Anderlecht'ten gelmişti. Aslında onu hatırlamayanlar için Youla'nın başka bir türü desek yeterli olur herhalde. Fenerbahçe tarihinin en berbat sezonlarından birinde hücum hattındaki 4 yabancı oyuncudan (Bolic'i de yabancı sayıyoruz) birisi oydu. O sezon Fenerbahçe 3 hoca değiştirdi. Aslında 22 maçta 7 gol atmıştı ama, Preko'dan akılda kalan tek şey, sezonun son haftalarında İnönü'de Beşiktaş'a attığı iki goldü. Sezon sonu Yozgat'a gönderildi, toplamda 4 sene daha Türkiye'de kaldı.
Aynı sezondayız, 4 forvetin diğer elemanı:
Süleyman Oulare. Fenerbahçe ilk haftalarda gol problemi yaşayınca, transferin son günlerinde geldi. Aslında havalı da bir ünvanla geldi. 1998-1999 sezonunda Belçika'da yılın oyuncusu seçilmişti, Genk'teki 17 golüyle. Fenerbahçe'ye transferi yılan hikayesine döndü, ama sonunda gelmişti. Hatta ona yer açılmak için, Dimas gönderildi. Oulare geldi gelmesine ama sezonu sakat geçirdi. En kritik maçlarda takımda yer almadı. Preko hikayesinde yazdığımız gibi zaten hastalıklı bir sezonda gelmişti. Zeman'ın da arkasından sallayınca, işler iyice sarpa sardı. Sezonu 11 maçta 5 golle tamamladı, sezon sonu Las Palmas'a kiralandı. Kariyerini tamamladıktan sonra adı bir hotel skandalıyla da anıldı.
Yine beter bir sezonda kurtarıcı olarak alınan başka bir santrafora geliyoruz:
Vladimir Beschastnykh. Gelişiyle TDK'yı teyakkuza geçiren Rus'un sırtında ne yazacağı ve isminin nasıl telaffuz edileceği tartışılmıştı epey. Zaten hakkında da sadece o tartışılabildi. Takımda kaldığı yarım sezonda, futbol adına pek bir şey ortaya koyamadı. Sadettin Saran'ın futbol şube sorumlusu olur olmaz yaptığı icraatlerdendi kendisi, sonrasında transferi Saran'ın kongre üyeliğine maloldu. Aslına bakarsanız milli takım kariyeri ve Almanya-İspanya geçmişi etkileyiciydi. Ama en ufak kırıntısını bu topraklarda sergileyemedi. 12 maç oynadı sadece 1 gol atabildi. Sezon sonunda güç bela Kuban'a gönderildi. Fenerbahçe'den bir Rus, işte böyle sessiz sedasız geçti.
Ve kadronun son elemanı, belki de son 10 yılın en büyük hayalkırıklığı,
Mateja Kezman. Son 3 takımı PSV, Chelsea ve Atletico Madrid olan Kezman'ı, Fenerbahçe 8 milyon avro gibi bir ücretle transfer etmişti. Deivid'le birlikte, takımdan ayrılan Anelka ve Nobre'nin yerini çok daha iyi bir şekilde doldurması bekleniyordu. Deivid o sezonu berbat geçirdi zaten, bütün oklar Kezman'a çevrildi. Ama o da bekleneni veremedi. İlk sezonunda ligde sadece 9 gol atabildi. Kaçırdıklarıyla saç baş yoldurdu. Ayrıca ara ara disiplinsiz hareketleriyle de bela oldu. İkinci sezonda Deivid toparladı, ama Kezman daha da kötüye gitti. Gerçi sezonu 11 golle tamamladı ve Fenerbahçe de tarihinin en büyük Avrupa başarısını yakaladı, fakat Kezman hep tartışıldı. Semih'in şahane performansı ve üstüste attığı goller de onun başını yaktı. Ha patladı ha patlayacak derken, taraftarın sabrı patladı, son haftalarda yuhalandı. Yönetim onu bir şekilde PSG'ye sattı, kurtuldu. Fakat yeni gelen forvet (Güiza)'nın ilk yılı da bu lanetin sürdüğünü gösterdi bize, devamı nasıl olacak bu yıl göreceğiz.
Fenerbahçe'nin takımının savunmadaki sıkıntıları dikkat çekiyor, mücadelede geri planda kalabilirler bu yüzden. Zaten hücum hattı da gol atamamalarıyla dikkat çekiyordu, oynadığı süre içerisinde. Bu kadro küme düşer mi? BankAsya'da tutunamaz, öyle söyleyeyim. Sırada Galatasaray var.
