10 Eylül 2009 Perşembe

ÇARŞAMBA'NIN ARDINDAN

Pazartesi sabahı, Avrupa tarafında, işin çarşamba akşamı 23:45 sularında şekilleneceğini söylemiştik. Dolayısıyla bu yazıyı Avrupa elemeleri ağırlıklı yapmak lazım. Türk milli takımının ve Fatih Terim'in durumu için çok uzun şeyler yazmayacağım pek. 1 Nisandaki Ders yazısını okuyun yeter. Zira o günden bu yana hiç bir şey değişmemiş. Şöyle demişiz o yazıda, "Şu an içinde bulunduğumuz tabloya şaşırmamak lazım. Bu takım bundan 9 ay önce Basel'deki İsviçre-Türkiye maçının 90. dakikasında maç boyunca sahada yürüyen Tuncay Şanlı, Arda Turan'a olağanüstü bir pas çıkarmasa idi izleyen 3 ay boyunca peri masallarını yaşamayacaktı, bu takım bundan 3 ay önce dünyanın en iyi 10 kalecisinden birisi olan Peter Cech, 86. dakikada hayatının en büyük bireysel hatalarından birisini yapmasa 3 ay boyunca peri masallarını yaşayamayacaktı ve bundan 3 ay önce 94. dakikada Rüştü'nün doldurduğu topa hamle yapan Emre Aşık'ın 2 kişinin üstüne çullanışına kimsenin itiraz edemeyeceği bir faul çalınsa idi...............Bu liste sürer gider. Türk milli takımının son 4 yılda aldığı kritik galibiyetlerin 3 tanesinin doğrudan kaleci facialarından gelmesi (Mhyre, Nikopolidis, Cech) önemli bir mesajdır. Türkiye'nin 4 sene önce bir "takımı" yoktu. Bugün de bir takımı yok. Hep söyledik, "sürprizlerin takımı", "turnuvaya renk katan takım", "mucizelerin takımı" olmak yerine "en sıkıcı takım", "mekanik takım", "istikrarlı takım" gibi sıfatları yeğlerdim. Birisi ün kazandırıyor diğeri turnuva. İspanya bu zıtlığın en güzel örneklerindendi. Bir süredir bu özelliği sürdürüyorlar ve buna rağmen dün akşam İspanya'yı mağlup etme şansımız ayağımıza gelmişti........".

Ardından da şöyle bağlamışız. "Büyük ihtimalle üstüste ikinci dünya kupamızı da kaçıracağız. Terim'in görevde kalmasının milli takımın geleceği açısından pek hayırlı olacağını düşünmüyorum. Bu, kariyerinde kupa kaldıramadan geçirdiği üstüste dokuzuncu yıl olacak. Son Avrupa ve dünya şampiyonu, yaşayan efsane Sir Alex Ferguson'un 68 yaşında "kariyerimin en büyük hatası Jaap Stam'ı Lazio'ya satmaktı" diye hatasını itiraf edebildiği bir dünyada kariyerini dokuz yıldır kupa alanları evinden izlemekle geçiren bir adamın "Ben ders almam, veririm" meydan okumasıyla icraatlarının mantığını anlatmadan, amiyane tabirle hesap vermeden yola devam etmesini kusura bakmayın ben kaldıramıyorum".

Fatih Terim büyük ihtimalle üstüste onuncu yılında da yine kupa kaldıranları evinden izleyecek.
Konuşulması gereken Bosna'yı, Malta'yı şunu bunu niye yenemedik değil zaten. Türk milli takımı 4-1'lik Yunanistan maçı dışında 4 senelik Terim döneminde hangi maçta, kendi ayarına yakın takıma karşı oyununu kabul ettirmiştir ve Terim göreve geldiğinden beri, Ersun Yanal'dan devraldığı "sözüm ona" enkazın üzerine ne tuğla koymuştur bu konuşulmalı. Ben son 4 seneye bakınca Nikopolidis, Mhyre, Şifo'nun çelmesi, Emre'nin adam tekmelemesi, Semih'in 120'deki tavşanını hatırlıyorum. Konuşulması gereken Terim'in 4 senedir "takım" ve "istikrar" denen şeyin zerresini yaratamaması. Ama maç sonu kendisinin ağzından şu demeci duyuyoruz: "Hakem Portekiz'e gittiğinde "Fatih Terim'i sahadan attım" şeklinde havasını atabilir". Bu laf Fatih Terim'in neden 9 senedir müzesine tek bir kupa koyamadığının bir özeti. Alıp 15 defa okuması lazım üstüste, "ben nerdeyim ve kendimi hala nerede görüyorum?" diye de sorması. Sormadığı sürece daha böyle çok "kaybeden" olarak basın toplantısı yapar, görünüş o. Biz diğer gruplara geçelim.

