Elinizdeki yıldızlardan birisi sakat öbürü de sahada görünmeyince arkadaki fasülyelere (tabii Real Madrid dışında bir takımda oynasalar o adamlara fasulye denmez) ve eski tüfeklere ihtiyaç duyuyorsunuz ister istemez. Real Madrid'in başına bu geldi dün gece. Raul, Xabi Alonso, Drenthe, Marcelo gibi adamlar Ronaldo-Kaka ikilisinden birisinin resmen diğerinin fiilen sahada görünmemesinin etkisiyle hem rakibi durdurmaya hem de rakip kaleyi yoklamayla uğraştılar. Ahmet Çakar'ın yıllar önce Kazım Kanat'a "
ya bana Raul demeyin kardeşim, Raul futbolcu falan değil....Raul mu Fatih Tekke mi?" demesini hatırladım. 32 yaşındaki İspanyol gitti gol attı, gitti topa bastı, gitti korner kullandı asist yaptı. Casillas bıraksa gidip kaleye geçip onun yapamadığını yaparak 2-3 top da çıkaracaktı da futbol kuralları izin vermedi. Dünkü maçı Avrupa futbolu hakkında hiçbir bilgisi olmayan birisine izletsek, "
ben mi yanlış görüyorum yoksa iki kalede de Hayrettin mi oynuyor?" diye sorar. Casillas ve Dida
gecenin kötü kalecisi benim, yok hayır benim, Kara Murat benim, hayır benim diye yarıştılar. Dida'nın yediği ilk golün sebebi komik gelebilir ama uzun boylu olmasından. Adam topu ellerinden vücuduna indirip kontrol edene kadar yüz yıl geçiyor. O arada top bacaklarına çarpıp Raul'un önüne düştü ve o da affetmedi tabii. İkinci yarıda Casillas
artık sazı elime almanın zamanı deyip çıktı sahneye...Pirlo'dan yediği ilk gol yıllar önce Sami Yen'de Ercan Taner'in "
yapma hayrettin yapmaaağğğ" diye inlediği PSG'den yenilen uzak şutun benzeri. Rahmetli Vedat Okyar'ın deyimiyle "
oradan telgraf çeksen 15 günde gelmez". 4 dakika sonra da saldım çayıra mevlam kayıra modundaydı.
Drenthe'nin golü tipik
ip gibi gol sınıfında. O dakikaya kadar ortalama bir performans gösteren Hollandalı coştu sonra. Topuk pasları, adam geçmeler, o kadar gaza geldi ki maçın sonlarında Kaka'ya da fırça kaydı
neden iki dakika yerinde durmuyorsun diye. 86'da Casillas durun ben bir gol daha yiyeyim diye kastı kendini. Milan'ın Thiago Silva ile bulduğu gol de onun yan top hatası ama gol niye iptal edildi kimse anlayamadı.
Bu Belçika'lı hakem Frank De Bleeckere'in 5 gün içindeki ikinci üst düzey maçta ikinci büyük hatası.
Gana-Brezilya 20 yaş altı dünya kupası finalinde de Gana'yı yanlış bir kararla 10 kişi bırakmıştı. Dünyanın en üst düzey hakemlerinden birisi üstüste 2 fahiş hata yapabiliyor işte. Karar sonrası çıkan meydan kavgasında
Ronaldinho'nun sağa bakıp sola pas atma hadisesini sağa bakarken sola tokat atma olarak uygulaması ve Raul'u tokatlaması gözden kaçmamalı. Neyse ki Seedorf Pato ikilisi maç sonu demeçlerini hakemden uzaklaştırdı. Hollanda'lı arka direkteki Pato'ya nefis bir top kesti o da kendisini maçın adamı yapan golü ağlara yapıştırdı. Golde Real Madrid defansının arka tarafı bomboş bırakması incelenmeli. Maç boyunca Milan'a oynayabilmesi için inanılmaz boş alanlar bıraktılar. Zaten Pellegrini de "
Ronaldo olmadığı için kaybetmedik, kendi hatalarımızdan kaybettik" demiş maç sonu. Grup acaip bir hal aldı. Kasımın ilk haftası Milan Real'i, Marsilya da FC Zurich'i mağlup ederse Real ve Marsilya 6 puanla son 2 maça giriyorlar.
