27 Ağustos 2009 Perşembe

TOP 10 FUTBOL ULEMASI KLİŞESİ














Spikerlerin zirveye çıktıkları anları yaptık 15 gün önce. Futbol ekranından bize genelde Pazar akşamları seslenen güruhun, neredeyse her hafta, bize ezberletecek şekilde yaptıkları yorumlara gelelim biraz da. Aşağıda genelde, altının doldurulup doldurulmaması farketmeyecek şekilde her hafta farklı isimlerden duyduğumuz klişeler var. Bazılarını 20 senedir duyuyorum. Son yıllarda aramıza katılan bloklar arası bağlantı, kollektif uyum, takım savunması gibi kavramlar da var tabi ama onlar günümüz futbolunda (aha bu da bir tanesi) doğruluğu kabul edilebilir şeyler. Tamamen söylenmiş olmak için söylenenler var bir de. Yeni gelen bir hoca, bir önceki teknik adamın sistemini değiştirdğinde ve başarısız olduğunda hemen papağan gibi herkesçe tekrarlanan "Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok" var mesela. Bir de Talay Erker vardı tabi kulakları çınlasın. Cumartesi sabahlarının dertlere derman kahramanı, meşhur Baba Talay. Hayri Hiçler, Altay-Karşıyaka maçını sorardı, Baba Talay cevaplardı: ""Karşıyaka sürpriz yapabilecek bir takım, bozarsa Altay bozar ama beraberlik de düşünülmeli". Yahu başka ne kaldı, Altay-Karşıyaka maçını Zonguldakspor alacak değil ya, 3 ihtimal var zaten. Hah bir de bu var..."Eeeeaa futbol 3 ihtimalli bir oyun...".Yok ya...Neyse biz listeye geçelim....Ha bu arada bu aşağıdakileri zaman zaman biz yapmıyor muyuz? Yapıyoruz tabi...Yani "Dutchman bunları sen de yazıyorsun" diyecekler için merak etmeyin çuvaldız kadar iğnemiz de var.

1-Proleterin Burjuva ile İmtihanı: Tamamen sallıyorum, Denizlispor, Fenerbahçe'yi mağlup eder. Maç sonu futbol tartışma programları başlar. Hepsinden ağız birliği etmişcesine aynı şey duyulur. "Fenerbahçe'ye bakıyorum, Guiza 14 milyon euro, Denizlispor'a bakıyorum, tüm takımın değeri 5 milyon euro, Guiza'nın parasıyla bir takım kurulur". Eeeee..Ne yapalım peki, Fenerbahçe almasın mı Guiza'yı? Burnley geçen hafta Manchester United'ı 1-0 mağlup etti Alan Shearer'ın ağzından "Rio Ferdinand'a bakıyorum 30 milyon pound, onun parasıyla Burnley takımını kurarsın" diye bir laf çıkmadı. Bu mantıkla bakarsak da Cristiano Ronaldo'nun parasıyla Galatasaray kuruluyor. Futbolda bazı takımlar her zaman daha pahalı transferler yaparlar, bazıları da mütevazi bütçelere sahiptir. Lig sonunda ikisi de birbirine yakın sıralamada bitirse anlayacağım da 16. sıradaki takım 2. sıradaki takımı mağlup edince hemen bu muhabbeti temcit pilavı gibi önümüze getirmek kolaycılık oluyor.

2-10'un Vedası: "Dünya futbolunda 10 numara devri bitti". Son yıllarda daha da sık duymaya başladık bu lafı. Yine altı doldurulamadığı zaman çok havada kalan bir başka ifade. Lampard ve Gerrard, 8 numara giyip Liverpool ve Chelsea'nin orta sahasında bir ileri bir geri koşuyorlar ya, hemen 10 numarayı bitirdiler dünya futbolunda. Duyan da Messi her maç Puyol'a yüz kere yardıma geliyor sanar. Wolfsburg'lu Misimiovic de Jüpiter Premier Ligi'nde oynuyor zaten. Dünya futbolunda 10 numaranın bittiği falan yok. Buyurun Beşiktaş harıl harıl arıyor kaç aydır. Bunun sebebi şu, diğer 10 adamın koordinasyonu ile çıkan sinerjiden 11 kişilik bir performans alırsanız, elinizde defansa çok katkı yapmayan ama oyunda da çok yorulmayan bir yaratıcı adam kalır. Böyle zamanlarda pekala performans alırsınız bu adamdan. Ama günümüzde bir takımın orta sahası Prekazi, Oğuz Çetin ve Sergen Yalçın'dan oluşursa elbette hiç birisinden verim alamazsınız.

