Başlığı görünce leopar gibi atladınız di mi? Maalesef dostlar, kalça, göğüs, bacak değil krampon, yeşil çim, tozluk göreceksiniz en fazla, zira benim bahsedeceğim sarışınlar futbol dünyasından. Yalnız öncelikle belirteyim, ben bu "
aptal sarışın" ifadesini sevmem, ne bütün aptallar sarışındır ne bütün sarışınlar aptal. Aptallık saç rengine göre değişmiyor, bağımsız bir değişken kendisi. Yoksa zeka söz konusu olduğunda nice esmer bıyıklı felaket de gördük. Hoş bu aptal sarışın lafı, neden bir tek kadınlar için kullanılır onu da çakamadım hala. Yani çifte bir aşağılama var aslında. Erkekler tamamen kategori dışı bu bir aşağılama, bir de geri kalanların sarışınlarını ayrı bir aşağılama. Dolayısıyla ben bu klişeyi bir erkek futbolculara bir uygulayayım dedim. Ama yine belirteyim burada "
aptal", lafın gelişi kullanılmış bir ifade. Yoksa söz konusu futbolcuların zekası hakkında bir fikrimiz olmadığı gibi onları küçük düşürücü bir kelamda da bulunmuyoruz. Bizimkisi performanslarına yapılan atıf. Sonra gelip "
Dutchman, bu bloga hiç yakıştıramadım, seni bloglar birliğine şikayet edeceğim, o adamın matematiği ilkokulda pekiyiydi" tipi yorumlar bırakmayın diye söylüyorum.
1-Barry Venison: Girişi listede olma sebebinin tamamen Türkiye topraklarında geçirdiği bir kaç ay olduğunu söyleyerek yapayım. Yoksa bu, İngiltere Ligi'nde Sunderland, Liverpool ve Newcastle United takımlarının her birinde 14 yıl boyunca 100'ün üstünde maç oynayıp, daha sonra yurt dışındaki ilk tecrübesinde daha 10 maç oynamadan madara olan oyuncunun milli takıma dahi seçildiği gerçeğini değiştirmez. Venison'ın özellikle Galatasaray formasıyla oynadığı 3-1'lik Sparta Prag mağlubiyeti (Pavel Nedved'in ilk parladığı maçlardandır) ve Dalian Atkinson'ı yıldız yaptığı maçlar mihenk taşıdır. İlki sırasında maç yorumcusu olan , yılların sakin adamı Coşkun Özarı bir pozisyon sonrası Venison için "
ne yapıyo bu yaaaa?" diye kahve muhabbetine girişmiştir.
2-Mikkel Beck: 1995'te Danimarka'da Yılın Yeteneği seçilmiş bir adamdır Mikkel Beck ama kariyeri boyunca bir yeteneğini görememişimdir. Ben 2 takımdaki performanslarını hatırlarım. Ravanelli ve Juninho'lu Middlesbrough ve Lille. Bu takımlarda 150'ye yakın maç oynamış ve attığı gol sayısı 30'u bile bulmamıştır. Fiziği olmayan, gol yeteneğinden yoksun, ortalama bir forvet oyuncusunun dahi altnda olan bu adam Premier Lig'de nasıl bu kadar uzun süre top koşturmuştur hala aklım almaz. Zaten Boro sonrası kariyerinde de kiralamalarla doğru dürüst forma şansı bulamamıştır hiç bir takımda.
3-Henrik Nielsen: Yolu Lille'den geçen Danimarkalılarda bir problem var sanırım. Henrik Nielsen AEK ile Yunanistan'da 1987-88 sezonunda 21 golle, gol kralı olmuş ve Josef Venglos'un Fenerbahçesine ayak basmıştır. Tuncay'ın düştüğü nota göre bir maç sonrası kendisi hakkında "
Nielsen 68 dakika topa değmedi" şeklinde bir Fotospor haberi vardır. Fenerbahçe kariyeri o kadar kötü geçmiştir ki Yunanistan'da Iraklis'e dönüşü de fayda etmemiş futbolu Lille kulübünde forma giyerken geçirdiği ağır sakatlık sonucu 28 yaşında bırakmıştır. Sarı lacivertlilerde forma giyen başarılı kanat oyuncusu Brian Steen Nielsen'le karıştırılmaması gerekir.
