Vatan Haini (!) Mesut yazısında belirtmiştik ayrıntılı biçimde.Milli takım seçme işi o kişinin iç dünyasını anlamadan, hissettiklerini bilmeden, tamamen spekülasyonlara dayandırılarak eleştirilecek yanlış ya da doğru olarak nitelendirilecek, hele hele bu seçimden yola çıkarak adamın vatan sevgisi hakkında (vatanının hangisi olduğunu da yanlış yorumlayarak) görüşler bildirilecek bir iş değildir. Ancak mantık yürütmeler yapılabilir ki o yazıda da buna çalışmıştık. Benim için bu konudaki en önemli veri o futbolcuyu "futbolcu" yapan ülkenin hangi ülke olduğudur. Yani Yeni Zelanda'lı bir baba ile Lübnan'lı bir annenin çocuğu ailenin 5 yaşında Rusya'ya göç etmesi sonucu 10 yaşında Rus takımlarının altyapısına girmiş, profesyonel kariyerine Rus takımlarında adım atmışsa Rus milli takımında oynamalıdır. Sırf ailesinden birisinin kan bağı sebebiyle hayatı boyunca ayak basmadığı (ya da tatillerde ayak bastığı) ve futbol açısından hiçbir katkı görmediği ülke takımında oynamak bana göre yanlıştır. Ama bu benim doğrum, her futbolcunun buna uygun davranmasını bekleyip, uymayanları aşağılık sıfatlarla suçlamak işin raydan çıkmasına sebep oluyor.
Mesut, Eren Derdiyok, Serdar Taşçı gibi isimler bunu yaptılar. Bana göre mantıklı olanı yaptılar. Saygı göstermek lazım. Mustafa Izzet ve Altıntop kardeşler ise bana göre yanlış bir seçim yaptılar. Ama onlara da saygı göstermek lazım, bu bana göre çünkü. Buna benzer bir durumu Hollanda'da forma giyen futbolcular da yaşıyor.
Ibrahim Afellay ve
Nordin Amrabat. İkisi de Fas asıllı, ikisi de Hollanda futbolundan yetiştiler, ikisi de PSV forması giyiyor, ama Afellay Hollanda milli takımını Amrabat Fas milli takımını seçti. Hamit futbolla hiçbir bağlantısı olmayan sebeplerle de milli takımı seçmiş olabilir. Annesinin gönlünü ferah tutmak istemiştir, akrabalarına sözü vardır, vesaire...bunlar hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmadan yapmamız gereken tek şey bu adamların kararlarına saygılı olmak. Mesut ile ilgili uzun yazıda düşüncelerimi daha geniş biçimde açıklamıştım.
Ancak bazen tam olarak arada kalan ve kendisine gösterilen ilgiye bakarak milli takım seçen isimler de var.
Sinan Bolat'ın da böyle bir adam olduğu ortaya çıktı. Bugünlerde Belçika gündeminde benzer bir oyuncunun yaşadığı ikilem gündemde. Standard Liege'in Witsel ve Defour'dan sonra çıkardığı üçüncü yıldız adayı
Mehdi Carcela-Gonzalez. 20 yaşında. İsmine bakınca Fas'lı, soyadına bakınca İspanyol oluyor. Ama Fas'lı. Anlayacağınız 3 pasaportu da taşıyor. Zaten yaşadığı ikilem de Belçika ve Fas milli takımları arasında. Advocaat da ona biraz süre verdi bu konuda ve milli takıma çağırmadı. Sinan Bolat da bu konuda görüş bildirdi Belçika basınına. "
Onun duygularını çok iyi anlıyorum, çünkü kısa süre önce ben de aynı ikileme düşmüştüm, ancak Türk yetkililer bana daha çok ilgi gösterdiler, işin içinde sportif sebepler de var, Belçika'da daha uzun süre yedek bekleyeceğimi düşünüyordum ve bir an önce milli formayı giymek istiyordum, ama Rene Vandereycken (Belçika'nın eski hocası) beni Fatih Terim'den önce arasaydı Belçika formasını giyecektim, Terim beni aradı ve ben de onları seçtim".
Bu demeci Mesut'un kararı sırasında yaygara koparanlara, Mesut'u o duvardan alıp bu duvara çalanlara, kendisinin ve ailesinin yurt-vatan sevgisine ve işi iyice abartıp şehit kanlarına kadar vardıran ekibe okutmak lazım defalarca. Onlara göre Mesut hala vatan haini, ama Sinan Bolat vatansever. Halbuki böyle olmuyor işte. Yukarıda söyledik, bambaşka nedenler olabiliyor işin içinde. Bir telefon gibi...Sadece bir telefon. Vandereycken Sinan'ı aramayı daha önce akıl etseydi bugün Sinan da vatan hainiydi, rezildi, şerefsizdi...Şimdi bizim evladımız oldu...Kabul edelim bu adamlar hiçbirisi değiller..Genelde kafaları karışmış, baskı altında karar alan ve anlık içgüdülerini dinleyen çocuklar. Sağduyulu olmak ve saygı duymak gerek.
5 yorum:
Vatan ve hainlik kavramını kafasında sorgulamayı düşünmeyen bir kitlenin size "ne diyorsun sen" diye bakması mümkün müdür?