Beşiktaş hakkında bir iki kelam edelim. Şampiyonlar Ligi'nde "yenemiyorsan yenilmeyeceksin" kuralının nasıl hayati önem taşıdığını gördük bir kez daha. Kartal maça çıkarken UEFA şansının bile bitebileceğini düşünüyordu. Şimdi grup ikinciliği peşindeler. 15 gün sonra Beşiktaş ve United galibiyetleri Beşiktaş'ı ikinci sıraya yükseltebilir. İçeri de oynayacakları bir CSKA maçı var. United grup maçlarnın tümünü kazanırsa 7 puan bu gruptan çıkmak için yeterli olabilir. Fransa'da Bordeaux Bayern'i 2-1 mağlup etti ama tam bir hadise maçı oldu. 2 kırmızı kart gördü Bayern maçta. Butt da birisi 66'da diğeri 88'de iki penaltı birden kurtardı. Üzüldüm onun adına, 2 penaltı kurtardığı bu maçı belki kimse hatırlamayacak zira maç kaybedildi. Puan alınabilse kahraman olabilirdi. Van Gaal "
ikinci yarı 10 kişi kalınca 11 kişilik halimizden daha iyi oynadık" dedi. İngiltere'de Chelsea evindeki saltanatını sürdürüyor. Atletico Madrid'i 4 golle uğurladılar. Abel Resino'nun defterine yazıldı bu mağlubiyet de.
Bu haftaki maçların en önemli notlarından birisi de 7 tane kendi kalesine atılan golün olması. Dün Bordeaux'lu Ciani önce kendi kalesine sonra rakip kaleye bir gol bıraktı. Rangers-Unirea Urziceni maçında toplam 3 tane gol var.
Bu haftaki maçlar şunun göstergesi.
Dünya futbolundaki takım profilleri ile ilgili tüm önyargılarınızı bu ligde maç izlerken unutacaksınız. Kıbrıs, Macar, İsviçre kanton takımı, kasaba takımı muhabbeti bu ligde geçerli değil. Futbolcular o arenaya çıkınca bir başka vücut kimyasıyla oynuyorlar. Porto-APOEL Nicosia, Debreceni-Fiorentina, Barcelona-Rubin Kazan, Rangers-Unirea Uziceni, Juventus Maccabi Haifa ve AZ-Arsenal maçları bunun göstergeleri. Maçların tümünde daha güçlü takımın dağıtması beklenirdi rakibi. Bazıları puan ve puanlar kaybetti bazıları ise zar zor galip gelebildiler. Bizde hala geçerli olan "
şu takıma puan veriyoruz ya yazıklar olsun" muhabbetinin ne kadar aptalca olduğunun kanıtıdır. Rangers taraftarı ne desin şimdi?
17.000 nüfuslu kasaba takımından 4 yedik mi?
3 yorum:
Baba puan hesabında bi hata olmuş, real-milan zaten 6 puandalar. Bide ronaldinhonun raulu tokatladıgı pozisyonda nestanın olaya gelip raulu fırçalayıp sinirlerini alması çok enteresandı. Raul tam çıldıracakken Nesta gelip artislik yapma akıllı ol der demez bizim Tilki raul bi anda kuşa dönmesinmi yaşlı takımda çıkar böyle abiler :)
James uyarı için sağol yaptık düzeltmeyi...
monaco - porto finalinin olduğu seneye dönsek sezon sonunda şaşmayacağım bu haftadan sonra.
Yorum Gönder