Son 10 Yılın Yabancıları: Beşiktaş'ın En Kötüleriby tunchay
30 yorum:
maradona ortega'yı milli takıma çağırmış!
:)
maldonado bu listedeki üzüldüğüm yegane adamlardandır. 8.5 milyon euroya zamanında sao paolo'ya gelmişliği var, en iyi dönemlerinde cruzeiro'da oynamışlığı, şili milli takımında kaptanlığı var ama işte dikişi tutmayınca rezil olup gidiyorsun.
Moldovan bize Inonude patladigi mac haric pek tutunamamisti, bir de Rebrov vardi o da patlak cikmisti biraz, bir iki sene uzatirsak zamani bir de Kostadinov gecti Fenerbahce'den. Bu 3 futbolcu da Dogu Avrupa'nin kariyerli forvet oyunculariydi Bestchastnyk ile birlikte, hic biri tutunamadi.
Washington da cok iyi degildi ama usttekilerin yaninda fena degildi kalp krizi gecirene kadar, pek uzulmustum adam gurbet elde hastanelere dusunce.
Internetten bakarken bir de Miroslav Stevic gordum, kimdi o yahu neden bilmem hic hatirlayamadim.
Galatasaray yazısında Jardel'e karşılık takasla gelen müthiş üçlüyü
Horvard - Mpenza - spehar(okunuşu böyle bişeydi)Unutma:)
Bi Demir Hotiç vardı. Ne oldu ona_?
@diskonnektus erektus
yapma yahu, moldovan 2 senede 30 dan fazla gol attı öyle gitti. ayrıca beşiktaş maçı dışında da iyi oynadığı maçlar vardı. misal geldiği sezon(1998-1999) parma'yı kadıköy'de 1-0 yendiğimiz maçtaki golü atan kendisiydi, yine o sezon 10 yıl aradan sonra ankara'da gençleri yendiğimiz maçta sıfırdan gol atmıştı kendisi.
ha bunlara rağmen aman aman çok üst düzey miydi, tabi ki hayır:)
listedekiler kadar saç baş yoldurmuşluğu vardır:)
kim ne derse desin ben kennet anderson'u da sayıyorum. neden bilmem birok kişinin aklında iyi hatıralarla yer etmiştir, ama kezman'dan bile çok gol kaçıran tek adamdır herhalde.
Kezman'a biraz haksızlık etmişsin gibi geldi bana. Sonuçta kriterimiz kaybolup gitmekse eğer Kezman 2 sene boyunca düzenli oynayan bir forvet olarak bu kategoriye giremez kanımca. Ayrıca onun döneminde ŞL'de çeyrek finale kalınmış olması de cabası. Diğer oyuncular yanında sırıtıyor kanımca. Zorlasak başka bir oyuncu çıkar gibi geliyor bana. Kezman'ı silelim bu listeden.
Eklemeden geçmeyeyim, Fenerbahçe kariyerleri açısından Kezman ile Anelka benzerlik gösterir. Anelka da bir türlü dikiş tutturamamıştır. Bu açıdan Kezman listede ise Anelka da olmalı. (Ki bence ikisi de olmamalı)
@alperensaylar: Acip istatistiklere bakmadim, niyeyse aklimda pek bir sey yapamadan gitmis gibi kalmis. 2 senede 30 gol atmissa lafimi geri aliyorum.
Kezman konusunda katiliyorum, gayet guzel oynadi kendisi.
O degil de Stevic kim yahu hayatimiz futbol adami hatirlayamadim bir turlu.
yok benim de aklımda beşiktaş maçı dışında kalan performanslarıydı yazdıklarım:)
stevic i hatırlamayanlar için 6-0 lık maçın 4.golünü özellikle izleyin diyorum:)
Stevic Dortmund dan gelmişti, geldiğinde 33-34 yaşlarındaydı..fena topçu değildi aslında..
"steviç kimdir?"
ilk defa deplasmandaki feyenord maçında oynadı 2002 yılı sanırsam. steviç geldiginde kemallettni hatırlatmıştı bize, tamam bu iş dedik. fena da degildi, bence bu listeye girmez. savaşcıydı, yuhalanmadı, sadece fenerbahceye ozgu sebeplerle uzun süre kalmadı.
fenerbace için boyle bir yazı yazmak oldukca zor aslında, transferler genelde yerinde yapıldı son 10 yılda. zaten listeye girenlerin çogu Hakan Bilal Kutlualp dönemi sonrasında yapılan son hafta-gün transferleri.