3-İki Cambaz-Bir İp: Ne zaman bir takım orta sahanın ortasına iki tane birebirde adam transfer eder hemen muhabbet başlar. "Bu iki adam yanyana oynamaz". Tümer-Sergen, Alex-Deivid, Sergen-Hagi ve türevleri için söylendi durdu yıllar boyunca. Niye yanyana oynamazlar ben çözemedim, bir de misal yan yana oynamazlar ama arka arkaya oynarlar mı? Ya da biri kalede öbürü forvette olsa oynarlar mı? Bu aslında "dünya futbolunda 10 numara kalmadı?" düşüncesinin bir uzantısı. Bereket Real Madrid Türk takımı değil. 2 aydır Ronaldo ile Kaka yanyana oynar mı plağını dinliyorduk.

4-Aldım verdim ben seni yendim: Bu da son yıllarda moda bir yorum haline geldi. "Şimdi şu Sion takımına bak, Fenerbahçe'ye hangi adamını alırsın?" Yahu niye illa bir adam almak zorundayım o takımın benimkinden iyi takım olduğunu kanıtlamak için? Bir de kaç adam alacağım, misal 2 adam alırsam kötü takım mı oluyor? Optimum rakam kaç bu iş için? United orta sahasından, Carrick, Scholes, Fletcher oynarsa hiç bir adamı almam mesela? United kötü takım mı oluyor bu durumda? Bunun uzantıları var tabi. Galatasaray'ın yedeklerinden hepsi Beşiktaş'ta ilk onbir oynar, Real'in kapının önüne koyduğu adam Türkiye'de banko oynar vesaire vesaire...

5-Sahur sevdalıları: Bir maç 0-0 mı bitti? Çok gol pozisyonu olmadı mı? Daha programa girmeden yorum hazırdır. "Güntekin, sabaha kadar oynansa bu maç 0-0 biter". Futbol yorumcularının kullandığı en iddialı yorum bu sanırım. Tüm futbol programlarının istisnalar dışında prime time'da başladığı düşünülürse adamlar 7-8 saatlik bahis yapıyorlar, özgüvene helal olsun. Dünya tarihi sıkıcı, çok pozisyon olmayan maçların son 2-3 dakikada gidip geldiği örneklerle dolu ama (Euro 2008 Hırvatistan-Türkiye) kim takar onları? Bir de niye illa sabaha kadar oynuyorlar 0-0 biteceğini kanıtlamak için? Sahura kadar oynasınlar yetmiyor mu?

6-Kumaşı iyi: İşte en sevdiklerimden birisi daha. Yeni transfer, maça çıkmış, gol yok, çok büyük bir atraksiyon yok, göze çarpan bir hareketi bile yok, ama adamı ilk maçtan yerin dibine batırmak da olmaz, yorum hazır: "Çok etkili olamadı ama kumaşı iyi, belli oluyor". Ne kumaşı lan, Mahmutpaşa gabardin atölyesi mi bu? Bir adam kötüyse, "kötüydü ama kumaşı iyi kumaşı, bizim üzerimize uymadı" bahanesini hiç anlamam. Marek Heinz için duymuştum en son. İlk maçında Sami Yen'deydim, bir Sivas maçı olması lazım. Basit ifadeyle hiç bir şey yapmadı. Eve geldim. Erman Toroğlu başlamış, "Heinz pek görünmedi", Şansal ordan bağlıyor, "Erman hocam ama kumaşı iyi, o belli oluyor, yani ne yaptığını bilen.....". Daha çok Avrupa'lı topçular için söylenir bu, Türkler bir anda merserize muamelesi görür sinir olurum.

7-Değiştir formaları: Yıllar önce bir Beşiktaş-Kocaelispor maçı vardı. Maç sonunda hakem kararından şikayetçi olan Hikmet Karaman burnundan soluyarak sahadan çıkarken kameralara "Laaaaaaaan........değiştir formaları beş olur beş!!!!!" diye patlayarak beni yerlere yeksan etmişti. Bu da bir klişe. "Şimdi sevgili Dutchman iki takımın formaları değişsen hangisi Galatasaray hangisi Gaziantepspor anlayamazsın, fark olmaz." İlla sırtına Galatasaray forması geçiren aslan kesilecek ya.