1. grupta Portekiz deplasmanda Macaristan'ı mağlup ederek, yumurta kapıya geldiğinde uyanan tek milletin Türkler olmadığını gösterdi bizlere. Macaristan 3 gün arayla kendi evinde 2 maç oynadı. İkisini de kaybettiler doğrudan rakiplerine karşı. Kazanmayı bir yana bırakın berabere kalsalar İsveç'in 2, Portekiz'in 4 puan önünde olacaklardı. Ama şimdi İsveç'in puan gerisindeler. Bu grubun kaderi 10 Ekim'de Danimarka'daki Danimarka-İsveç maçı. Danimarka'nın Eurovision misali İskandinav dayanışmasına girecek durumu yok zira bu sefer kendi grup liderliği tehlikeye girebilir. Portekiz son 2 maçını içerde Macaristan ve Malta ile oynuyor. 6 puanı haneye yazacaklardır. İsveç son maçında Stockholm'da Arnavutluk ile oynuyor. Grubun kaderi 10 Ekim'de Kopenhag'a belli olacak.

2. grupta da durum benzer. 4 takım 2 koltuğu kovalıyor. Ottmar Hitzfeld'in İsviçre'si dün Eren Derdiyok'un Letonya deplasmanında attığı golle 2-2'yi kurtardı. Yoksa Letonya grubun zirvesine çıkıyordu. Yunanistan ve Letonya'nın üç puan önündeler. Yine 10 Ekimdeki Yunanistan-Litvanya maçı grubun kaderini belirleyecek. İsviçre'nin o günkü Lüksemburg maçı onları kupaya doğrudan götürür. İkincilik koltuğu için Atina'daki maça bakılacak.

3. grupta Çek Cumhuriyeti çok kötü başladığı grupta durumu biraz toparladı. Slovakya en azından play-off oynamayı garantiledi, büyük ihtimalle de doğrudan vize alacaklar zira 2 maç kala Slovenya'nın 5 puan önündeler. Kuzey İrlanda'yı deplasmanda 2-0 mağlup ettiler. Kuzey İrlanda ayağına gelen fırsatı tepti adeta zira kazansalar liderlik koltuğunda onlar oturuyor olacaktı. Şimdi ikincilik için Slovenya ve Çeklerle çekişecekler. Baros ve arkadaşları son 2 açlarını Polonya ve Kuzey İrlanda ile içeride oynuyorlar. Slovenya ise 10 Ekimde işi garantilemek isteyen Slovakya deplasmanına gidiyor. Çekler son düzlüğü geçip play-offa kalacaklar gibi.



















4. grupta olay bitti. Bundan sonra grubun özeti 10 Ekimde, Luzhniki'deki Hiddink-Löw Savaşı'dır. Kazanan doğrudan gidecek kaybeden play-off mücadelesine girecek. Hiddink'in 2008 elemelerinde aynı şekilde İngiltere'yi Luzhniki'de tepelemesi var. Enfes maç olacak orası kesin.

6. grup benim için en güzel grup, onu ayrıca ele alacağım, zira işin içinde tam Türk basının seveceği hikayeler var.

7. grup yine Domenech'in 4 ayak üstüne düştüğü grup. Berbat başladılar yine gruba, sonunda play-offa kapağı atacaklar. Sırbistan Fransa'nın 4 pun önünde. Onlar da Avusturya'nın 4 puan önünde. İlk iki büyük ihtimal değişmeyecek bu grupta. Romanya'nın grubun beşinci sırasında olmasının da Fransa'yı bu kötü durumunda zorlayacak takımın yokluğundaki etkenlerden birisi. 8. grubun durumu da bir öncekine benzer. İtalya İrlanda'nın 4 puan önünde, onlar da Bulgaristan'ın 5 puan önündeler. Birinci ve ikinci belli gibi. Trapattoni'nin takımı play-offta şansını arayacak.