Beschastnykh(copy yaptım) ne kazma adamdı yahu.Rebrov geldi bir de aklıma.Baya iş yapar diye totnım'dan alındı ama öyle de kaldı.Ortega yerine onun yazılmasını tercih ederdim.
Sabin Ilie vardı, listenin baş tacı olması gereken :)
Şöyle bir düşününce hakkaten neler neler gördük be arkadaş..
rebrov da girebilirdi kadroya =)
Stevic hatırladığım kadarıyla Lorant'ın 1860 Münih'ten öğrencisiydi. Ama direk oradan mı geldi bilmiyorum. AIK Solna maçında serbest vuruştan golü vardı, bir de ara sıra tekme atardı. :)
Bu listede olması gerekenlerden biri de Sergio Nerves'tir bana göre. 3-4 maçta sonradan oyuna girip gol atmışlığı bile vardır ancak bir türlü dikiş tutturamamış ve Sakaryaspor'a kiralanmıştır. Sonrasında da Katar'a gönderilip orada da iyi bir performans göstermiş ama geri gelmeyi başaramamıştı.
Hiç unutmam, Fenerbahçe bir ara Luis Fabiano'nun peşindeydi. Brezilya liginde oynuyordu o zaman, gol krallığı da vardı yanlış hatırlamıyorsam. Neyse alamadılar, Porto'ya gitti, Fener de sol bek Fabiano'yu aldı. Kahvelerimizde, okullarımızda futbol sevgisiyle dolup taşan ama yabancı futbol bilgisi son derece sınırlı vatandaşlarımız -ki büyük bir çoğunluktur bu kesim- Luis Fabiano geldi sanmıştı. İlginç, bu tarz "isim" transferleri Beşiktaş yapar genelde.
Wagenhaus-Demir Hotiç ikilisi bu kadroyu zorlar, Sabin İlie veya Sergio'da, Kezman'ı keser, bence...
Yalnız bu yazıdan sonra düşündüm de Fener'in problemi hep aynı, takıntı yapılan bir pozisyona doğru adam için onlarca deneme yapmak, takıntı haline gelmezse daha doğru transferler oluyor...
Mesela libero takıntısı vardı bir ara niceleri denendi taa Högh'ü bulana kadar, ondan sonra rahatlandı tomas-luciano-lugano-edu zinciri başladı, şimdide ön libero takıntısı başladı bakalım Cristian tutacak mı, ama yine hah cuk oturur denilen bir transfer olmadı bana kalırsa...
En büyük fiyasko Rebrov olmuştu. Kendisinin Şeva ile birlikte oynarken büyük hayranıydım ve fenere geldiğinde kahrolmuştum ama Allah'tan fiyasko çıkmıştı.
fenerbahce de kaldığı performansa göre degerlendirecek olursak veya siz öyle degerlendirdiyseniz,ortega olmamalı bu kadroda.kısa kaldı ama oynadıgı zamanlarda agzımıza bir parmak bal calmadı da degil.
Ernie Brandts'ın FB'de oynadığını hiç hatırlamıyorum. Var mı bilen?
Fenerhabçe Tarihi'nin en kısa oynayan futbolcusu olan Enke'nin, şu an Almana Milli Takımı'nda 1. kaleci olması gerçekten çok gülünç ve tartışılması gereken bir durum.
@bengisu;
bu ekolün başlangıcı Fenerbahçe'dir aslında. Hem fabiano hem de adrian ilie'ye kontr alınan sabin ilie.
yani orada başlar iş. beşiktaş o zamanlar geçen yazıda yer alan fantastik oyuncularla uğarşıyordu.
bu arada tuncay, fenerbahçe'ye biraz iyi niyetli bakmışsın. Wagenhausları, hotiçleri , kostadinovları unutmamak lazım.
zaten efsane transfer simao'dan bahsetmişsin. arapası atkinson da pek performanslı bir arkadaş değildi diye hatırlıyorum ben mesela
nielsen diye de bir sarı arkadaş vardı. ben hayal meyal hatırlıyorum. belki siz iyi hatırlıyorsunuzdur bilemem.
bir link buldum orada bir yığın topçu var aslında br bakılmalı. kimini hiç hatırlamıyorum
http://img211.imageshack.us/i/transferpg1.jpg/
Bence Kezamn'ın bu listede olmaması lazım. Çok başarılı olmadığı bir gerçek, fakat yine de bu 11'in içinde fazla sırıtıyor. Onun yerine Washington alınabilirdi bu listeye. Adam şeker hastası çıkmıştı, "Washington portakalı" denildi, sağlık sorunlarının da etkisiyle gönderildi; daha sonra gitti Brezilya'da gol kralı oldu bir sezon sonra. Fenerbahçe'nin hayal kırıklıklarından biridir kendisi.