8-Trink Avrupa: Türk futbolcularının Avrupa'ya gitme istekleri veya birinci lig kulüplerinin mali durumları masaya yatırılır. Amcam atlar oradan hemen. "Şimdi hocam, Avrupa'da böyle değil, günü geldi mi, paran trink hesabına yatıyor, öyle kulüple muhattap olma yok, bankaya gidip hesabından çekiyorsun". Bu adamlar ya hiç EFT ücreti ödememişler ya da hiç dayak yememişler. Gretna, Ferencvaros, bir dolu İngiliz kulübü, Borussia Dortmund Avrupa'da değil zaten başka bir gezegende (son örnek Feyenoord ile oldu). Futbolcu maaşlarını ödeyemeyen bir dolu kulüp varken Avrupa'da, bu yıllardır söylenir, son 10 yılda bu yüzden topu atan bir dolu kulüp oldu ama sözlem değişmedi. Trink yatıyor, onu biliyoruz.

9-Cavcav işini bilir: Bu aslında İlhan Cavcav'a özgü bir durum değil. Anadoluya, Afrika'dan cüzi bedellerle transfer olan her futbolcu için söyleniyor bu. Hele bir de dört büyüklere gol atmışsa. Son ürünü Tazemeta bunun. "Hocam Anadolu kulüpleri arıyor buluyor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş milyon dolarları saçıyorlar, yazık değil mi bu paralara"...Sonra o adam İstanbula geliyor bavulu toplayıp....eee...1 yıl sonra Anadolu'ya geri dönüş. Bu tür takımların Afrika'lıların kendilerini gösterebilmek için özel hazırlandıkları maçlardan tüm bir transfer politikasını değerlendirmemek lazım.

10-Face-off: "Şimdi bak Haşmet, Galatasaray'dan iki takım çıkar, ikisi de ilk ikiye oynar, bu takımı Gerets bu hale getirdi, inanılır gibi değil". 10 yıldır Galatasaray'dan 2 takım çıkıyor ikisi de ilk ikiye oynuyor Türk futbolunda. Bu klişenin temelini atan adam Hıncal Uluç'tur. Terim, Hagi, Gerets, Skibbe, Feldkamp, Rijkaard farketmedi. Geniş kadrolu bir dolu takım var dünyada. Farklı oyuncuları kullanıp başarıya ulaşabilen tipik takımlar Manchester United, Arsenal ve Liverpool olarak sayılabilir ama bular için hiç İngiliz basınında yedeklerle asları sahanın iki yanına dağıtıp, "United'dan iki takım çıkar, ikisi de ŞL'de finale gider" yazıldığını görmedim. Bize özgü bu da. Tamam kadro genişliği önemlidir, rotasyon güzeldir de Volkan Yaman, Orkun Uşak, Aydın Yılmaz'la neyin ilk ikisine oynuyorsunuz?

by Barad-dur, Canarino, forzabrian, tunchay and FD

14 yorum:

Can dedi ki...

Oh be demek istiyorum. Hem çok güldüm hem de rahatladım. Acaba biz blog yazarları, yorumcularla değişikliğe gitsek biz de bu duruma dönermiyiz. Olur da bir gün yorumcu olursam, bu klişeleri 10 programda bitiricem ama yapmazsak olmaz şimdi.

Ayrıca bu gruba, "tamam Galatasaray 5 atmış ama rakibe de bakmak lazım. Aldanmamak lazım" diyenleri de eklemek lazım.

gulphi dedi ki...

1- Sanırım bu FM literatüründe David Vs Goliath şeklinde geçiyor.
2- 10 bittiden sonraki trend de Lampard-Gerrard tipi orta sahaydı, sağolsun Uğur Meleke adını da öğretti: box to box player
3- Daha bügün okudum ya Elano-Arda oynar mı yanyana diye, sanırım onu da siz yazdınız bir gazeteye:)
5- Buna ek olarak bir de "şimdi bu iki takım n tane maç yapsın, n-1 tanesini x alır, bu sefer böyle oldu y aldı" şekli de mevcut.
6- Nolur ligimize Hint futbolcu gelsin, Hint kumaşı geyiği yapılsın:)
11- İ-na-na-ma-dım!!!

armgn dedi ki...

önümüzdeki dönemde yeni bir klişe eklenebilir. rakibini öpen takım:-)

varol döken dedi ki...

bunların hepsini üst üste böyle okuyunca akşamki sion maçının havası kaçtı bende!

yapılacak klişe kalmadı, biz neyin çekirdeğini yiyip birasını içeceğiz şimdi?

sembolist dedi ki...

Bunlara ek olarak şöyle bir klişe de var:1)'Zaten Avrupalı futbolcuların son durağı Türkiye oluyor.X futbolcuyu 22 yaşında alabliyor msun?'

