14 Eylül 2009 Pazartesi
FLAMAN KIZI
Kaç tarihi bir arada yazdı Kim Clijsters saymak lazım. Buna İngilizler "fairytale" diyorlar. Peri masalı. Cumartesi günü Serena Williams'ı mağlup edip finale çıktığında 1997'de Venus Williams'ın yaptığını tekrarladı ve Amerika Açık'ta seribaşı olmayıp finale çıkan ilk tenisçi oldu. Aynı zamanda wild cardla turnuvaya dahil edilip finale çıkan ilk tenisçi oldu. Bir kaç saat önce Caroline Wozniacki'yi mağlup edip şampiyon olduğunda ise Grand Slam tarihinde seri başı olmadan şampiyon olan ilk tenisçi oldu. 1980'de, 29 yaşında Wimbledon şampiyonu olan, Avustralya'lı Evonne Goolagong'dan sonra bir Grand Slam kazanan ikinci anne oldu, Clijsters'ın 26 yaşında olması onu en genç Grand Slam şampiyonu anne yapıyor. 2007'de Williams kardeşlerin ikisini de eleyerek şampiyon olan vatandaşı Justine Henin'dan sonra bunu başaran ikinci tenisçi oldu (Williamslar Belçika'ya ayak basmaz sanırım bir daha). 6 Mayıs 2007'de tenisi bıraktığını açıkladığı günden tam 2 yıl 2 ay 5 gün sonra, 11 Ağustos 2009'da Cincinnati Open ile sahalara döndü. Dönüşünden sadece 32 gün sonra elinde bir Grand Slam kupası bulunuyordu. Clijsters 2 sene boyunca hiç bir resmi maça çıkmadıktan sonra, sadece 14. maçında bu başarıya ulaştı.
Tabi bu maçın ortaya çıkardığı bir tartışma da olacak. Bu başarı Clijsters'ın özverisine, üstün yeteneklerine özgü bir durum mu yoksa, 2-3 sene öncenin başarılı tenisçileri ellerine 2 sene boyunca, profesyonel anlamda raket almadıktan sonra tenise dönseler bile, bayan tenisinin içler acısı durumundan istifade edip kupa kaldırabilirler mi? Her ikisinin de biraz payı var diye düşünüyorum. Zira Clijsters, 2 sene önceki ilk emeklilik kararından önce çok üst düzey bir tenisçi değildi ve sadece 1 Grand Slam kazanmıştı. Ama tabi bu tartışmanın ikinci ihtimalini de kuvvetlendirebiliyor. 2005'te kazandığı Amerika Açık'tan sonra tenisi bırakana kadar hiç bir Grand Slam kazanamayan ve 2 yıl ara veren bir anne, döndükten 1 ay sonra zirveye çıkıyorsa (hem de bu tenisi yıllardır domine eden iki kardeşi mağlup ederek) o zaman bayan tenisinin toplam kalitesinde bir problem var demektir. Umarız yeni yetişen tenisçiler, 2-3 yıldır trend olan vücut geliştirmeci ve güce dayalı, rakibin hata yapmasını bekleyen bir tenisle başarı reçetesi sunan Williams kardeşler ve onlara uyan Safina'yı değil de bu kadını örnek alırlar.
Clijsters bu galibiyeti ile WTA klasmanında ilk 20 içerisine girecek ve 1.1 milyon euroluk ödülü de cebine atacak. Bu arada bahsedemedik pek ama kariyerinde hiç bir Grand Slam'de dördüncü turdan öteye geçememesine rağmen finali gören 19 yaşındaki Caroline Wozniacki de 550.000 euro ve dokuzunculuktan altıncılığa fırlayarak turnuvayı pek de fena kapatmadı. Clijsters bu başarı ile sene sonunda DOHA'daki WTA Masters Series'te de boy gösterecektir. Orası yılı kapatırken tam bir hesaplaşma olur görüntü o.
Erkek tarafında ise finalin adı Roger Federer-Juan Martin Del Potro oldu. Federer, bana göre tenis dünyasının Trabzonspor'u haline gelen Novak Djokovic'i üç setle geçerken, Del Potro da yarın finalden sonra daha ayrıntılı anlatacağımız, sakatlıktan sonra inanılmaz geriye giden Rafael Nadal'ı 6-2'lik, daha rahat üç setle geçip finale kaldı. Yarın ayrıntılı ele alacağız bu akşamki finali. Yazıyı Federer'in "ben neden buradayım?" sorusuna cevap verdiği muhteşem puanla kapatalım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Kim Clijsters'in şampiyon olacağını hissettiğim an ,Twitter sayfasının arka planında yer alan resimde kızına sevgi dolu bakışını gördüğüm andır.Büyüksün be Flaman kızı.Hem de en büyük.
27 mart tarihinde yazmıştım Clijsters'ın döneceğini. "kendini üst sıralara oynamaya hazır hissettiğini" yazmışım orda...ama eminim kendi de beklemiyordu bu kadar hazır olmayı :)
http://gunslingerschronicles.blogspot.com/2009/03/kim-clijsters-is-back.html
yazın gayet iyi olmuş,ancak sana bir noktada katılmıyorum.clijsters bırakmadan önce de çok üst düzey bir tenisçiydi ve daha 18 yaşındayken rolandgarros gibi bir turnavada efsane bir final oynayıp kaybetmiştir.ardından gelen 3 final maçını da şanssızlık ve baskıyı kaldıramama gibi nedenlerle kaybetmiştir.2005 us open turnavasını kazanarak bu şanssızlığını sona erdirse de ardından yakasını sakatlıklar bırakmamıştır.
Williams kardeşler ondan önce Mouresmo ve son olarak Safina bayanlar tenisine olan merakımı çok törpülediler. Belki de uzun rallileri ve sabırlı geri çizgi oyununu sevdiğim için bu yorumu yapıyorum.
Federer- Djokovic yarı finalini setler 2-0 olunca bıraktım. uykusuzluktan sebep, yoksa harika bir mücadele vardı. Djokovic neredeyse raketi yiyecekti. Usopen gayet zevkli geçiyor, tenise olan ilgim her geçen gün artıyor...
Yorum Gönder