4-Robbie Savage: Ayakları pek bir iş yapmadığı gibi, ağzı da durmayan bir adamdır Robbie Savage. Zaten listeye girişinde asıl pay sahibi olan çenesidir. Yoksa Martin O'Neill yönetimindeki Leicester City ile Lig Kupası'nda iyi maçlar çıkarmışlığı vardır ama genelde futbol sahasını Sulukule'ye çeviren bir adamdır. Gördüğü 90'a yakın sarı kart onu Premier Lig tarihinin en fazla kart gören oyuncularından birisi yapmıştır. Kendini bolca yere atar, rakip oyuncularla ve hakemle didişir, adam sakatlar, kendisini sakatlar. Bu adamın kariyeri boyunca sadece 2 kırmızı kart görmesini aklım almamıştır. İngiltere'de en çok nefret edilen adamlardan birisidir. Shearer'in hakeme kart gösterdiği
şu müthiş videoda hakemin koluyla yere indirdiği adamdır, Dion Dublin'den kafa, Robert Pires'ten suratına top yemiş bütün bu hadiselerde taraftarları sevince boğmuştur.
5-Stephane Guivarc'h: Thierry Henry'i dünya futboluna kazandıran adam bilinenin aksine Guivarc'h denen bu adamdır. Zira Fransa 1998 yılında Dünya şampiyonu olurken forvet hattında yer alan futbolculardan mimimum verim almış Guviarc'h da gol kaydına muvaffak olamamıştır. Bunun üzerine Jacquet normalde sağ kanatta oynattığı Henry'den medet ummuş, o da turnuvayı 3 golle takımının en golcü ismi olarak tamamlamıştır. Bir de üstüne üstlük sırf şampiyonluk yüzünden aldığı bir şövalyelik unvanı vardır. Dünya Kupası sonrası Newcastle'da geçirdiği dönem bugün hala kulüp tarihinin en komik anlarına örnek olarak gösteriliyor. 4 maç tutunabilmiştir sadece İngiltere'de.
6-David May: Türk futbol tarihine altın harflerle yazılmış bir isimdir David May. Zira 1995 yılında Bolic'in soldan getirip vurduğu topun Schmeichel'ın üstünden aşıp United ağlarına gitmesi ve uzun süre sonra kırmızı şeytanların evinde mağlup olmasını sağlayan adamdır. United'da 9 yıl boyunca her türlü kupadan dolayı madalya almış ama hiçbirisine doğru dürüst katkısı olmamıştır. Bu adamın Alan Shearer'dan daha fazla madalyaya sahip olması artık feleğin sillesi. Zaten kariyerini de dokuzuncu ligdeki Bacup Borough'da tamamlamış ve şarap işine girmiştir.
7-Tarık Daşgün: İlhan Cavcav'ın Türk futbolundaki manevralarından birisidir Tarık Daşgün. Fenerbahçe onu ilk önce Vefa Küçük'ün villasına kapatmış, basın ağzından "
Fenerbahçe'ye gitmezsem futbolu bırakırım" şeklinde demeçler yazmış, bütün bu hengamede Cavcav yine de 120 milyarlık rekor bonservis ücretini cebe indirmiştir. Kaçırılan adamdan bile rekor transfer ücreti alabilen bir adamdır kendisi, düşünün. Tarık ise Kadıköy'de en fazla 2 yıl dayanabilmiş, Yimpaş Yozgatspor ve uzak diyarlardaki Çin takımları derken futbola veda etmiştir. Son olarak esrar kullanması sebebiyle tutuklanmıştı.
8-Junichi Inamoto: Bu seferki doğal değil suni sarışın. Ama kendimi bildim bileli bu sarışın haliyledir. 2002 Dünya Kupası'nda Japonya forması ile parladığında sarışındı. Premier Lig macerası ve Galatasaray tecrübelerinde de öyleydi. Bilinen tek şey dünya kupasındaki parlamasının şöhretini taşıyamadığıdır. Bu sezonun başında Rennes ile sözleşme imzaladı. Bu saatten sonra bir çıkış yapacağını sanmıyorum. Avrupa'da dikiş tutturamayan Japonlardan birisi olarak kaldı.