2)Gelen her kaleci hakkında(genelde fazla tanınmıyordur),''kaleci kaliteli ama yan toplarda çok zayıf''
3)''3 büyüklerin forması bile ilk 3'e oynar''

zaferturk dedi ki...

son cümle hariç hepsine katılıyorum. Lakin, Aydının performansı tartışılır ama Kewell'ı da bir şekilde yedek bıraktığı bir gerçek. bu durumda, aydının oynadığı 1.takım şampiyonluğa oynuyorsa, kewell ın oyandığı 2.takımda ilk 2'yi zorlar sanırım.
not: aslında ne demek istediğinizi anladım ama aydın örneği burda tam olmamış, onu belirtmek istedim.

berthelemy dedi ki...

ahahah bu klişeler de olmasa türk futbolu çekilmez valla. müthiş eğleniyorum bu yorumları dinlerken.

Unknown dedi ki...

ben sahur sevdalılarına kafayı takıyorum ama bazen. düşünüyorum hakkaten sabaha kadar oynasalar diye. Atan galip olsa mesela. Show tv nin dokun bana yarışması gibi, şu arabaya dokundukları yarışma. en çok dayanan kazansın. izlenir izlenmez o ayrı tabi. ne olur diye merka ediyorum. bizim halısaha maçlarının son 10 dakikası gibi mi olur. Herkesin dil dışarıda falan. Her iki takımdan 3 er kişi pes etmiş. "Beyler yengeniz bekliyo ben eve gidiyorum, akşama kayınçolar gelecek." diye bırakıp gitmişler maçı. bizimkiler hala oynuyo. insanın ufkunu açıyo bu klişeler. bu yorumu yapmasa mesela yorumcu, bloklardı bağlantılardı derken iyice çekirdek kafa olacağıdık.

miracsaral dedi ki...

Sembolist'in yorumuna ben de ek yapayım: Söylediği şeyin tersi durumu da misal bizdeki Alex tarzı adamlarda oluyor.

- Rıdvan hocam, Alex koşmuyor.

- Eee, zaten koşsa Fenerbahçe'de değil Barcelona'da oynar.

Major dedi ki...

tümer'de sanşsız adamdı be kardeşim. beşiktaş'da durmadan sergen tümer yanyana oynamaz muhabbetlerine mağruz kaldı fenere gelince, alex tümer yan yana oynamaz dediler. acaba larissa'da var mıdır böyle bir sorunu?

10 numara yazı olmuş ellerinize sağlık..

Hrngndz dedi ki...

bide şu vardır , türk futbolcusunun bireysel yetenekleri iyi ama mental açıdan profesyonel değiller bu yüzden avrupa takımları almıyor türk futbolcularını işte biz bu yüzden kaybediyoruz denir sürekli, bana bireysel yeteneği iyi olan bi türk futbolcusu söyleyin Allah aşkına arda dışında :) ayrıca avrupa avrupa diye yırtınıyoruz şuan bayern münihin kaptanlığını yapan mark van bommel mental açıdan çok mu iyi bir futbolcudur

en garibide formasını koysan zaten şampiyon olur bu takım :D bırakalım ozaman biz bu işi hiç izlemeyelim

son örnekde; avrupalı futbolcu alırken yıllarca izleyip alıyor kardeşim bizimkiler kasetle fal bakarak tipine göre alıyor futbolcuyu derler.. beşiktas diatta diye bir futbolcu getirdi,geldiğinde kim bu yarma futbolcumu güreşçimi belli değil menejerin oyununa geldik tek maç kasediyle oyuncu alınır mı diye adama hakaretler yagdırdılar feryat figan edildi ,beşiktas bi bıraktı adamı, adam newcastle unitede transfer oldu.. örnekler çoğaltılabilir tabi

Prometheus dedi ki...

Çok güzel tespitler, süper eğlenceli bir yazı olmuş.Tebrikler...

Not:Yeni bir blog oluşturdum, ilgilenenler, olumlu olumsuz eleştirmek isteyenleri beklerim. Saygılarımla.
http://prometheus-josefk.blogspot.com/

Dem Coetzee dedi ki...

Hepsi çok güzel olmuş ama en önemlsi kaçmış bence .Özellikle şu aralar çok konuşulur .Malum Takımlarımız Avrupada gurbetçilerimizin de yaşadığı şehirlerin takımları ile eşleşecek.Bu yorumları özellikle yaşca büyük ve fanatik yorumcularımız yapıyor nedense --Ziya Şengül--"evindeki maçları kazanır deplasmanda da bir beraberlik ve galibiyet alırsa diye başlayan ve zaten ordaki gubetçilerimizde takımızı yalnız bırakmaz biletlerin hepsini alır diye devam eden " cümleler duymak üzereyiz şu aralar...

Clerk dedi ki...

oh be usta. eline koluna bileğine sağlık. aynı şeyleri düşünen binlerce insanız ama; böyle ifade edemeyiz işte düşündüklerimizi. gerçekten çok rahatlatıcı bi yazı oldu.