9. ve son grup Hollanda'nın grubu. Bir rekor kırdı Bert Van Marwijk'ın takımı ve ülke milli takım tarihinde ilk kez gruptaki tüm maçları kazanarak Güney Afrika vizesi aldılar. Aldıkları gibi İskoçya'yı da yıktılar zira grupta dün son maçlar oynandı. İskoçya'ya konuk oldular ve 82. dakikaya kadar İskoçya'nın play-off şansının olduğu grupta Elia'nın attığı gol Norveç'i ikincilik koltuğuna oturttu. Gerçi takım sayısının azlığı ve Hollanda'nın oldukça baskın olması sebebiyle bu grubun ikincisi 9 grubun ikincisi içinde en kötüsü olabilir ve play-off şansını kaçırabilir.

Asya'yı aşağıda anlattık, Güney Amerika'ya geçelim. Diego'nun işi günden güne zorlaşıyor.Pazartesi günkü yazıda "fikstüre bakıldığında işi en kolay görünen Ekvator" demiştik. Daha da kolaylaştırdılar. Bolivya'yı deplasmanda 3-1 mağlup edip, Asuncion'dan gelen 1-0'lık Paraguay galibiyeti ile dördüncülük koltuğuna oturdular. Üstelik sadece bu da değil. Pazartesi günü Arjantin'in dördüncülük koltuğuna dikilmiş 2 göz vardı. Şimdi beşincilik koltuğuna dikilmiş 3 göz var. İşler giderek kötüye gidiyor anlayacağınız. Brezilya'dan sonra Paraguay da dünya kupası biletini aldı. Şili de alacaktır. Bu grupta artık her maçın büyük önemi var. 14 Ekimde Montevideo'da bir Uruguay-Arjantin maçı olur ki taş üstünde taş kalmaz. İlginç gelecek ama Maradona'nın takımı CONMEBOL elemelerini sekizinci sırada bile bitirebilir. Zira sekizinci Kolombiya ile dördüncü Ekvator arasında sadece 3 puan var. Maradona yavaş yavaş CONCACAF elemelerini de takip etmeye başlamıştır artık. Zira biliyorsunuz CONMEBOL beşincisi CONCACAF dördüncüsü ile play-off oynuyor.



















E oraya geçelim o zaman. ABD ve Meksika dün gecenin karlı takımları oldular. ABD lider, 1 puan gerisindeki Meksika son 2 maçını, grupta iddiası kalmayan El Salvador ve Trinidad&Tobago ile oynayacak. Bu ikili doğrudan gidecektir. Honduras ve Kosta Rika "kim üçüncü bileti alır, kim CONMEBOL beşincisini bekler?" sorusunu cevaplamaya çalışacaklar.

Afrika ile kapatalım. A grubunda Kamerun 3 gün arayla Gabon'u iki kez mağlup edip liderliğe oturdu A grubunda. Gecenin o kıtadaki tek maçı idi. Onun dışında durum pazartesi anlattıklarımız ile aynı. Gana işi garantiledi, Fildişi de garanti gibi. Diğer üç biletin durumunu 10-14 Ekim tarihlerinde göreceğiz. Kupaya doğrudan katılmayı garantileyen takımları, kronolojiye göre sıralayıp bitirelim.

Güney Afrika Cumhuriyeti (ev sahibi)
Japonya
Avustralya
Güney Kore
Hollanda
Kuzey Kore
Brezilya
Gana
İngiltere
İspanya
Paraguay

5 yorum:

varol döken dedi ki...

valla yine saçmasapan tatsız tutsuz bir turnuva bizi bekliyor... kimse kusura bakmasın da kuzey kore ne ya, zaten turnuvadan önce 2 nükleer deneme yaparlar, yerlerine wild card'tan vietnam gelir, olay olur...

o değil de arda'ya yazık olur...

Jordi Metal dedi ki...

şuana kadar katılanlar arasındaki tek zayıf halka kuzey kore olarak görünüyor.

Unknown dedi ki...

klavye ye basan parmağınızdan bal damlamış.

Adsız dedi ki...

Eğer katılabilirlerse ABD'nin K.Kore,İran ve Kolombiya'yla aynı gruba düşmesini isterim:)

Protanopia dedi ki...

@ chronic

İran katılamadı.