Kostadinovlar, Wagenhauslar, Hotiçler son 10 yıldan önceki dönemlerde transfer oldu diye hatırlıyorum o nedenle listede olmadıklarını düşünmek mümkün.
bi posta cevap da buraya geçelim.
moldovan konusu cozulmus geciyorum. stevic de fena oynamamisti arkadaslarin dedigi gibi.
su bir genel cevap olsun. yahu arkadaslar, baslık son 10 yılın en kötüleri diye, altta da uzun uzun acikliyorum hic mi okumuyorsunuz. mevzubahis yabancılar 1999-2000 sezonundan 2008-2009 sezonuna kadarki 10 sezonda oynamış yabancılar. hal böyle olunca demir hoticler, wagenhauslar giremiyor kadroya tabi.
@rıza yaşar: zorlasak başka bir oyuncu çıkmıyor, ayrıca kezman da sonuna kadar yuhalanarak bu listede olmayı hakediyor. ben kezmana bayılan hala da cok seven bir adamım, ama bu gerçegi maalesef degistiremeyiz.
@massaro: rebrov listeye girebilir kimine göre. ama takımda yer aldıgı 1.5 sene icerisinde görev düstügü zaman isini sessizce yapması ve taraftarın bir kısmı tarafından epeyce sevilmesiyle farklılaşıyor. 2003-2004 sezonunda sampiyonluk getiren birkaç macını unutamayız.
@sanut: sergio'yu ben de düsündüm ama o da 1998-1999 kadrosuna giriyor sanki. o sezon basinda low zamaninda gelmisti ve sakaryaya kiralandı. aslında 1999-2000'in sezon oncesi kampinda da yer aliyor, belki oradan alabilirdik son 10 yıl kadrosuna.
@ergün: ortega konusu biraz karısık ama beklenti-sonuc karsilastirmasiyla burada en azından konusulmayı hakediyor.
@her yol roma: ernie brandts, hiddink'le beraber fenerbahce'ye geldi, birkac hafta idmanlara cıktı, ama hiç resmi mac oynamadan kactı gitti. böyle bir gecmisi var abimizin.
@tribal: ustteki paragrafa dönelim senin icin tekrar. neyine iyi niyetli bakacagim fenerbahce'nin, cocuklugum o sacma transferlere ümit besleyip, hayalkırıklıgı yasamakla geçti :) henrik nielsen'i hatirlamaz miyim, 68 dakika ayagina top degmemisti bir macta, 68. dakikada oyundan alındı. kadrolara tff kayıutlarından yıl yıl bakıyorum zaten, patlak, kacak olmaması icin arada.
ve son olarak. subjektif tabi bu listeler, sizin kadronuzda birkac degisiklik olabilir, yapin takimlari kapistiralim
fenerbahçe'nin son 100 yıldaki en kötü yabancı transferi aragonestir! uğursuz mendebur dalaksız yüreksiz işkembe suratlı adam! ispanyolca kursuna gideceğim sırf bu adam için bulacam ispanya'da basacam kırbacı basacam kırbacı!
@diskonnektus erektus
viorel moldovan'a haksızlık etmeyelim hakikaten, parma'ya bjk'ye gs'ye herkese golü vardı adamın, üstelik yine böyle takım berbatken hocaların kovulduğu bir dönemde tek başına sırtlıyordu takımı, tam kriz zamanlarıydı turhan sofuoğluna falan emanetti takım o zamanlar :)başka zaman gelse başka olurdu o adam, bu arada moldovana yaptığımızın aynısını guizaya yapmayalım guiza da çok sağlam iyi niyetli bitirici forvet bulamayız bakın bi daha
Ortega'yı böyle listelerde görmek beni üzüyor yahu. Anlamıyor musunuz :D
Yorum Gönder