Aklı başında hiç kimsenin, aklı başındayı özellikle vurguluyorum çünkü senin yazılarını okuyanların çoğunu bu kategoriye sokuyorum, Mesut'a vatan haini diyebileceğini düşünmüyorum. Mesut, bu yazıda da anlaşılacağı üzere Fatih Terim yüzünden Almanya'yı seçmiştir. Sinan da Fatih Terim sayesinde bizi seçmiştir.
Ayrıca böyle genel bir konuyu tekil bir örnek üzerinden bu kadar sert dile getirmen de garibime gitti. Sinan'ın Millî takım tercihi üzerinden tüm gurbetçi futbolcuların ikilemini bir telefona indirgeme çabası yersiz. Neden dersen, şu anda Alman Milli takımlarında oynayan, ve buna rağmen halen Almanlardan yüzlerce telefon alan, buna rağmen sadece bir telefonla bu ülkenin milli takımını seçebilecek oyuncular tanıyorum. Ortada halen bir duygusallık var yani. Almanların 100 telefonu, Türkiye'nin bir telefonu durumu. Tabii, mevcut tercihlerinden yapacakları en ufak değişiklikler ya da değişikliğe meyletmeleri halinde Almanlardan gelecek baskıyı da biliyorum. Aslında hepimiz biliyoruz. Bu adamlar aba altından sopa ile tehdit ediliyorlar yaşadıkları ülkelerde. Bu duruma dair bir ses neden yükselmiyor? Mesut'a Vatan Haini diyen zavallılara acıyorum, acınacak haldeler çünkü. Aynı acıma duygusunu "orada doğdular/orada yetiştiler, Alman sayılırlar" diyerek bu çocukları böylesine ucuz bir şekilde ötekileştirmekten çekinmeyenler ve bu adamların diğer taraftan gördüğü insanlık dışı baskıları normal görenler için de hissediyorum.
Biraz futbol dışı bakarsak, ülkemizdeki azınlıkların tercihlerine saygı duymamızı bekleyen bu gelişmiş modern tanrıların kendi ülkelerindeki azınlıklara karşı takındıkları ikiyüzlü insanlık dışı tavırdan da nefret ediyorum. Futbola da sirayet etmiş durumda bu. Bu çocuklara baskı kurmadan kendi milli takımını seçtirebiliyor musun? Mesele budur. Bizimkilerin "bizde oynamazsan vatan haini olursun" şeklinde bir koz sürmeleri ihtimal dışında olduğuna göre Türk Yetkililerden bir baskı görmeleri ihtimali zayıf bu çocuklarımızın. Üstüne üstlük ötekileştirilmeleri olasılığı işten değil. Vatan hainliğinden daha adi, daha aşağılık bir itham bu. "Orada yetişti, Alman sayılır." Bir insanın sportif tercihi üzerinden onun benliğini ve aidiyetini çözümleyip başkalaştırmak tiksindirici bir durumdur nazarımda. Bir telefonla değil, 1000 telefonla da değişmez bu düşüncem.
@CezaSahası
keşke dediğin gibi olsa da Mesut'a vatan haini diyenler çok azınlıkta kalsa, biz de etrafımızda olan bitene karşı böyle yazılar yazmasaydık ama maalesef o dönemi hatırlarsan bırak insanları basının bile ne tür bir yayın poltikası güttüğünü hatırlarsın...Adamı asmadığımız kalmıştı...
Ayrıca üzülüyorum açık açık yazdığım bazı şeyler hala yanlış anlaşılınca. Yazıda gurbetçi futbolcuların ikilemini bir telefona indirgeme şeklinde bir tavır asla yok .Hatta açık açık "Hamit futbolla hiçbir bağlantısı olmayan sebeplerle de milli takımı seçmiş olabilir. Annesinin gönlünü ferah tutmak istemiştir, akrabalarına sözü vardır, vesaire...bunlar hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmadan yapmamız gereken tek şey bu adamların kararlarına saygılı olmak" diye üstüne basa basa belirtip herkesin farklı bir nedenle milli takımı seçebileceğini dolayısıyla bu nedenlere ne olsa olsun saygılı olmak zorunda olduğumuzu belirtmişim. Bu Sinan Bolat olayı sadece bir örnektir, bambaşka sebepli bir başka örnek de bulunabilir...
Genelleme yok tam aksine genelleme ile yaklaşanlara her olayın özelinde farklı olabileceğini anlatma çabası var.
@ flying dutchman
eurosport'ta adebayor'la ilgili yapılan röportajı izliyordum. muhabir soruyor; "annen ve baban nijeryalı, peki sen niye togo milli takımı için oynuyorsun?", ade şu cevabı veriyor; "annem ve babam beni togo'da büyüttü. nijerya ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum ki neden onlar için oynayayım?!" Tabii ki Nijerya ile ilgili illa ki birşeyler biliyordur ama hiçbir şey bilmemekten kastı, daha açık bir dille; hislerinin, duygularının, öğrendiklerinin hepsinin togo'yla ilgili olduğu. senin anlatmak istediklerinle adebayorun bu cevabının paralel olduğunu düşünüyorum.
evet evet burada da dün yayınladılar o röportajı, Adebayor'un o konudaki düşüncelerini dinledim ve hem onunla hem de söylediklerinle aynı fikirdeyim....
Yorum Gönder