9-Lee Bowyer: Irkçı, küfürbaz, yeteneksiz, yalancı ve bir insanın sahip olabileceği tüm kötü özellikler bu adamda toplanmıştır adeta. Sahada kendi takım arkadaşına ırkçı laflar ederek saldırır, takım arkadaşı ile bir olup Asya'lı gariban öğrenciyi döver, daha futbola adım attığı ilkyıllarda doping kullanır vesaire vesaire...David O'Leary'nin yarattığı Leeds United'ın en ziyan adamlarından bir tanesidir. Hala Premier Lig'de nasıl forma giymektedir cidden merak eder dururum. Ben bu adamı bırakın Premier Lig'i berber dükkanına kalfa olarak işe almam.
10-Filip De Wilde: Yıllar geçtikçe saçlar dökülüp kel halini almıştır ama aslında gençliğinde sarışındır De Wilde. Bazı kalecilerin ilginç kariyerleri vardır. Her sene 4-5 maçı tek başlarına rakibe vermelerine rağmen yerlerini kaptırmadıkları gibi milli takım kariyerlerine de devam ederler. Nikopolidis de böyle bir adamdır mesela. De Wilde de 2000 yılında Belçika'nın evindeki turnuvada çeyrek finali görememesine sebep olmuştur ki bunun zirve noktası Hakan Şükür'den yediği goldür. Toplam 14 sezon forma giydiği Anderlecht'in Avrupa kupalarında geçmişteki gibi başarılı olamamasının önemli sebeplerindendir ki şu anda da kulüpte kaleci antrenörüdür. O kalecilerden ne hayır gelir siz düşünün artık.
12 yorum:
tarık daşgün en son sakarya amatördeki karasusporla maç başına 1000 tl ye anlaşmış diye duymuştum.
bu tür kalecilerin zirve noktası züberbuhler'dir
yanarım yanarım bu adamın takımına elenip dünya kupasına gidemedik
Tarık'la geçen seneydi sanırım bi halı saha maçı yapmıştık. Fena topçu değilmiş. Maçı kaybetmemizde önemli rolü olmuştu diye hatırlıyorum.
bu listeye 2 isim sokmayı başaran canım takımım galatasaray'ın yıllar süren muhteşem transfer politikasına bir kez daha alkış gönderiyorum burdan..
Bu listede diğer bir Galatasaraylı Adrian KNUPu da eklememek haksızlık olur kanımca.
lee bowyer her sıfatı hakeder ancak yeteneksiz kelimesini onun için kullanmak tam anlamıyla önyargılı olmaktır. bence leeds'i leeds yapan ögelerden biridir.
maximiliano lopez de listeye dahil edilebilecek bir adam...
İnamoto Arsenalde 99-2000 de parladı..Ayrıca Tarık Yimpaş'tan sonra bir çok takımda forma giydi.iyi arştırlımamış bence..
Tarık'ın kısa bir süre Çin'de oynamışlığı da var. Sanırım 45 gündü. Parasını alamayıp FİFA'lık olmuştu. Şu anda Hacettepespor'da altyapıda. Kendisinin transfer ücretiyle yapılan tesislerde adam yerine konmuyor. Tabii Cavcav'ın bunlardan haberi yokmuş. Tarık da gurur yapıp söylemiyormuş ona falan. Böyle garip şeyler oluyor tabii. İlk ağızdan vereyim dedim, yakınen tanırım kendisini.
Tarık düzeltmesini yapalım arkadaşlar sağolun...
adsız arkadaşa hitaben
Inamoto Arsenal'e transfer oldu ama parlama falan yapamadı hatta doğru dürüst sahaya bile çıkmamıştır...bence siz bir araştırma yapmalısınız...
eski futbolcu nostaljisinden bıktım desem ayıp olmaz di mi, hatta türk futbol yazınında (dergi, gazete, blog) bayma noktasına gelmiş top 10 konu başlığı bile yazılabilir :)
büyük golcü olsa da penaltı kaçırma hat trick'iyle martin palermo da olabilir burada :)
de wilde tespiti süper, özellikle anderlecht'in dün yediği 5 golle birlikte cuk oturuyor.
Yorum Gönder